Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/746 E. 2023/151 K. 21.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/746 Esas
KARAR NO: 2023/151
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 16/11/2021
KARAR TARİHİ: 21/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili ile davalı (borçlu) arasında bulunan sözleşmede belirtilen ticari ilişkinin davalı tarafından —–tarihinde haksız olarak fesih edildiğini, borçlu tarafından müvekkiline —tarihine kadar olan cari hesap ekstresinde belirtilen alacak bedelinin ödenmediğini, —–dosyasındaki icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini, arabuluculuk sürecinin “Anlaşamama” ile sona erdiğini, davalı borçlunun icra takibi ve arabuluculuk görüşmelerine rağmen borcunu ödememe konusundaki ısrarından dolayı işbu davanın ikame edildiğini; icra takibinde —- alacak bakiyesi talep edildiğini, daha sonra davalı tarafından müvekkilinin işçilerine müvekkili tarafından ödenmesi lazım gelen toplamda 78.693,- TL ödeme yapıldığının tespit edildiğini, kalan miktar olan 262.301,21 TL’nin davalı taraftan talep edilmesi yoluna gidildiğini belirterek davalının (borçlunun) haksız ve yersiz olarak yaptığı itirazın dava değeri kadarının iptaline ve takip konusu alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek takip talebinde belirtilen faizi ile takibin dava değeri üzerinden devamına, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla borçlunun takip konusu borcu takip sonrası masraflar ve işlemiş takip talebinde belirtilen faiziyle ödemeye ve takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, davalı (borçlu)nun mal kaçırma ihtimali göz önüne alınarak davalı şirketin üzerine kayıtlı menkul, gayrimenkul ve araçları ile 3. kişilerdeki hak ve alacakları ve banka hesapları üzerine İİK 257. maddesi uyarınca, öncelikle teminatsız olarak ancak mahkeme aksi kanaatte ise uygun görülen teminat ile ihtiyati haczine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı ile müvekkili şirket arasında ——-sözleşmelerinin akdedildiğini, akdedilen sözleşmeler uyarınca tarafların asıl işveren – alt işveren olarak değerlendirildiğini, asıl işveren sıfatı ile ve taraflar arasındaki ticari ilişkiye dayalı olarak müvekkili şirket yönünden herhangi bir hak kaybına sebebiyet verilmemesi adına sözleşmelerde alt işveren olarak yer alan davacıya çeşitli sorumluluk ve yükümlülükler yüklendiğini, yükümlülüklerden biri de davacının çalıştırdığı personeline ilişkin bunların——-ilgili mercilere zamanında ve tam olarak yatırıldığına dair belgelerin bir örneğinin her ay müvekkili şirkete verilmesi olduğunu, davacının hem sözleşme kapsamındaki hem de mevzuatın kendisine yüklemiş olduğu yükümlülüklerine aykırı davranarak personellerinin —- prim borçlarını ödemediğini, müvekkili şirketçe yapılan tüm talep ve uyarılara rağmen davacının, personelinin —– borçlarını ödediğine dair belgeler müvekkili şirkete iletilmediğini, —— borcu yoktur yazısı alınarak kendisine iletilmesini talep etttiğini ancak davacının bunu yapmayarak cari hesapta müvekkil şirketin kendisine borçlu olduğu iddiasıyla müvekkil şirket hakkında icra takibi başlattığını, davacı yetkilileri ile davacının —- borçlarının gerekirse yapılandırılarak ödenmesi için toplantılar düzenlendiğini ve yapılan görüşmelerde bir sonuca ulaşılamadığını, davacı tarafın istihkakından ilgili tutarın mahsup edildiğini belirterek mesnetsiz ve kötü niyetli saiklerle ikame edilen davanın esastan reddine, davacının %20 kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ettikleri görülmüştür.

İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; —– sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
—- sayılı dosyası celp edilmiş incelenmesinde; davacı-takip alacaklısı tarafından davalı-takip borçlusu aleyhine — tarihinde asıl alacak 340.994,21 TL tutarındaki alacağın, fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu, ödeme emrinin borçluya 16/12/2020 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından verilen 7 günlük süre içerisinde 18/12/2020 tarihli itiraz dilekçesi sunulduğu, itiraz dilekçesinde borca ve fer’ilerine itiraz edildiği; icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğu, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmediği görülmüştür.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi —- tarafından düzenlenen rapora göre; davacı—- davalı —– incelenen ticari defterleri ve dayandığı belgeler ile yardımcı defterlerinin birbirini tamamlaması, teyid etmesi ve usulune uygun tutulmuş olması nedeniyle TTK. md. 85 ve HMK 222. madde gereğince sahipleri lehine delil niteliğinde olduğu, Davacı —- kayıtlarına göre, —-alacaklı olduğu, davacı vekilinin —– Mahkemesi’ne verdiği dava dilekçesinde icra takibinde 340.994,21 TL alacak bakiyesinin talep edildiğini, daha sonra davalı tarafından müvekkilinin işçilerine müvekkili tarafından ödenmesi lazım gelen toplamda 78.693,- TL ödeme yapıldığının tespit edildiğini, kalan miktar olan 262.301,21 TL’nin davalı taraftan tahsilinin talep edildiği,Davalı —- kayıtlarına göre, davalı —-davacı ——- tarihinden itibaren — borçlu bulunduğu;Aradaki 7.404,11 TLlik farkın; devreden tutar farkı, davalıda olmayan davacı faturası, davacıdan olmayan davalı ödemelerine ilişkin olduğu, alternatifli olarak hesaplamanın yapıldığı bildirilmiş itirazlar üzerine aldırılan ek raporda ise;
Davalı —– tarafından yapılan söz konusu toplamı 78.693,- TL olan ödemelerin, davalı kayıtlarına göre takip tarihi 10.12.2020 tarihinden önce 22.10.2020 tarihinde toplam 57.341,- TL, 20.11.2020 tarihinde toplam 21.352,- TL olarak yapıldığı,Davalı —– kayıtlarına göre, davalı —-davacı —— tarihinden itibaren 254.897,10 TL borçlu bulunduğu, aradaki fark gözetilerek; davacının davacı kayıtlarına göre 262.301,21 TL, davalı kayıtlarına göre ise 253.648,21 TL alacaklı olduğu, Mahkememizin davacı lehine avans faizi hakettiğine hüküm vermesi karar vereceği davacının alacağı tutara, davacı tarafın 3095 sayılı yasaya istinaden 10.12.2020 takip tarihinden 18.12.2020 tarihine kadar —- tarihinden —- tarihinden —- tarihinden itibaren —- oranında avans faizi talep edebileceği yönünde görüş bildirilmiştir.
Davacı, davalıya hizmet ifa ettiğinden bahisle alacaklı olarak icra takibinde bulunmuş olup, Türk Medeni Kanunu m:6 gereği icra takibinde talep etmiş olduğu alacağının varlığını ispatlamak ile yükümlüdür.
6100 sayılı HMK 200. maddeye göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat edilemez.
Faturaya dayalı alacak taleplerinde tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ve mal teslimini ispatlamaz. Yine faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olması da fatura içeriği malların/ hizmetin teslimini/ ifasını kanıtlamaya yeterli değildir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesinde ” Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK m:222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK m:222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK m:222/4).” hükümlerine amirdir.
Yukarıda verilen yasa maddeleri ve TTK 82. maddesi gözetildiğinde ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür.
İİK madde 67 gereğince, itirazın iptali davasının itirazın tebliğinden itibaren, 1 yıl içinde açılması gerekir. Hak düşürücü süreler, dava şartı olup taraflar ileri sürmese de mahkemece resen gözetilir. Somut olayda icra takibindeki, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmemesi nedeniyle İİK’nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü sürenin başlamadığı anlaşıldığından davanın süresi içinde açıldığı kabul edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında faturaya dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, taraflar arasındaki ihtilafın sözleşme ilişkisi bulunup bulunmadığı, var ise takip dayanağı belgeye konu hizmetin sunulup sunulmadığı hususundan kaynaklandığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için defter incelemesine karar verildiği, davacının ticari defterlerinde davalıdan takip tarihi itibariyle 340.994,21 TL alacaklı olduğu ancak davalının takip sonrası davacının işçileri olan 3. Kişiye karşı toplam 78.693,00 TL ödeme yapması nedeniyle itirazın iptali istenilen miktarın 262.301,21 TL olarak gösterildiği, takip alacaklısına yapılan bir kısmi ödeme olmadığından TBK 100. Madde kapsamında inceleme yapılmadığı, talebe istinaden değerlendirme yapıldığı, davalının ticari defterlerine göre davacıya 254.897,10 TL borçlu olduğu, HMK. 221. maddesi gereği ——- resen dosyaya kazandırılması gerektiği —– taraflar arasında —- tarihli sözleşmenin—– tarihli ihtarnamesi ile davacının çalıştırdığı personeline ilişkin bunların —– ilgili mercilere zamanında ve tam olarak yatırıldığına dair belgelerin bir örneğinin her ay müvekkili şirkete verilmesi yükümlülüğünü ihlal ettiğinden- sözleşmeye aykırı davrandığı gerekçesi ile sözleşmenin fesh edildiği, taraflar arasındaki sözleşmenin ——- fesih koşullarının ve şartlarının düzenlendiği, maddeye göre fesihten önce ihlal edene bildirimden itibaren 10 gün içinde düzeltilmemesi halinde fesih hakkının kullanılabileceği, davalı tarafça davacıya bildirim yapıldığına dair belge sunulmadığı, bu haliyle feshin haksız olduğu, davalı tarafça cevap dilekçesi ekinde sunulan davacının tarafı olmadığı sözleşmelerin —- yüklenici personele yaptığı ücret ve diğer yasal ödemeleri ile —— ilgili mercilere zamanında, eksiksiz ve tam olarak yatırıldığına dair belgelerin bir örneğini her ay şirkete vermeyi taahhüt etmiştir. eksik bir ödemenin yapıldığı tespit edildiğinde, bu eksik ödeme yüklenici tarafından derhal giderilecek ve eksik tutar ödenmezse yüklenici’nin istihkakından kesilecektir. bu durum herhangi bir temerrüt oluşmasına sebebiyet vermeyecektir. yüklenici buna karşı herhangi bir faiz, tazminat ve sair ilave ödeme talebinde bulunamaz.” şeklinde olduğunu, davacının sözleşme hükmüne aykırı davrandığını ileri sürmüş ise de sunulan sözleşmelerde davacının taraf olmadığı, davacının taraf olduğu sözleşmede ise bahse konu düzenlemenin bulunmadığı, davalı tarafça dayanak gösterilen sözleşmenin tarafı yüklenici ile davacının arasında organik bağ olduğu ileri sürülmüş ise de; —– kabul edilse dahi davacının taraf olmadığı sözleşme hükümleri ile sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı kanaatiyle bu yönde ilave araştırma yapılmasına gerek görülmediği anlaşılmış olup taraflar arasındaki defter kayıtları arasındaki farklar değerlendirilerek; davalının kendi defterine göre davacıya 254.897,10 TL borçlu olduğu, davalı kayıtlarında bulunan davacı kayıtlarında yer almayan toplam 8.653,00 TL ödemeye dair davalının ödeme belgesi, dekont sunmadığı, bu miktarın davacı lehine alacak olarak eklenmesi sonucu 263.550,10 TL alacağa ulaştığı, davacı kayıtlarında olan davalıda olmayan 814,40 TL fatura içeriği hizmetin yerine getirildiğinin davacı tarafça ispatlanamadığı ancak davalı kayıtlarında zaten yer almadığından ekleme çıkarma işlemine tabi tutulmadığı, farka sebep olan, 434,49 TL (davacı defterine göre devir 70.098,99TL, davalı defterine göre 70.533,48 TL) 2019 yılından devreden tutar farkı miktarın davacı lehine davacı kayıtlarında olmayıp davalı kayıtlarında olması nedeniyle düşüm yapılması gerektiği neticeten davalının davacıya 263.115,61 TL borçlu olduğu, davacının talebinin ise 262.301,21TL olmakla taleple bağlı kalınarak davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması ve alacağın likit ve belli olması gerektiği, bu nedenle alacağın likit olması ve diğer icra inkar tazminatına hükmedilebilme şartlarının olayda gerçekleşmesi nedeniyle, hüküm altına alınan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KABULÜ İLE davalının —— sayılı takip dosyasına yapılan 262.301,21TL yönünden itirazın iptali ile takibin bu miktar üzerinden aynı şartlar ile devamına,
2-Hüküm altına alınan alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli karar harcı 17.917,80 TL’den peşin olarak yatırılan 2.774,48 TL’nin mahsubu ile 15.143,32 TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 2.774,48 TL peşin harcın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 67,80 TL ilk dava masrafı, 92,00 TL tebligat-müzekkere gideri, 2.100,00 TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 2.259,80 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafça sarfedilen yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesaplanan 39.722,17 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Arabuluculuk aşamasında yapılan ve Hazine tarafından karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 6831 sayılı Kanuna göre davanın açılmasına sebebiyet veren davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
9-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, —Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dairt taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/02/2023