Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/700 E. 2023/727 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/700 Esas
KARAR NO: 2023/727
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 17/09/2014
KARAR TARİHİ: 28/09/2023

——- maddesine göre —- adına yargılama yetkisini kullanan bağımsız ——-Asliye Ticaret Mahkemesince, tarafça açılan dava üzerine yapılan yargılama nihayetinde;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
I.İDDİA: Davacı vekili; müvekkili şirket ile davalı arasında imzalanan 25.06.2009 tarihli akaryakıt istasyonu bayilik sözleşmesi ve bu sözleşme eki 09.06.2009 tarihli bayilik protokolünün 03.01.2013 tarihinde müvekkili şirketin nevi ve unvan değişikliği nedeni ile aynı hükümlerle yenilendiğini, söz konusu sözleşmenin eki bayilik protokolünün 6. maddesine göre, müvekkilin akaryakıt alış fiyatı; ——– ilave edilerek satış uygulaması yapılacağını, aylık 100 m3/ay üzeri atımlarda ——– ilave edilerek satış uygulaması yapılacaktır.” hükmünün yer aldığını, müvekkilince yapılan araştırma neticesinde davalının sözleşmenin başlangıç tarihinden bu yana müvekkilin alış faturalarına sözleşme konusu %2,5’un üzerinde satış bedeli uygulandığının tespit edildiğini, müvekkilince davalıya tüm alım bedellerinin peşin olarak ödendiğini, taraflar arasında akdedilen akaryakıt istasyonu bayilik sözleşmeleri ve ekleri, bayilik protokolleri tüm —– sözleşmelerde olduğu gibi tek taraflı olarak bayilik veren davalıyı korumasına ve müvekkiline ağır yükümlülükler yüklemesine rağmen müvekkilinin tüm sözleşme koşullarını eksiksiz olarak yerine getirdiğini, davalıya —————yevmiye numaralı ihtarname ile sözleşmede belirtilen oranın dışında fazla uygulanan tutarın iadesi talebini içeren ihtarname keşide edildiğini, Söz konusu ihtarname ile akde aykırılık giderilmediği takdirde sözleşmenin feshi ile sözleşmeye aykırılık nedeni ile alacak davası ikame edileceğinin ihtar edildiğini, bu ihtarnamenin davalıya 18.11.2013 tarihinde tebliğ edildiğini, davalının herhangi bir yanıt vermediğini, müvekkilinin davalının eylemi ile sözleşmeye güveninin sarsılmasına neden olduğunu, ihtarnamenin tebliğinden sonra yapılan sözlü görüşmede davalı şirket yetkililerinin “haber verilmeksizin bir uygulama yapıldığını” kabul etmelerine rağmen bugüne kadar sözleşme dışı uygulamanın geri ödenmesi için olumlu ya da olumsuz herhangi bir yanıt verilmediğini, ihtarnamenin tebliğinden bugüne kadar geçen sürede aynı sözleşmeye aykırılığın davalı tarafından devam ettirildiğini, sözleşmede belirlenen fiyat dışında fiyat uygulaması yapıldığını, alacağın miktarının ancak yargılama aşamasında yapılacak bilirkişi incelemesi ile belirlenebileceğini beyanla fazlaya dair haklarının saklı kalması kaydıyla; şimdilik 80.000,00 TL alacaklarının her bir faturanın tanzim tarihinden itibaren fazla düzenlenen miktarı için işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte tahsilini, davalının sözleşmeye aykırılığı nedeni ile müvekkili tarafından çekilmez hale gelen sözleşmenin hükmen feshini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.

ll. SAVUNMA: Davalı vekili; mahkeme tarafından dava dilekçesi, tensip zaptı ve isticvap davetiyesinin tarafına 06.02.2014 tarihinde tebliğ edildiğini, 03.01.2013 tarihli bayilik sözleşmesinin, 03.01.2014 tarihli bayilik protokolündeki ——– kaşesi üzerindeki imzaların şirket temsilcilerine ait olduğunu beyan ettiklerini, davacı ile davalı arasında 03.01.2013 tarihli bayilik sözleşmesi, 03.01.2014 tarihli bayilik protokolü yapıldığını, sözleşmenin 11. Maddesinde; “Bayi, —- her talebinde ve —- tespit edilecek süre içinde —– hesap mutabakatı yapmakla yükümlüdür. Bayi kayıtları ile—- kayıtları arasında farklılık olması halinde———- kayıtlarına itibar edilecektir.” ———- tarafından tutulan defter ve kayıtları ile sözleşme metinlerini esas delil olarak kabul etmiştir.Bayi———- karşı olan teslim ve yapma borçlarının bilcümle ödemelerinin adı geçen defter ve kayıtlara göre tespit olunmasına, hesaplanmasına ve talep olunmasına muvafakatini beyan ederek bu sözleşmeyi imzalamıştır.” hükmünün bulunduğunu, bu hususların davacının devamı olduğu ——– tarihli bayilik sözleşmesinde de aynı şekilde yer aldığını, taraflar arasında oluşan karşılıklı mutabakat ile, müvekkilinin —– tarihinden itibaren sözleşme ve protokolde yer almamasına rağmen “aylık 100 m3/ay üzerinde yapacağı akaryakıt alımlarında ———-ilave edilerek satış uygulamasına geçilerek bir iskonto ve avantj sağlandığını, taraflar arasında buna göre teamül meydana geldiğini, 03.01.2013 tarihli protokolde sözleşme hükmü haline geldiğini, iddia ve taleplerin kötü niyetli olup hakkın kötüye kullanılmasını teşkil ettiğini, davacının —– nolu ihtarname ile geçmişe dönük İddia ve taleplerde bulunduğunu, iş bu davadaki talep ve iddiaların kötü niyetli olduğunu beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.

lll.İNCELEME ve GEREKÇE: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkili şirket ile davalı arasında imzalanan 25.06.2009 tarihli akaryakıt istasyonu bayilik sözleşmesi ve eki 09.06.2009 tarihli bayilik protokolünün 03.01.2013 tarihinde müvekkili şirketin nevi ve unvan değişikliği nedeni ile aynı hükümlerle yenilendiğini, protokolün 6. maddesine göre, müvekkiline; ——— ilave edilerek, aylık 100 m3/ay üzeri alımlarda ——- ilave edilerek akaryakıt satış fiyatı uygulaması yapılacaktır” hükmünün yer almasına rağmen, davalının sözleşmenin başlangıç tarihinden itibaren %2,5’un üzerinde satış bedeli uyguladığının tespit edildiğini, —– yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sözleşmede belirtilen oranın dışında fazla uygulanan tutarın iadesinin, akde aykırılık giderilmediği takdirde sözleşmenin feshi ve sözleşmeye aykırılık nedeni ile alacak davası açılacağının ihtar edildiğini, ihtarnamenin davalıya 18.11.2013 tarihinde tebliğ edildiğini, tebliğden sonra yapılan sözlü görüşmede davalı şirket yetkililerinin “haber verilmeksizin bir uygulama yapıldığını” kabul etmelerine rağmen, geri ödeme için olumlu yada olumsuz yanıt vermediğini, sözleşmeye aykırılığın davalı tarafından devam ettirilerek, sözleşmede belirlenen fiyat dışında fiyat uygulaması yapıldığını, fazlaya dair haklarını saklı tutarak 80.000,00 TL alacaklarının her bir faturanın tanzim tarihinden itibaren, fazla düzenlenen miktarı için işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte tahsilini, davalının sözleşmeye aykırılığı nedeni ile müvekkili yönünden çekilmez hale gelen sözleşmenin hükmen feshini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Davacı ile 03.01.2013 tarihli bayilik sözleşmesi, 03.01.2014 tarihli bayilik protokolü yapıldığını, sözleşmenin 11. maddesinde; “Bayi, —- her talebinde ve —–tespit edilecek süre içinde—— ile hesap mutabakatı yapmakla yükümlüdür. Bayi kayıtları ile ——-kayıtları arasında farklılık olması halinde —- kayıtlarına itibar edilecektir.——–tarafından tutulan defter ve kayıtlar ile sözleşme metinlerini esas delil olarak kabul etmiştir. Bayi —– karşı olan teslim ve yapma borçlarının bilcümle ödemelerinin adı geçen defter ve kayıtlara göre tespit olunmasına, hesaplanmasına ve talep olunmasına muvafakatini beyan ederek bu sözleşmeyi imzalamıştır.” hükmünün bulunduğunu, bu hususların davacının devamı olduğu —— tarihli bayilik sözleşmesinde de yer aldığını, taraflar arasında oluşan karşılıklı mutabakat ile müvekkilinin ——- tarihinden itibaren sözleşme ve protokolde yer almamasına rağmen aylık 100 m3 üzerinde yapacağı akaryakıt alımlarında —– ilave edilerek satış uygulamasına geçilerek iskonto ve avantaj sağlanarak taraflar arasında teamül oluştuğunu, 03.01.2013 tarihli protokolde sözleşme hükmü haline geldiğini, davacının ———–nolu ihtarname ile geçmişe dönük iddia ve taleplerde bulunduğunu, davadaki talep ve iddiaların kötü niyetli olduğunu beyan ederek davanın reddini talep etmiştir. Mahkememizce yapılan yargılama neticesinde —– sayılı kararla; ”Davacı şirket ile ——- tarihlerinde bayilik protokolleri ve akaryakıt istasyonu bayilik sözleşmeleri imzalandığı, —— tarihli protokollerin 7. maddesinde,———-dağıtıcı satış fiyatına % 2,5 ilave edilerek, aylık 100 m3 üzeri alımlarda dağıtıcı satış fiyatına % 0,5 ilave edilket ile——— davalı şirket arasında 25/06/2009 ve 09/06/2009 tarihlerinde bayilik protokolleri ve akaryakıt istasyonu bayilik sözleşmeleri imzalandığı, 09/06/2009 tarihli ve 03/01/2013 tarihli protokollerin 7. maddesinde, ———- üzeri alımlarda dağıtıcı satış fiyatına % 0,5 ilave edilerek satış uygulaması yapılacağının kararlaştırıldığı, davacı şirket tarafından,———- yevmiye nolu ihtarnamesi ile; davalı şirketin daha yüksek oran üzerinden satış bedeli tahsil ettiği ileri sürülerek fazla tahsil edilen satış bedellerinin iadesinin talep edildiği,——— satış fiyatları, tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonunda alınan 11/08/2015 tarihli ve 18/04/2016 tarihli raporda, davalının sözleşme hükümlerine göre satış yapmayı taahhüt ettiği satış fiyatları üzerinde satış faturaları düzenlediği, faturalara davacı tarafından süresinde itiraz edilmemesinin, söz konusu faturalardaki sözleşmeye aykırı olan fazla tutarın kabul edildiği anlamına gelmeyeceği, faturaya itiraz edilmemesinin fatura içeriği malın veya hizmetin teslim edildiğine karine teşkil edeceği, bu karinenin teslim edilen malın sözleşmeye aykırı hesaplanan bedeli bakımından geçerli olmadığı, taraflar arasında teslimi yapılan akaryakıtın miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmadığı, davalı tarafça, devam eden sözleşme süresi boyunca itirazda bulunmayan davacı tarafından hakkın kötüye kullanıldığı ileri sürülmüş ise de; 09/06/2009 ve 03/01/2013 tarihli sözleşmelere aykırı olarak davacıdan daha fazla ödeme alan davalıya karşı, davacının sözleşmelere dayanarak talepte bulunmasının hakkın kötüye kullanılması olarak nitelendirilemeyeceği, davalı tarafından sözleşmeye aykırı olarak tahsil edilen fazla bedelin sebepsiz zenginleşme teşkil ettiği, yapılan hesaplamaya göre davacının davalıdan 196.655,00 TL alacaklı olduğu anlaşıldığından, alacak talebinin kabulüne, taraflar sözleşmeyi karşılıklı olarak feshettiğinden, fesih talebi bakımından dava konusuz kaldığından, sözleşmenin feshi talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiştir.Davalı ve davacı vekilleri kararı istinafı üzerine dosya —— gönderilmiştir. Mahkememiz kararını inceleyen——- sayılı ilamı ile;” 1-6102 sayılı TTK’nun 21/2 maddesinde; ” Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren 8 gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır” düzenlemesi mevcuttur… Davalı tarafın 6102 sayılı TTK’nun 21/2 maddesindeki karineden yararlanabilmesi, ———kararında belirtildiği üzere; faturanın düzenlendiği konuda taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olmasına bağlıdır. Taraflar arasında 25.06.2009 tarihli akaryakıt istasyonu bayilik sözleşmesi ile sözleşme eki 09.06.2009 tarihli bayilik protokolü ve 03.01.2013 yenileme sözleşme hukuki ilişki mevcut olduğu ve faturaların bu ticari ilişki sebebiyle teslim edilen ürünler için düzenlendiği sabittir. Mahkemece alınan bilirkişi raporlarında, taraflar arasında ticari ilişkinin başladığı 01/09/2009 tarihi ile 07/04/2014 tarihleri arasında, davalı tarafça düzenlenen faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olduğu tespit edildiğinden, faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olması, davacı şirkete tebliğ edildiğine karine teşkil edeceğinden, davacı taraf faturaların teslim edilmediği ve faturalara 8 günlük süre içinde itiraz edildiğine ilişkin savunmada bulunmadığından, davaya konu faturaların davalı tarafça, davacı şirkete tebliğ edildiği ve davacı tarafça itiraz edilmeksizin kesinleştiği, davacı tarafın 6102 sayılı TTK’nun 21/2 maddesindeki karineden yararlanma hakkını kazandığı sübuta erdiğinden, davalı tarafın faturanın olağan içeriğine mal miktarı, fiyatı, işin türü, ücreti gibi sözleşmelerin ifasına yönelik bilgilerin dahil olduğu, faturanın içeriğine sekiz gün içerisinde itiraz etmeyen muhatabın TTK uyarınca içeriği kabul etmiş sayıldığı, davacının müvekkili şirket tarafından kesilmiş olan faturalara itiraz etmemiş olmasının fatura içeriğini kabul ettiği anlamına geldiğine ilişkin istinaf sebebinin kabulü gerekmiştir.
5- Davalı vekilinin son istinaf sebebi, talep edildiği halde müvekkili şirketin defter ve kayıtları üzerinde herhangi bir inceleme yapılmadan düzenlenen raporun hükme esas alınamayacağına ilişkindir.Mahkemece; taraf vekillerinin hazır olduğu 06/05/2014 tarihli oturumda: -Davacı vekili ile davalıya dilekçelerinde gösterdikleri ancak henüz dosyaya sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları ve başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilmesi amacı ile gerekli açıklamayı yapmaları ve müzekkere yazılmasını sağlamaları için HMK 140/5.maddesi uyarınca 2 haftalık kesin süre verilmesine, kesin süre içinde ara karar gereğinin yerine getirilmemesi halinde o delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacakları hususunda uyarılmalarına, uyarıldılar. – Ticari defterlerinin incelenmesi hususunda taraf vekilleri beyanları alındıktan sonra bir karar oluşturulmasına ve bilirkişi incelemesinin tamamlanmasına, 09/07/2014 tarihli ara kararı ile; Taraf vekillerinin, celse arasında sundukları beyanlar doğrultusunda davalı defterleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmesini talep ettikleri görülmekle;
-Davalı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde incelemenin mahkememiz kaleminde 12/09/2014 günü saat 10:00’da inceleme yapılmasına, her iki tarafın belirlenen inceleme gün ve saatinde ticari defter ve belgelerini hazır etmesi hususunda verilen sürenin kesin olduğu aksi halde ibrazdan kaçınmış sayılacakları hususunda uyarılmalarına, karar verildiği, ara kararının 23/07/2014 tarihinde davacı vekiline tebliğ edildiği, inceleme gününde davalı vekilinin hazır olduğu, inceleme gününden önce davalı defterlerinin mahallinde incelenmesi için dilekçe sunduğu,Davalı vekilinin hazır olduğu 26/01/2016 tarihli oturumda; -Davalı vekilinin zapta geçen beyanı da dikkate alınarak davalının 2009-2010-2011-2012-2013 yıllarına ait ticari defter ve kayıtları ile dosya üzerinde yeni bir malimüşavir bilirkişisi vasıtası ile bilirkişi incelemesi yaptırılmasına.
-İncelemenin 25/03/2016 günü saat 09:30 itibarı ile MAHKEMEMİZ DURUŞMA SALONUNDA yapılmasına, davalı vekilinin önceki talepleri de dikkate alınarak bilirkişiye HMK 218/278 maddeleri uyarınca yerinde inceleme yetkisi verilmesine davacı vekiline inceleme günü mahkeme duruşma salonunda hazır olması gerektiği ve bilirkişi ile birlikte incelemenin yapılacak yere birlikte gidilmesi gerektiği hususu anlatıldı. -Davalı şirkete muhtıra gönderilerek inceleme gün ve saatinde incelemeye esas alınacak yıllara ait ticari defter ve kayıtlarını öncelikle mahkeme kaleminde hazır bulundurmaları, fiziki imkansızlık ve talep halinde ise şirket merkezinde hazır bulundurulmalarının belirtilmesine, ticari defter ve kayıtları ibraz etmedikleri takdirde defter ibrazından kaçınmış sayılacakları karşı tarafın delillerini kabul etmiş sayılacakları ve haklarında TTK 83, 84, 85 ve HMK 219-222 maddelerinin uygulanacağı hususunun muhtıraya yazılmasına,
-Bilirkişi ücret tarifesinin 7. maddesi uyarınca tayin ve taktir edilen 700.00-TL bilirkişi ücretinin 6100 sayılı HMK’nın 120/2 maddesi uyarınca 2 haftalık kesin süre içerisinde mahkememiz veznesine yatırılması için davalı tarafa HMK 324. Maddesi de gözetilerek mehil verilmesine, verilen kesin süre içerisinde yatırılmaması halinde bilirkişi incelemesinden vazgeçilmiş sayılacağının hatırlatılmasına (hatırlatıldı), Şeklinde karar verildiği, ara kararının ——- numaralı bendi uyarınca davalı şirkete 29/01/2016 tarihinde tebliğ edildiği ancak, çıkarılan tebligatta inceleme gününün bildirilmediği, davalı vekilinin gider avansını depo etmekle birlikte, belirtilen gün ve saatte mahkeme duruşma salonunda hazır olmadığı, ticari defter ve kayıtlarını inceleme günü duruşma salonunda hazır etmediği tespit edilmiştir. Davalı asile defter ibrazı için çıkarılan tebligatta inceleme günü bildirilmediği için TTK 83, 84, 85 ve HMK 219-222 maddelerinin uygulanacağı hususuna ilişkin ihtar usulüne uygun olmadığı gibi, 26/01/2014 tarihli oturumdaki 4. numaralı ara kararı ile “davalı vekilinin önceki talepleri de dikkate alınarak bilirkişiye HMK 218/278 maddeleri uyarınca yerinde inceleme yetkisi verilmesine davacı vekiline inceleme günü mahkeme duruşma salonunda hazır olması gerektiği ve bilirkişi ile birlikte incelemenin yapılacak yere birlikte gidilmesi gerektiği hususu anlatıldı” yönündeki ara karar uyarınca davalı vekilinin 16/05/2014 tarihli dilekçe ile mahallinde inceleme talep ettiği 12/09/2014 tarihli tutanağa yazılmasına rağmen 12/09/2014 tarihli tutanakta talebin reddine ilişkin her hangibir ara karar oluşturulmadığı tespit edilmiştir. Mahallinde inceleme talebinin kabulü halinde, inceleme gününün taraflarca bilinebilecek, şüpheye yer vermeyecek şekilde tespiti gerekmesine, bilirkişinin şirket merkezine ulaştırılmasının temininin mahkemeye ait olmasına ve mahkemenin yargı alanı dışındaki incelemenin keşfen tespiti gerekirken, bu kurallara uyulmaksızın, 26/01/2016 tarihli tutanakta fiziki imkansızlık ve talep halinde ise şirket merkezinde hazır bulundurulmalarına şeklinde gün ve saati belirsiz şekilde bilirkişiye mahallinde inceleme yetkisi verilemesi ve ara kararına uyulmadığından bahisle ibraz edilmemiş kabul edilerek, davalı defterleri incelenmeden verilen rapora dayanılarak karar verilmesi usule uygun olmadığından, davalı vekilinin bu yöne ilişkin ilişkin istinaf sebebinin kabulü gerekmiştir.HMK 355.maddesinin 2. cümlesi uyarınca re’sen yapılan inceleme sonunda; dava tarihi 07/01/2014 olmasına rağmen, bilirkişilerce 01/09/2009-10/02/2014 tarihleri arasındaki faturalarda sözleşme ve protokol hükümlerine göre fazla fatura edilen miktar hesaplamış olup, mahkemece de dava tarihinden sonrasını kapsayan rapor uyarınca tahsilata karar verildiği tespit edilmiştir. HMK 26. maddesi uyarınca hakim tarafların talep sonucu ile bağlıdır, talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremez, hakimin tarafların talep sonucu ile bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır.——- uygulamaları uyarınca mahkemeler, sulh, ibra, ödeme, kabul gibi kanundaki istisnalar dışında davanın açıldığı tarihten sonrasına ilişkin belgelere dayanarak karar veremez. Dava dosyasına konu ihtilaf yönünden taleple bağlı olunmayacağına ilişkin ayrık hüküm olmadığından, HMK 26. maddesine aykırı olarak bilirkişi tarafından davanın açıldığı 07/01/2014 tarihinden sonrasına ait 10/02/2014 tarihine kadar olan faturalar nazara alınarak düzenlenen rapor hükme esas alındığından, re’sen yapılan inceleme sonunda kamu düzenine ilişkin aykırılık sebebiyle de istinaf talebinin kabulü geremiştir.Dosya kapsamına göre davalı vekilinin 3 ve 4 numaralı istinaf sebebi ile 2 numaralı istinaf sebebinin 03/01/2013 tarihinden sonrasına ilişkin istinaf sebebinin reddine, ————- numaralı istinaf sebebi ile——- numaralı istinaf sebebinin 03/01/2013 tarihinden öncesine ilişkin istinaf sebebinin kabulüne, davalı defterlerinin mahallinde incelenmesi için keşif günü verilerek, usulüne uygun tebliğine, yerine getirilmesi halinde bilirkişiden 03/01/2013 tarihinden dava tarihi olan 07/01/2014 tarihine kadar olan dönem için ek rapor alınmasına, usulüne uygun tebligata rağmen ara karar yerine getirilmediği taktirde davacı defter ve kayıtlarının incelenmesi ile alınan rapora göre karar verilmek üzere, kararın 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince kaldırılmasına ve mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.” gerekçeleriyle mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.İstinaf kaldırma kararı üzerine mahkememiz dosyası yeni esasa kaydedilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Davacı tarafın talebi; Aralarındaki 25.06.2009 tarihli akaryakıt istasyonu bayilik sözleşmesi ve sözleşme eki 09.06.2009 tarihli bayilik protokolünün 6. maddesindeki, ——–ilave edilerek satış uygulaması yapılacaktır, aylık 100 m3/ay üzeri alımlarda —— ilave edilerek satış uygulaması yapılacaktır” hükmüne aykırı olarak, alış faturalarına %2,5’un üzerinde satış bedeli uygulamasının davalı tarafça düzeltilmemesi sebebiyle sözleşmenin feshi ve fazla tahsil edilen bedelin davalıdan tahsiline ilişkindir.
Mahkememizce istinaf kaldırma kararı doğrultusunda davalı defterlerinin bilirkişiden 03/01/2013 tarihinden dava tarihi olan 07/01/2014 tarihine kadar olan dönem için incelenmesi yönünde ara karar oluşturulmuştur. 08.09.2022 tarihli bilirkişi raporunda; 03.01.2013 tarihinden dava tarihi olan 07.01.2014 tarihine kadar olan dönem için yapılan hesaplamada, davalı şirketin 5.173.105,71 TL tutarında fatura düzenlemesi gerekirken, 5.189.122,18 TL tutarında fatura düzenleyerek, 16.016,47 TL’lik tutarı fazladan düzenlemiş olduğu belirtilmiştir.Taraflar arasında 25.06.2009 tarihli akaryakıt istasyonu bayilik sözleşmesi ile sözleşme eki 09.06.2009 tarihli bayilik protokolü ve 03.01.2013 yenileme sözleşme hukuki ilişki mevcut olduğu ve faturaların bu ticari ilişki sebebiyle teslim edilen ürünler için düzenlendiği sabittir. Davacı taraf faturaların teslim edilmediği ve faturalara 8 günlük süre içinde itiraz edildiğine ilişkin savunmada bulunmadığı, davaya konu faturaların davalı tarafça, davacı şirkete tebliğ edildiği ve davacı tarafça itiraz edilmeksizin kesinleştiği, davacı tarafın 6102 sayılı TTK’nun 21/2 maddesindeki karineden yararlanma hakkını kazandığı sübuta erdiğinden, davalı tarafın faturanın olağan içeriğine mal miktarı, fiyatı, işin türü, ücreti gibi sözleşmelerin ifasına yönelik bilgilerin dahil olduğu, faturanın içeriğine sekiz gün içerisinde itiraz etmeyen muhatabın TTK uyarınca içeriği kabul etmiş sayıldığı, davacının, davalı şirket tarafından kesilmiş olan faturalara itiraz etmemiş olmasının fatura içeriğini kabul ettiği anlamına geldiği, Taraflar arasında ilk bayilik sözleşmesinin 25/06/2009, protokolün 09.06.2009 tarihli olduğu, davacı şirketin unvan değişikliği sebebiyle 03/01/2013 tarihinde sözleşme ve protokolün yenilendiği, taraflar arasında ticari ilişkinin başladığı 01/09/2009 tarihi ile 07/04/2014 tarihleri arasında, davalı tarafça düzenlenen faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olduğu aldırılan bilirkişi raporu ile sübuta erdiği, davacı tarafın sözleşmenin yenilendiği 03/01/2013 tarihine kadar olan dönem için, sözleşmede belirtilen miktardan fazla birim değer üzerinden düzenlenen faturalar yönünden davalı taraftan talepte bulunmayacağına ilişkin güven oluşturduğundan, 03/01/2013 tarihine kadar olan dönem için sözleşmeye aykırılıktan dolayı fazla ödenen bedeli talep etmesi TMK’nin 2/2 maddesine aykırı ve hakkın açıkça kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, kabul edilmiştir.——— tarihinden dava tarihi olan 07/01/2014 tarihine kadar inceleme yapılması gerektiği belirtilmiş, bu kapsamda 03/01/2013 tarihinden dava tarihi olan 07/01/2014 arasındaki nazara alınarak aldırılan bilirkişi raporundaki tespit gibi 16.016,47 TL’lik tutarı fazladan tahsil edildiğinden, davanın bu bedel üzerinden kabulüne, sözleşmenin feshi de talep edilmiş ise de, tarafların sözleşmeyi karşılıklı olarak feshettiği, bu şekilde sözleşmenin feshi talebi bakımından davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından, sözleşmenin feshi talebi bakımından karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

IV.HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının sözleşmenin feshine yönelik talebi hakkında konusu kalmadığı için karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davacının alacak davasının kısmen KABULÜ ile 16.016,47 TL’nin dava tarihi olan 07/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 1.094,09 TL harçtan peşin alınan 3.358,40 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 2.264,31 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde yatırana iadesine,
4-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 16.016,47 TL vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 28.902,16 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan 3.383,60 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan 2.446,45 TL yargılama giderinden davanın red (%91,86) ve kabul (%8,14) oranına göre hesaplanan 199,25 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yapılan 830,00 TL yargılama giderinden davanın red ve kabul oranına göre hesaplanan 762,40 TL ‘sinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
9-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair; davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde———– Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.28/09/2023