Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/661 E. 2022/202 K. 02.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/661 Esas
KARAR NO : 2022/202

DAVA : Sözleşmenin Uyarlanması
DAVA TARİHİ : 12/10/2018
KARAR TARİHİ : 02/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Sözleşmenin Uyarlanması davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; davalı ile 08/07/2015 tarihinde aralarındaki sözleşme gereğince —— doları karşılığında taşınmaz alımı konusunda anlaştıklarını, taşınmazın imar durumunun yapılaşmaya uygun olmadığının tespiti akabinde taraflar arasındaki sözleşmenin haricen fesih edildiğini, —- kararına göre “——- yerleşik kişilerin kendi aralarında akdedecekleri sözleşmelerde, sözleşme bedelleri ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülükleri— cinsinden kararlaştırılmayacaktır.” şeklinde yayınlandığını ve yürürlüğe girdiğini bu nedenle sözleşmenin — uyarlanmasına karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya hüküm edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya —— haiz olduğunu TTK’nu gereği görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu bu nedenle görevsizlik kararı verilmesini ve esasa ilişkin beyanlarında ise taraflar arasındaki ilişkinin tebliğ kapsamında olmadığını bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Yargılama önce— sayılı kararı ile verilen görevsizlik kararı üzerine yargılamaya Mahkememizin — sayılı esası üzerinden devam edilmiş, karşı görevsizlik kararı verilmiştir.
—karar sayılı kararı ile Mahkememizin— dosyasında verilen görevsizlik kararının kaldırılması kararı üzerine yargılamaya Mahkememizin —- esası üzerinden devam olunmuştur.
Mahkememizin —– dosyası kapsamında yapılan yargılamda;
“(..) somut olay incelendiğinde; davaya konu senetlerin taşınmaz alım satımına ilişkin olmadığı, adi yazılı taşınmaz satım sözleşmesinin feshi nedeniyle, davacı tarafça tahsil edilmiş tutarın, sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince iadesine ilişkin olduğu, dolayısıyla —-bendi kapsamında kalmadığı, aynı nedenle döviz cinsinden belirlenmesine engel olmadığı gibi anılan —– tespitinde davacının hukuki yararının bulunmadığı değerlendirilmekle davanın usulden reddine dair” karar verilmiştir.
Mahkememiz kararının davacı vekilince istinafı neticesinde—— sözleşmesi ile ——- satıldığı, sözleşmenin feshi nedeniyle düzenlenen senetlerdeki dolar kurlu bedelin ——— uygulanması için açılmış sözleşmenin uyarlanması davasıdır.
Taraflar arasında——–imzalanmıştır. —- hükümleri gereğince resmi şekilde yapılması gerekir. Ancak taraflar edimlerini yerine getirerek davacı —, davalı alacakl— davacıya ödemiştir. Bu nedenle taraflar arasında geçerli — sözleşmesi yapılmıştır. Ancak tarafların sözleşmenin feshini kararlaştırdıkları anlaşılmaktadır. Sözleşmenin feshi nedeniyle davacı satıcı —dört adet senetle ödemeyi kabul etmiş ve senet düzenlenmiştir.
Davacı —- Kanunda yapılan değişiklikten dolayı senetlerdeki bedelinin uyarlanmasını talep etmiştir.
85 Sayılı Karar’ın 1. Maddesine göre; “Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar” ın 4. Maddesine (g) bendi eklenmiştir: — belirlenen haller dışında, kendi aralarında—- dâhil her türlü menkul ve — sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülükleri —– cinsinden veya —— olarak kararlaştırılamaz.”
85 Sayılı Karar’ın 2. Maddesi’ne göre “Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar” a Geçici Madde 8 ile şöyle bir madde eklenmiştir: Bu Kararın 4 üncü maddesinin (g) bendinin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz gün içinde, söz konusu — yürürlükteki sözleşmelerdeki —bulunan—
Somut olayda dava konusu senetlerin düzenlenmesi satış sözleşmesinin feshedilmesi sebebiyle iadesine ilişkindir. Bu nedenle Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar” a Geçici Madde 8 ile bir madde eklenmesine — kapsamında değildir.
İlk derece mahkemesince hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiş ise de, davacının dava konusu senetlere ilişkin —– uyarlanmasını talep ettiği göz önüne alındığında hukuki menfaati bulunmakta olup, tarafların delillerinin toplanarak esastan karar verilmesi gerekmektedir. O nedenle ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve yasaya aykırıdır. ” şeklindeki gerekçe ile Mahkememiz kararının kaldırılmasına dair karar verilmiştir.
Anılan kaldırma kararı sonrası yargılamaya Mahkememizin işbu esası üzerinden devam olunmuştur.
Dava; davaya konu —- Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar ve bu kararın 4. maddesine, — —— eklenen g) bendi hükümleri gereğince — istemine ilişkindir.
Davacı vekilince istemine gerekçe olarak; taraflar arasında taşınmaz satımına ilişkin adi yazılı sözleşme yapıldığı, davacının satıcı, davalının alıcı konumunda olduğu, satım bedelinin davalı tarafından davacıya ödendiği, sonrasında—yapılaşmaya uygun olmadığının tespit edilmesi üzerine tarafların sözleşmeyi yine haricen feshettiği, sözleşme gereğince davacının tahsil ettiği bedelin iadesi için, davacı tarafından davalıya davaya — bononun verildiği, sonrasında — yayınlandığı, bununla taraflar arasındaki sözleşmenin ——- kararlaştırılamayacağının hükme bağlandığı, tarafların senetlere uygulanacak kurda mutabakata varamadıklarından bahisle ve anılan — bedelinin TL olarak tespit edilmesi, bu çerçevede sözleşmenin uyarlanması gerektiği iddiaları ileri sürülmüştür.
Davacı vekilince dava dilekçesinde, tarafların senetlere uygulanacak kur bakımından mutabakata varamadıkları, — uyarınca, sözleşme ve senet bedelinin Türk Lirası olarak tespit edilmesi ve taraflar arasındaki sözleşmenin uyarlanması talep edildiği, Mahkememizce de anılan istem —, davaya konu senetlerin taşınmaz alım satımına ilişkin—sözleşmesinin feshi nedeniyle, davacı tarafça tahsil edilmiş tutarın, sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince iadesine ilişkin olduğu, dolayısıyla Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara, 85 sayılı — (g) bendi kapsamında kalmadığı, aynı nedenle — belirlenmesine engel olmadığı değerlendirmesi yapılmış, uyuşmazlığın esasına ilişkin bir değerlendirme yapılmadığı kanaatiyle davanın usulden reddine dair karar verilmiş ise de;—-kesin kararı ile “davacının dava konusu senetlere ilişkin döviz cinsinden bedelinin uyarlanmasını talep ettiği” değerlendirmesi nedeniyle, anılan kaldırma kararı kapsamında inceleme yapmak gerekmiştir.
–sayılı ilamında da vurgulandığı üzere; hukukumuzda sözleşmeye bağlılık (—-) ve sözleşme serbestliği ilkeleri kabul edilmiştir. Bu ilkelere göre, sözleşme yapıldığı andaki gibi aynen uygulanmalıdır. Eş söyleyişle, sözleşme koşulları borçlu için sonradan ağırlaşmış, edimler dengesi sonradan çıkan olaylar nedeni ile değişmiş olsa bile, borçlu sözleşmedeki edimini aynen ifa etmelidir. Ancak bu ilke özel hukukun diğer ilkeleriyle sınırlandırılmıştır. Sözleşme yapıldığında karşılıklı edimler arasında mevcut olan denge sonradan şartların olağanüstü değişmesiyle büyük ölçüde tarafların biri aleyhine katlanılamayacak derecede bozulabilir. İşte bu durumda sözleşmeye bağlılık ilkesine sıkı sıkıya bağlı kalmak adalet, hakkaniyet ve——- kaidelerine aykırı bir durum yaratır hale gelir. — değişen şartlara uydurulması) ilkesi ile giderilmeye çalışılmaktadır. İşte bu bağlamda hakim, somut olayın verilerine göre alacaklı yararına borçlunun edimini yükseltmeye veya borçlu yaranına onun tamamen veya kısmen edim yükümlülüğünden kurtulmasına karar verebilir ve müdahale ederek sözleşmeyi değişen koşullara uyarlar. Bununla birlikte her talep vukuunda sözleşmeyi değişen hal ve şartlara uydurmak mümkün değildir. Aksi halde özel hukuk sistemimizde geçerli olan “irade özgürlüğü”, “sözleşme serbestisi” ve “sözleşmeye bağlılık” ilkelerinden sapma tehlikesi ortaya çıkar. Sözleşmeye müdahale müessesesi istisnai, tali (ikinci derecede) yardımcı nitelikte olup, ancak uyarlama kurumunun şartlarının mevcudiyeti halinde anılan kurumun uygulanması gündeme gelebilecektir.
6098 sayılı T.B.K.nun yürürlüğe girmesinden evvel, mevzuatımızda uyarlama kurumuna ilişkin bir düzenleme olmamakla birlikte, taraflar arasındaki sözleşme koşullarının daha sonra önemli ölçüde değişmesi halinde değişen bu koşullar karşısında— sözleşmenin değişen şartlara uydurulması ) ilkesi bağlamında ve M.K. 2. maddesinden de yararlanılmak suretiyle sözleşmenin yeniden düzenlenmesinin mümkün bulunduğu ve karşılıklı sözleşmelerde edimler arasındaki dengenin bozularak “işlem temelinin çökmesi” halinde M.K.nun 1, 2 ve 4’üncü maddelerinden yararlanılması gerektiğine dair öğreti ve uygulamada yerleşik bir kabul mevcut iken —- maddesi ile bu husus yasal bir düzenlemeye de kavuşturulmuştur. Aşırı ifa güçlüğü başlıklı bu yeni düzenleme, öğreti ve uygulamada sözleşmeye bağlılık (ahde vefa) ilkesinin istisnalarından biri olarak kabul edilen, “işlem temelinin çökmesi”ne ilişkindir. Ancak az yukarıda ifade edildiği üzere “sözleşmeye bağlılık” ilkesi esas olup, sözleşmeye müdahale müessesesi istisnai nitelikte bir kurum olmakla yasa koyucu tarafından da bu kurumun uygulanması ancak anılan madde de belirtilen dört koşulun birlikte gerçekleşmesine bağlanmıştır. Bunlar; sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü durum ortaya çıkması, bu durumun borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkması, yine bu durumun sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirmesi ve borçlunun borcunu henüz ifa etmemiş olması veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olması halidir. Bu dört koşulun birlikte gerçekleşmesi halinde ise borçlunun, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme hakkı bulunmaktadır.
Yukarıda açıklanan prensipler çerçevesinde, yapılan incelemede, dava konusu olayda tarafların başlangıçta seçme özgürlüğü varken TL yerine —-bir başka deyişle serbest iradeyle — kaldıkları, ülkemizde zaman zaman ekonomik krizlerin vuku bulduğu ve bu bağlamda — borçlanmanın risk taşıdığının da toplumun büyük bir çoğunluğu tarafından bilinen bir olgu olduğu, davacının, bu riski önceden öngörebilecek durumda olmasına rağmen dövizle kurulan anlaşmayı imzaladığı, buna göre işlem temelinin çökmesinden bahsetmenin olanaklı olmadığı, bununla birlikte, davacı tarafça da hiçbir aşamada TBK’nun 138. maddesinde düzenlenen, sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durumun ortaya çıktığı, durumun sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede davacı aleyhine değiştirdiği ve davacının da borcunu henüz ifa etmemiş/ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olduğu yönünde bir iddia ve istemin ileri sürülmemiş bulunduğu, nitekim keyfiyetin — sayılı kesin kararı ile da “(..)Sözleşmenin feshi nedeniyle davacı satıcı almış — ödemeyi kabul etmiş ve senet düzenlenmiştir” şeklinde açıklandığı, dolayısıyla TBK’nun 138. maddesinde düzenlenen koşullara ilişkin hiçbir açıklama ve istemin bulunmadığı gibi anılan maddedeki koşulların da gerçekleşmediği kanaatiyle davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli 80,70 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 34.045,71 TL harcın mahsubu ile bakiye 33.965,01 TL nin davacıya iadesine,
3—–davalı için takdir olunan 142.025,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından sarfedilen 200,00 TL posta giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.