Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/608 E. 2022/865 K. 29.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/608 Esas
KARAR NO: 2022/865
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 21/09/2021
KARAR TARİHİ: 29/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacının karşı taraf (borçlu) aleyhine; mal satımının karşılığı olarak; ——- tarihinde, —– Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra yoluyla icra takibi başlattığını, borçlu —– ödeme emrinin —– tarihinde tebellüğ edildikten sonra borçlu tarafın ——-tarihinde takibe itiraz ettiğini ve icra müdürlüğünce aynı gün takibin durdurulmasına karar verildiğini, bu itirazın kötü niyetli olduğunu ileri sürerek davalı borçlunun, haksız itirazın iptali ile takibin devamına, davalı borçlu aleyhine %20 den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı borçluya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı taraf usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davaya cevap vermemiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile;——– sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
—– dosyası celp edilmiş incelenmesinde; davacı-takip alacaklısı tarafından davalı-takip borçlusu aleyhine —– tarihinde asıl alacak + işlemiş faiz toplamı —- tutarındaki alacağın, fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu, ödeme emrinin borçluya —– tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından verilen 7 günlük süre içerisinde —– tarihli itiraz dilekçesi sunulduğu, itiraz dilekçesinde borca ve fer’ilerine itiraz edildiği; icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğu, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmediği görülmüştür.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi —– tarafından düzenlenen rapora göre; davacı —— yasal ticari defterleri usul yönünden
İncelendiğinde; —–noter onayı ile ——esaslara göre alındığı, ticari defterlerde yer alan kayıtların VUK 215-219 madde hükümlerine uygun olarak gerçekleştirildiği görüldüğü, taraflar arasında dosya içeresinde yazılı bir alım satım sözleşmesi bulunmadığı, davacı —- incelemesinde; —– içinde davacı tarafından davalı adına ——-tutarlı —- adet fatura düzenlendiği, düzenlenen faturanın usulüne uygun kanuni defterlerine kayıt edildiği, davalı yanca davacıya —- yılında yapılan herhangi bir ödemenin bulunmadığı, davacının davalıdan takip/dava tarihi itibarıyla —— alacaklı olduğu, taraf vergi daireleri tarafından gönderilen müzekkere cevabında; davacı şirket —-davalı ———- ayında düzenlenen —-hizmet/mal satımı olarak beyan etmiş olduğu, davalının ——–kasım ayında —– tutarı hizmet/mal alımına ilişkin beyan etmiş olduğu, davaya konu faturalar yönünden taraflar ——- beyannamelerinde yer alan tutarlar üzerinde mutabık oldukları, davacı ——– adresinde bulunduğu, ortaklarının —- olduğu, davacının ——defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu ve sahibi lehine delil vasfına sahip olduğu, rapor muhteviyatındaki açıklamalar ışığında davacının davalıdan (tamamıyla davacı yanın sunduğu açık cari ilişkisinden hareketle)açık cari hesap bakiyesi tutarı olan——-kadar alacaklı gözüktüğü yönünde görüş bildirilmiştir.
Davalı şirketin ——— olması nedeniyle ticari kayıtlarının incelenmesi için talimat yazıldığı ancak usulüne uygun tebliğ işlemine rağmen davalının kayıtlarını incelemeyi sunmadığı anlaşılmıştır.
Davacı, davalıya mal/hizmet teslim ettiğini/ifa ettiğinden bahisle alacaklı olarak icra takibinde bulunmuş olup, Türk Medeni Kanunu m:6 gereği icra takibinde talep etmiş olduğu alacağının varlığını ispatlamak ile yükümlüdür.
6100 sayılı HMK 200. maddeye göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat edilemez.
Faturaya dayalı alacak taleplerinde tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ve mal teslimini ispatlamaz. Yine faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olması da fatura içeriği malların/ hizmetin teslimini/ ifasını kanıtlamaya yeterli değildir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesinde ” Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK m:222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK m:222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK m:222/4).” hükümlerine amirdir.
Yukarıda verilen yasa maddeleri ve TTK 82. maddesi gözetildiğinde ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür.
İİK madde 67 gereğince, itirazın iptali davasının itirazın tebliğinden itibaren, 1 yıl içinde açılması gerekir. Hak düşürücü süreler, dava şartı olup taraflar ileri sürmese de mahkemece resen gözetilir. Somut olayda icra takibindeki, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmemesi nedeniyle İİK’nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü sürenin başlamadığı anlaşıldığından davanın süresi içinde açıldığı kabul edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında faturaya dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, taraflar arasındaki ihtilafın sözleşme ilişkisi bulunup bulunmadığı, var ise takip dayanağı belgeye konu mal ve/veya hizmetin teslim edilip edilmediği ve/veya sunulup sunulmadığı hususundan kaynaklandığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için defter incelemesine karar verildiği, davacının ticari defterlerinde davalıdan takip tarihi itibariyle ——– alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerini sunmadığı, davalı tarafa ibraz edilmeme halinde gerekli yaptırımların ihtar edildiği, HMK. 221. maddesi gereği—– resen dosyaya kazandırılması gerektiği ——, davalının —- bildirimlerine göre takibe konu faturanın davalı tarafından vergi dairesine bildirildiği, bu halde davalının —– aksini ispatlaması gerektiği, borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği —–, davalının kendi ticari defterlerindeki kayıtların aleyhine delil teşkil edeceği ———-, davalının kendi ticari defter kayıtlarının aksini yazılı delille ispatlaması gerektiği, dosyada böyle bir ispat aracının bulunmadığı, davalının yemin deliline de dayanmadığı, bu itibarla davacının davalıdan takip tarihi itibariyle —— alacaklı olduğunun sabit olduğu, fatura düzenlenmesinin borçluyu temerrüde düşürücü nitelikte bir işlem olmadığı, fatura tarihinin faize başlangıç yapılamayacağı, takip işlemi öncesi temerrüt faizi talep edilebilmesi için borçlunun alacak miktarını gösterir ve ödeme talebini içerir bir ihtarla temerrüde düşürülmesi ya da borcun ödeneceği günün tarafların anlaşmasıyla kesin olarak belirlenmesi (TBK. m. 117/2) gerektiği, iş bu davada davalının takip öncesi temerrüde düşürülmediği, bu haliyle işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı, İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması ve alacağın likit ve belli olması gerektiği, bu nedenle alacağın likit olması ve diğer icra inkar tazminatına hükmedilebilme şartlarının olayda gerçekleşmesi nedeniyle, hüküm altına alınan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE ; ——- asıl alacağa avans faizi işletilmek suretiyle devamına, davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine,
2-Kabul edilen asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 1.147,47 TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 451,33 TL harcın mahsubu ile 1.275,61 TL bakiye harcın davalı taraftan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 451,33 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafça sarfedilen 67,80 TL ilk dava masrafı 256,20 TL tebligat müzekkere gideri, 600,00 TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 924,00 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre(%96 kabul) 883,88 TL’sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalanın davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafça sarfedilen yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7- Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacıya verilmesine,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
9-Arabuluculuk aşamasında yapılan ve Hazine tarafından karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin, davalı taraftan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, —— Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/11/2022