Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/559 E. 2022/6 K. 11.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/559 Esas
KARAR NO: 2022/6
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/09/2021
KARAR TARİHİ: 11/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı tarafından müvekkilleri aleyhinde —– sayılı dosyası üzerinden kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibe girişildiğini, müvekkillerinin, davalı tarafa herhangi bir borcu ve davalı ile ticari veya bir borç ilişkisi olmamasına karşın davalının haksız alacak talepleri ve cebri icra tehdidi ile karşı karşıya kaldığını, müvekkillerin davalı tarafla herhangi bir ticari veya borç ilişkisi olmadığını davalı yan icraya konu edilen çeki haksız ve kötü niyetli olarak elde ettiğini, ancak bu çekten dolayı müvekkillerinin herhangi bir borcu bulunmadığını, müvekkili —- olduğunu, müvekkili — fertlerinin de olduğu bir ev oturmasında müvekkilinin abisinin damadı olan — ederken kendisinin — bulunan bir taşınmazını satmak istediğini öğrendiğini, bunun üzerine müvekkili —-konusu taşınmaza talip olduğunu ve taraflar aralarında — anlaştığını, tüm bu konuşmalara ve anlaşmaya o sırada yanlarında bulunan müvekkilinin eşi ve müvekkilinin abisinin eşi yani — kayınvalidesi bizzat şahit olduğunu, müvekkili, akrabası — güvenerek —-bedelindeki dava konusu çeki kendisine tanıklar huzurunda kapora olarak teslim ettiğini, ancak dava dışı —- müvekkili ile olan anlaşmasına uymayarak taşınmazı müvekkile satmadığını ve davaya konu çeki de müvekkiline iade ettiğini, dava dışı —- iade edeceğini söyleyerek uzun süre müvekkilini kandırdığını, müvekkili de akrabası olmasından ötürü kendisine inandığını, ancak sonrasında müvekkili, ——- tarafından çekin davalı —- verildiğini öğrendiğini, müvekkili, davalı ile irtibata geçtiğini ve çekin kendisine iade edilmesini istemişse de davalının, dava dışı —- kendisine borcu olduğunu ve bahsi geçen taşınmaz ile borcu kapatacağını aksi halde çeki bankaya ibraz edeceğini söylediğini, bunun üzerine müvekkili, akrabası dava dışı —-ikna etmeye çalışmış ise de davalı kötü niyetli olarak çeki bankaya ibraz ettiğini, müvekkilin davalı ile yazışmalardan da anlaşılacağı üzere davalının, müvekkili ile bir ilişkisi olmadığını, asıl borçlusunun dava dışı —- olduğunu ve çeki de müvekkilinden değil, kendisinden aldığını ikrar ettiğini, dolayısıyla dava dışı—-ötü niyetli bir şekilde elinde bulundurduğu dava konusu çeki cirolamadan müvekkilinden izinsiz bir şekilde davalıya verdiğini ve davalının da haksız ve kötü niyetli bir şekilde müvekkilleri ile hiçbir bağlantısı olmamasına rağmen çeki icraya konu ettiğini, dinletecekleri tanıklar ile somut olay ve dava dışı —- söz konusu çeki aldığının izah edileceğini bu nedenle de davalının da kötü niyetli bir şekilde hareket ettiği ortaya çıkacağını, taraflar arasında herhangi bir borcun doğabilmesi için hukuki-ticari ilişkinin varlığı gerektiğini, müvekkillerinin, davalıyı hiçbir şekilde tanımadığını ve aralarında da herhangi bir ticari veya borç ilişkisi bulunmadığını, bu nedenle müvekkilinin borcu bulunmadığını, davalının, iddia ettiği borcun varlığını yazılı deliller ile ispat etmekle mükellef olduğunu bildirdiğini, davalının, müvekkil ile bir borç ilişkisi bulunmaması ve dava dışı —– bir irade ile hareket ettiğinden kötü niyetli olduğunu, bu sebeple davalı iyi niyetli kişi konumunda olmayıp müvekkilinden alacak talebinde bulunamayacağını belirterek davanın kabulü ile müvekkillerinin dava konusu çekten kaynaklı borçlu olmadıklarının tespitine ve davalının haksız ve kötü niyetli olduğu açık olduğundan dolayı fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla bono miktarının %20’sinden aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ettiklerini bildirmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, öncelikle davada ispat külfetinin davacı taraf üzerinde olduğuna değinmek gerektiğini, zira davacı tarafın dava dilekçesinde ispat külfetinin tarafları üzerinde olduğuna yönelik haksız ve yersiz iddialarda bulunduğunu, haksız iddialar yerinde olmayıp, davada ispat külfetinin davacı/borçlulara ait olduğunu, davacı/borçlu şirket tarafından keşide edilen çeke ilişkin, davacı tarafın imzayı inkar etmediği dava dilekçesinden anlaşıldığını, dava dilekçesinde, çekin dava dışı —- teminat amaçlı verildiği iddia olunduğunu, bu cihetle, çek üzerindeki imza inkar edilmemiş ve başka bir hukuki ilişki üzerinden çekin geçersizliği iddia edildiğini,—— imzası inkar edilmeyen kambiyo senetlerine yönelik açılan menfi tespit davalarında ispat yükünün davacı/borçlu tarafa ait olduğunun kabul edildiğini, davacı tarafın dava dilekçesinin ekinde sunduğu ve müvekkili ile davacı arasında geçtiğini iddia ettiği——— yazışmalarını içerir ekran görüntülerinin, gerçeği yansıtmadığını ve hukuka aykırı delil mahiyeti olduğunu, taraflar arasında geçtiği iddia edilen belgelerin araştırılmaksızın delil başlangıcı olarak nitelendirilmesinin de açık ve ağır şekilde hukuka aykırılık arz edeceğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini ve davacının haksız ve kötü niyetli olduğu açık olduğundan dolayı fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla bono miktarının %20’sinden aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ettiklerini bildirmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle 2004 sayılı yasanın 72. Maddesi uyarınca menfi tespit istemi ile kötü niyet tazminatı istemine ilişkindir.
Davacı vekili bila tarihli dilekçesi ile feragat istemi yönünde karar verilmesini müvekkileri adına talep ettiğini bildirmiştir.
Davalı vekili —– tarihli dilekçesi ile davacı tarafın feragatine karşı vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin olmadığını bildirmiştir.
Davacı vekilinin vekaletnamesinde davadan feragat yetkisinin bulunduğu görülmüştür.
Davadan feragat HMK mad. 307. uyarınca davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Feragat dilekçe ile veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. Feragatın hüküm ifade etmesi karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. Feragat hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. HMK md. 311 uyarınca feragat kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Yapılan açıklamalar doğrultusunda vekaletnamesinde özel feragat yetkisi bulunan davacı vekilinin mahkememizde açılan davadan feragat ettiği anlaşılmakla açılan davanın feragat nedeniyle reddine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu’nun 22.maddesi uyarınca alınması gereken 53,80 TL harçtan davacı tarafça peşin olarak yatırılan 3.159,34 TL harcın mahsubu ile 3.105,54 TL nin davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Talep olmadığından davalı taraf lehine ücreti vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Arabuluculuk aşamasında yapılan ve Hazine tarafından karşılanan taraf sayısı üç olduğundan 1.980,00 TL arabuluculuk ücretinin 6831 sayılı Kanuna göre davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
7-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, ———Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair dosya üzerinden tarafların yokluğunda karar verildi.11/01/2022