Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/496 E. 2022/310 K. 05.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/496 Esas
KARAR NO : 2022/310

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/08/2021
KARAR TARİHİ : 05/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, dava dışı —- kullandırıldığını, davalı kefilin kredilere müteselsil kefil olduğunu, alacaklının edimini ifa ettiğini, ancak karşılığını alamadığını, bunun üzerine hesabın kat edildiğini, tüm borcun muaccel hale geldiğini, ödeme yapılmaması üzerine takibe geçildiğini, ancak itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu,
faiz oranının serbestçe belirlenebileceğini, alacağın likit olduğunu, iddia ederek, itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, borç bulunmadığını, temerrüde düşürülmediğini, ihtarnamenin tebliğ edildiğine dair tebligat parçasının dosyaya sunulmadığını, faiz oranının fahiş olduğunu, sözleşme ile kararlaştırılacak faiz oranının TBK 120 gereğince
belirlenmesi gerektiğini, temerrüt faiz oranının en fazla akdi faiz oranında uygulanması gerektiğini, kefalet imzasının TBK’nın 583’ncü maddesinde belirtilen şekil şartlarını taşımadığını, kefilin sorumluluğunun bulunmadığını, TBK’nın 586’ncı maddesine göre, müteselsil kefile başvurmak için gerekli şartın oluşmadığını, icra takibi başlatılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, sözleşmedeki hükümlerin genel işlem şartlarına aykırı olduğunu, savunarak haksız ve kötü niyetli açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile;
— itirazın iptali ile icra inkar tazminatı talebine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; takip konusu edilen genel kredi sözleşmesinden kaynaklı kefil sıfatıyla davalının asıl ve faiz borcunun bulunup bulunmadığı, müşteri çeki ve senedi ile bahse konu kredi borcunun kapatılıp kapatılmadığı, takibe itirazlarının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
— dosyası celp edilmiş incelenmesinde; alacaklının davacı banka, borçlunun davalı … olduğu, toplam– ilamsız icra takibine ilişkin olduğu, borçlu tarafından — dilekçe ile yetkiye, borca , faiz ve ferilerine itiraz edildiği, icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiği, davacıya itiraz dilekçesinin tebliğ edilmediği, bu nedenle davanın yasal süresinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, ön inceleme duruşması sonrası dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile, uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanmış, konunun incelemesi uzmanlık gerektirdiğinden bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi rapor içeriğine göre; davacı alacaklının dava dışı —— kapsamında asıl borçluya; 20.12.2017 tarihinde imzalanan taksitli ticari kredi sözleşmesi——
36 ay vadeli, aylık % 0,95 (yıllık % 11,40) sabit faiz oranlı, — tarihinde imzalanan taksitli ticari kredi sözleşmesi kapsamında, ——aylık % 1,49 (yıllık % 17,88) sabit faiz oranlı, 80.000,00 TL taksitli taşıt kredisinin
kullandırıldığı,davalı …’—-sözleşmeleri el ile yazıldığı, müteselsil kefil sıfatı ile tarih ve meblağ belirtmek sureti
ile imzaladığı, bu yönüyle sözleşmelerin 6098 sayılı Kanun’un 583’ncü maddesinde hüküm altına alınan şekil
şartlarını taşıdığı ve kefilin borçtan sorumlu bulunduğu,
her iki kredinin de —- başka ödeme yapılmaması üzerine;—Numaralı kredi için;
— tarihinde alacaklının ödenmeyen taksitleri belirterek ihtarname keşide ettiği, 30 gün ödeme süresi verdiği,
27.04.2019 tarihinde ihtarnamenin “adresten ayrıldığı” gerekçesi ile iade edildiği, ancak sözleşmenin tebligata ilişkin hükümlerine göre, sözleşme’de— değişiklik olması halinde bu değişiklikleri — bildireceklerini kabul ve beyan ettiği, fakat böyle bir değişiklik yapıldığına dair bir bilginin verildiğini gösteren bir belgenin dosyaya sunulmadığı, dolayısıyla sözleşme adresine keşide edilen ihtarnamenin tebliğ edilmiş sayılması gerektiği, — sürenin dolduğu, ancak ödeme yapılmadığı, gün sonundan itibaren temerrüdün oluştuğu,–alacaklının ödenmeyen — Tarihinde ihtarnamenin — edildiği, her ne kadar ihtarname sözleşmedeki adrese keşide edilmese de, diğer kredideki adrese keşide edildiğinin görüldüğü, adres değişikliğine dair bir bildirimin bulunmadığı, dolayısıyla kefilin adresine keşide edilmesine rağmen tebliğ edilmeyen ihtarnamenin tebliğ edilmiş
sayılması gerektiği kanaatinin oluştuğu, –
07.06.2019 tarihinde sürenin dolduğu (05.06.2019 tarihinin – tatili olması nedeniyle), ancak
ödeme yapılmadığı, gün sonundan itibaren temerrüdün oluştuğu— numaralı icra dosyasında her iki kredi için tek bir talep ile; asıl alacak,– işlemiş faiz, masraf kaleminden ibaret toplam — üzerinden takibe geçtiği, 20.06.2019 tarihine davalı kefil’in borca, faize ve borcun tüm fer’ilerine itiraz ederek takibi durdurduğu, 03.08.2021 tarihinde alacaklının Sayın Mahkeme’ye başvurarak itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmesini talep ettiği, bu noktada icra takibinin durdurulduğuna dair alacaklıya tebligatın ne zaman yapıldığına dair bir belge bulunmadığından, işbu itirazın iptali davasının süresinde açılıp açılmadığının tespiti yapılamadığı, asıl alacak
alacaklı her iki krediyi toplayıp tek takip talebi yaptığından ayrı ayrı hesaplamalarının yapılıp toplanması gerektiği,
—ödendiği kredi bakiyesinin —, aşağıdaki faiz hesaplama tablosundan da görüleceği üzere, hesap kat tarihinde asıl alacak tutarının– olduğu, —ödendiği kredi bakiyesinin — düştüğü, aşağıdaki faiz hesaplama tablosundan da görüleceği üzere, ———– asıl
alacak tutarının –olduğu, akdi ve gecikme faizi bakiye tutar için takip tarihine kadar yapılan hesaplamalarda gösterilen akdi ve temerrüt faiz oranları, sözleşmeler üzerinde gösterilen faiz oranları olduğunu, (temerrüt faiz oranı aylık % 2,50 ve yıllık% 30,00 olarak gösterilmiştir), Hesap kat tarihine kadar ödenmeyen taksit anapara tutarları için temerrüt faiz oranından, bakiye için akdi faiz oranından hesaplamalar sırasıyla— satırlarda gösterildiği, Yargıtay Kararları gereği, hesap kat tarihi itibarı ile kredi anapara, faiz ve — temerrüt tarihine kadar tahakkuk eden akdi faizin kapitalize edilmesi ile asıl alacak tutarı– hesaplandığı,–tarihlerinden itibaren takip tarihine kadar temerrüt faizleri sırasıyla —gösterildiği, takip talebinde alacaklı tarafından farklı hesaplama yapıldığının görüldüğü, hangi meblağlar üzerinden hangi günler için ve hangi oranların kullanılarak hesaplama yapıldığının açık olmadığı,yapılan hesaplamalarda da farklılıklar bulunduğu görüldüğü, takip yapılan her bir kalem itibarı ile takipte talep edilen, incelemede tespit edilen tutarlar karşılaştırıldığında, tahsil edilmesi gereken tutarların tabloda gösterildiği bildirilmiştir.
İİK 50 ve BK 89/1 maddesi kapsamında takip konusunun para alacağı olup, para borçlarında davacı alacaklı adresi itibariyle — İcra Daireleri yetkili olmakla, davalının takibe yönelttiği yetki itirazının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
TBK’nın kefalet sözleşmesinin şeklini düzenleyen 583. maddesinin ilk fıkrasında “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.” hükmü getirilmiş ve kefalet sözleşmesinin geçerliliği bakımından şekli koşullar öngörülmüştür. Somut olayda; kefalete ilişkin şekil şartlarının yerine getirildiği anlaşılmaktadır. Kefalet kabul beyanı sözleşmenin zorunlu unsuru değildir. Bu itibarla, kefaletin şekil şartlarının yerine getirilip getirilmediği hususunda esas alınamaz.
TBK’nın 586. maddesi uyarınca alacaklının müteselsil kefile başvurabilmesi için borçlunun ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.
6098 sayılı TBK’nın 88 ve 120. maddelerindeki faizle ilgili sınırlama tacirlerin ticari işleri hakkında uygulanmaz. Zira, 6102 sayılı TTK’nın 8/1. maddesi hükmüne göre “ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenir.”. Somut olayda; dayanak sözleşme “genel kredi sözleşmesi” olup, kullandırılan kredilerin ticari nitelikte olduğu, 6098 sayılı TBK’nın 88. ve 120. maddeleri hükümlerinin ticari işlerde uygulanamayacağı, sözleşmede belirtilen oranda akti ve temerrüt faizi talep edilebileceği anlaşıldığından, bilirkişi raporu ile belirlenen faiz oranı hükme esas alınmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişiden alınan rapor içeriğine göre; davalı … ile davacı banka arasında genel kredi sözleşmesi kapsamında kefalet sözleşmesi akdedildiği, bu haliyle davalının müteselsil kefil olarak sorumluluk altına girdiği, davacı banka tarafından kullandırılan kredilerin davalı ve dava dışı asıl borçlu tarafından ödenmediği, davacı bankanın bakiye alacağının denetime elverişli bilirkişi raporu ile toplam —-edildiği, alacağın likit ve belirlenebilir olduğu anlaşıldığından açıklanan gerekçeler ile aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE;
— takibine yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %30 oranında faiz işletilmek suretiyle, 103.731,11 TL asıl alacak, 41,64 TL — işlemiş faiz olmak üzere toplamda 104.605,52 TL üzerinden devamına, aşan istemin reddine,
2-Hükmolunan asıl alacağın %20si (20.746,22 TL) icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli karar harcı 7.145,60 TL’den peşin olarak yatırılan toplam 1.108,51 TL’nin mahsubu ile 6.037,09 TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 67,80 TL ilk dava masrafı, 1.108,51 TL peşin harç, 27,50 TL tebligat-müzekkere-posta, 1.300,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.503,81 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre(%98Kabul) 2.463,84 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça sarfedilen yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan –uyarınca hesaplanan 13.887,52 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Karar kesinleştiğinde — esas sayılı dosyasının iadesine,
8— arabuluculuk ücretinin 6831 sayılı Kanuna göre davanın açılmasına sebebiyet veren davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
9-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.