Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/495 E. 2023/125 K. 14.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/495 Esas
KARAR NO : 2023/125

DAVA : Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 02/08/2021
KARAR TARİHİ : 14/02/2023
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin —sektörüne hammadde, makine ve ekipman temini alanında uzmanlaşmış, —-lider ve öncü distribütör şirketi olduğunu, davalı şirket ile aralarında ticari ilişki söz konusu olduğunu, davalı şirket ekte sunulan 01.01.2018 – 31.12.2018 tarihli cari hesap ekstresinden de anlaşılacağı üzere davacı şirkete 75.001,37 TL. bakiye borcunu ödemediğini, davalı şirket aleyhine——numaralı dosyasından icra takibi başlatıldığını, ancak davalı şirketin herhangi bir borcu olmadığından bahisle icra takibine haksız bir şekilde itiraz ettiğini, borçlunun itirazında haksız olup kötü niyetli olduğunu, bu nedenle davalı borçlunun ——. numaralı dosyasına vaki itirazın iptali ile % 20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtları incelendiğinde, davacı tarafa herhangi bir borcu olmadığını, davacı tarafından, icra takip dosyasında ” 75.001,37 TL. asıl alacak ve ” 14.515,00 TL. takip öncesi faiz ” talebinde bulunduğunu, davacının, müvekkili bakiye alacak iddiası miktar bakımından takip öncesi temerrüde düşürmüş olmasının söz konusu olmadığını, davacı tarafından müvekkiline yönelik olarak herhangi bir yazılı bildirim ya da ihtar keşide etmiş olmasının söz konusu olmayıp, dava dosyasına da temerrüde düşürdüğüne dair herhangi bir delil ibraz edilmediğini, davacının icra takibinde talep etmekte olduğu ” 14.515,00 TL. takip öncesi faiz ” talebi de haksız ve mesnetsiz olduğunu, kötü niyetli işbu talep sebebi ile kötü niyet tazminatı taleplerinin olduğunu, davacı tarafından müvekkili şirket ile aralarında cari hesap ilişkisi olduğu iddia edildiğini, cari hesap miktarı bakımından ihtilaf bulunduğunu, bu durumda ortada var olduğu iddia olunan alacağın, ancak bilirkişi incelemesi neticesinde tespit edilebileceğini, belirli bir alacak olmadığından inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini belirterek davacının haksız ve mesnetsiz davasının reddine karar verilmesini, davacı tarafın icra takibinde haksız ve kötü niyetli olduğundan davacı aleyhine olarak % 20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; ——esas sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
——esas sayılı dosyası celp edilmiş incelenmesinde; davacı-takip alacaklısı tarafından davalı-takip borçlusu aleyhine 26/11/2020 tarihinde asıl alacak + işlemiş faiz toplamı 89.516,37 TL tutarındaki alacağın, fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu, ödeme emrinin borçluya. 01/12/2020. tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından verilen 27/11/2020 tarihli itiraz dilekçesi sunulduğu, itiraz dilekçesinde borca ve fer’ilerine itiraz edildiği; icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğu, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmediği görülmüştür.Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.Bilirkişi —– tarafından düzenlenen 28/06/2022 tarihli rapora göre;
Davacı —– ile davalı —— arasında cari hesapları farklılığından kaynaklanan uyuşmazlık konusunda her iki tarafın 2017 – 2018 yılları yasal ticari defterleri, kayıtları ve dayanak belgeleri yerinde incelenerek aşağıdaki değerlendirmeler yapıldığı,Her iki tarafın yasal ticari defterlerinin kanuni sürelerinde tasdik edilmiş onaylı oldukları, ve ticari defterlerin sahipleri lehine delil olma niteliklerinde oldukları,
Tarafların nezdinde muavin defterleri bakiyeleri 2017 ve 2018 dönemleri içinde muhtelif tarihlerde farklılıklar varsa da, sonuç olarak 31.12.2018 tarihinde; davacı—–nezdinde davalı —-muavin defteri bakiyesinin davalı aleyhine 75.001,12 TL. borç bakiyesi verdiği, davalı nezdindeki davacı muavin defteri bakiyesinin ise davacı lehine olmak üzere 30.001,37 TL. alacak bakiyesi verdiği,
75.001,12 TL. Davalı aleyhine borç bakiyesi
30.001,37 TL. Davacı lehine alacak bakiyesi
44.999,75 TL. Davacı ve davalı arasında bakiye farkı
Davacı —— incelenen yasal ticari defterleri kayıtları arasında 16.08.2016 tarihinde davalıdan alınmış 2 adet çek ( 45.000,00 + 45.000,00 ) girişi = 90.000,00 TL. kaydının bulunduğu, söz konusu bu iki çekten ;
24.02.2017 vadeli olanının davacı —-tarafından —–adlı firmaya ciro edilmiş olduğu ve bu firma tarafından 03.03.2017 tarihinde tahsili için —-Ticari şubeye ibraz edildiği, banka tarafından 1.410,00 TL. yasal yükümlülük bedelinin ödendiği, ancak 43.590,00 TL. kalanının karşılıksız kaldığı incelenen çek arkasında şerh de görüldüğü,
Ciranta —– firmasının karşılıksız çıktığı belirtilen çek için —— borç dekontu düzenlediği,
Karşılıksız çıktığı belirtilen çekin ;
—–24.02.2017 —–45.000,00 TL.
Davalı —– incelenen kayıtlarında ise yine 16.08.2016 olarak aynı tarihte olmak üzere, 24.02.2017 vadeli 45.000,00 TL. ve 27.01.2017 vadeli 45.000,00 TL. tarihli 2 adet müşteri çekinin davacı tarafa ciro edildiğinin çıkış kaydının bulunduğu,Karşılıksız çıkan 24.02.2017 vadeli 45.000,00 TL. tutarlı çekin; davacı —-2017 yılı yasal ticari yevmiye defterinin 10.03.2017 tarihinde —- nolu fiş ile —– müşteriye iade edilen ” şeklinde kayıt bulunduğunun görüldüğü, davalının incelenen 2017 yasal ticari defterleri kayıtlarında ise, söz konusu karşılıksız çekin davacının lehine alacak şeklinde bir kaydına rastlanılmadığı,
Neticeten; davacı —-ile davalı —-. arasındaki uyuşmazlık konusunda, her iki tarafın 2017 – 2018 yılları yasal ticari defterlerine göre;Her iki tarafın 2017 – 2018 yasal ticari defteri 6102 sayılı TTK. Ve 213 sayılı VUK.’nun ticari defterlere ilişkin madde hükümlerine uygun esaslarda tutuldukları, açılış kapanış tasdiklerinin kanuni sürelerinde yapılmış onaylı oldukları, ticari defterlerin her iki taraf için delil olma niteliklerinde oldukları tespit edildiği,
Taraflar arasında, incelenen kayıtları ve muavin defterleri bakiyelerinin ; Davacı taraf yönünden davalı aleyhine 75.001,12 TL. borç bakiyesi, davalı taraf yönünden ise davacı lehine 30.001,37 TL. alacak bakiyesi bulunduğu, taraflar arasındaki bakiye farkının davacı lehine 44.999,75 TL,
Davacı lehine tespit edilen 44.999,75 TL.lik farkın ; davalı tarafından 16.08.2016 tarihinde davacıya ciro edilen 24.02.2017 vadeli, 45.000,00 TL. tutarlı çekin karşılıksız çıkmış olmasından kaynaklandığı, davacı taraf yevmiye defteri 10.03.2017 tarihinde davalı aleyhine ” müşteriye iade edilen ” şerhi ile borç kaydının bulunduğu, davalının yevmiye defteri kayıtlarında ise karşılıksız çıkmış çekin davacı tarafından iade alındığına ilişkin davacı lehine bir kaydına rastlanılmadığı,
Davacı —– incelenen kayıtları ve dayanak belgeleri arasında, karşılıksız çekin iadesine ilişkin davalı —– adına düzenlenmiş bir borç dekontu tespit edildiği, ancak söz konusu borç dekontunun ve karşılıksız çekin, davalıya teslim edildiğine dair herhangi bir belge ve bilgiye rastlanılmadığı,
Davacının, alacağına ilişkin olarak davalıyı temerrüde düşürecek, Noterden keşide edilmiş bir ihtarname veya Türk Ticaret Kanunu’nda belirtilmiş ihtarname şekillerinden biri ile davalıdan, alacağının ödenmesini ihtar etmemiş olduğundan, işlemiş faiz talebinde bulunamayacağı,Taraflar tacir olduklarından —- sayılı yasaya istinaden ; Sayın Mahkemenin karar vereceği davacının asıl alacağına 26.11.2020 takip tarihinden itibaren başlamak üzere % 10 ve değişen oranlarda avans faizinin uygulanması gerekeceği yönünde görüş bildirilmiştir.
Davacı, davalıya mal/hizmet teslim ettiğini/ifa ettiğinden bahisle alacaklı olarak icra takibinde bulunmuş olup, Türk Medeni Kanunu m:6 gereği icra takibinde talep etmiş olduğu alacağının varlığını ispatlamak ile yükümlüdür.
6100 sayılı HMK 200. maddeye göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat edilemez.Faturaya dayalı alacak taleplerinde tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ve mal teslimini ispatlamaz. Yine faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olması da fatura içeriği malların/ hizmetin teslimini/ ifasını kanıtlamaya yeterli değildir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesinde ” Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK m:222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK m:222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK m:222/4).” hükümlerine amirdir.
Yukarıda verilen yasa maddeleri ve TTK 82. maddesi gözetildiğinde ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür.
İİK madde 67 gereğince, itirazın iptali davasının itirazın tebliğinden itibaren, 1 yıl içinde açılması gerekir. Hak düşürücü süreler, dava şartı olup taraflar ileri sürmese de mahkemece resen gözetilir. Somut olayda icra takibindeki, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmemesi nedeniyle İİK’nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü sürenin başlamadığı anlaşıldığından davanın süresi içinde açıldığı kabul edilmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında faturaya dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, taraflar arasındaki ihtilafın sözleşme ilişkisi bulunup bulunmadığı, var ise takip dayanağı belgeye konu mal ve/veya hizmetin teslim edilip edilmediği ve/veya sunulup sunulmadığı hususundan kaynaklandığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için defter incelemesine karar verildiği, davacının ticari defterlerinde davalıdan takip tarihi itibariyle 75.001,12 TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerine göre davacıya 30.001,37 TL borçlu olarak göründüğü, HMK. 221. maddesi gereği (BA) formlarının resen dosyaya kazandırılması gerektiği —–, tarafların mal alım ve satışa dair bildirimlerinin birbiri ile örtüştüğü davalının B/A bildirimlerine göre takibe konu faturaların davalı tarafından vergi dairesine bildirildiği, bu halde davalının B/A formlarının aksini ispatlaması gerektiği, borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği (—– Karar sayılı ilam), davalının kendi ticari defterlerindeki kayıtların aleyhine delil teşkil edeceği (—–Karar sayılı ilam), taraflar arasındaki farkın davalı tarafından 16.08.2016 tarihinde davacıya ciro edilen 24.02.2017 vadeli, 45.000,00 TL. tutarlı çekin karşılıksız çıkmış olmasından kaynaklandığı, ancak davacı tarafın kayıtlarında davalı aleyhine ” müşteriye iade edilen ” şerhi ile borç kaydının bulunduğu—- yazılan yazıya cevap verilmediğinin duruşmada tespit edildiği ancak davacı vekilince sunulan 22/11/2022 tarihli beyan dilekçesinde çek aslının müvekkilleri nezdinde olduğu, ekinde ise bahse konu çekin karşılıksız çıktığına ve 1.410,00 TL yasal yükümlülük bedelinin ödendiğinin 20/12/2018 tarihinde muhatap bankaca şerh düşüldüğünün görüldüğü, bu miktarın davacının asıl alacağından mahsubu ile davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 73.591,12‬ TL alacaklı olduğunun sabit olduğu, fatura düzenlenmesinin borçluyu temerrüde düşürücü nitelikte bir işlem olmadığı, fatura tarihinin faize başlangıç yapılamayacağı, takip işlemi öncesi temerrüt faizi talep edilebilmesi için borçlunun alacak miktarını gösterir ve ödeme talebini içerir bir ihtarla temerrüde düşürülmesi ya da borcun ödeneceği günün tarafların anlaşmasıyla kesin olarak belirlenmesi (TBK. m. 117/2) gerektiği, iş bu davada davalının takip öncesi temerrüde düşürülmediği, bu haliyle işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı, İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması ve alacağın likit ve belli olması gerektiği, bu nedenle alacağın likit olması ve diğer icra inkar tazminatına hükmedilebilme şartlarının olayda gerçekleşmesi nedeniyle, hüküm altına alınan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1)Davanın KISMEN KABULÜ ile,—–Esas sayılı dosyasında davalı/borçlunun 73.591,12‬ TL asıl alacak yönünden itirazının iptali ile takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek avans faizi ile birlikte icra takibinin DEVAMINA,
Arta kalan talebin REDDİNE,
2)İptaline karar verilen73.591,12‬ TL asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 5.027,01 TL’nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.212,53 TL harcın mahsubu ile 3.814,48 TL bakiye harcın davalı tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 1.212,53 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafça sarfedilen 67,80 TL ilk dava masrafı 55,00 TL tebligat müzekkere gideri, 1.400,00 TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 1.522,80 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre(%82 kabul) 1.248,69 TL’sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalanın davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafça sarfedilen yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7- Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 11.774,58 TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacıya verilmesine,
8- Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalıya verilmesine,
9-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
10- —– Esas sayılı dosyasının karar kesinleştiğinde iadesine,
11-Arabuluculuk aşamasında yapılan ve Hazine tarafından karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin, 1,082,40 TLsinin davalı taraftan, 237,60TL nin davacı taraftan tahsili ile hazineye gelir kaydına,Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.