Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/404 E. 2022/979 K. 20.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/404 Esas
KARAR NO: 2022/979
DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ: 23/06/2021
KARAR TARİHİ: 20/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı banka ile dava dışı şirket ——- tarihinde ———imzalandığını iş bu sözleşme kapsamında dava dışı firmaya kredi tahsis edildiğini davalının ise müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzaladığını, banka tarafından çekilen krediler ödenmeyince hesabın kat edildiğini ——yevmiye numaralı ihtarname ile keşide edildiğini ihtarnameye rağmen ödeme yapmayan kefil hakkında —– takip dosyası ile takip başlatıldığını ancak davalının haksız olarak takibe itiraz ettiğini beyan ederek itirazın iptaline takip tarihi itibari ile —– alacaklı olduklarının tespitine ve %20’den az olmamak üzere davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline ödeme emrinin — tarihinde tebliğ olduğunu iş bu ödeme emrine ve takibe karşı —- tarihinde itiraz edildiğini itiraz üzerine icra müdürlüğünce karar verildiğini —– tarihinde verilen kararda “Borçlu hakkındaki takibin Örnek 7 Ödeme Emri ile yapıldığı, tebligat parçası döndüğünde itiraz süresinde ise durdurulmasına süresinde olmaması halinde takibin DEVAMINA ve kararın ilgililere masraf olmadığından dosyadan tefhimine karar verildi.” denildiğini davacı tarafın —- tarihinde diğer borçlular aleyhine malvarlığı sorgusu yapmış, ancak müvekkilin itirazından haberdar olduğu için müvekkil aleyhine herhangi sorgulama işlemi yapmadığını bu durumun davacının itirazı öğrendiğini ispatladığını dolayısıyla davanın 1 yıllık hak düşürücü süreden sonra açıldığını ayrıca davada arabuluculuk şartının yerine getirilmediğini yine davacı tarafça mahkemenizin —— Sayılı dosyası ile de bu dosyaya yapılan itirazın iptali talep edildiğini bu nedenle derdestlik itirazında bulunduklarını kefalet ilişkisinin usulüne uygun kurulmadığını yine eş rızasının alınmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili —– tarihli dilekçesinde; “Davalının ———- dosyasına haksız ve kötü niyetle yapmış olduğu İTİRAZLARIN İPTALİNE, Davalıdan takip tarihi itibariyle faiziyle ——–alacaklı olduğumuzun tespitine” şeklinde bildirilmişse de, davacı hakkında eş zamanlı iki adet dava açıldığı için diğer dava dosyasıyla karışıklık olmuştur. İşbu davamıza konu icra takibi ——-sayılı dosyasıdır. Zira Sayın Mahkemenizde —— dosyası ile ard arda iki adet itirazın iptali davası açılmıştır. Her iki dava dosyasının dava dilekçesinin netice-i talebinde ——— dosyasına yapılan itirazın iptaline denilmiş” olup; işbu davanıza konu icra takibi———- sayılı dosyası olacaktır. Buna ilişkin arabuluculuk son tutanağının aslı dosyasına dava açarken sunulmuştur.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Dava hukuki niteliği itibariyle; davacı ile dava dışı asıl borçlu arasındaki ——— kapsamında düzenlenen kefalet sözleşmesi uyarınca davalı aleyhine karşı başlatılan ilamsız takibe itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebine ilişkindir.
——– sayılı takip dosyası dosyamız arasına alınmıştır. İncelemesinde; davacı alacaklının dava dışı ——– ve davalı borçlu aleyhine takip başlattığı davalı borçlunun süresinde takibe itiraz ettiği itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğine ilişkin dosyada delil olmadığı görüldü.
Davalı borçlu her ne kadar tebligat yapılmamış ise de davacının itirazdan haberdar olduğunu bu kapsamda hak düşürücü sürenin dolduğunu iddia etmiştir.
İİK.’nun 67/1. maddesine göre, alacaklı itirazın iptali davasını, itirazın kendisine tebliği tarihinden itibaren bir yıl içinde açabilir. Buradaki bir yıllık hak düşürücü sürenin, borçlu tarafından yapılan itirazın alacaklıya tebliği tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı belirtilmiş, bunun dışında bir yol ———- öngörülmemiştir. Yine ——– kararında da; İİK’nın 67/1. maddesi uyarınca itirazın iptali davasının tabi olduğu bir yıllık hak düşürücü sürenin, itirazın alacaklıya tebliğinden itibaren işlemeye başlayacağının kabul edildiğini, açık kanunî düzenlemeye göre dava açma süresinin itirazın tebliği ile başlayacağını, İİK’nın 67/1. maddesindeki düzenleme dikkâte alındığında icra dosyasında alacaklının icra işlemleri yapmış olmasının itirazın tebliği anlamına gelmeyeceğini, belirtmiştir.
Somut olayda; davalının borca itiraz dilekçesinin davacı/takip alacaklısına tebliğ edilmediği, bu nedenle bir yıllık hak düşürücü sürenin davanın açıldığı tarihte henüz işlemeye başlamadığı, davacı/takip alacaklısı vekilinin icra dosyasında işlem yapmış olmasının ve —— tarihli talep dilekçesini dosyaya sunmuş olmasının itirazın tebliği anlamına gelmeyeceği, olsa olsa borca itirazın öğrenildiği anlamına geleceği; hak düşürücü sürenin başlangıcında öğrenme tarihinin değil tebliğ tarihinin esas alınacağına dair açık kanun hükmü karşısında davalının hak düşürücü süre itirazının reddine karar verilmiştir.
Öte yandan davalı vekili arabuluculuk şartının yerine getirilmediğini iddia etmiş ise de davacı tarafın dosyaya sunmuş olduğu arabuluculuk numarası ——– olan tutanaktan dava şartının yerine getirildiği anlaşılmıştır.
Davalı vekili derdestlik itirazında bulunmuş ise de derdest olduğu iddia edilen mahkememiz dosyası ——-Esas sayılı dosyanın incelemesinde; ilgili dosyada takip konu icra dosyasının farklı olduğu dolayısıyla her iki davanın konusunun farklı olduğu anlaşılmıştır.
Dosya rapor tanzim etmek üzere bankacı bilirkişiye tevdi edilmiş olup bilirkişi hazırlamış olduğu raporda özetle; ——- Şubesince kullandırılan kredilere dayanak teşkil eden ——- suretleri üzerinden yapılan incelemede eksik bir husus tespit edilmediği, alınması gereken eş rızası beyanının bulunduğu, kredilere ilişkin; asıl borç ve faiz tutarları ile bu faizlere ait oranların mevzuata, genel bankacılık uygulamalarına ve sözleşmelere uygun olarak belirlendiği, afaki bir uygulamaya rastlanmadığı ve icra takip tarihi olan ——- itibariyle, davacı banka tarafından talep edilen —– toplam borç bakiyesine karşılık, davalının davacıya ——– borçlu olduğunu tespit ettiğini beyan etmiştir.
TBK’nın kefalet sözleşmesinin şeklini düzenleyen 583. maddesinin ilk fıkrasında “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.” hükmü getirilmiş ve kefalet sözleşmesinin geçerliliği bakımından şekli koşullar öngörülmüştür. Somut olayda; kefalete ilişkin şekil şartlarının yerine getirildiği anlaşılmaktadır. Kefalet kabul beyanı sözleşmenin zorunlu unsuru değildir. Bu itibarla, kefaletin şekil şartlarının yerine getirilip getirilmediği hususunda esas alınamaz. Davaya konu kefalet sözleşmesinde davalının eşi ——— tarihli eş rıza belgesi ile rıza gösterdiği anlaşılmıştır.
TBK’nın 586. maddesi uyarınca alacaklının müteselsil kefile başvurabilmesi için borçlunun ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.
6098 sayılı TBK’nın 88 ve 120. maddelerindeki faizle ilgili sınırlama tacirlerin ticari işleri hakkında uygulanmaz. Zira, 6102 sayılı TTK’nın 8/1. maddesi hükmüne göre———- Somut olayda; dayanak sözleşme ——– olup, kullandırılan kredilerin ticari nitelikte olduğu, 6098 sayılı TBK’nın 88. ve 120. maddeleri hükümlerinin ticari işlerde uygulanamayacağı, sözleşmede belirtilen oranda akti ve temerrüt faizi talep edilebileceği anlaşıldığından, bilirkişi raporu ile belirlenen faiz oranı hükme esas alınmıştır
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişiden alınan rapor içeriğine göre; davalı dışı ——- davacı bankanın —— tarihinde——- imzalandığı, imzalanan bu genel kredi sözleşmesine davalı ——– müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu, eş rızasının da belgelerde yer aldığı, davacı banka tarafından kullandırılan kredilerin davalı tarafından ödenmediği, bilirkişi tarafından yapılan hesaplama neticesinde takibin ———alacak hesaplandığı ancak davacı bankanın———–asıl alacak üzerinden takip başlattığı anlaşılmakla birlikte taleple bağlılık ilkesi dikkate alınarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile; ——— takibine yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin ——— masraf olmak üzere toplam —– üzerinden aynen devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Asıl alacak miktarının %20 si icra inkar tazminatının davalı taraftan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 15.555,15 TL harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 34.879,97 TL nisbi vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 2.308,55 TL nispi vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL başvurma harcı ve 15.555,15 TL peşin harç toplamı: 15.635,85 TL ile aşağıda dökümü yazılı yargılama giderinden davanın red %0,01 ve kabul %0,99 oranına göre hesaplanan 1.561,23 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
9-Dava şartı arabuluculuk kapsamında arabulucu ———- tarafından ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.306,80 TL’sinin davalıdan, 13,12 TL’sinin davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına, 6831 sayılı Kanuna göre yargılama gideri olarak tahsili için Hazine’ye müzekkere yazılmasına,
Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren (2) hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/12/2022