Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/365 E. 2021/1304 K. 07.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/365 Esas
KARAR NO : 2021/1304

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/06/2021
KARAR TARİHİ : 07/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı tarafından —- icra takibi dosyası ile müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, işbu icra takip dosyası ———– nolu çek olmak üzere üç adet çeke istinaden başlatıldığını, müvekkili aleyhine başlatılan işbu icra takibini kabul etmediğini, müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ettiğini, müvekkili aleyhine başlatılan —– — bedelli üç adet çek üzerinde bulunan imzalar ve yazıların müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin takibe konu çekten dolayı herhangi bir hukuki ilişkisi bulunmadığı için çekler üzerinde herhangi bir şekilde cirosu bulunmadığını, her ne kadar icra takip dosyasından dolayı müvekkile yapılan ödeme emri tebliğinden çekin ön yüzü fotokopisi gönderildiğini ancak arka yüzü gönderilmemiş olsa da müvekkili —- tarafından keşide edilmiş böyle bir çeki ciro etmediğini, dolayısıyla —- esas sayılı ilamsız icra takibi dosyası ile takibe konan kambiyo senedi vasfına haiz olmayan çeklerden dolayı müvekkilinin herhangi bir borcu bulunmadığını, bu hususa ilişkin olarak, takibe konu çeklerde bulunan tüm imzaların müvekkiline ait olmadığının ispatı için müvekkile ait imza örneklerinin incelenmesini talep ettiğini, davaya konu ilamsız icra takibi dosyasının ve belge asıllarının celbi ile incelenerek takibe konu çekteki imzaların müvekkile ait olmadığının mahkememizce tespitini talep ettiğini, bu suretle çeklere istinaden müvekkili aleyhinde başlatılan işbu icra takibine konu çeklerden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin borcu olmadığı halde işbu icra takibi nedeniyle son derece mağdur edildiğini, müvekkilinin kesinlikle alakası olmadığı ve taraf olamayacağı bir icra takibi nedeniyle haciz tehdidi altında olduğunu, imza incelemesi yapıldığında, takibe konu senetler üzerindeki imzanın müvekkile ait olmadığının ortaya çıkacağını, kaldı ki müvekkiline gönderilen ödeme emri ile birlikte tebliğ edilen takip dayanağı belge asıl olmayıp fotokopi vasfında olması ile birlikte gönderilen dayanak belgede müvekkile ait herhangi bir isim veya imza dahi bulunmadığını, bu nedenle davalı tarafından müvekkile karşı kötü niyetli olarak icra takibi başlatıldığını, izah edildiği gibi davalı/alacaklı, işbu icra takibini başlatmakta haksız ve kötü niyetli olduğunu, bu sebeple davalarının kabulüne karar verilerek müvekkilinin iş bu takipten dolayı borçlu olmadığının tespiti ile davalı/alacaklı hakkında İİK m.72/5 gereğince takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesi için mahkemenizde dava açma zarureti hasıl olduğunu bildirmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu md. 72/8 hükmü “Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan — bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir” şeklinde olduğunu, anılan madde uyarınca huzurdaki davada, icra takibinin başlatıldığı yer mahkemeleri veya davalının yerleşim yeri mahkemesi yetkili olduğunu, davaya konu icra takibinin İstanbul İcra Dairelerinde başlatıldığından İstanbul (Çağlayan) Adliyesi Asliye Ticaret Mahkemeleri yetkili olduğunu, yine, aynı madde uyarınca müvekkilinin—- “——Ticaret Mahkemeleri de yetkili olduğunu,—- Mahkemeleri ise yetkili olmadığını, netice itibariyle, yetkili yer mahkemeleri ——Ticaret Mahkemeleri yetkili olmadığını, bu nedenle öncelikle ——yetkili yer mahkemesi olarak —- yetkisini seçtiğini bildirmekle, davacı tarafça açılan işbu dava haksız ve mesnetsiz olup davanın reddi gerektiğini,
Davacı-borçlu hakkında—- icra takip talebinde bulunulduğunu, icra takip dosyası itiraz edilmediğinden takip kesinleşmediğini,
İcra takibi kambiyo senedine dair takip yoluyla değil ilamsız takip yoluyla açılmış ve —-gönderildiğini, takibe dayanak üç adet çekte de davacı-borçlunun cirosu olduğunu, icra takibi kesinleşmiş olduğunu, borçlu olmadığı iddiasının ispat külfeti davacıda olduğunu,
İtiraz edilmeyen ve kesinleşen icra takibine konu çek asıllarından—- —- el yazısı ile ismi altında bulunan imzalar birbiri ile tutarlı ve ıslak imzalı olarak bulunduğunu, işbu imzalar Davacı—- eli ürünü olduğunu, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla, imza itirazında bulunan davacı borçlunun iddiasını kanıtlaması gerektiğini, ayrıca İmza inkarı ile ilgili olarak yapılacak incelemede aradan geçen zaman dikkate alınması gerektiğini,
İncelemeye esas evrak asıllarının inceleme konusu evraklarla aynı ya da daha önceki tarihe ait olması gerektiğini,
Yine davacı ——- beyanname gibi — evrak asıllarının, —- başkaca kuruluşlardan
imzalarının bulunduğu evrak asıllarının getirtilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacı tarafından — verilmiş, borçlanma ve kambiyo taahhüdünde bulunduğuna dair vekaletnamesi bulunabileceğini, söz konusu çeklerdeki imzalar da alt soyu tarafından buna dayanarak atılmış olabileceğini, davacının çocuklarının davacının işletmesi lehine davacı adına ve kendi namlarına yaptıkları ciro işlemine davacının gizli ve açık rızası söz konusu olabileceğini, bunun araştırılması ve imza incelemesi yapılacak —- alınıp incelenmesi gerektiğini, Davacı tarafın kötü niyet tazminatı talebi de usul ve yasaya aykırı olduğunu, icra takibine itiraz etmeyerek takibin kesinleşmesine sebebiyet veren borçlu, icra takibi sebebiyle tazminat talebinde bulunamayacağını, zira İİK 72/5 maddesi menfi tespit davası açmaya zorlanan borçlunun talebinin dikkate alınacağını emretmekte olduğunu, huzurdaki davada davacı menfi tespit davası açılmasına zorlanan kişi durumunda olmadığını, icra takibi haksız ve kötü niyetli olarak açılmış olmadığını, asıl kötü niyetli olan davacı olduğunu, borçlu, takibe konu çeklerdeki imzasını inkar ederek borçtan kurtulma amacında olduğunu, borçlunun işletmesine dair kaşenin üzerindeki imzasının bulunduğu ve konu çekler nedeniyle borçlu olduğu açık olduğunu, davacı-borçlunun borcun ifa, itfa edilmiş olduğuna ilişkin bir beyanları bulunmadığı gibi çeklerdeki imzaları inkar ettiği anlaşılan davacı borçlunun kötü niyeti hukuki korumaya matuf olmadığını, bu nedenle Davacı-Borçlunun %20’den az olmamak koşuluyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini, tüm bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz olarak ikame edilen işbu davanın reddine karar verilmesi gerektiğini bildirmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle 2004 sayılı İİK 72. Maddesi kapsamında açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
2004 sayılı İİK m:72/8 “Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi —– mecburdur. ” hükmüne amir olup eldeki davaya konu takibin ———bulunduğu, davalı vekilince süresinde sunulan cevap dilekçesinde yetki ilk itirazının ileri sürülerek yetkili mahkeme olarak — Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesinin belirlendiği anlaşılmakla mahkememizin yetkisizliğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Ayrıntısı gerekçeli kararda yazılacağı üzere;
1-Davalı tarafça cevap süresi içinde yetki itirazında bulunulması ve seçim hakkının kullanılması, dosya içeriğinden de yetkili mahkemenin —— Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunun anlaşılması nedeniyle mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20/1 maddesi uyarınca, kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin Mahkememize başvurması halinde dosyanın tüm ekleri ile birlikte yetkili — — Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesine, dosyanın yetkili Mahkemeye gönderilmesi için başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
3-HMK’nın. 331/2. maddesi uyarınca harç ve yargılama giderleri hususunun yetkili mahkemece değerlendirilmesine,
Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.