Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/316 E. 2023/100 K. 31.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/316 Esas
KARAR NO : 2023/100

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/05/2021
KARAR TARİHİ : 31/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacının asansör işi yapmakta olup davalı ile sözleşme yaparak KDV dahil 547.538,88 TL bedelle toplam 4 adet asansör ve 2 adet asansör arası çelik konstrüksiyon yapılması konusunda anlaşma yaptıklarını, sözleşmeye göre davalı müteahhitin sözleşme bedelinin 464.016 TL sini 1 adet daireyi yükleniciye devrederek ödeyecek geri kalan 83.522,88 TL KDV bedelini ise faturanın kesildiği ay nakit olarak davacıya ödeyeceğini, davacının edimlerinin büyük kısmını yerine getirmesine rağmen tapu devrinin bugüne kadar yapılmadığını, ——-Sulh Hukuk Mahkemesince bilirkişiye yaptırılan tesbit doğrultusunda yapılan işlerin bedeli 215.000 TL +KDV = 253.700
TL olduğunu, davalıya 02/08/2019 tarihli fatura kesilip gönderildiği halde davalının faturayı iade ettiğini, KDV yi iş sonunda ödeyeceğini beyan ettiğini, bu durumda faturayı iptal etmek durumunda kalındığını
ve nakit akışlarının bozulduğunu, işin büyük kısmı yapılmasına rağmen davalının gerçeğe aykırı olarak
yapılan işin başlamadığını belirterek sözleşmenin başkasına yaptırılmasından dolayı uğranılacak
zarar için dava açacaklarını beyan ettiğini, bunun üzerine kendilerine işlerin büyük bölümünü
tamamladıklarını ancak müteahhitin kdv bedelini ödemeyerek yükümlülüğünü yerine getirmediğini
aradan geçen zamanda fiyat artışları oluştuğunu sözleşmenin uyarlanması gerektiğini aksi halde
seçimlik haklarının kullanılacağının ihtar edildiğini, ancak davalının anlaşmaya yanaşmadığını, başka bir
yükleniciyle anlaşarak sözleşmeyi fiilen sona erdirdiğini, hiçbir haklı nedene dayanmayan fesih
nedeniyle müvekilinin zarara uğradığını, davalının bir yandan sözleşmeyi feshederken bir yandan da
zararı gidereceğini söyleyerek bugüne kadar dava açılmasını engellediğini, ayrıca fiyat artışı nedeniyle de sözleşmenin yeni koşullara uyarlanması talebinin kabul edilmediğini, sözleşmenin yapıldığı tarih ile ihtarnamelerin gönderildiği tarih arasında malzeme ve işçilik fiyatları en az %60
arttığını, davacının uhdesinde kalan ve bedeli alınmayan işlerin bedelinin faizi ile
birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 23/05/2022 tarihli talep arttrım dilekçesi ile HMK’nın 107. Maddesi gereğince belirsiz alacak davası olarak açılan ve dava dilekçesinde belirtilen maddi tazminat talebini arttırarak 10.000 TL ‘den 190.835,66 TL’ ye çıkarttıklarını beyan etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, tarafların 20/03/2018 tarihinde işin teknik boyutunu kapsayan ve genel şartlar içeren “makine dairesi asansör teklifi”ni görüştüklerini ve anlaşmanın genel hatlarının son sayfasına şirket yetkilisi ——tarafından el yazısıyla yazıldığını ve taraflarca imzalandığını, bu sözleşmenin teslim süresi başlıklı bölümünde “ iş programı karşılıklı görüşmeler neticesinde hazırlanıp sözleşme eki olarak imzalanacaktır” denildiğini, bu madde uyarınca tüm koşulları ayrıntılı biçimde içeren detaylı asansör işleri taşaron sözlşemesi hazırlanmış ve imza için ofise davet edildiğini, bu sözleşmenin aynı zamanda taşeronun mail adresine gönderildiğini, davacının sözlü olarak anlaşma şartlarını kabul ettiğini ve işe başladığını ancak sözleşmeyi imzalamayı çeşitli gerekçelerle ertelediğini, bu sözleşme uyarınca 01/03/2019 da işi teslim etmesi gerekirken malzeme ve enflasyonu
bahane ederek her seferinde fiyat artışı talebinde bulunduğunu, kabul edilmeyince de işi durdurduğunu, davacı yaptığı iddia edilen işin tamamını 2018 mart -nisan aylarında yapmışken 2019
yılında şantiyeye bile uğramadığını, söz konusu işin yapım süresinin birkaç ay olup davacının işi kasten
sürüncemede bıraktığını, verilen ek süreye rağmen işin tamamlanmasının mümkün olmadığı anlaşılınca binayı zamanında teslim edebilmek için 11/09/2018 tarihinde davacıya ihbarname gönderilerek sözleşmeyi feshettiklerinin bildirildiğini, davacının ise vermiş olduğu cevapta sadece teklif formundaki şartlara dayanarak kendisine KDV ödenmediğinden bahisle haklı olduğunu iddia ettiğini, malzeme fiyatlarının arttığını iddia ederek sözleşme dışı taleplerde bulunduğunu, ayrıca söz konusu faturanın taraflarına ibraz edildiğinin ispatı gerektiğini, davacının işin teslim edemeyeceği anlaşıldıktan sonra sözleşmenin
13.2 maddesi uyarınca sözleşmeyi tek taraflı feshetmiş ve sözleşmenin 13.3 maddesine dayanarak başka bir firmaya aynı işi 495.600 TL bedelindeki daire karşılığı verdiğini, söz konusu firmanın yarım bırakılan işi tamamladığı ve dairenin de kendisine verildiğini, tüm bu nedenlerle davacının bir
kısmını yaptığı imalatın bedelini talep hakkı olmadığını ayrıca davacının yaptığı imalatın bedelinin iddia
edildiği kadar olmadığını, ——– Sulh Hukuk Mahkemesince görevlendirilen bilirkişi raporundaki bedelin gerçeklikten uzak olduğunu, ayrıca anlaştıkları yeni firmanin 17/09/2020 tarihinde işe başladığını, keşfin yapıldığı 10/11/2019 tarihinden sahada bulunan imalatların tamamı davacıya ait olmadığını beyanla, haksız ve mesnetsiz davanın reddini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; eser sözleşmesinden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, ön inceleme duruşması sonrası dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile, uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanmış, konunun incelemesi uzmanlık gerektirdiğinden bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.30/04/2022 tarihli bilirkişi rapor içeriğine göre; asansör imalatı ile ilgili taraflarca karşılıklı imzalanmış yapılacak işin teknik nitelikleri ve bedelini belirten 20/03/2018 tarihli “asansör montaj teklifi “ dışında herhangi bir sözleşme bulunmadığı, davalı tarafından dosyaya sunulan “asansör işleri taşaron sözleşmesi”nin ise davacı tarafın imzasının olmaması nedeniyle tek taraflı olduğu, hukuki geçerliliğinin tartışmalı olduğu ve davaya esas alınıp alınmamasının sayın mahkemenin takdirinde
bulunduğu, asansör imalat ve montajının makul süresinin yaklaşık 70 gün olduğu, işin makul yapım
süresinin çok aşılması ve davacı——asansörün işi bitirmeyeceğinin belli olması ve
bitireceği yönünde herhangi bir irade beyanının olmaması nedeniyle davalı——
sözleşmeyi feshetmesinin kabul edilebilir nitelikte olduğu, asansör imalat taahütünün yerine getirilmemesi, geç bitirilmesi yada imalatın yarım kalması nedeniyle taraflar arasında geçerli bir sözleşmeyle kararlaştırılmış bir müeyyide bulunmadığından, gecikme cezası, işin başkasına yaptırılmasından doğabilecek zarar ziyan
talebi gibi herhangi bir müeyyide uygulanamayacağından davacı —– asansör tarafından fesih tarihine kadar yapılmış olan iş bedelinin ödenmesinin hakkaniyetli bir çözüm olarak düşünülebileceği, fesih tarihine kadar yapılmış iş bedelinin davacı ——- asansörün faturası esas alınarak 168.984 TL olduğu kdvnin ise taraflar arasında teklif yazısında karşılıklı imzayla yazılı olarak kararlaştırılan % sel olarak kdv ödeme yükümlülüğü doğrultusunda 21.851,66 TL olabileceği, bu durumda davalı tarafın ödemesi gereken toplam fatura bedelinin 168.984 + 21.851,66 = 190.835,66 TL olması gerektiği, Sayın mahkemenin farklı görüşte olması halinde, davalı tarafından işin başkasına yaptırılmasından doğabilecek hak kaybı, işin davacı nam ve hesabına dava dışı 3. Şirketlere yaptırılması nedeniyle uğranılacak zarar ve ziyanın davacıdan talep edilebilmesi ve cezai şart
uygulamasının davalı tarafça dosyaya sunulan 24/04/2018 tarihli “asansör işleri taşaron
sözleşmesi”nin uygulanabilmesiyle mümkün olduğu ancak davacının bu sözleşmede imzasının bulunmaması nedeniyle bu hususun,sözleşmenin hukuken geçerli olup olmadığının
değerlendirilmesi sonucu sayın mahkemenin takdirinde olduğu bildirilmiştir.
21/09/2022 tarihli ——- tarafından hazırlanan rapor içeriğine göre;
her iki tarafın 2019-2020-2021 yılları yasal ticari defterlerinin; 6102 sayılı TTK ve 213 sayılı
VUK’nun ticari defterlere ilişkin madde hükümlerine uygun esaslarda oldukları, açılış kapanış
tasdiklerinin kanuni sürelerinde yapılmış onaylı oldukları,davacı ve davalı arasında ticari ilişkinin, söz konusu somut olaydan ibaret olduğu, aralarında başka bir ticari ilişkinin bulunmadığı, davacı tarafından davalı adına düzenlenmiş 02.08.2019 tarih, —— nolu ve KDV dahil 199.401,10 TL. tutarlı faturanın, davalı tarafından kabul edilmeyerek davacıya iade edildiği,iade edilen faturanın davacı tarafından iptal edildiği, iptal edilen faturaya ilişkin olarak her iki tarafın yasal ticari defterlerinde herhangi bir kayıt bulunmadığı, yine herhangi bir ödeme de yapılmamış olduğundan ödemeye dair de bir kayıt bulunmadığı, davacı——yapılan işler bedeli olarak, davalı —— kök ve ek raporda belirtilen 190.835,66 TL. alacaklı olduğu,taraflar tacir olduklarından——sayılı yasaya istinaden davacının alacağına 20.05.2021 dava tarihinden itibaren başlamak üzere % 16,75 ve değişen oranlarda avans faizinin uygulanması gerekeceği yönünde görüş bildirilmiştir.Tüm dosya kapsamı ve denetime elverişli hükme esas alınan bilirkişi rapor içeriklerine göre; taraflar arasında KDV dahil 547.538,88 TL bedelle toplam 4 adet asansör ve 2 adet asansör arası çelik konstrüksiyon yapılması konusunda anlaşma yapıldığı, taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin bulunmadığı, zira davalı tarafça sunulan sözleşme metninde davacının imzasının bulunmadığı, davacının anlaşma konusu işin bir kısmını yaptığın fakat davalının üzerine düşen karşı edimi yerine getirmediğini, iş karşılığı düzenlenen faturanın davalı yanca iade edildiğini ve faturanın kendilerince iptal edildiğini, müteahhitin kdv bedelini ödemeyerek yükümlülüğünü yerine getirmediği ve aradan geçen zamanda fiyat artışları oluştuğunu sözleşmenin uyarlanması gerektiğini aksi halde seçimlik haklarının kullanılacağının ihtar edildiğini, ancak davalının anlaşmaya yanaşmadığını, başka bir yükleniciyle anlaşarak sözleşmeyi fiilen sona erdirdiğini bildirerek yaptıkları iş karşılığı alacağın taraflarına ödenmesi için eldeki davanın açıldığı, davalı yanca ise davacının yazılı sözleşmeyi imza etmekten imtina ettiğini, bu sözleşme uyarınca 01/03/2019 da işi teslim etmesi gerekirken malzeme ve enflasyonu bahane ederek her seferinde fiyat artışı talebinde bulunduğunu, kabul edilmeyince de işi durdurduğunu, 11/09/2018 tarihinde davacıya ihbarname gönderilerek sözleşmeyi feshettiklerinin bildirildiği ve işin başka bir firmaya verilip tamamlatıldığı, tespit raporundaki yapıldığı tespit edilen tüm işlerin davacı yanca yapılmadığını zira 3. Kişi firmanın da tespit tarihine göre yaptığı işlerin de bulunduğu savunmasında bulunduğu, davalının sunduğu 24/04/2018 tarihli sözleşmenin davacı yanca imzalı olmadığı, her iki tarafın da kabulünde olan hususların 20/03/2018 tarihli teklif mektubunun bulunduğu, bu teklifte iş süresinin daha sonra kararlaştırılacağının yazılı olduğu, ancak daha sonra kararlaştırma yapılmadığı, bu haliyle anlaşma konusu işin rapordaki tespite göre makul olarak 70 gün içinde tamamlanmasının gerektiği, işin tamamlanmadığının her iki tarafın kabulünde olduğu, davacının dava öncesi delil tespit işlemi yaptırdığı, keşif tarihinin 10/11/2019, bilirkişi rapor tarihinin 09/12/20219 olduğu davalının 3. Kişi ile yaptığı sözleşmenin 15/09/2019 (sözleşme metninde 15/09/2019 , işe başlama tutanağında ise sözleşme tarihine yapılan atfın 15/09/2020 olduğu) ve işe başlama tarihinin ise 17/09/2020 tarihi olduğu, bu durumda keşif tarihinden sonra 3. Kişinin aynı işle ile ilgili çalışmalara başladığı, yapılan tespit işlemi ve rapordaki verilerin geçerli olduğunun kabulünün gerektiği, aradaki anlaşmanın fesih ile ileriye yönelik sona ermesi nedeniyle tarafların yaptıkları ölçüde edimin ifasını talep haklarının bulunduğu, bahse konu davacı faturası ve teklif mektubu verilerine göre yapılan hesaplama sonucu bilirkişi raporuna göre davacının davalıdan 190.835,66 TL alacağının bulunduğu, davacının gönderdiği ihtarnamede ödeme hususunda herhangi bir süre belirlemediği ve tebliğe dair belgenin bulunmadığından dava tarihinden itibaren faize hükmetmek gerektiği anlaşılmakla davanın kabulüne dair karar verilmiştir.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KABULÜ İLE; 190.835,66 TL nin dava tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli karar harcı 13.035,98 TL’den peşin olarak yatırılan 170,78 TL ve tamamlama harcı olarak yatırılan 3.088,22 TL olmak üzere toplam 3.259,00 TL’nin mahsubu ile 9.776,98 TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 3.259,00 TL peşin harcın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 67,80 TL ilk dava masrafı, 3.900,00 TL bilirkişi, 93,80 TL tebligat müzekkere gideri, 718,00 TL ——- tespit dosyası gideri) olmak üzere toplam, 4.779,60 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davalı tarafça sarfedilen yargılama olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesaplanan 29.625,35 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Arabuluculuk aşamasında yapılan ve Hazine tarafından karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 6831 sayılı Kanuna göre davanın açılmasına sebebiyet veren davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.