Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/312 E. 2022/49 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/312 Esas
KARAR NO : 2022/49

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 17/05/2021
KARAR TARİHİ : 20/01/2022

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 9. maddesine göre Türk Milleti adına yargılama yetkisini kullanan bağımsız ——-tarafça açılan dava üzerine yapılan yargılama nihayetinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
I.İDDİA:
Davacı vekili; dava dilekçesinde, davalının davacı şirket —- sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlattığını, icra takibi neticesinde düzenlenen ödeme emrinin davacı şirkete —-, davacı tarafça takibi, borca, işletilen faize ve tüm ferilere —- tarihinde itiraz edildiğini, buna istinaden icra müdürlüğünce verilen 10/09/2020 tarihli karar ile takibin durdurulduğunu, davalı tarafından borca itirazın süresine olmadığına ilişkin —– dosyası ile takibin devamına karar verilmesini talep ettiğini, ödeme emrinin—– tebliğ edildiği ve yasal itirazın — iddia edildiğini, ödeme emrinin tebliğ almaya yetkisi olmayan çalışana tebligat yapılamayacağından tebligatın usulüne uygun olmadığını ve hukuki sonuç doğuramayacağını, —-,— kaldırılmasına ve icra takibinin devamına karar verildiğini, davacı şirketin hiçbir borcu bulunmadığını, davalı şirketin davalı taraftan mal ya da hizmet satın almadığını, davacı şirketin davalıya herhangi bir borcunun olmadığını ve buna istinaden aleyhine başlatılan ve devamına karar verilen icra takibi dolayısıyla haciz tehditi altında olduğunu, davacının şirket olup haciz işlemlerinin yapılması halinde hem faaliyetlerinin sekteye uğrayacağını ve hem de ticari itibarının zedeleneceğinin açık olduğunu, bu nedenle tedbir kararı verilerek icra dosyasının mahkemeye ait karar kesinleşinceye kadar takibin durdurulmasını ve varsa hacizlerin kaldırılmasını, takibe konu alacağın %20sinden az olmamak kaydı ile tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesini, yargılama ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep etmektedir.
ll. SAVUNMA:
Davalı vekili; cevap dilekçesinde, davalı ile davacı——-davalı ile davacı arasında davacıya —— yapıldığını, davacının aracılık bedeli ödememek için davalı tarafından gösterilen yer ile ilgili taşınmaz sahibi ile —— sözleşmesini imzaladıklarını, davacı ile yapılan sözleşme varken davacının ,davalıyı devre dışı bırakarak taşınmaz —— yapmasının iyiniyet kuralının ihlali olduğunun açık olduğunu, davanın reddini, davalının uğradığı zararın tazmini için %20den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini, dava harç ve masrafları ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesini talep etmektedir.
lll.İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava,—– sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit davasıdır.
Taraflar ——– davalıca davacıya verilip verilmediği, davacının davalıya — borçlu olup olmadığı hususunda toplanmaktadır.
Öncelikli olarak görev, dava şartı yönünden inceleme yapılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde mutlak ticari davalar;
“(1)Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun —- yasağına ilişkin — sözleşmesine dair —,—- ticari temsilciler, ———- bulunan ——- hakkındaki ——-
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) —- yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) —— ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./1.md.) ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır” şeklinde düzenlenmiştir.
Bunun yanında TTK’nın 21. maddesi gereğince her iki tarafın tacir olması ve tarafların ticari işletmesi ile ilgili olan davalar, taraflardan birinin ticari işletmesiyle ilgili olması kaydıyla Borçlar Kanunu’nun havale hakkındaki 457-462 ve vedia hakkındaki 463-482. maddelerinde düzenlenen hususlardan doğan nispi nitelikteki ticari davalar yönünden de ticaret mahkemesi görevlidir.
Türk Ticaret Kanunun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk “davalarının” ticari dava sayıldığı, aynı kanunun 5. maddesinin 2.fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan “davalara”, ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
Türk Ticaret Kanunun 3. maddesi ise, ”Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir” hükmünü içermektedir.
Bir hukuki işlemin veya fiilin Türk Ticaret Kanun’u kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukuki işlemin veya fiilin olması gerekir.
Tüm dosya kapsamının ve yukarıda anılan yasal düzenlemelerin değerlendirilmesinde, davalı tarafın tacir olduğuna dair bir iddia ve delil olmadığı gibi taraflar arasındaki uyuşmazlığın TTK’nın 4/1-a ve devamı bentlerinde yazılan uyuşmazlıklar kapsamında da bulunmadığı, bu itibarla davanın nispi ve mutlak ticari davalardan olmaması nedeniyle, mahkememizin görevli bulunmadığı, görev hususunun dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında resen nazara alınacağı gözetilerek davanın görev dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
IV.HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın, görev dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Davaya bakmakla görevli mahkemenin ——- Hukuk Mahkemesi OLDUĞUNA,
3-Karar kesinleştiğinde ve süresinde başvuru olması halinde dosyanın görevli— HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
4-Yargılama ve harç giderlerinin HMK 323 ve 331. maddeleri uyarınca görevli mahkemece değerlendirilmesine,
5-Dosyanın gönderilmesi için süresinde başvurulmazsa HMK 20/1 ve 331/2 maddeleri uyarınca dosya resen ele alınarak mahkememizce karar verilmesine,
6-Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.