Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/289 E. 2023/200 K. 07.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/289 Esas
KARAR NO : 2023/200

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/05/2021
KARAR TARİHİ : 07/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin 2016
yılından bu yana —–alan adlı internet sitesi üzerinden ve —–markası ile kullanıcılara internet sitelerinden, pazar yerlerinden, sosyal medya hesapları ve blogları üzerinden satışa sundukları ürünlerin alıcılar tarafından satın alınmasını sağlayan bir elektronik ticaret çözümü olarak hizmet vermekte olduğunu, müvekkili şirketin verdiği hizmetin 6563 Sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 21/6 maddesi uyarınca “ Aracı hizmet sağlayıcı “ sıfatı ile faaliyet göstermekte olduğu, 1.2 Ek olarak müvekkil şirketin, 5651 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar yoluyla işlenen suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun 8 “ 56451 Sayılı Kanun” ) ve ilgili ikincil mevzuat kapsamında müvekkili şirketin yer sağlayıcı sıfatını da haiz olduğu, bu kapsamda; müvekkili şirketin kendine ait
internet sitesinde paylaşılan içerikler bakımından sorumluluğunun 5651 Sayılı Kanunun
5. Maddesinin 1. ve 2. fıkralarında yer aldığı üzere, (1) yer sağlayıcı, yer sağladığı içeriği
kontrol etmek veya hukuka aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü değildir. (2) Yer sağlayıcı, yer sağladığı hukuka aykırı içerikten, ceza sorumluluğu ile ilgili hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu Kanunun 8. ve 9. maddelerine göre haberdar edilmesi halinde ve teknik olarak imkan bulunduğu ölçüde hukuka aykırı içeriği yayından kaldırmakla yükümlüdür. “ şeklinde olduğu, müvekkili şirket tarafından —– markası ile verilen hizmet kapsamında satıcılar, ürünlerini sosyal medya hesapları, kendilerine ait internet siteleri ve başkaca pazaryerleri üzerinden satışa sunmalarının yanında,—– üyelikleri kapsamında sahip
oldukları —— alan adı ile başlayan, kendilerine özel olarak açtıkları internet
sitelerini istedikleri gibi yönetebilmekte, ürünlerini listeyebilmekte ve istedikleri mecrada
potansiyel müşterileri ile paylaşıp ürün satışı yapabildikleri, davacı şirket tarafından
sağlanan altyapı ile satıcılar —– alan adlı internet sitesine ücretsiz olarak
kaydolmakta, ürünlerini internet sitesine kaydetmekte ve alıcılar ise siparişlerine ilişkin
ödemeleri —— alan adlı internet sitesinde bulunan platform aracılığı ile
yapmakta olduğu, bu bilgilerin ışığında müvekkili şirketin, kendi adına ve
hesabına herhangi bir mal veya hizmet satışı yapmamakta olup davacı tarafından alıcılara doğrudan veya dolaylı olarak ürün veya hizmet satışı yapılmadığı gibi,
alıcılar tarafından satın alınan ürünlerin teslimatı dahi davacı şirket tarafından
yapılmadığını, davacı şirketin verdiği hizmetin yalnızca ve sadece sisteme kaydolan satıcılara satış yapabilecekleri alan adı, e-ticaret sitesi tasarım ara yüzü, ödeme
altyapısı gibi imkanlar sunmaktan ibaret olduğu, bu kapsamda davacı şirketin—–gibi bir pazaryeri hizmeti vermemekte olup satıcılar ve alıcılar ile müvekkili şirket arasında kurulan sözleşme ilişkisi kapsamında davacının şirketin sorumlulukları olduğunu , banka ile
müvekkili şirket arasında imzalanan sözleşmeye aykırı şekilde ürün satışı
yapıldığının belirtildiği, belirtilen internet siteleri üzerinden, davalı tarafından ilaç
niteliğinde haiz ürünlerin satıldığının görüldüğünü, bu kapsamda davalı mevzuata aykırı
şekilde ürün satışa sunduğunu ve söz konusu ürünlerin bedellerinin davacı şirketin, sağladığı altyapı üzerinden tahsil ettiğini, satışı yapılan bu ürünlerin davacı şirket
tarafından üyelik sözleşmesinde belirtilen ve—– alan adlı internet
sitesinde de yayınlanan yasaklı ürünler arasında olduğunu,
davalının üyelik sözleşmesine ve mevzuata aykırı eylemleri neticesinde
—–tarafından banka aracılığıyla müvekkili şirkete kesilen cezayı takiben;
müvekkili şirketi, davalının üye hesabında halihazırda bulunan 18.135,59 TL tutarındaki
alacak bakiyesini, 03.09.2020 tarihindeki kura göre 218.587,50 TL tutarına denk gelen
25.000,-Eurodan 04.09.2020 tarihinde mahsup edecek şekilde tahsil ettiğini, davacı şirketin 218.587,50 TL tutarındaki bedelden mahsup ettiği 18.135,59 TL’den sonra kalan
bakiye olan 200.451,91 TL tutarında alacak için davalı ile defaten görüşmeler yaptığını, davalının sebep olduğu zarara ilişkin müteaddit defalar bildirimler yapılmış olmasına
rağmen davalı tarafından herhangi bir yanıt verilmediğini, müvekkili şirketin ödediği bakiye 200.451,91 TL tutarındaki ceza bedeli ile 295,95 TL tutarındaki ihtarname bedeli olmak üzere toplam 200.747,86 TL tutarındaki alacağı bakımından davanın kabulüne, fazlaya ilişkin talep, artırım ve ıslah hakları saklı olmak kaydıyla şimdilik 10.000,-TL’nin temerrüt tarihinden itibaren ticari temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı taraf cevap dilekçesinde özetle; tebliğ adresi yukarıda belirtilen—– adresi olduğunu, her ne kadar takibe konu İhtarname yada ceza tutanağını ve makbuzlarını tebliğ almamış olsa da alacaklı şirket ile —–sözleşme imza edildiğini ve yetkili Mahkeme olarak —– Mahkemeleri yetkili kılındığını, bu sebeple —— Mahkeme ve İcra Dairelerinin yetkili olduğunu, HMK yetkiye dair amir hükümlerine göre öncelikle yetkisizlik karari verilerek takibin yetkili olan —– İcra dairelerinden yapılmasına karar verilmesini talep ettiğini, davacı taraf , dava değerinin 200.747,86 TL olduğunu ifade etmesine rağmen davasını kısmi dava olarak açtığını, davacının dava değerini tam olarak belirleyebilmesine rağmen kısmi dava açmasında hukuki yararı bulunmadığı için davanın hukuki yarar yokluğundan reddini talep ettiğini, yapılan satışlarda bu —–platformu içerisinde oluşturulan ve —- internet adresinin uzantısı olan online dükkanlar aracılığı ile gerçekleştirildiğini belirterek hakkında açılan mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini Sayın Mahkemeden arz ve talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile;ticari nitelikteki hizmet sözleşmesinden kaynaklı alacak istemine ilişkindir. Uyuşmazlık; davacı ile davalı arasında yer sağlanmasına ilişkin sözleşme bulunup bulunmadığı, davalının yasaklı ürünlerin satışını gerçekleştirip gerçekleştirmediği, davacının yer sağlayıcı olarak davalının işlemleri nedeniyle zarara uğrayıp uğramadığı, hangi tutarda zarara uğradığı, davalının bu zarardan sorumlu olup olmadığının tespitine ilişkindir.Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, ön inceleme duruşması sonrası dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile, uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanmış, bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.Davalı gerçek kişi olduğundan tacir araştırması yapılmış, —-Ticaret Sicil Müdürlüğü ve ——Vergi Dairesinden gelen cevabı yazılar dosya arasına alınmıştır. Davacı tarafın dava dilekçesi ekine sunmuş olduğu davalının sipariş kayıtlarına ilişkin cd içeriğinin incelenmesi sonucunda 29/01/2019- 17/03/2020 tarih aralığında 345.999,70 TL tahsilat bedelinin göründüğü, davalının kayıtlı olduğu vergi dairesi cevabına göre tacir sıfatının bulunmadığı ancak tahsilat miktarı- davalının yaptığı iş miktarı gözetildiğinde kendi namına bir ticari işletmeyi işleten kişi olarak davalının tacir sıfatını haiz olduğu kanaatine varıldığı, davalı tarafça aradaki sözleşmenin inkar edilmediği, cevap dilekçesinde —— sözleşme yapıldığı ve yetkili yerin —– Mahkemeleri olduğu ileri sürülmüş ise de taraflar arasında dava dilekçesi ekinde sunulan tek bir üyelik sözleşmesi ve ekleri başlıklı sözleşmenin bulunduğu, bu sözleşmenin yürürlük başlıklı 9.1 maddesi(11. sayfa) ile uygulanacak hukuk başlıklı(19. Sayfa) maddesinde İstanbul (Merkez) Mahkemelerinin münhasır yetkili mahkeme olarak belirlendiği görülmüştür.
HMK.’nun 17. maddesi gereğince yer alan yetki şartı da munhasır yetki şartı olup kesin yetki şartı değildir. HMK.’nun 19. maddesi gereğince, munhasır yetki şartı davalı tarafça usulüne uygun şekilde ileri sürülmediği takdirde, sanki bir kesin yetki şartıymış gibi mahkemece re’sen dikkate alınamaz. Görüldüğü üzere, taraflar, salt bir münhasır yetki sözleşmesiyle, kanunun öngörmüş olduğu genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisini kaldırmış olmaktadırlar. Taraflar, bu sonucun ortaya çıkmasını istemiyorsa, yani genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisinin devam etmesini istiyorlarsa yetki sözleşmesinde bunu ayrıca belirtmek zorundadırlar. Buna göre, münhasır yetki sözleşmesinden kasıt, tarafların yetki sözleşmesi ile kararlaştırılan mahkemeden başka bir mahkemede dava açılamaması üzerinde anlaşmalarıdır. Davalı tarafça yetkili olduğu iddia edilen mahkeme yanlış gösterilse bile yetki sözleşmesinde münhasır yetki kaydı olduğundan yetki ilk itirazının ileri sürülmesi yeterli görülmüştür.Somut olayda; taraflar arasındaki sözleşmenin yürürlük başlıklı 9.1 maddesi(11. sayfa) ile uygulanacak hukuk başlıklı(19. Sayfa) maddesi uyarınca yetkili mahkemenin — Mahkemeleri olduğunun belirtildiği, —– Mahkemeleri’nden anlaşılması gerekenin —-Mahkemeleri olduğu (Benzer yönde; —- BAM. —- HD. —–Esas, —– kanaati ile aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı tarafça cevap süresi içinde yetki itirazında bulunulması ve aradaki sözleşmede münhasır yetki kaydı gözetilerek yetkili mahkemenin—–(—) Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunun anlaşılması nedeniyle mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20/1 maddesi uyarınca, kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin Mahkememize başvurması halinde dosyanın yetkili —–) Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesine, dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesi için başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
3-HMK’nın. 331/2. maddesi uyarınca harç ve yargılama giderleri hususunun yetkili mahkemece değerlendirilmesine,
Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.