Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/270 E. 2022/439 K. 31.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/270 Esas
KARAR NO: 2022/439
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 21/04/2021
KARAR TARİHİ: 31/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket ile davacı şirket arasında sözleşme akdedildiğini,—- plakalı aracın davacının kurumsal sitesi üzerinden satışının talep edildiğini, davacı şirketin aracı —-yevmiye numaralı araç satış sözleşmesi ile satın aldığını, davacı şirketin aracı —- yevmiye numaralı araç satış sözleşmesi ile dava dışı —– sattığını, dava konusu aracın satış ve tesliminden sonra direksiyon sisteminde ciddi sorun olduğu yönünde müşteriden şikayet geldiğini, şikayet üzerine derhal bilirkişi raporu tanzim ettirildiğini, tespit edilen ayıplar bakımından davacı şirketin kusuru veya sorumluluğu olmadığını, dava konusu aracın —— yevmiye numaralı araç satış sözleşmesi ile iade alındığını, davalı şirket ile bu süreçte iletişim ve irtibat kurulduğunu, aracın ayıplı olduğu ve iade alınması gerektiğinin bildirildiğini, ayıbın gizlenmesi nedeniyle davacı şirketin mağdur olduğunu, davacının maddi zarara uğradığını, —- numaralı araç satış sözleşmesi ile dava konusu aracın dava dışı —satıldığını, toplam zararın minimum —-olduğunu, bedelin avans faizi ile tahsili gerektiğini, davalı şirketin her türlü zararı karşılaması gerektiği yönünde düzenleme olduğu için doğrudan sorumlu olduğunu,—- maddesinde bu yönde hüküm bulunduğunu belirtmiş; şimdilik—- avans faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin——- tarihinde ihale usulü satışının yapılması amacıyla teslim ettiğini, teslim anında aracın detaylı ekspertize konu olduğunu, araçta bir kusur bulunmadığını, davalı tarafa aracın iade alınması konusunda bildirim yapılmadığını, davacı tarafından ayıp ihbarı yapılmadığını, davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılamayacağını belirtmiş; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; davacının satın aldığı aracın ayıplı olması nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Taraflar arasında—- plakalı aracın davalı tarafından davacıya satıldığı, akabinde aracın dava dışı üçüncü kişiye satıldığı, davacının aracı üçüncü kişiden iade alarak onarımını yaptığı ve dava dışı başkaca bir kişiye sattığı hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; dava konusu —– aracın ayıplı olup olmadığı, ayıbın niteliğinin ne olduğu, davacının süresinde ve usulüne uygun yolla ayıp ihbarında bulunup bulunmadığı, davacının ayıptan kaynaklanan zararı bulunup bulunmadığı, hangi tutarda zararın oluştuğu noktalarında toplanmaktadır.
Davacının davasını 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesi uyarınca açıkça belirsiz alacak davası olarak açtığı görülmektedir. Eğer talep sonucunun belirlenebilmesi için tazminat bilirkişisi incelemesi gerekiyorsa veya hakimin takdiri söz konusuysa belirsiz alacak davası açılabilecektir. Satış sözleşmesinde ayıp halinde satıcı aynı zamanda gerçek zararla sorumludur. Bu durumda, tazminat davasında gerçek zarar belirleninceye kadar dava belirsiz alacak davası olarak görülebilir. Bu yöndeki davalı savunması yerinde görülmediğinden işin esasına geçilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi — tarafından düzenlenen — tarihli raporda; dava konusu aracın gizli ayıplı olarak davacıya satıldığı, ayıbın giderilme maliyetinin — olduğu, —- iade için masraf yapıldığı, aracın dava dışı birine satımından dolayı —zarar olduğu, ilk ekspertiz incelemesinde ayıpların fark edilemediği, davacı şirketin toplam zararının —-olduğu mütalaa edilmiştir.
Davacı vekilince harcı da yatırılan — tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerinin —-artırıldığı, ıslah dilekçesinin bir nüshasının davalıya tebliğ edildiği görüldü.
Somut olayda; dava konusu —- plakalı aracın malikinin dava dışı——olduğu, davacı ile davalı arasında resmi yazılı şekilde yapılmış araç satış sözleşmesi bulunmadığı anlaşılmaktadır. Öte yandan, taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümleri uyarınca davacının davalının sorumluluğuna başvurması mümkündür.
Taraflar arasında akdedilen ——– şikayet, iddia ve talepler neticesinde; —— tarafından gerek görülmesi durumunda, alıcıların iddia ve şikayetine ilişkin olarak araç incelenecektir. ——– yapacağı bu inceleme sonucunda; Ekspertiz veya mobil ekspertiz kapsamında olması kaydıyla; ekspertiz hatası/ayıp/zararın, kendi kasıt ve/veya ağır kusuru nedeniyle oluştuğunu tespit etmesi ve/veya bu durumu kabul etmesi halinde, alıcının talebini karşılayarak bundan kaynaklanan ———- ödemek/katlanmak durumunda kalacağı her türlü tazminat, zarar, araç bedeli, uzlaşma bedeli, faiz, vekalet ücreti, yargılama giderleri ile araç alım satım/devir masrafları da dahil olmak üzere bilimum masraflar, —– belirtilen sınırlar dahilinde—— tarafından karşılanacaktır. Bu sınırı aşan kısımdan Müşteri sorumlu olup,—— rücu hakkı saklıdır. Alıcı’nın talebinin araç iadesi olması durumunda, araç——- adına iade alınacak ve mülkiyeti ve her türlü tasarruf hakkı —- olacaktır. —-tarafından Araç mevcut hali ile tekrar —– satışa sunulabilecek olup, tahsil edilecek araç satış bedeli, —-yaptığı ödemelerden mahsup edilecektir. Ancak ———— tekrar satışa konu etmeden direkt olarak Müşteri’ye iade hakkı da bulunmaktadır. Müşteri, —— yetkilerin——- rücu kabul eder. Müşteri, bu nedenlerle ——- araç bedeli de dahil olmak üzere hiçbir ad altında bedel/tazminat talep edemez.” ve— şikayeti veya talebine konu hata/ayıp veya hasarın, ——- esnasında mı mevcut olduğu, yoksa araç alıcı tarafından satın alındıktan sonra mı meydana geldiği konusunun tespitinin mümün olmaması evya gizli ayıptan veya Müşteri tarafından ——- eksik veya hatalı bilgi verilmesi veya hiç bilgi verilmemesinden kaynaklanması durumunda mekanik hasarlar da dahil olmak üzere, Müşteri, ——- ödemek/katlanmak durumunda kalacağı her türlü tazminat, zarar, araç bedeli, uzlaşma bedeli, faiz, vekalet ücreti, yargılama giderleri ile araç alım satım/devir masrafları da dahil olmak üzere bilimum masraflar ile tespit işleminden kaynaklanan masrafın tamamını derhal nakden ve defaten —— ödemekle yükümlüdür….” hükümlerine yer verilmiştir.
Görüldüğü üzere davalı müşteri, aracın ayıplı olmasından veya iade edilmesinden kaynaklanan her türlü zararı gidermekle sözleşme gereği yükümlüdür. Bu itibarla, satış esnasında ekspertiz yapıldığı, aracın ayıplı olmasında kusurun bulunmadığı gibi davalı savunmalarına mahkememizce itibar edilmemiştir. Öte yandan, ayıp ihbarının yapılıp yapılmadığı, ihbarın süresinde olup olmadığı ve bahse konu sözleşme hükmünün ayıp ihbar külfetini ortadan kaldırıp kaldırmadığı hususları üzerinde durulması gerekir:
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 23/1-c maddesinde; “malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcının 2 gün içinde durumu satıcıya ihbar etmesi gerektiği, açıkça belli değilse alıcının malı teslim aldıktan sonra ——– gün içinde incelemek veya incelettirilerek ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlü bulunduğu, diğer durumlarda TBK’nun 223. maddesinin 2. fıkrasının uygulanacağı” hükme bağlanmıştır. Türk Borçlar Kanunu 223/2 maddesinin “Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.” düzenlemesi uyarınca ortaya çıkan ayıbın hemen bildirilmesi gerekir. Ayıp ihbarının süresinde yapıldığını ispat yükü davacı alıcı üzerindedir.
Somut olayda;—–tarihli ekspertiz raporu ile dava konusu araçtaki gizli ayıbın davacı tarafından tespit edildiği, ——- tarihinde aracın dava dışı alıcıya satıldığı, davalıya araçtaki ayıbın ihbar edildiğine dair herhangi bir delil sunulmadığı görülmektedir. Bu itibarla, ayıp ihbar külfetinin yerine getirilmemesine rağmen, alıcının genel hükümlere ve sözleşme maddesine göre davalının sorumluluğuna gidip gidemeyeceğinin tartışılması gerekmiştir:
Ayıp ihbar külfetinin yerine getirilmemesi halinde, ayıptan doğacak hakların tamamen son bulacağı, özel hükümler yanında gereği gibi ifa etmemeye de gidilemeyeceği ve aksinin kabulünün ayıptan sorumluluk hükümlerinin dolanılması olacağı ifade edilmektedir ———“Dava ayıplı taşınmaz satışından kaynaklanmaktadır. Gerçekte, Borçlar Kanununun 217. maddesi yollamasıyla taşınmaz mal satışlarında uygulanması gereken BK.nun 202. maddesi hükmünce ayıba karşı tekeffülden alıcı lehine seçimlik bazı haklar doğar. O, dilerse satılanı redde hazır olduğunu beyanla satımın feshini, dilerse satılanı alıkoyup satış parasından indirim yapılmasını talep edebilir. Veya misli eşya satımında satılanın ayıptan ari misli ile değiştirilmesini isteyebilir (BK. m. 203). Ancak, semenin indirilmesi, çok defa satılan şeyin ayıplı olmasından ileri gelen zararı karşılayamaz bir mahiyet arzedebilir. Farklı bir anlatımla bazen bir olay içerisinde ayıba karşı tekeffülün maddi koşullarıyla, akdin gereği gibi ifa edilmemesinin ( BK. m. 96 ) koşulları aynı zamanda gerçekleşmiş olabilir. İşte bu hallerde davacı Borçlar Kanununun 202. maddesinde düzenlenen satıcının ayıba karşı tekeffül borcu hükümlerine dayanan semenin indirilmesi davası açabileceği gibi şartları varsa borcun gereği gibi ifa edilmemesinden dolayı Borçlar Kanununun 96. maddesi uyarınca uğradığı zararın tazminine ilişkin bir dava da açabilir. Hemen belirtelim ki az yukarda açıklanan gereği gibi ifa edilmeme dolayısıyle tazminat davasında da ayıba ilişkin muayene ve ihbar yükümlülükleriyle ayıbın tabi olduğu zamanaşımı hükümlerinin —— uygulanması gözardı edilmeyecektir.” demek suretiyle aynı esası benimsemiştir. Başka bir görüşe göre ise, zamanında ihbar külfetini yerine getirmeyen alıcının düşeceği elverişsiz durum, borca aykırılığa ilişkin genel hükümler ya da haksız fiil hükümlerine dayanan bir tazminat talebi ile giderilebilir ———- Masraflara İlişkin Sonuçları,———-
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama sonucunda; davalı şirketin sözleşme hükümleri uyarınca davacının uğrayacağı her türlü zarardan sorumlu olduğu, taraflar arasındaki sözleşmede ayıp ihbarının yapılmayacağına dair bir hüküm bulunmadığı, ayıp ihbar külfetinin yerine getirilmemesi halinde satıcının her an tazminat ödeme tehdidi altında olacağı, davacı tarafından süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığının sabit olduğu, davacının kanundan kaynaklanan seçimlik haklarını kullanamayacağı ve satılanı kabul etmiş sayılması gerektiği, anılan görüş ve ——kararı gereği genel hükümlere göre de tazminat talep edilemeyeceği anlaşıldığından; aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 352,87 TL harçtan mahsubuna, fazla alınan 272,17 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde yatırana iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333. maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
7-Dava şartı arabuluculuk kapsamında arabulucu ——- tarafından ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan 6831 sayılı Kanun’a göre yargılama gideri olarak tahsili için Hazine’ye müzekkere yazılmasına,
Mahkememizin bu kararına karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle ——-Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 31/05/2022