Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/255 E. 2022/647 K. 20.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/255 Esas
KARAR NO: 2022/647
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/04/2021
KARAR TARİHİ : 20/09/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkil ile davalı şirket arasında gerçekleşen ticaret neticesinde; takip konusu fatura alacağı tahsil edilemeyince müvekkil lehine——- sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, davalı ilamsız icra takibinde borca itiraz etmiş ve takibin durdurulmasını sağladığını, borçlunun itirazları haksız olduğunu, kötü niyetli olduğunu, borçlu şirket ile müvekkil arasında vuku bulan ticari ilişki neticesinde, borçlu şirkete mal teslim ettiğini, bunun karşılığında oluşan faturalara ilişkin alacaklar borçlu tarafından ödenmediğini, davalı tarafından fatura karşılığı mal teslim alındığını, ticari defterlere işlendiğini, ancak fatura karşılığı bedel müvekkil şirkete ödenmediğini, bu husus müvekkil şirketin muhasebe kayıtlarından anlaşıldığını, müvekkil şirket üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini, ticari alım-satım gereği gibi ifa edildiğini, müvekkil şirketçe, kararlaştırılmış tüm edimler yerine getirildiğini, hizmetlerin usulune uygun ifa edildiğini, bu durumun davalı yanın da kabulünde olduğunu, zira, TTK m.21 uyarınca “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” hükmü gereği, aksini ispat yükünün davalının üzerinde olduğunu, ilaveten, her iki tarafın da tacir olması sebebiyle, kesin vadeye bağlanmış bir alacak olduğundan işbu fatura tarihinde davalı temerrüde düşmüş olacağını, müvekkil şirket tüm şifai uyarılarına ve çabasına rağmen söz konusu alacağını tahsil edemediğinden, yasal yollarla alacağının tahsili yoluna giriştiğini, ancak davalı şirketin, dava konusu icra takibine haksız ve yersiz olarak itiraz ederek takibi durdurduğunu, borçlu tarafından İtiraz alacaklı tarafa tebliğ edilmediğini, bu nedenle İİK’nun 67. Maddesi gereği süresi içerisinde iş bu itirazın iptali davasını açma zarureti doğduğunu, ayrıca İİK 67/2 maddesi “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” şeklinde düzenlendiğini, bu düzenleme gereği, borçlu olduğu halde borcu olmadığını iddia ederek, müvekkilin alacağını geciktiren davalının %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini, diğer yandan, borçlu ile arabulucuk kapsamındaki görüşme çabalarının sonuçsuz kaldığını, dolayısıyla arabuluculuk son tutanağı, “görüşme neticesinde anlaşamama” şeklinde tutulduğunu, buna ilişkin —– tutanak dilekçe ekinde sunduklarını bildirmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı yan tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak işbu dava ikame edildiğini, yasal süresi içinde taraflarına cevap verme zorunluluğu hasıl olduğunu, görev itirazlarının mevcut olduğunu, söz konusu dava görevsiz mahkemede ikame edilmiş olduğunu, dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi gerektiğini, davacı tarafça talep edilen tüm alacakların zamanaşımına uğradığını, itirazlarları doğrultusunda işbu davanın usulden reddi gerektiğini, —– başlatılan ilamsız icra takibi haksız ve hukuka aykırı olduğunu, icra takibine konu asıl alacak ve faizi hatalı hesaplandığını, bu durumun ortaya çıkarılması için dosyanın Bilirkişiye tevdii gerektiğini, müvekkil tarafından—– tarihinde —– tutarında kısmi ödeme yapılmasına rağmen bu durum göz önüne alınmadığını, tüm bu açıklanan sebeplerle haksız ve hukuka aykırı olarak açılan davanın reddine karar verilmesini aksi kanaatte olunması halinde yapılan ödemelerin mahsup edilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, İİK 67. Maddesi kapsamında tacirler arasındaki ticari alım satım ilişkisine dayalı fatura alacağının tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
——-sayılı takip dosyası celp edilmiş incelenmesinde; davacı-takip alacaklısı tarafından davalı-takip borçlusu aleyhine —- tarihinde asıl alacak —- tutarındaki alacağın, fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu, ödeme emrinin borçluya —- tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından verilen —— günlük süre içerisinde itiraz dilekçesi sunulduğu, itiraz dilekçesinde borca ve fer’ilerine itiraz edildiği; icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğu, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmediği görülmüştür.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi —- tarafından düzenlenen— tarihli rapora göre; davacı tarafın —- yılları ticari defter kayıtları incelendiğinde taraflar arasında cari hesap ilişkisinin mevcut olduğunun görüldüğünü, ilgili cari hesap harekeleri incelendiğinde takip konusu yapılan —-faturanın davacı tarafın ticari defterlerine işlendiğinin görüldüğünü, davalı şirket tarafından takip konusu yapılan —- bedelli fatura bedeline istinaden— tarihinde — kısmi ödeme yapıldığı bu ödemenin davacı tarafın ticari defter kayıtlarına yansıtıldığını, bu işlemler neticesinde takip tarihi olan —-tarihi itibariyle davacı tarafın davalı şirketten kaydi olarak—- alacaklı olduğunun tespit edildiğini, davalı şirketin —- yılları ticari defter kayıtları incelendiğinde davalı şirketin davacı ile olan ticari münasebet kayıtları incelendiğinde; davalı şirketin takip konusu yapılan —- bedelli faturayı ticari deftere işlediğinin tespit edildiğini, tarafların ticari defter kayıtları birbirini doğruladığını, davalı şirketin ticari defter kayıtlarına göre de davalı şirketin davacı şirkete takip tarihi itibariyle — borçlu olduğunun tespit edildiğini, dava dosyasına —-tarafından ibraz edilen — incelendiğinde davalı şirketin davacı —- tarafından düzenlenen —- bedel ile —- beyan ettiği tespit edildiğini, davalı şirketin davacı tarafından takip konusu edilen —– ile beyan etmiş olması takip konusu fatura muhteviyatı malzemeyi teslim aldığına karine teşkil ettiğini, yine fatura tarihinden sonra yapılan —- kısmi ödeme de kısmi kabul anlamına gelmediğini, davalı şirketin dava konusu malzemeyi teslim almadığını ya da fatura bedelini ödediğini tevsik edici belgelerle ispat etmek durumunda olduğunu, davacı tarafın —- dosya ile davacı alacaklı, davalı, borçlu aleyhine —- bulunduğunu ancak tarafların ticari defterinden de görüleceği üzere takip tarihi itibariyle davacı tarafın davalı şirketten —– alacaklı olduğunun tespit edildiğini bildirmiştir.Hazırlanan rapor taraflara tebliğ edilmiş, takip tarihinden sonra dava açılış tarihinden önce davalı borçlunun —– kısmi ödeme yaptığının çekişmesiz olduğu, bu durumda kısmi ödemeler TBK 100. Madde uyarınca ferilerden düşülmek suretiyle davacının dava tarihi itibariyle alacaklı olduğu miktarın belirlenmesinin gerektiği, aldırılan bilirkişi ek raporunda; takip tarihi —–dava tarihi arasında davacının talep edebileceği faiz tutarının —– olarak hesaplandığını,
Takipte Kesinleşen Miktar —–
Harici Tahsil Harcı —–
Vekalet Ücreti —–
———-
Masraf Miktarı —-
Bakiye Borç Miktar—-
Harici Ödenen —-
Bakiye Borç Miktar—– şeklinde tespit işlemi yapıldığı anlaşılmıştır.
Davacı, davalıya mal/hizmet teslim ettiğini/ifa ettiğinden bahisle alacaklı olarak icra takibinde bulunmuş olup, Türk Medeni Kanunu m:6 gereği icra takibinde talep etmiş olduğu alacağının varlığını ispatlamak ile yükümlüdür.
6100 sayılı HMK 200. maddeye göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ———-geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ——- aşağı düşse bile senetsiz ispat edilemez.
Faturaya dayalı alacak taleplerinde tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ve mal teslimini ispatlamaz. Yine faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olması da fatura içeriği malların/ hizmetin teslimini/ ifasını kanıtlamaya yeterli değildir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesinde ” Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK m:222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK m:222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK m:222/4).” hükümlerine amirdir.
Yukarıda verilen yasa maddeleri ve TTK 82. maddesi gözetildiğinde ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür.
İİK madde 67 gereğince, itirazın iptali davasının itirazın tebliğinden itibaren, 1 yıl içinde açılması gerekir. Hak düşürücü süreler, dava şartı olup taraflar ileri sürmese de mahkemece resen gözetilir. Somut olayda icra takibindeki, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmemesi nedeniyle İİK’nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü sürenin başlamadığı anlaşıldığından davanın süresi içinde açıldığı kabul edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında faturaya dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, taraflar arasındaki ihtilafın takip dayanağı belgeye konu mal ve/veya hizmetin teslim edilip edilmediği ve/veya sunulup sunulmadığı hususundan kaynaklandığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için defter incelemesine karar verildiği, davacının ticari defterlerinde davalıdan takip tarihi itibariyle —- alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerine göre de —– alacaklı olduğu, HMK. 221. maddesi gereği —- formlarının resen dosyaya kazandırılması gerektiği —- davalının —-bildirimlerine göre takibe konu faturaların davalı tarafından vergi dairesine bildirildiği, bu halde davalının —- aksini ispatlaması gerektiği, borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi ——halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği —– davalının kendi ticari defterlerindeki kayıtların aleyhine delil teşkil edeceği —— davalının kendi ticari defter kayıtlarının aksini yazılı delille ispatlaması gerektiği, dosyada böyle bir ispat aracının bulunmadığı, davalının yemin deliline de dayanmadığı, takip tarihi ile ödeme tarihi dört gün için işlemiş faizin —— olduğu, dava tarihi itibariyle takip dosyasındaki ferilerin toplamının—– olduğu, düşüm sonucu fark miktarın—– olduğu, asıl para — fark miktarının düşümü sonucu davacının dava tarihi itibariyle toplam —— alacağının bulunduğu, bu miktara ilişkin itirazın iptalini talep etmesinde hukuki yararının bulunduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş, İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması ve alacağın likit ve belli olması gerektiği, bu nedenle alacağın likit olması ve diğer icra inkar tazminatına hükmedilebilme şartlarının olayda gerçekleşmesi nedeniyle, hüküm altına alınan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE;
-Davalının—— esas sayılı takip dosyasında yaptığı itirazın kısmen iptali ile; takibin asıl alacak——üzerinden devamına,
Fazlaya dair istemin REDDİNE,
2-Alacağın %20si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 807,04 TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 143,49 TL harcın mahsubu ile 663,55 TL bakiye harcın davalı taraftan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafça sarfedilen 67,80 TL ilk dava masrafı 71,00 TL tebligat müzekkere gideri, 1.300,00 TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 1.438,80 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre(%99 kabul) 1.425,80 TL’sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalanın davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafça peşin olarak yatırılan 143,49 TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacıya verilmesine,
6- Davalı taraflarca sarfedilen yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7- Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 65,58 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
10-Arabuluculuk aşamasında yapılan ve Hazine tarafından karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 6831 sayılı Kanuna göre davanın açılmasına sebebiyet veren davalı taraftan tahsili ile hazineye gelir kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, ————- Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
20/09/2022