Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/173 E. 2023/59 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/173 Esas
KARAR NO : 2023/59

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 26/11/2009
KARAR TARİHİ : 19/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı firma müvekkili şirkete —– sayılı Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunan aracın, güvenliğinden sorumlu olduğu, mahaldeki ihmali sonucu 05/05/2009 tarihinde çalınmasına sebebiyet verdiğini, müvekkilinin, şirkete sigortalı araç bedeli olarak 141.155,00 TL hasar belirlediği, tesbit edilen hasar bedeli sigortalıya 04/08/2009 tarihinde ödendiği, rücu tazminatı olan 141.155,00 nin 04/08/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi, mahkeme masrafları ve vekalet ücreti ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; özel güvenlik sözleşmesi yapılan —– konut kooperatifinin 160.000 m2 alana yayıldığını, 2752 konuttan oluşan yaklaşık 12 bin kişinin yaşadığı bir yer olduğunu, —— İçinde olup bağımsız bir —-yerinde bulunmadığını, yayıldığı alan ve nüfus yoğunlu ile Türkiye de bulunan bir çok ilçeden büyük olduğunu, idari yapısı ile özel güvenlik şirketinin özel güvenlik kanunun kendine vermiş olduğu bir çok yetkiyi kullanamadığını, koopertaifte gerek araç gerekse insan giriş çıkışının davalı tarafından sorgulanamamakta olduğunu, giren kişilere kimlik sorma, geliş nedenini öğrenme, kooperatifte ilinti olan şahıslara bu durumu sorgulatma imkanı bulunmadığını, bu durumun hem kooperatifin fiilin yasınında hemde kanuni zorluklarından kaynaklanmakta olduğunu, sözleşmeye dayalı kusur sorumluluğu esas alındığından davacı sigorta şirketinin sigortalısının tam kusurlu olduğunu, çalınan aracın 03/05/2009 tarihinde sigortalının evinin soyulması sonucunda, yedek anahtar alınması ve 2 gün sonra 05/05/2009 tarihinde araç evinin önünde bulunmakta iken yedek anahtarın kullanılması sonucu çalındığını, konut gizli kamera sisteminin ve alarmla korunmakta olduğunu fakat hırsızlığın olduğu gün alarmdaki gizli kameranın çalışmadığını, hırsızlık olayından sonra aracın 2 gün geçmesine rağmen anahtarın değiştirilmediğini, aracın 2 gün boyunca kullanıldığını, hırsızın en kolay bulacağı alana evinin önüne park edildiğini, bir sokak dahi öteye park edilse, hırsızın belkide aracın bulamayacağı, aracın özel güvenliğe anahtarı ile teslim edilmediği buna rağmen kasko bedelinin ödendiğini, davanın haksız olduğunu müvekkiline rücü edilemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Yargılama önce Mahkememizin —— sayılı esasında görülmüş, davanın reddine dair karar verilmiştir.
Mahkememizin bu kararının temyizen incelenmesi sonucunda —–Hukuk Dairesinin—- esas ve ——karar sayılı kararı ile; “dosyada mevcut 15.07.2009 tarihli ibraname içeriğinden, dava dışı sigorta ettirenin 141.155,00 TL tazminat karşılığında dava konusu hırsızlık nedeniyle uğradığı zarara ilişkin üçüncü kişilere karşı talep ve dava haklarını, ödenen tazminat kadar davacı sigorta şirketine devrettiği anlaşılmakla BK.162 ve devamı maddeleri uyarınca değerlendirilme yapılıp genel hükümlere göre tarafların delilleri toplanıp davalının kusurlu olup olmadığı belirlenerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” şeklindeki gerekçe ile Mahkememiz kararının bozulmasına dair karar verilmiştir.
Anılan bozma üzerine yargılamaya Mahkememizin——– sayılı esasında devam olunmuş ve önceki kararda direnilmiştir.Mahkememizin bu direnme kararının temyizen incelenmesi sonucunda; ——- karar sayılı kararı ile; “(.—–) somut olay incelendiğinde; dosyada mevcut 15.07.2009 tarihli ibraname içeriğinden, dava dışı sigorta ettirenin 141.155,00TL tazminat karşılığında dava konusu hırsızlık nedeniyle uğradığı zarara ilişkin üçüncü kişilere karşı talep ve dava haklarını, ödenen tazminat kadar davacı sigorta şirketine devrettiği görülmüştür. Eş söyleyişle davacı ile sigortalısı arasında düzenlenen ibranamede davacı şirket, zarar ile ilgili olarak sigortalının üçüncü şahıslara karşı olan talep ve dava haklarını temlik almış, sigortalı davalıdan talep edebileceği alacağını BK’nın 162 ve devamı maddeleri uyarınca davacı şirkete temlik etmiştir. Bu durumda davacının sigorta ilişkisi dışında alacağın temliki hükümlerine göre de talep hakkı bulunduğu kuşkusuzdur.
—— Yerel mahkemece, bir yandan çalınan aracın bedelinin sigorta şirketince ödenerek onun haklarına halef olunduğu belirtilmiş, bir yandan ise aracın çalınmasında davalı şirkete atfedilecek kusur bulunmadığı ve artan zararın aracın piyasa değeri olduğundan sigorta şirketinin hasarı ödememesi gerekirken istisna ödemesinde bulunduğu (sigorta şirketinin poliçe hükümlerine uygun olmayan bir ödemeyi yaptığı) yönündeki azınlık görüşünün benimsendiği belirtilerek gerekçede çelişki yaratılmıştır. Poliçe hükümlerine aykırı bir ödeme yapıldığında sigortacının, halefiyet hakkını kazanamayacağı, ancak yukarıda anlatıldığı şekilde şartları varsa alacağın temliki hükümlerine dayanarak talepte bulunabileceği açıktır. Zira, talep ve dava hakkının devrine ilişkin ibraname bulunduğundan genel hükümlere göre de değerlendirme yapılmalıdır. Hırsızlık olayının meydana geldiği yer bariyerlerle çevrili bir yer olup yapılan sözleşmeye göre güvenlik görevlilerinin koruma, gözetim, devriye yükümlülüklerinin bulunduğu açıktır. Araç evden çok kısa süre önce çalınan yedek anahtarların kullanılması suretiyle çalınmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda da davalı şirketin aracın çalınmasından sorumlu olmasa da evde meydana gelen hırsızlık olayından ötürü sorumluluğunun bulunduğu belirtilmiş, dosya kapsamında bulunan güvenlik sözleşmesi, evde meydana gelen hırsızlık olayından ötürü davalının sorumlu olup olmadığı, evdeki hırsızlık olayı ve aracın çalınması arasındaki süre, illiyet bağı, tarafların müterafik kusuru yerel mahkemece genel hükümlere göre hiç değerlendirilmemiştir. Mahkemece bu hususlar gözetilip, güvenlik şirketi ile yapılan sözleşme hükümleri de değerlendirilip sonucuna göre karar verilmelidir.
(.—–. O hâlde direnme kararı açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenle bozulmalıdır.” şeklindeki gerekçe ile Mahkememiz kararının bozulması dair karar verilmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE;
Dava, davacının kasko sigorta sözleşmesi kapsamında ödediği bedeli, aracın çalınmasında kusurlu olduğu gerekçesiyle davalı güvenlik hizmetleri şirketinden tahsili istemine ilişkindir.
Davacı taraf kasko sigorta poliçesini, ödeme belgesini, oto hırsızlık müracat tutanağını, hasar dosyasını,——Müdürlüğünün tutanağını, dosyaya sunmuştur.
Davacı şirket, kasko sigortası uyarınca, sigortalısı —— çalınan aracının bedelini ödemiş, düzenlenen 15/09/2009 tarihli ibraname ile sigortalısının haklarına halef olmuştur.Davalı şirket, davacı sigortanın, sigortalısının hırsızlık tarihinde ikamet ettiği sitenin güvenliğini üstlenmiş güvenlik şirketidir.Dosyaya sunulu özel güvenlik hizmet sözleşmesinin tetkikinde; sözleşmenin amacının site sakinlerinin güven içinde bulunması, cana mala karşı olabilecek tecavüzler ve hırsızlıkların önlenmesi olarak düzenlendiği sözleşme gereği sitede güvelik hizmeti ifa edecek 34 personel çalıştırılacağının ve devriye gezeceklerinin öngörüldüğü, sözleşmede G bendi altında, 5188 sayılı yasanın 7. maddesinde belirtilen görev ve yetkilere ilişkin 12 madde altında sorumluluk hükümlerine yer verildiği belirlenmiştir.Mahkememizce hırsızlığın gerçekleştiği sitede yapılan keşif sonrası düzenlenen rapor ile sitenin büyüklüğü itibariyle yeterince devriye ve güvenlik kamerası bulunmadığının, giriş çıkış defter kayıtlarının olmadığının, davalı şirketin 5188 sayılı yasanın kendisine yüklemiş olduğu sorumlulukları maliyet hesapları yaparak yerine getirmediğinin tespit edildiği belirlenmiş, Mahkememizce de bu tespite iştirak olunmuş, davalı şirketin sözleşme ile üstlendiği güvenlik hizmetinini ifasındaki kusurlu eylem nedeniyle site sakini sigortalı —— konutunda gece saatlerinde 03/05/2009 tarihinde hırsızlık meydana gelmesinde kusurlu olduğu değerlendirilmiştir.Bu hırsızlık sırasında sigortalının evinden alındığı anlaşılan araç anahtarı ile de 05/05/2009 tarihi gününün öncesi akşam veya gece saatlerinde davaya konu ——- plaka sayılı aracının da çalınmış olduğu belirlenmiştir. Emniyet kayıtlarından, dava dışı sigortalının 04/05/2009 tarihinde karakola yeniden müracaat ederek her iki aracına ait kontak anahtarların da çalındığını sonradan fark ettiğine ilişkin beyan verdiği belirlenmiştir.Yine sigortalının 05/05/2009 tarihli polis karakolundaki ifadesinden, hırsızlıktan bir gün önce 04/05/2009 günü akşam saat 20.00 sıralarında, —— plaka sayılı aracını sitenin otoparkına park ettiğini ifade ettiği belirlenmiş, buradan hareketle sigortalının çalınan o aracı ile 04/05/2009 tarihinde siteye giriş çıkış yapmış olduğu, ertesi gün aynı aracın, daha önce çalınmış olan yedek anahtarları ile, siteden çıkarılmış olduğu anlaşılmıştır. Bu tavrın, siteden çıkış yapanın yine sigortalı —— olduğu yönünde bir intiba uyandıracağı muhakkak olmakla birlikte, dava dışı sigortalının da, anahtarının çalındığını fark ettiği aracın hareket etmesini önleyecek tedbirler almamak, derhal aracın anahtarlarını değiştirmemek, aracı güvenliğin önüne park edip keyfiyete ilişkin olarak güveliği uyarmamak suretiyle suretiyle müterafik kusurlu olduğu kanaatine varılmış ve meydana gelen zarardan takdiren %40 oranında indirim yapılması gerektiği kanaatiyle davanın 84.683 TL yönünden kabulüne dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulü ile 84.693,00 TL’nin 04/08/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Aşan istemin reddine,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 5.785,37 TL harçtan peşin alınan 1.905,60 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.879,77 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 13.550,88 TL nisbi vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 15,60 TL başvurma harcı ve 1.905,60 TL peşin harç toplamı 1.921,2‬0 harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen toplam 2.108,45 TL yargılama giderinin davanın kabul-ret oranına göre hesaplanan 1.265,07 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından sarf edilen toplam 19 TL yargılama giderinden davanın kabul-ret oranına göre hesaplanan 7,60 TL’sinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,Dair, Davacı vekilinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.