Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/161 E. 2021/479 K. 20.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/161 Esas
KARAR NO : 2021/479

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/12/2014
KARAR TARİHİ : 20/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket kurulduğu seneden itibaren davalı şirket —— mal verdiğini, bu süre içerisinde davacı şirket davalı … ile her yıl için tedarikçi sözleşmeleri yaptığını, davacı şirketin, davalı şirket ile arasında akdedilen tedarikçi sözleşmesinin tüm şartlarını eksiksiz yerine getirdiğini, davalının sipariş ettiği malları “siparişte” belirtilen adreslere adreslere belirtilen süre içerisinde eksiksiz teslim ettiğini, davacı davalı şirket ile çalışmış olduğu süre boyunca zaman zaman bir takım ticari zararları olsa bile, zaman içerisinde şartların düzeleceği beklentisi ile ve davalı şirket ile yapılan ticaretin davacı şirketin cirosunun %75’ini oluşturması sebebiyle ve uğranılan zararın davacı şirket açısından çok yüksek miktarlarda olmaması sebebiyle göz yumulmuş ve piyasada varlığı sürdürebilme endişesi ile davalı şirket ile çalışılmaya devam edildiğini, ancak şartların düzelme beklentisinin —- ile birlikte düzelme yerine davacı şirket için şartların daha da zor hale gelemeye başladığını, yaşanılan — birlikte davalı şirketin geç ödemeleri davacı şirkette maddi kayıplar yarattığını, davalı şirketin bununla sınırlı kalmadığını ve —- almış olduğu primleri yükseltmiş ve sözleşmeye aykırı prim uygulamaları ile davacıyı çok yüksek miktarda maddi kayıplara uğrattığını, davalı—- firma arasında akdedilen ——- olduğunu, davalı ….—-, davacı şirketten——** önceki siparişler verdiğini, davalı şirketin alımlarının davacı şirketin cirosunun %75’ini oluşturduğu için piyasada varlığını sürdürebilmem adına siparişleri kabul etmek durumunda kaldığını, 2010 senesinde —–için davacı şirkete başvurduğunu, yapılan iadenin verilen siparişin 3/10’ünü oluşturduğunu, verilen iade malların bayramlardan çok sonra teslim edilmesi sebebiyle bozulmuş olduğunu, davacı şirketin zararının bununla da kalmadığını, davalı şirketin iade etmiş olduğu mallardan başlangıçta, yani satın aldığı sırada sözleşme gereğince kesmiş olduğu toplam %18,3 primi de iade etmediğini, davalı .——- tutarında satın almış olduğu mallardan 2008 tedarikçi sözleşmesine göre kesmesi gereken %10,3 e karşılık gelen 78.561,80 TL prim yerine toplamda 86.103,12TL tutarında prim faturası kesmiş olduğunun anlaşıldığını, davalı … tarafından fazladan kesilen toplam 7.541,31 TL tutarındaki primin fatura tarihinden itibaren uygulanacak ticari faizi ile birlikte davacı şirkette iade edilmesi gerektiğini belirterek, davanın kabulüne, dava dilekçesi kapsamında sayılan davacı şirketten sözleşmeye aykırı olarak—- iadesine, — ilişkin davacı şirketten kesilen fatura bedellerinin iadesine,—- malların satışından 60 gün geçmesine rağmen ödememiş olduğu malların fatura bedellerinin tahsiline ve fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 8.000,00TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faize hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket ile———- uzun yıllara dayalı ticari ilişkinin mevcut olduğunu, tedarikçi sözleşmeleri imzalandığını, tedarikçi sözleşmelerinde açıkça belirtildiği üzere davacı firma ile satıştan ödeme sistemiyle çalıştığını, davacı şirkette sözleşmelere uygun olarak satışa bağlı olarak 60 gün ödeme vadesini takip eden günlerde ödeme yapıldığını, bu sebeple davalı şirkettin vadesi gelmiş ve tahsil edilmemiş herhangi bir alacağının olmadığını, davacı ile davalı koşulsuz iade ve koşulsuz prim sistemiyle çalıştığını—- çalışmamaya ve ticari ilişkiyi sonlandırmaya karar verdiğini, bunun üzerine davacı haksız ve kötü niyetli olarak geriye dönük geçmiş 10 yıllık prpim ve mağaza açılış ile stok farkı faturalarının ödenmesini talep ettiğini, davacının uzun yıllara ticaret yaptığını ve kazanç temin ettiğini, ———-firması ile ticari ilişkinin bitmesinin ardından giriştiği bu tutumun hiçbir teamül ve kanun maddesi ile açıklanamaz olduğunu, itirazi kayıtlar ileri sürmeksizin faturaları ödemeleri kabul eden hiçbir nam altında davalı .——– ihtar veya iadeli taahhütlü mektupla alacağı olduğunu bildirmeyen firmanın, ticari ilişki bittikten sonra ileri sürdüğü hususların kabulünün mümkün olmadığını, ticari ilişkinin devamı boyunca hiçbir itirazı kayıt ileri sürmeyen ve T.T.K mad. 20/3 gereğince ihtar ve ihbarda bulunmayan alacaklı olduğunu ileri sürüp temerrüde düşürmeyen davacının, ticari ilişki bittikten sonra ileri sürdüğü iaddiaların alacak ve faiz taleplerinin himaye edilemeyeceğin açık olduğunu, aksinin Medeni Kanunun 2. maddesinde açık olduğunu beyanla davanın reddine, vekalet ücreti ve mahkeme masraflarının karşı tarafa aidiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Yapılan yargılama sonucu mahkememizin ———- Karar sayılı ilamı ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararı davalı taraf temyiz etmiştir.
—–. Sayılı ilamı ile; “Davacı, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davalı tarafından sözleşmeye aykırı prim uygulamaları nedeniyle fazladan ve haksız olarak kesildiğini iddia ettiği prim faturaları bedellerinin—- ilişkin fatura bedellerinin, — fatura bedellerinin ve cari hesap alacağının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Ne var ki, davacı tarafından davalıya düzenlenen ve davacının davalıdan olan cari hesap alacağından kesilmek suretiyle tahsil edilen prim, —– faturalarının davacı defterlerinde kayıtlı olduğu ve davacının taraflar arasındaki ticari ilişkinin devamı süresince ihtirazi kayıt ileri sürülmeden ödendiği, davacının ticari ilişki sona erdikten sonra geçmişe yönelik olarak talepte bulunduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu durumda, dava konusu faturaları defterlerine kaydeden ve ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin ödeyen davacının cari hesap alacağı dışındaki anılan faturalar nedeniyle talepte bulunamayacağı gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Öte yandan, davacı cari hesap alacağını talep etmekte haklı ise de, dava tarihinden önce davalı temerrüde düşürülmediğinden ıslahla arttırılan miktara dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi de isabetsiz olduğu” gerekçesi ile mahkememiz kararının bozulmasına karar vermiştir.
Sonrasında yapılan yargılama sonucu mahkememizin——– Karar sayılı ilamı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararı davalı taraf temyiz etmiştir.
—————Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davalının davacıya düzenlediği ve davacının davalıdan olan cari hesap alacağından kesilmek suretiyle tahsil ettiği pirim—- farkı faturalarının davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının ticari ilişkinin devamı süresince ihtirazi kayıt ileri sürmeden davalıya ödediği ve davacının ticari ilişki sona erdikten sonra geçmişe yönelik olarak talepte bulunduğu, ancak dava konusu faturaları defterine kaydeden ve ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin ödeyen davacının bu faturalar nedeniyle talepte bulunamayacağı, yalnızca cari hesaba yönelik talepte bulunabileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 3.998,00 TL cari hesap alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dava tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, aşan istemin reddine karar verilmiş olup, hükme karşı taraf vekillerince temyiz kanun yoluna başvurulmuştur. Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, Dava, davacının verdiği dava dilekçesi ile 8.000 TL üzerinden açılmış olup, mahkemece bilirkişi raporunun alınmasından sonra, davacı vekili talebini ıslah yoluyla 204.168,31 TL artırmıştır. Bu durumda mahkemece vekalet ücretine esas reddedilen tutar hesaplanırken ıslah yoluyla artırılan miktarın da dikkate alınarak, kendini vekil ile temsil ettiren davalı yararına vekalet ücretinin nisbi vekalet ücreti olarak takdir edilmesi gerekirken eksik hesaplama ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu ” gerekçesi ile mahkememiz kararının bozulmasına karar vermiştir.
Görüldüğü üzere Sayın Yargıtay’ın belirttiği ve mahkememizin de uyma kararı verdiği bozma ilamı mahkememizin kararını yalnız davalı yan lehine hükmedilen vekalet ücreti yönünden bozmuş olup diğer yönleri ile mahkememizin —- tarihli ilamı kesinleşmiştir. Mahkememizce sehven vekalet ücretinde yapılan hata düzeltilmek sureti ile içerik itibariyle kesinleşen 14.03.2019 tarihli hüküm hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin —–
“1-Davanın kısmen kabulü ile ;
3.998,00 TL cari hesap alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı lehine hükmedilen alacak kalemini dava tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına,
Aşan istemin reddine,” dair kararının kesinleşmesi nedeni ile YENİDEN KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA
2-Yargılama gideri ve vekalet ücretine dair sair hususların gerekçeli kararda açıklanmasına,
KARAR HARCI
4-Alınması gerekli 68,27 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 18,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 49,87 TL’nin davalıdan tahsiline hazineye irad kaydına,
AVUKATLIK ÜCRETLERİ
5————- tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 3.998,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6——-tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 23.021,92 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
DİĞER YARGILAMA GİDERLERİ
7-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 273,10 TL harcın peşin alınan 18,40 TL harç ile 3.488,00 TL ıslah harcı toplamından mahsubuna, fazla yatırılan 3.233,30 TL harcın karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
8-Davacı tarafından dava açılırken harç olarak yatırılan 39,70 TL harç, 273,10 TL karar ve ilam harcı, toplamı 312,80 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafından sarfedilen 635,05 TL posta ve bilirkişi ücretinin davanın kabul ve red oranı gözetilerek 11,94 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan 623,11 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Davalı tarafından sarfedilen 138,80 TL posta ücretinin davanın kabul ve red oranı gözetilerek 63,64 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan 75,16 TL’nin davalı üzerinde bırakılmasına,
11-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olduğuna dair davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı