Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/145 E. 2022/365 K. 26.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/145 Esas
KARAR NO: 2022/365
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/07/2020
KARAR TARİHİ: 26/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin defterlerinde kayıtlı ve faturalı alacağının uzun süre ödenmemesi üzerine borçlu/davalı şirket aleyhine——sayılı icra dosyası ile cebri icra yoluna başvurulduğunu, davalı şirketin süresi içinde takibe itiraz ettiğini, takibin durduğunu, davalı şirketin takibe itirazında haksız olduğunu beyan ederek —– icra dosyasına yapılan haksız ve hukuka aykırı itirazın iptaline ve takibin devamına, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla takip tarihi olan —- tarihinden itibaren reeskont faizi ile tahsiline, kötüniyetli ve haksız itiraz eden borçlu/davalının % 20 ‘den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili tarafından dava dosyasına ibraz edilen — cevap dilekçesinde özetle; tarafların ticari ilişkilerini cari hesap üzerinden yürüttüklerini, — çalışmalarına rağmen davacı şirketin anlaşılan vade gününü beklemediğini, buna rağmen davacı tarafın davalı şirket aleyhine —–dosyası ile haksız icra takibi başlattığını, taraflarından yetki itirazında bulunulduğunu, haksız takibe itiraz edildiğini ve takibin durdurulduğunu, takibe konu edilen miktarın haksız bir talep olduğunu, davacı ile yapılan cari hesap ödeme anlaşması uyarınca takip tarihinde muaccel olmuş bir borcunun bulunmadığını, ticari defterler ve cari hesap ekstreleri incelendiğinde davacının alacağının henüz muaccel olmadan icra takibine konu edildiğinin ortaya çıkacağını beyan ederek davanın reddine ve lehlerine %20’den az olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava, İİK 67. Maddesi kapsamında tacirler arasındaki ticari alım satım ilişkisine dayalı fatura alacağının tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
—- takip dosyası celp edilmiş incelenmesinde; davacı-takip alacaklısı tarafından davalı-takip borçlusu aleyhine — tarihinde asıl alacak —- tutarındaki alacağın, fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu, ödeme emrinin borçluya — tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından verilen — günlük süre içerisinde —- tarihli itiraz dilekçesi sunulduğu, itiraz dilekçesinde borca ve fer’ilerine itiraz edildiği, icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğu, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmediği görülmüştür.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi — tarafından düzenlenen— tarihli rapora göre; davacı şirketin — ticari defter kayıtları incelendiğinde taraflar arasında cari hesap ilişkisinin bulunduğu, davacı şirketin davalı şirket ile olan ticari münasebet kayıtlarını —- hesabında izlediği, hesap içeriği incelendiğinde — borç bakiyesi devrettiği, —yılında davacı şirketin davalı şirkete —bedelli fatura düzenlediği, davalı şirketin ise davacı şirkete — iade faturası düzenlediği, davalı şirketin —- ödeme yaptığı, davacı şirketin ticari defter kayıtlarına göre davacı şirketin davalı şirketten takip tarihi itibariyle —- alacaklı olduğu, davalı şirketin—- ticari defter kayıtları incelendiğinde; davalı şirketin davacı şirket ile olan ticari münasebet kayıtlarını —-hesabında takip ettiği, davalı şirketin davacı şirket tarafından düzenlenen faturaları ticari defterine kayıt ettiği, tarafların ticari defter kayıtlarının birbirini doğruladığı, davalı şirketin ticari defter kayıtlarına göre de takip tarihi itibariyle davalı şirketin davacı şirkete — bakiye farkı dışında —- alacaklı olduğu, davalı şirketin adında düzenlenen faturalardan sonra çek ve havale yolu ile ödemelerde bulunduğu, bu durumun kısmi kabul anlamına geldiği, tarafların — incelendiğinde her iki tarafın da —- bildirimde bulundukları, davacı şirket tarafından düzenlenen faturaların, davalı şirket tarafından —- beyan edilmiş olması, faturaları ticari defterlerine işlemiş olması, fatura tarihlerinden sonra ödeme yapmış olması davalı şirketin adına düzenlenmiş olan fatura muhteviyatı malzemeleri teslim almış olduğuna karine teşkil ettiğini, davalı şirketin söz konusu fatura bedellerini ödediğini tevsik edici belgelerle ispatlaması gerektiğini, davalı şirketin ticari defter kayıtlarına göre de davacı şirketin davalı şirketten takip tarihi itibariyle —- alacaklı olduğu hususları tespit edildiğini bildirmiştir.
Davacı, davalıya mal/hizmet teslim ettiğini/ifa ettiğinden bahisle alacaklı olarak icra takibinde bulunmuş olup, —– takibinde talep etmiş olduğu alacağının varlığını ispatlamak ile yükümlüdür.
6100 sayılı HMK 200. maddeye göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri —- geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle —- aşağı düşse bile senetsiz ispat edilemez.
Faturaya dayalı alacak taleplerinde tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ve mal teslimini ispatlamaz. Yine faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olması da fatura içeriği malların/ hizmetin teslimini/ ifasını kanıtlamaya yeterli değildir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesinde ” Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK m:222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK m:222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK m:222/4).” hükümlerine amirdir.
Yukarıda verilen yasa maddeleri ve TTK 82. maddesi gözetildiğinde ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür.
İİK madde 67 gereğince, itirazın iptali davasının itirazın tebliğinden itibaren, 1 yıl içinde açılması gerekir. Hak düşürücü süreler, dava şartı olup taraflar ileri sürmese de mahkemece resen gözetilir. Somut olayda icra takibindeki, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmemesi nedeniyle İİK’nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü sürenin başlamadığı anlaşıldığından davanın süresi içinde açıldığı kabul edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında faturaya dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, taraflar arasındaki ihtilafın sözleşme ilişkisi bulunup bulunmadığı, var ise takip dayanağı belgeye konu mal ve/veya hizmetin teslim edilip edilmediği ve/veya sunulup sunulmadığı hususundan kaynaklandığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için defter incelemesine karar verildiği, davacının ticari defterlerinde davalıdan takip tarihi itibariyle — alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerine göre davacıya —borçlu olduğu, HMK. 221. maddesi gereği —– resen dosyaya kazandırılması gerektiği —– bildirimlerine göre takibe konu faturaların davalı tarafından vergi dairesine bildirildiği, bu halde davalının—- aksini ispatlaması gerektiği, borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği—- davalının kendi ticari defterlerindeki kayıtların aleyhine delil teşkil edeceği ——–, davalının kendi ticari defter kayıtlarının aksini yazılı delille ispatlaması gerektiği, dosyada böyle bir ispat aracının bulunmadığı, davalının yemin delili hatırlatılmasına rağmen bu delile dayanmadığı, bu itibarla davacının davalıdan takip tarihi itibariyle —– olduğunun sabit olduğu, İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması ve alacağın likit ve belli olması gerektiği, bu nedenle alacağın likit olması ve diğer icra inkar tazminatına hükmedilebilme şartlarının olayda gerçekleşmesi nedeniyle, hüküm altına alınan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KABULÜ İLE ; —icra dosyasına davalının yaptığı itirazın iptaline; takibin aynen devamına,
2-Asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli karar harcı 713,42 TL’den peşin olarak yatırılan 126,14 TL’nin mahsubu ile 587,28 TL eksik harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 126,14 TL peşin harcın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 62,20 TL ilk dava masrafı, 304,00 TL tebligat-müzekkere gideri, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.366,20 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafça sarfedilen yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
9—— takip sayılı icra dosyasının karar kesinleştiğinde iadesine,
10- Arabuluculuk aşamasında yapılan ve Hazine tarafından karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 6831 sayılı Kanuna göre davanın açılmasına sebebiyet veren davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, ———Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
26/04/2022