Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/75 E. 2021/708 K. 23.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/75 Esas
KARAR NO : 2021/708

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 04/10/2017
KARAR TARİHİ : 23/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında vekiller huzurunda Avukatlık Kanunun 35/A maddesi gereğicne ilam hükmünü haiz — şekilde tutanak imzalandığını, müvekkili ..—yetkilisi ve sorumlusu olduğu —- sahipleri ile yapılan sözleşmeler gereği hak ve yetkilerinin kullanılmayacağını taahhüt ettiğini,— sözleşmeleri kaldırdığını, davalının da bu taahhüt —— yeniden sözleşme akdettiğini, bu taahhüt gereği müvekkilinin zararının ödenmesi için 2.500.000 TL ödemeyi kabul, beyan ve taahhüt ettiğini, bu ödemenin iki aşamaya bölündüğünü ve belirlenen vadelerde yargılama aşamasında netleşeceği üzere tamamlandığını, müvekkilinin üzerine düşen edimleri yerine getirdiğini, davalının ise ödemeden imtina ettiğini, bu sebeple davalı aleyhine —–dosyası ile ilamsız takip yaptıklarını ve davalının takibe itiraz ederek takibi durdurduğunu belirterek davalının yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;davacı tarafın tacir olduğunu, — ait işlerin ticari iş niteliğinde olduğunu ve TTK’ daki taraflardan— işniteliğinde olan sözleşmelerin kanunda aksine hüküm olmadıkça diğer taraf için de ticari sayıldığını, bir taraf için ticari nitelikteki işin karşılıklı irade uygunluğundan doğuyorsa kural olarak diğer taraf içinde ticari sayılacağını, görevli mahkemenin —- Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davacı ..—– malikleri ile arasında akdedilmiş — karşılığı — vaadi sözleşmesi bulunmadığını, bu nedenle, uzlaşma tutanağının … tarafından ifası imkansız ve mümkün olmadığından bu yönüyle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 27 ve ilgili maddeleri gereğince sözleşme kesin olarak hükümsüz olduğunu, bu nedenle husumet yokluğu nedeniyle reddine, malum olduğu üzere 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun — olduğunu, Türk Medeni Kanunu’nun 2.maddesi gereğince “herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır” olduğunu, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasının hukuk düzeni korumaz şeklinde düzenlendiğini, — imzalanmadığından– kişilik yönünden taraf sıfatı bulunmadığını, davacı taraf edimini tam ve eksiksiz olarak ifa etmemiş iken müvekkil şirketten edimin ifasını talep edemeyeceğini, bu nedenlerle haksız ve yasal dayanaktan yoksun, TMK.2 ve 3 ‘ncü maddelerine aykırı olarak ikame edilen ve yasal şartları bulunmayan davanın reddine, kötüniyetli olması sebebiyle %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmolunmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini; talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE;
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce davaya konu — Esas sayılı dosyası, dosya arasına alınmış, yapılan incelemede, davacı tarafça, —— tahsili talepli ilamsız takip başlatıldığı, davalı/borçlu tarafından takibe itiraz edilmekle işbu davanın açıldığı belirlenmiştir.
Dava, önce—Esas sayılı dosyasında görülmüş, verilen görevsizlik kararı üzerine yargılamaya Mahkememizin işbu esası üzerinden devam olunmuştur.
Davacı vekilince dava dilekçesinde ve aşamalarda, 25/11/2014 tarihli uzlaşma tutanağı ile davacının üstlendiği edimleri yerine getirdiği, buna — davalı şirketin yine aynı tutanakla üstlendiği edim olan 2.500.000 TL’yi davacıya ödemediği ileri sürülmüş, davalıdan tahsili talep olunmuştur.
Davalı vekilince —- taraflarının, birinci maddesi uyarınca;—- Sözleşmesi bulunmadığı, bu nedenle, — tarafından ifası imkansız ve mümkün olmadığından bu yönüyle 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 27 ve ilgili maddeleri gereğince sözleşme kesin olarak hükümsüz olduğu, davanın husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiği savunulmuştur.
Mahkememizce uyuşmazlık konusu uzlaşma tutanağının tetkikinde, 1. maddesi ile taraflarının tespit edildiği,— uzlaşmanın konusunun 2. maddede tespit edildiği belirlenmiştir.
Anılan 2. maddede “—— olarak veya — yapılmış olan——–sözleşmelerinden doğan hak ve yetkilerin kullanılmaması ——- içermektedir. Burada, mevcut —— ——dahil olmak üzere herkesin yararına olması açısından mümkün olan en—- —- yardımcı olmak ve —- olmak amaçlanmıştır. Bu sebeplerle …, imzalanmış olan —-doğan haklarını ———- öngörülmüştür.
Davacı kısaca, sözleşmelerden doğan haklarını davalı —- kullanmamayı taahhüt etmiş, buna karşılık olarak davalı tarafın edimi de aynı tutanağın 3/5. maddesi ile 2.500.000,00 TL olarak kararlaştırılmış, ödemenin ne suretle yapılacağı ise uzlaşma tutanağının 3/6. maddesinde açıklanmıştır.
Bu noktada öncelikle davalı tarafın, sözleşmenin konusunun imkansız olması nedeniyle TBK’nun 27. maddesi gereğince hükümsüz olduğu yönündeki savunmaları göz önünde bulundurulmuştur.
—– sözleşmenin konusunun imkânsız olması, sözleşmenin kural olarak kesin hükümsüzlüğü sonucunu doğurur. TBK m. 27/I uyarınca sözleşmenin geçersizliğine yol açması için imkânsızlığın sözleşmenin kuruluşu sırasında (başlangıçtaki imkânsızlık) mevcut olması gerektiği kabul edilir. Bu imkânsızlık maddi veya hukuki olabilir . Başlangıçtaki imkânsızlık, hukuki sonuçlarının farklılığı bakımından— olarak ikiye ayrılır. Türk Borçlar Kanununda (TBK m. 27/I) başlangıçtaki —– özgürlüğünün sınırı olarak düzenlenmiştir . Başlangıçtaki —- sözleşme konusunun sözleşmenin yapıldığı sırada borçlu da dâhil olmak üzere kimse tarafından ifa edilemeyeceği anlamını taşır. Bu imkânsızlığın sözleşmenin geçersizliğine yol açması için —görüş uyarınca sürekli nitelikte olması gerektiği kabul edilir. Başlangıçtaki —-imkânsızlık sadece borçlu için mevcuttur ve bu imkânsızlık —– uyarınca sözleşmenin geçersizliğine yol açmaz.—– borçlunun yeteneğine, sağlığına, ekonomik güçsüzlüğüne bağlı olarak veya tasarruf yetkisinin bulunmaması gibi hallerde meydana gelebilir. Dolayısıyla buradaki imkânsızlık kişiseldir. Oysa —- edim borçlu dâhil herkes için imkânsızdır.”
Aynı hususta —- Karar sayılı ilamı ile vurgulandığı üzere; “Burada söz konusu olan— yani sözleşme yapıldığı sırada mevcut olan imkânsızlıktır— imkansızlık). Bu halde, konusu hukuki veya fiili sebeplerden dolayı imkânsız olan sözleşme—- yaptırımına tabidir ve başlangıçtan itibaren geçersizdir. Burada geçerli — yaptırımından bahsedebilmek için, imkânsızlık sözleşmenin konusu ile ilgili olmalı ve yalnız borçlu bakımından değil, —- ve herkes için söz konusu olmalıdır. — bir sözleşme baştan itibaren hiçbir hüküm ve sonuç doğurmaz. Fakat, sözleşme — taraflardan biri imkânsızlığı biliyor veya bilmesi gerekiyorsa ve buna rağmen diğer tarafı bundan haberdar etmemişse, bu durumda karşı tarafın uğradığı menfi zararı karşılamakla yükümlüdür.”
Davaya konu — sözü edilen —–. Buradan hareketle bir imkansızlık var ise dahi, bunun ancak bir —– sözleşmenin hükümsüz olmayacağı kanaatine varılmıştır.
Bu noktada ayrıca MK’nun 2. maddesi çerçevesinde değerlendirme yapmak gerekmiştir. Davaya konu uzlaşma tutanağında 1. maddede taraflar sayılmış, … olduğu belirtilmiş, aynı tutanağın 3/4. maddesinde ise —” ibaresi kullanılmıştır. Buradan hareketle tarafların, ilişkinin içerisinde davacı ile davacının yetkilisi bulunduğu dava dışı —– yaptıkları, husumet konusunda taraflar arasında herhangi — bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Hal böyle iken, —— tarihinde dava ve takip konusu edilmesi aşamasında, sözleşmenin —- yönünden ileri sürülen savunmanın hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olduğu, davalı tarafın bu yöndeki savunmalarına anılan gerekçeyle itibar edilemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce uzlaşma tutanağının 3/6. maddesinde ön görülen ödeme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği yönünden davalı taraf ticari defterlerinin incelenmesine karar verilmiş, rapor alınmıştır. Davalı şirket adına çıkarılan ihtarlı davetiyeye rağmen davalı tarafça ticari defterleri incelemeye sunulmamış, ibrazdan kaçınılmıştır.
Alınan —– tarihli rapor ile özetle; davacı — dava konusu alacağın kaynağını oluşturan — Tutanağı’nın tarafı durumunda olmadığı dolayısıyla da bu davada taraf sıfatının bulunmadığı, bir an için davacı …— tutanağın tarafı durumunda olduğu ve dolayısıyla bu davada taraf sıfatının bulunduğu farz edildiği takdirde;———- — anlaşıldığından tutanakta sözü edilen şartların gerçekleştiği ve dolayısıyla da davacının davalı —- tutanakta taahhüt edilen — bedeli tutarının ödenmesini talebe hak kazandığı kanaati bildirilmiştir.
Davaya konu uzlaşma tutanağı ile, davalı şirket, davacı ….—- şartları yerine getirmesi halinde ödeme taahhüdünde bulunmuş olmakla, alınan raporda husumete ilişkin tespitlere Mahkememizce itibar olunmamıştır.
Sözleşmede, davacıya yüklenen edimin yerine getirilip getirilmediği yönünden yapılan bilirkişi incelemesi ———- hizmet bedeli ödemesi koşullarının gerçekleştiği tespiti yapılmış, taraflarca anılan tespite itiraz olunmamış olmakla, bundan başka davacı tarafça davanın tüm aşamalarında, tutanak ile kendisine yapmama şeklinde yüklenen edimi ifa ettiği ileri sürülüp, aksi davalı tarafça hiçbir aşamada ileri sürülmemiş olmakla ve olumsuz edimin ispatı davacı taraftan beklenemeyeceğinden, Mahkememizce de rapordaki bu —- olunarak davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulü ile;—– esas sayılı takibine yapılan itirazın iptali ile takibin aynen devamına,
Alacağın %20’si icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 170.775,00 TL karar ve ilam harcından 30.193,75 TL peşin harç mahsubu ile bakiye 140.581,25 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —–göre hesaplanan 108.825,00 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL başvuru harcı ve 30.193,75 TL peşin harç toplamı:30.225,15‬ TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 4.500,00 TL bilirkişi ücreti 440,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam: 4.940,00 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince talep halinde karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.