Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/676 E. 2022/857 K. 29.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/676 Esas
KARAR NO : 2022/857

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/12/2020
KARAR TARİHİ : 29/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacı ile davalı ——arasında 06.11.2014 tarihli ve ticari amaçlı olarak düzenlenen kambiyo senedi, lehtar ——tarafından kendisine ait diğer davalı——şirketine ciro edilmiş, daha sonra ise bu şirket tarafından da diğer davalı—–ciro edildiğini, söz konusu kambiyo senedindeki temel ilişkide; 2014 yılı içinde davacı ile——. şirketinin sahibi——- arasında gerçekleştirilen sözlü sözleşme ile şirkete ait bazı makinelerin satımı konusunda 23.500,00 TL karşılığında anlaşıldığını, davalı —— diğer davalı şirketi kapatacağını beyan edip, sözü geçen makineleri uygun fiyata vereceğini davacıya beyan ettiğini ve davacının da bu teklifi kabul ettiğini, bu kapsamda davacının, icra takibine konu bonoyu düzenleyerek davalı —– teslim ettiğini, davacının edimini ifa etmesine karşılık, davalı——- sözü geçen makineleri davacıya teslim etmediğini, davacının malın teslim edilmemesinden kaynaklı olarak davalı -lehtar ——-karşı bedelsizlik defiini aynı zamanda diğer davalılara karşı da ileri sürebileceğini, nitekim davaya konu bonoyu ilk cirolayan şirketin lehtarın sahibi olduğu şirket olduğunu, senedin arka yüzünde de görüleceği üzere şirket kaşesinde imzası bulunan kişinin de lehtar ——- olduğunu, son olarak davalı şirketin senedi yine muvazaalı bir şekilde diğer davalı ——- devrettiğini, ciranta ve hamil, senedin bedelsiz olduğunu bile bile, kambiyo senedindeki temel ilişkiden kurtulmak maksadıyla söz konusu senedi devraldığını, davalı şirketin ve son hamilin kötüniyetli olduğunu, bu kapsamda senet hamili ——- ile diğer davalı şirket arasında da temel borç ilişkisi bulunmadığını ileri sürerek davanın kabulü ile davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine,——–Esas sayılı dosyasının tedbiren durdurulmasına, dava sonunda takibin iptaline, davalı-alacaklı kötü niyetli olduğundan asıl alacak miktarının %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, icra dosyasına ödenen meblağın davalı-alacaklı ——- istirdadına, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı——-vekili cevap dilekçesinde özetle, TTK 681 ve devam eden maddeler hükümleri gereğince her devir ciro ve teslim yoluyla yapıldığını ve ciro ve teslimle senede ait tüm hakların devralana geçtiğini, 6102 sayılı TTK nun 687. madde hükmü gereğince; “bir kambiyo senedi nedeniyle kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan defileri başvuran hamile karşı ileri süremez, meğer ki hamil bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.” yasal düzenlemeler çerçevesinde, davacının bir kambiyo senedini düzenleyerek ciro yoluyla ona mücerretlik kazandırdığını ve bono kim tarafından ibraz edilirse edilsin bedelini ödeme taahhüdü altına girdiğini, bu durumda dava dilekçesinde ileri sürülen bedelsizlik itirazını sadece bonoda lehtar olarak gözüken kişiye karşı ileri sürebileceğini, bonoyu geçerli ve koşulsuz bir ciro ile devralan müvekkiline karşı söz konusu kişisel defilerin ileri sürülmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin dava konusu bonoyu işçi alacaklarına dair ilamların icrasına ilişkin takip dosya alacaklarına mahsup edilmek üzere aldığını ve hem davacı hem de cirantalar aleyhine icra takibi başlattığını, davacının işbu dava ile haksız yere tedbir kararı almak suretiyle müvekkilinin ödemelerini aksatmak ve pazarlığa girmek suretiyle bir şekilde borç ödemekten kurtulmak gayesinde olduğunu, bu nedenle icranın durdurulmasına yönelik her türlü talebinin reddi ile davanın reddini talep etmiştir.Diğer davalılar ——vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının davasında tamamen haksız ve kötüniyetli olduğunu, müvekkili —— bulunan fabrikasında Yüksek Gerilim Hattı direklerinin imalatı ve bu imalat için gerekli makinelerin kiralaması konusunda sözleşme akdettiğini ve sözleşmenin ifası için —– fabrikada çalıştıklarını,—— müvekkili ——– borç para aldığını ve karşılığında da dava konusu senedi 06.11.2014 tarihinde tanzim ederek müvekkiline verdiğini, dava konusu bono üzerinde de “nakden” kaydı olduğunu, müvekkilinin davalı—– tarafından düzenlenen, davacı—— makine satış faturasının 30.04.2015 tarihli olduğunu, davacı——Noterliğinin 08.09.2015 tarih ve ——-sayılı ihbarnamesi ile bu faturaya itiraz ederek, faturada belirtilen miktar, cins, fiyat ve tutarın tamamına itiraz ettiğini, böyle bir satış ilişkisi olmadığını belirttiğini, ancak itirazında makine satışı karşılığı verdiğini iddia ettiği dava konusu senet hakkında hiçbir itirazda bulunmadığı gibi, senetten hiçbir şekilde bahsetmediğini, bu hususun hayatın olağan akışına tamamen aykırı olduğunu, davacı——bu fatura bedelini ——- ödemediği gibi, nakit aldığı para karşılığı müvekkiline verdiği senedi haksız ve kötüniyetli iddia ve beyanlarla sırf miktarları aynı olduğundan satış ilişkisine bağlayarak ödememe çabasına girdiğini belirterek haksız ve kötüniyetli davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; davacının takip konusu 12.12.2015 ödeme tarihli, 06.11.2014 düzenleme tarihli, 23.500,00 TL bedelli senetten kaynaklı davalılara borçlu olmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davasıdır.Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı ile davalı ——arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, var ise dava ve takip konusu 12.12.2015 ödeme tarihli, 06.11.2014 düzenleme tarihli, 23.500,00 TL bedelli senedin davalı —— ne için verildiği, makina satışı için verildi ise davalı —– ——- anlaşma gereği üzerine düşen edimi yerine getirip getirmediği, diğer davalılar ——- senedi iktisapta kötüniyetli olup olmadıkları bu itibarla dava konusu senet sebebiyle davalı tarafın davacıdan alacaklı olup olmadığının tespitine ilişkindir.Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, ön inceleme duruşması sonrası dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile, uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanmıştır.
—— Esas sayılı dosyası celp edilmiş incelenmesinde; ilk önce davalı—– tarafından davalılar——–aleyhine, 12/1/2/2015 vade tarihli, 23.500,00 TL bedelli senede dayalı olarak ——esas numarası üzerinden 01/02/2016 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatıldığı, yetki itirazı üzerine dosyanın——- Esas sayılı dosyası üzerinden görülmeye devam olunduğu anlaşılmıştır.Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının davalı——– ile bu kişinin fabrikasındaki bazı makinaların satımı konusunda anlaşma yapıldığı, anlaşma karşılığı ödemenin ifası amacıyla takip konusu senedin davalıya verildiği ancak makinaların teslim edilmediğinin iddia edildiği, davalı ——-ise senedin borç para verildiği için buna karşılık davacı tarafça düzenlendiğini savunmuş olup davacı kıymetli evraktan dolayı öncelikle senet lehtarına karşı borçlu olmadığını yazılı delillerle ispatlaması gerektiği, diğer davalılar ——- ise senedi bile bile borçlunun zararına olacak şekilde iktisap ettiklerini ispatlaması gerektiği, davacı tarafça davalı şirket tarafından düzenlenen 30/04/2015 tarihli, KDV dahil 23.500,00 TL bedelli faturanın ——- sayılı ihbarnamesi ile bu faturanın iade edildiği, ihtarname içeriğinde faturada belirtilen miktar, cins, fiyat ve tutardaki mal satışına tümü ile itiraz ettiği, davalının ise senedi nakten kaydı ile birlikte borç para karşılığı düzenlendiğinin savunulduğu, davacının senedi mal satış işlemi ile ilgili verdiğini ve malların teslim edilmediğini ispatlayamadığı, bu nedenle——– aleyhine açılan davanın reddi gerektiği, diğer davalılar yönünden ise; TTK m.659/2,687, 825/2 maddeleri kapsamında, senedi iktisap ederken bilerek borçlunun zararına hareket edilmiş ise, borçlu senedi düzenleyen veya önceki hamillere karşı sahip olduğu kişisel defileri son hamile karşıda ileri sürebileceği, bilerek borçlu zararına hakaret için, bilmek yeterli olmayıp hamilin kastının arandığı, kastın varlığını kanıtlama yükü borçluda ise bu kuralın katı biçimde uygulanmaması gerektiği, tanık dahil her türlü delile ispatın mümkün olduğu, davacının dinlenen tanıklarının beyanlarına ve diğer tüm delillere göre davalılar ——- iktisapta borçlu zararına hareket ettikleri kanaatine varılamadığı anlaşılmakla davacının davalılar ——-aleyhine açılan menfi tespit ve istirdat davasının ayrı ayrı reddine dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı tarafından davalılar——- aleyhine açılan menfi tespit ve istirdat davasının ayrı ayrı REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70 TL karar harcının yatırılan toplam 826,53 TL harçtan mahsubu ile 745,83 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraflarca sarfedilen yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte ——- nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
7- Karar kesinleştiğinde —— Esas sayılı dosyasının iadesine,Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.