Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/646 E. 2022/168 K. 22.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/646 Esas
KARAR NO: 2022/168
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/12/2020
KARAR TARİHİ: 22/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin —-kurduğunu, bu kapsamda donanım, ———- için —-verdiğini, davalı şirket ile müvekkili şirket arasında —- tarihinde yeni ——– imzalandığını, sözleşme gereğince müvekkili şirketin —- kurduğunu, gerekli donanım ve malzeme satışını yaptığını ve aylık hizmetlerini sürdürdüğünü, buna rağmen davalı şirketin müvekkili şirkete karşı yükümlülüklerini yerine getirmediğini, karşılığında ödemeleri gerçekleştirmediğini, bunun üzerine müvekkili şirketin — tarihinde davalı aleyhine—-dosyası ile icra takibi başlattığı, davalının icra takibine itirazı sonrası takibin durduğunu belirtmiş olup, davanın kabulüne, davalının icra takibine yapmış olduğu haksız ve kötü niyetli itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere davalı şirketin aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:Davalı taraf usulüne uygun dava dilekçesi tebliğine rağmen davaya cevap vermemiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, İİK 67. Maddesi kapsamında tacirler arasındaki ticari alım satım ilişkisine dayalı fatura alacağının tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
————celp edilmiş incelenmesinde; davacı-takip alacaklısı tarafından davalı-takip borçlusu aleyhine — tarihinde asıl alacak + işlemiş faiz toplamı —- tutarındaki alacağın, fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu, ödeme emrinin borçluya —- tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından — günlük süre içerisinde —– tarihli itiraz dilekçesi sunulduğu, itiraz dilekçesinde borca ve fer’ilerine itiraz edildiği; icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğu, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmediği görülmüştür.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi — tarafından düzenlenen — tarihli rapora göre; davacının —– yıllarına ilişkin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında yapıldığı, TTK ve VUK hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu, davalı şirket tarafından ticari defter ve belge ibrazında bulunulmadığından, davalı şirket defterleri üzerinde usul ve hesap incelemesinin yapılamadığı, takip konusu açık hesap alacağını oluşturan —- içeriği hizmet ifasına ilişkin faturaların davalı şirket tarafından davacıdan alınan mal veya hizmete anlamında kendi —— bulunduğu, hiç kimsenin başkasına ait faturayı sebepsiz yere kendi defterlerine kendi borcu olarak yazmayacağı,—– olarak kendi aleyhine —— beyan etmeyeceğinden işbu fatura malların davalı şirkete teslimine ilişkin karinelerin oluştuğu, bu kez ispat yükünün yer değiştirerek ödemenin yapıldığının ispat yükünün davalı şirkete geçtiği, davalının işbu malları almadığını veya fatura bedellerinin tamamını ödediğini ispat etmesi gerektiği, bu hususta dosya kapsamında somut herhangi bir belge bulunmadığından davacının —– alacağının bulunduğu, tacir olan taraflar arasında düzenlenmiş sözleşme ya da haricen başkaca somut belgede ödeme vadesi bulunmadığı ve davacının davalıyı temerrüde düşürdüğüne ilişkin tebliğ şerhine havi ihtarname ya da eş değer belge bulunmadığından, takip öncesinde davacı alacağının muaccel olmadığından davacının takip öncesi faiz talebi yerinde olmadığı, ancak, —- kısmen ya da tamamen davacı lehine hüküm kurması halinde; tarafların tacir olması, işin ticari iş olması, temerrüt faiz oranının önceden kararlaştırılmamış olması münasebetiyle, takip sonrasında hükmolunacak davacı alacağı için ——– avans faiz talebinin yerinde olduğu,
icra inkâr tazminatı ve sair hususların mahkeme münhasır takdiri içinde kaldığı tespit edilmiştir.
Davacı, davalıya mal/hizmet teslim ettiğini/ifa ettiğinden bahisle alacaklı olarak icra takibinde bulunmuş olup, Türk Medeni Kanunu m:6 gereği icra takibinde talep etmiş olduğu alacağının varlığını ispatlamak ile yükümlüdür.
6100 sayılı HMK 200. maddeye göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ——- geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ——- aşağı düşse bile senetsiz ispat edilemez.
Faturaya dayalı alacak taleplerinde tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ve mal teslimini ispatlamaz. Yine faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olması da fatura içeriği malların/ hizmetin teslimini/ ifasını kanıtlamaya yeterli değildir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesinde ” Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK m:222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK m:222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK m:222/4).” hükümlerine amirdir.
Yukarıda verilen yasa maddeleri ve TTK 82. maddesi gözetildiğinde ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür.
İİK madde 67 gereğince, itirazın iptali davasının itirazın tebliğinden itibaren, —- yıl içinde açılması gerekir. Hak düşürücü süreler, dava şartı olup taraflar ileri sürmese de mahkemece resen gözetilir. Somut olayda icra takibindeki, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmemesi nedeniyle İİK’nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü sürenin başlamadığı anlaşıldığından davanın süresi içinde açıldığı kabul edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında faturaya dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, taraflar arasındaki ihtilafın sözleşme ilişkisi bulunup bulunmadığı, var ise takip dayanağı belgeye konu mal ve/veya hizmetin teslim edilip edilmediği ve/veya sunulup sunulmadığı hususundan kaynaklandığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için defter incelemesine karar verildiği, davacının ticari defterlerinde davalıdan takip tarihi itibariyle —– alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerini sunmadığı, davalı tarafa 7251 Sayılı Kanun ile değişik HMK’nın 222. Maddesi gereği “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” halinde ibraz eden tarafın ticari defter ve kayıtlarının aleyhe delil sayılacağının ihtar edildiği, HMK. 221. maddesi gereği —– resen dosyaya kazandırılması gerektiği ———- davalının —-bildirimlerine göre takibe konu faturaların davalı tarafından — bildirildiği, bu halde davalının —–aksini ispatlaması gerektiği, borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi —- halinde alacaklının —-HMK’nın 222. maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği —- davalının kendi ticari defterlerindeki kayıtların aleyhine delil teşkil edeceği —– davalının kendi ticari defter kayıtlarının aksini yazılı delille ispatlaması gerektiği, dosyada böyle bir ispat aracının bulunmadığı, davalının yemin deliline de dayanmadığı, ayrıca bu itibarla davacının davalıdan takip tarihi itibariyle—– alacaklı olduğunun sabit olduğu, fatura düzenlenmesinin borçluyu temerrüde düşürücü nitelikte bir işlem olmadığı, fatura tarihinin faize başlangıç yapılamayacağı, takip işlemi öncesi temerrüt faizi talep edilebilmesi için borçlunun alacak miktarını gösterir ve ödeme talebini içerir bir ihtarla temerrüde düşürülmesi ya da borcun ödeneceği günün tarafların anlaşmasıyla kesin olarak belirlenmesi —- gerektiği, iş bu davada davalının takip öncesi temerrüde düşürülmediği, bu haliyle işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı, İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması ve alacağın likit ve belli olması gerektiği, bu nedenle alacağın likit olması ve diğer icra inkar tazminatına hükmedilebilme şartlarının olayda gerçekleşmesi nedeniyle, hüküm altına alınan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE; —-takip sayılı icra dosyasına davalının — yönünden yaptığı itirazın iptaline; takibin —- asıl alacak üzerinden aynı koşullarla aynen devamına, davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine,
2-Kabul edilen asıl alacağın %20′ si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli karar harcı 6.672,09 TL’den peşin olarak yatırılan toplam 1.266,54 TL’nin mahsubu ile 5.405,55 TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 62,20 TL ilk dava masrafı, 1.266,54 TL peşin harç, 177,60 TL tebligat-müzekkere-posta, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.506,34 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre(%93Kabul) 2.334,42 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça sarfedilen yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesaplanan 13.229,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Karar kesinleştiğinde —– sayılı dosyasının iadesine,
8-Arabuluculuk aşamasında yapılan ve Hazine tarafından karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 6831 sayılı Kanuna göre davanın açılmasına sebebiyet veren davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
9-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, ——– Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
22/02/2022