Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/624 E. 2022/7 K. 11.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/624 Esas
KARAR NO: 2022/7
DAVA: Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/12/2020
KARAR TARİHİ: 11/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; davacı şirketin, —- firma olduğunu, davalı şirketin ise ihracat yapan şirketlerin ticari faaliyetlerinin korunması bakımından kredi sigortası programları uyguladığını, bu çerçevede davalı şirketin,—— sözleşme ile ihracatta yaşanacak sözleşme kapsamındaki riskleri sigorta ettiğini, davacı şirketin —- yapmış olduğu satışlar nedeni ile davalı bankaya alıcı bildiriminde bulunduğunu, alıcı firmanın vade tarihi geçmiş ödemeleri nedeni ile sigorta poliçesi kapsamında alacak tazmini için başvurulmuş ise de bankanın—- ile tazminat taleplerinin haksız ve mesnetsiz olarak reddettiğini, ret yazısına takiben hem ilgili yazıya cevap ve itiraz niteliğinde, hem de alacaklarının ödenmesi hususuna ilişkin olarak ihtarname gönderildiğini, ancak bir cevap ya da ödeme gelmediğini, poliçe incelendiğinde davalının —- edilen malların brüt fatura tutarını vade tarihinden itibaren —-durumunu sigorta kapsamındaki risklerden —-statüsünde kabul ettiğini, buna karşm davalının bu hüküm yokmuşçasına poliçenin—-fatura keşide larihini takip eden —- kapsadığının belirtilmiş olmasına rağmen, yine—- daraltıcı mahiyette hüküm konulmasının sözleşmenin iki maddesi arasında çelişki oluşturduğunu, sigorta sözleşmelerinin tek taraflı olarak hazırlandığını ve hiçbir maddesinin değiştirilmesine olanak tanımayan güçlü tarafın zayıf tarafa bütün iradesini dikta ettiği metinlerden oluştuğunu, Borçlar Kanununun bu husus öngörerek böyle durumlarda zayıf tarafın aleyhinc oluşturulabilecek hükümlerin hiç yazılmamış gibi addedileceğinin belirtildiğini, bu nedenle aslında —- sözleşmeye yazılmamış sayılması gereken bir madde olduğunu, anılar maddeye dayanılmasının kötü niyetin açık bir iladesi olduğunu belirterek sigorta sözleşmesi gereği gerçekleşen ticari riskler sonucu alıcı firmanın ödemediği, — tarihinden itibaren davalı bankanın sterlin cinsinden kredilere uyguladığı temerrüt faizi oranı ile işleyecek faizi ile birlikte —- alacağın tahsil tarihindeki kur üzerinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davaya konu husumetin poliçenin yürürlükte olduğu tarihte yapılan sevkiyatlardan doğan alacağın ödenmemesi halinin süresinde bildirilmemesi ile ilgili olduğunu, poliçenin —– sigorta kapsamındaki sevkiyatlar ile ilgili vade tarihinde kısmen veya tamamen ödenmemiş olan meblağları vade tarihini takip eden azami —- belirlediği usuller çerçevesinde vadesi geçmiş alacaklar aylık bildirim formu ile —- bildirilecektir.” ifadesinin yer aldığını diğer taraftan —- poliçenin diğer hükümlerine bakılmaksızm— gereğince bildirilmesi gereken hususların süresinde beyan edilmemesi ve belgelerin ibraz edilmemesi halinde — kapsamındaki her türlü yükümlülüğü ortadan kalkar” —-bu poliçenin diğer hükümlerine bakılmaksızın— — yükümlülüklerin sigortalı ve/veya satıcı tarafından yerine getirilmemesi halinde —- kapsamındaki her türlü yükümlülüğü ortadan kalkar” ifadelerinin yer aldığını, davacının ise “alıcıya sevk edilen ve alıcı tarafından kabul edilen malların brüt fatura tutarını vade tarihinden itibaren 4 ay içinde sigortalı/satıcıya ödeyememesi veya ödememesi” hükmüne rağmen sigorta tazminat talebinin reddedildiğini ifade ettiğini, fakat bu hususun riskin tanımına ilişkin olduğunu, yukarıda da ifade edildiği gibi husumet rizikonun gerçekleşmesi ile ilgili olmadığını, sigortalının yükümlülüğünü yerine getirmemesine bağlanan yaptırım ile rizikonun tanımının ayrı konular olduğunu, sigorta sözleşmesinin tarafların genel şartlara uygun davranması gerektiğini, aynı zamanda genel şartların hukuki dayanağı olan 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 11 inci maddesinde ifa edildiğini, ihracat kredi sigortası sözleşmesinin muhtevası, ihracat kredi sigortasına yönelik hususi bir genel şart bulunmadığı için kredi sigortası genel şartları kapsamında ele alındığını, bu çerçevede —ihracat kredi sigortasına ilişkin hususları içerecek şekilde değişiklik yapıldığını ve yeni —–Borç ile ilgili herhangi bir temerrüt hali, sigortalı tarafından vade tarihinden veya uzatılmış vade tarihinden itibaren 60 gün içinde sigortacıya bildirilir. —- bildirim yapılmadığı takdirde sigortalı teminattan yararlanma hakkını kaybeder” hükmünün düzenlendiğini, görüldüğü üzere poliçe hükmünün—-olmadığını, sigortalının bildirim süresine bakılmasının icap ettiğini, ödeyeceği tazminatta artış olduğunu ispatının aranacağını, fakat ihracat kredi sigortasının mal üzerinde menfaat sigortası gibi sigorta türlerinden çok farklı olduğunu, TTK’nın 1446’ıncı maddesinde belirtilen ispat yükünün ihraç kredi sigortası açısından uygulanabilir olmadığını, sigortalının geç bildirimde bulunduğunu belirterek davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilinin —-tarihli dilekçe ile davadan feragat ettiğini bildirdiği, davacı vekilinin vekaletnamesinde davadan feragat etme yetkisinin bulunduğu, belirlenmiştir.
Davalı vekilinin —- tarihli dilekçe ile feragat nedeniyle, davanın reddi halinde vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını beyan etmiştir.
Davadan feragat HMK mad. 307. uyarınca davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Feragat dilekçe ile veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. Feragatın hüküm ifade etmesi karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. Feragat hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. HMK md. 311 uyarınca feragat kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Bu doğrultuda davacı vekilinin mahkememizde açılan davadan feragat ettiği anlaşılmakla açılan davanın feragat nedeniyle reddine dair karar vermek gerekmiş ve aşagıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın feragat nedeniyle reddine,
2-Alınması gerekli 80,70 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 29.511,41 TL harcın mahsubu ile kalan bakiye 29.430,71 TL nin davacıya iadesine,
3-Davalı vekilinin vekalet ücreti talebi bulunmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından herhangi bir masraf yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6——-bütçesinden karşılanan 1.320 TL zorunlu arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.11/01/2022