Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/567 E. 2021/1347 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/567 Esas
KARAR NO : 2021/1347

DAVA : İstirdat
DAVA TARİHİ : 16/11/2020
KARAR TARİHİ : 14/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan istirdat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin alacaklı olduğu dava dışı —- dava konusu —- aldığını, davacı şirket yetkilisinin çekleri takasa vermek üzere bankaya gittiğinde cebinde bulamadığını, çalınan çeklerle ilgili —Esas sayılı dosyası ile kıymetli evrak iptali davası açıldığını, çeklerin davalı —yapması ile ortaya çıktığını, davacı şirketin ——- bulunmadığını belirtmiş; iki adet çekin istirdadına, davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı—–cevap dilekçesinde özetle; davalı banka ile davalı —arasında kredi ilişkisi kurulduğunu, borca mahsup edilmek üzere dava konusu iki adet çekin bankaya verildiğini, kredi borcunun zamanında ödenmemesi üzerine çeklerin muhatap bankaya ibraz edildiğini, ödeme yasağı nedeniyle işlem yapılamadığını, alacağın tahsili için —– sayılı dosyaları ile takip yapıldığını, davalı bankanın meşru ve iyiniyetli hamil olduğunu, bankanın kötüniyetli ve ağır kusurlu olduğuna dair herhangi bir delil sunulmadığını, ceza soruşturması başlatılmadığını belirtmiş; davanın reddine, davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava dilekçesinin usulüne uygun şekilde davalı——— tebliğ edildiği, davalının süresinde cevap dilekçesi vermediği görüldü.
Dava, TTK’nın 792. maddesi uyarınca açılan çek istirdadı ile menfi tespit istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; dava konusu çeklerin son hamili olan davalının çeki iktisabında kötüniyetli ve ağır kusurlu olup olmadığı, dava konusu çekteki ciro silsilesinin bozuk olup olmadığı, bu itibarla davalının yasal hamil olarak çekten kaynaklanan haklarını kullanıp kullanamayacağı noktalarında toplanmaktadır.
Dava, çek istirdatı istemine ilişkin olup, davacı lehtar çekin rızası hilafına elinden çıktığını ileri sürerek işbu davayı açmış, davalı ise çekin yetkili hamili olduğunu savunmuştur. 6102 sayılı TTK’nın 792. maddesinde “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790’ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiştir. Bu düzenleme uyarınca rıza hilafına elden çıktığı ileri sürülen çekin istirdatına karar verilebilmesi için davacının dava konusu yaptığı çekin yetkili hamili olduğunu kanıtlaması yanında, çeki elinde bulunduran yeni hamilin çeki kötüniyetle iktisap ettiğini ya da iktisapta ağır kusuru bulunduğunu ispat etmesi gereklidir. Bu durum karşısında davada ispat yükü çekin istirdatına karar verilmesini talep eden davacıya ait olup aksinin kabulü kıymetli evrakın ——– ortadan kaldırır.
Dava konusu çekteki ciro silsilesi düzgün olup, aksi ispatlanamadığı için davalı taraf iyiniyetli yetkili hamil konumundadır. Mevcut ciro silsilesinde bir kopukluk olmadığı anlaşılmakla çekin—-niteliği karşısında, davanın tarafları arasında davacı taraf ticari defterlerine göre herhangi bir ticari ilişki bulunmaması, davalı tarafın çeki kötüniyetli ve ağır kusurlu olarak iktisap etmiş olduğu anlamına gelmemektedir—–aynı zamanda suç oluşturması nedeniyle Hmk. m. 226 gereği yemin delilinin hatırlatılamayacağı—– dava dilekçesinde yemin deliline de dayanmamış olduğu, bu itibarla dava konusu çekin davalı tarafından kötüniyetle iktisap edildiği ve davalının iktisabında ağır kusurlu olduğunun ispat edilemediği anlaşılmıştır.
Davalı—- oturumda davacı şirkete ödeme yapıldığını, karşılığında dava konusu çeklerin alındığını, çek bedelinin ödenmediğini belirtmiş; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Yine, davalı —-tarihli oturumda, davacı şirket yetkilisine yapılan ödemelere ilişkin iki adet dekont sunulmuştur.
Çek bir ödeme vasıtası olup, kural olarak mevcut bir —-düzenlenip teslim edildiğinin kabulü gerekir. İspat yükü üzerinde olan davacının bu karinenin aksini, yani dava konusu çeklerin ticari ilişki kapsamında verilmediğini ispat etmesi gerekir. Ne var ki, davacı tarafından bu yönde herhangi bir delil ikame edilmemiştir. Kaldı ki, dava konusu çeklerin bedelsiz kaldığı yönünde bir iddia da mevcut değildir. Dava konusu çekteki ciro silsilesinin düzgün olduğu, çeklerin çalındığına dair ceza soruşturması bulunmadığı, davalıların dava konusu çeki kötüniyetli iktisap ettiği veya iktisabında ağır kusurlu olduğunun ispat olunamadığı, çekin istirdadı talebinin bu nedenle yerinde olmadığı—- tedbir kararının infaz edilmediği, kötüniyet tazminatı talebinin koşullarının oluşmadığı anlaşıldığından, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Sübut bulmayan davanın reddine
İİK. m. 72/4 gereği tedbir kararı infaz edilmediğinden tazminat hususunda karar verilmesine yer olmadığına, İİK. m. 72/4 gereği ihtiyati tedbir kararı kendiliğinden kalkacağından tedbirin kaldırılması hususunda karar verilmesine yer olmadığına,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 409,86 TL harçtan mahsubuna, bakiye 350,56 TL harcın istek halinde yatırana iadesine,
3-Davalı banka davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki — maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalı — kendisini vekil ile temsil ettirmediğinden vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333. maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair, davacı vekili ve davalının yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı.