Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/497 E. 2023/176 K. 28.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/497 Esas
KARAR NO: 2023/176
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 21/10/2020
KARAR TARİHİ: 28/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, taraflar arasında ticari bir ilişki söz olduğunu, davacı şirketin, borçlu şirketle —– yılına kadar mal alımı yaptığını, alınan bu mallara ilişkin — numaralı faturaya —- numaralı fatura için ise — olmak üzere toplam —– borç mevcut olduğunu, ilgili borç dolayısıyla müvekkili şirketin ise —- değerinde ve ——- değerinde 2 tane çek vererek ödeme yaptığını, son olarak ise —— tarihli iade faturasını davalı şirkete kestiğini, bu işlem ile birlikte toplam ödenen miktarın —- olduğunu, müvekkili şirketin tuttuğu cari hesapta ise yapılan bu işlemler sonucunda kalan bakiye miktarı olarak —- alacak kaldığını, —— tarihinde ise davalı şirkete bakiye borcuna ilişkin mutabakat formu gönderildiğini, davalı şirket tarafından da kaşe ve imza atılmak suretiyle ilgili bakiye borcu olduğuna ilişkin mutabık kalındığını, ancak davalı şirketin herhangi bir ödeme yapmadığını, söz konusu bedelin ödenmemesi üzerine cari hesap ekstresindeki borç bakiyesi olan — alacağın tahsili için —– sayılı dosyası ile ilamsız takibe geçildiğini, ancak davalının —- tarihinde hem borca hem de yetkiye itiraz ettiğini, bunun üzerine taraflarınca yetki itirazı kabul edilerek yetkili icra müdürlüğü olan—- dosyanın gönderilmesi talep edilmiş ve —- tarihinde —– sayılı dosya ile icra işlemi tekrar başlandığını, açıklanan nedenlerle, borçlunun icra takibine yaptığı itirazının iptaline, ilerde verilecek olan kararın infazının mümkün olmayacağı ihtimali göz önüne alınarak, davalının adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul mallar ile 3.kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyati haczine karar verilmesini borçlunun takip konusu borcu takip dosyasında belirtilen faiziyle işleyerek ödemeye ve takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:Davalı taraf usulüne uygun dava dilekçesi tebliğine rağmen davaya cevap vermemiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; ——-sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
—– esas sayılı dosyası celp edilmiş incelenmesinde; davacı-takip alacaklısı tarafından davalı-takip borçlusu aleyhine 03/03/2020 tarihinde asıl alacak + işlemiş faiz toplamı —– tutarındaki alacağın, fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu, ödeme emrinin borçluya —- tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından verilen 7 günlük süre içerisinde 17/03/2020 tarihli itiraz dilekçesi sunulduğu, itiraz dilekçesinde borca ve fer’ilerine itiraz edildiği; icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğu, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmediği görülmüştür.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Davacı şirketin ticari kayıtlarının incelenmesi için yazılan talimat dosyasına sunulan —- tarihli rapora göre—— tarafından yapılan görevlendirme üzerine, davacı şirketin —– yılları ticari defterleri ve belgeleri incelenmiş, taraflar arasında ticari bir ilişkinin var olduğu ve davacının ticari defterlerini usulüne uygun tutmuş olduğu ile davacı kayıtlarının, TTK gereği kendi lehine delil teşkil edeceği saptandığı, davacı ticari defter ve belgelerinde yapılan inceleme ve tespitlerde, davacının davalı ile ticari işlemleri sonucunda herhangi bir borç ve alacak bakiyesinin oluşmadığı, bu durumda davacının, —– Sayılı dosyasında davalı aleyhine yürüttüğü icra takibine, davalı şirketin yaptığı itirazın haklı nitelik taşıdığı sonucuna ulaşıldığı, davacının icra inkar tazminatı hakkındaki talebi ise, hukuki nitelikte olduğundan bu konuda beyandan kaçınıldığı yönünde görüş bildirilmiştir.
Davalı tarafın kayıtlarının incelenmesi için gönderilen tebligatın usulüne uygun yapıldığı ancak davalı yanca kayıtların sunulmadığı anlaşılmıştır.
Davacı, davalıdan mal alımı yaptığını ancak verdiği çek ve iade faturası düzenleyerek mal bedelinden fazla ödemede bulunduğunu iddia ederek fazla alacağı iddiası ile alacaklı olarak icra takibinde bulunmuş olup, Türk Medeni Kanunu m:6 gereği icra takibinde talep etmiş olduğu alacağının varlığını ispatlamak ile yükümlüdür.
6100 sayılı HMK 200. maddeye göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat edilemez.
Faturaya dayalı alacak taleplerinde tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ve mal teslimini ispatlamaz. Yine faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olması da fatura içeriği malların/ hizmetin teslimini/ ifasını kanıtlamaya yeterli değildir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesinde ” Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK m:222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK m:222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK m:222/4).” hükümlerine amirdir.
Yukarıda verilen yasa maddeleri ve TTK 82. maddesi gözetildiğinde ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür.
İİK madde 67 gereğince, itirazın iptali davasının itirazın tebliğinden itibaren, 1 yıl içinde açılması gerekir. Hak düşürücü süreler, dava şartı olup taraflar ileri sürmese de mahkemece resen gözetilir. Somut olayda icra takibindeki, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmemesi nedeniyle İİK’nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü sürenin başlamadığı anlaşıldığından davanın süresi içinde açıldığı kabul edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında cari hesap ve mutabakat mektubuna dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, taraflar arasındaki ihtilafın sözleşme ilişkisi bulunup bulunmadığı, var ise davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, hususundan kaynaklandığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için defter incelemesine karar verildiği, davacının ticari defterlerinde davalıdan takip tarihi itibariyle alacağının bulunmadığının raporda tespit edildiği, davacı vekilince rapora itiraz diekçesinde, bilirkişi raporuna dayanak olan ticari defterler ve cari hesaplar muhasebe hatası içerdiği için borcu yoktur olarak gözüktüğünü, sebebinin ise ticari şirketlerin kendi arasında alım ve satım yaptıktan sonra iade işlemi olması olduğu, bu iade işlemi —–değerinde müvekkili şirket —— tarihli iade faturasını davalı şirkete kestiğini, ancak cari hesaplarda bu işlem güncel tutulmadan kapatıldığını iddia etmiş ise de basiretli tacirin kayıtlarının birbiri uyumlu ve usulüne uygun tutması gerektiği, bu savunmaya itibar edilmesine olanak bulunmadığı, davalının ise ticari defterlerini sunmadığı, davalı asıla, davacı lehine—— bakiye borç bakiyesi göründüğü hususunda mutabakat mektubundaki imza ile ilgili gönderilen isticvap davetiyesinin usulüne uygun tebliğine rağmen duruşmaya gelen olmadığı, ancak ——– karar sayılı kararında” Taraflar arasında araç kiralama sözleşmesinin varlığı ihtilaf konusudur. Akdi ilişkinin ispatı davacıya aittir. Mahkemece üçüncü kişi—–davalının çalışanı olup olmadığı hususunda isticvabına karar vererek davalının isticvap davetiyesine rağmen gelmemesi nedeni ile çalışanı olduğunu ikrar etmiş sayıldığını kabul ederek davanın kabulüne karar verilmiş ise de, HMK.nun 169 ve müteakip maddelerinde düzenlenen isticvap, bir davada o dava ile ilgili belli vakıaların açıklığa kavuşturulması, varlığı ve yokluğu konusunda aleyhine olan tarafın ikrarının sağlanması amacıyla hakimin kendiliğinden veya taraflardan birinin isteminin kabulü ile başvurabileceği usulü bir işlemdir. Başlı başına bir ispat vasıtası değildir. Davacının iddiası geçerli bir şekilde yapılan teslimin ispatı olmayıp, bir hukuki muamele (sözleşme) olup isticvap yoluyla kanıtlanması mümkün değildir.” tespitlerine yer verildiği, isticvap işleminin usul işlemi olduğu, başlı başına ispat vasıtası olmadığı, davacının iddiasını kesin deliller ile ispatlaması gerektiği, davacı kayıtlarında görünen —- tarihli, ortak Mehmet iş tahsilatı açıklaması ile kayıtlı —- tarihli, ortak Mehmet iş tahsilatı açıklaması ile kayıtlı—- dava konusu asıl alacak olan —– tekabül ettiği, uyuşmazlığın bu miktardan kaynaklı olduğu, bu tahsilatların davacı yanca yapılıp yapılmadığı hususunda isticvap işlemi yapıldığı ve tahsilat belgelerinin altındaki imzanın kendilerine ait olduğunun beyan edildiği, bu beyan, tahsilat makbuzları, davacı kayıtları gözetildiğinde davacının davalıdan takip tarihi itibariyle alacaklı olmadığının sabit olduğundan davacının davasının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Alınması gerekli 179,90 TL karar harcının başlangıçta alınan toplam 219,72 TL harçtan mahsubu ile 39,82 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça sarfedilen yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalıya verilmesine,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
7——— sayılı dosyasının karar kesinleştiğinde iadesine,
8-Arabuluculuk aşamasında yapılan ve Hazine tarafından karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davanın açılmasına sebebiyet veren davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
Dair miktar itibariyle kesin olmak üzere tarafların yokluklarında verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/02/2023