Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/486 E. 2021/511 K. 27.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/486 Esas
KARAR NO : 2021/511

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/05/2016
KARAR TARİHİ : 27/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Müvekkilinin davalı şirketten—– satın aldığını, müvekkilin — üzerinden — ise davalı kayıtlarından çıkacağını, müvekkiline her ay kullanmış olduğu elektrik tüketim miktarına göre davalı firmalar tarafından fatura tahakkuk ettirildiğini, müvekkil tarafından her ay düzenli olarak ödenen faturalarda tüketim bedeli karşılığı —- hukuka aykırı bir bedelin davalı tarafından tahsil edildiğini, bu alacakların fatura ödeme tarihlerinden itibaren hesap edilecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, 6446 sayılı yasanın 17 ve geçici 20. maddesi doğrultusunda davanın reddine, 6446 sayılı yasadan kaynaklanan — sebebiyle müvekkili şirketin davanın tarafı olmadığının kabulüne pasif husumet yokluğundan davanın reddine, 6446 sayılı yasanın 17 / 4 maddesi kapsamında —-kararları iptal edilmeksizin davaya konu fatura kalemlerinin ilgili —- doğrultusunda tahsil edilmiş olduğunun kabulüne, davanın reddine, tahakkuk ve tahsil edildikleri tarih bakımından yürürlükte bulunan —-ve mevzuata uygun fatura kalemlerinin tahsilinin, — iptal edilmeksizin iade edilmesinin hukuken mümkün olmadığının kabulü ile davanın reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; kayıp kaçak bedellerinin iadesine yönelik alacak talebine ilişkindir.
Mahkememizce —-karar ile 6719 sayılı yeni yasadan önce yasanın kurula verdiği yetkiye dayanılarak — tarafından yürürlükteki tebliğ ve yönetmeliklerle mevzuat hükümlerine uygun olarak tahakkuk ettirilip tahsil edilen dava konusu fatura bedellerinin iadesi yönündeki talebin yasal dayanağının olmadığı, ayrıca—-açıldığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, davacının salt davanın kabulü gerektiği yolunda istinafı bulunduğu, karar şekline ve kabule göre de feri hükümlere yönelik istinafı bulunmadığı gerekçesiyle HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
—– karar sayılı ilamı ile “Dava, kayıp kaçak bedellerinin iadesine yönelik alacak talebine ilişkindir. 1- Somut olayda mahkemece; mevzuat hükümlerine uygun olarak tahsil edilen dava konusu fatura bedellerinin iadesi yönündeki talebin yasal dayanağının olmadığı, ayrıca açılan davada davalının pasif husumetinin bulunmadığı belirtilerek davanın hem husumet yokluğundan hem de yasal değişiklik nedeniyle esastan reddine karar verilmiştir. Oysa ki mahkemece, açılan dava öncelikle usul kuralları uyarınca incelenip değerlendirilmeli, usul hükümleri uyarınca davanın reddi mümkün ise usul yönünden davanın reddine karar verilmeli, aksi takdirde davanın esasına girilip esas hakkında bir karar verilmelidir. Buna göre; davanın usulden reddi kararının yanında esastan da reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. 2- Bozma nedenine göre, davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir. İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK’nın 373. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, iş bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir. Sonuç olarak birinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca temyiz olunan —– kararının kaldırılmasına, aynı Kanun’un 371. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının davacı yararına bozulmasına, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine,” karar verilmiş ve dosya mahkememize gönderilerek — esasını almıştır.
Dava —– sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda;—– mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, —– hükmü getirilerek,—- Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, —– bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde—-, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı—– Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım,—- bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.
6719 sayılı Kanunun yürürlük tarih—- Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 26. maddesiyle eklenen geçici Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 26. maddesiyle eklenen geçici 20. maddenin Anayasa’nın Başlangıç’ı ile 2., 5., 10., 35. ve 36. maddelerine aykırılık iddialarını ciddi bularak, 14.03.2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 04.06.2016 tarihli ve 6719 sayılı Kanunun 26. maddesiyle eklenen geçici 20. maddenin (1) numaralı fıkrasının iptaline karar verilmesi için Anayasa Mahkemesine başvurmuştur. Anayasaya aykırılık başvurularını incelenmiş ve nihayetinde,—- edileceğine dair tüm hükümlerin iptal istemini reddederken, —- tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda —- mahkemelerin yetkisinin —– düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğunu öngören kural, hak arama özgürlüğüne ölçüsüz bir müdahalede bulunduğundan, sadece bu kuralın iptaline, kayıp kaçak bedellerine ilişkin dava konusu düzenlemeleri —- bulmayarak iptal talebinin reddine karar vermiş olup, —doğurduğu anlaşılmakla, davacının talebinin de, bu bedellerin hiç alınamayacağından ibaret olduğu, fazla alındığı iddiasına dayanılmadığı, taleple bağlılık gereği dosya incelenmiştir.
—– düzeltilerek onama ilamı gözetilerek —– — husumetinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Her ne kadar davanın yasa değişikliği nedeniyle konusuz kaldığı yönünde karar verilmiş ise de; yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden yapılan değerlendirmede yerleşik Yargıtay uygulamalarınca——–davacının dava açtığı tarihte, dosyadaki bilgi ve belgelerde haklı olduğu sabittir. Yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. —– “Dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının, sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği” şeklinde hüküm kurmuştur. Bu sebeple; mahkemece tespit hükmünde “dava konusuz kaldığından; esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi ve HMK 331/1 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve bu kapsamda maktu vekalet ücretinin haksız tarafa yükletilmesinde gerekmektedir. Çünkü davacı, davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden, yargılama harç ve giderlerinin haksız çıkan tarafa yükletileceği kuralı karşısında; aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Konusuz kalan dava hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 29,20 TL ile mahsubu ile bakiye 30,10 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına davalının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki —– göre hesaplanan 1.500,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafça yargılama gideri masrafı yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Taraflarca dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.