Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/481 E. 2021/287 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/481 Esas
KARAR NO : 2021/287

DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/10/2020
KARAR TARİHİ : 11/03/2021

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 9. maddesine göre Türk Milleti adına yargılama yetkisini kullanan bağımsız İstanbul Anadolu —. Asliye Ticaret Mahkemesince, tarafça açılan dava üzerine yapılan yargılama nihayetinde;
I.GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili; müvekkili aleyhine davalı şahıs tarafından İstanbul Anadolu — İcra Müdürlüğü —- Esas numarasına kayıtlı takip başlatıldığını, borçlu tarafından başlatılan takibin herhangi bir hukuki dayanağı bulunmamakla, ilamsız takip olarak başlatıldığını, başlatılan takibin açıkça usule aykırı olduğu gibi davalı tarafından başlatılan söz konusu icra takibine konu alacağın kesinlikle hiç bir hukuki dayanağı olmadığını, müvekkili şirketin alacaklı ile herhangi ticari ilişkisi bulunmamakla kesinlikle böyle bir borcu bulunmadığını, telafisi imkânsız zararlar doğmaması ve hak kaybı yaşanmaması için teminatsız veya uygun görülecek bir teminat karşılığında İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğü —- Esas sayılı dosyasındaki takibin durdurulmasını, müvekkilin borçlu olmadığının tespiti ile İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğü — Esas sayılı dosyası icra takibinin iptaline ve kötü niyetli ve ağır kusurlu olunması sebebiyle de davalı tarafın takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, mahkeme masrafları ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
ll. SAVUNMA:
Davalı vekili; davanın görev yönünden reddi ile Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, esas yönünden davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücreti ile %20 tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesini talep etmiştir.
lll.İNCELEME ve GEREKÇE:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının İstanbul Anadolu —-.İcta Müdürlüğünün —— sayılı takip dosyası üzerinden takibe konan 435.000,00 TL davalıya borçlu olup olmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde mutlak ticari davalar;
“(1)Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki ——, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan —, havale hakkındaki—-, saklama sözleşmelerini düzenleyen —inci maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, —ve pazarlar ile—- ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./1.md.) ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır” şeklinde düzenlenmiştir.
Bunun yanında TTK’nın 21. maddesi gereğince her iki tarafın tacir olması ve tarafların ticari işletmesi ile ilgili olan davalar, taraflardan birinin ticari işletmesiyle ilgili olması kaydıyla Borçlar Kanunu’nun havale hakkındaki 457-462 ve vedia hakkındaki 463-482. maddelerinde düzenlenen hususlardan doğan nispi nitelikteki ticari davalar yönünden de ticaret mahkemesi görevlidir.
Türk Ticaret Kanunun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk “davalarının” ticari dava sayıldığı, aynı kanunun 5. maddesinin 2.fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan “davalara”, ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
Türk Ticaret Kanunun 3. maddesi ise, ”Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir” hükmünü içermektedir.
Bir hukuki işlemin veya fiilin Türk Ticaret Kanun’u kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukuki işlemin veya fiilin olması gerekir.
Tüm dosya kapsamının ve yukarıda anılan yasal düzenlemelerin değerlendirilmesinde, davacının tacir olmasına karşın, davalı gerçek kişinin tacir olduğuna dair bir iddia ve delil de olmadığı gibi, vergi dairesine yazılan müzekkere cevabıyla da bu durumun anlaşıldığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın TTK’nın 4/1-a ve devamı bentlerinde yazılan uyuşmazlıklar kapsamında da bulunmadığı, bu itibarla davanın nispi ve mutlak ticari davalardan olmaması nedeniyle Mahkememizin görevli bulunmadığı, görev hususunun dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında resen nazara alınacağı gözetilerek davanın görev dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
IV.HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın, görev dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Davaya bakmakla görevli mahkemenin ASLİYE HUKUK Mahkemesi OLDUĞUNA,
3-Karar kesinleştiğinde ve süresinde başvuru olması halinde dosyanın görevli ——-NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
4-Yargılama ve harç giderlerinin HMK 323 ve 331. maddeleri uyarınca görevli mahkemece değerlendirilmesine,
5-Dosyanın gönderilmesi için süresinde başvurulmazsa HMK 20/1 ve 331/2 maddeleri uyarınca dosya resen ele alınarak mahkememizce karar verilmesine,
6-Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.