Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/48 E. 2022/203 K. 02.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR
ESAS NO : 2020/48 Esas
KARAR NO : 2022/203

DAVA : Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 21/02/2020
KARAR TARİHİ : 02/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan ticari şirket (şirket ortaklık payı alacağının tahsili kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilince sunulan dava dilekçesinde özetle, davacının —— ortağı ve %10 hissedarı olduğu; şirket ticaret unvanının sonradan …— halen bu unvan ile faal bulunduğu; davacıya genel kurullar ve şirket faaliyetleri hakkında bilgi/belge verilmediği ve kâr payı ödenmediği; davacının bilgi alma ve inceleme hakkını kullanamaması üzerine —- ihtarnamesi ile TTK md.437 uyarınca bilgi alma ve inceleme hakkının kullanılmak istendiği fakat davalının — yevmiye no.lu ihtarnamede davacının “şirket ortağı olmadığını” ileri sürerek bilgi alma ve inceleme hakkını reddettiği; davacının TTK md.437 uyarınca —-sayılı dosyasında açtığı davada davalı şirketin somut belge sunmaksızın —- — kararı ile davacının hisselerini —— devrederek ortaklıktan ayrıldığını savunduğu; oysa böyle bir devir bulunmadığı, davacının paylarını kimseye devretmediği —ile arasında hiçbir pay devri söz konusu olmadığı; yönetim kurulunun ortada bir hisse devir sözleşmesi yok iken aldığı —- kararın TTK md.391 uyarınca —– olduğu; davalı şirket paylarının nama yazılı olarak düzenlendiği, bu sebeple devir için ya bir devir sözleşmesi ya da ciro bulunması gerektiği; hisse devrinin pay defterine işlenebilmesi için işlemin dayanağı olan sözleşmenin şirkete ibraz edilmesi gerektiği; davalı şirketin herhangi bir hisse devir sözleşmesi ibraz etmediği gibi pay defterinin de kayıp olduğunu savunduğu; davalının bu beyanlarının——- etmeye yönelik bulunduğundan bahisle; TIK 391 ve devam eden maddeler uyarınca, davalı şirket yönetim kurulunun —-devrine, —- değer üzerinden yapılmasına ve şirket kayıtlarına işlenmesine” dair kararın —-olduğunun tespitini, müvekkilinin şirket paylarının şirket pay defterine eski hali ile tescilini, TTK 531. madde çerçevesinde müvekkili davacı açısından haklı nedenler oluştuğu gözetilerek şirketin feshine ve yargılama sonunda hesaplanacak —- dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizle birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, fesih talebi kabul edilmediği takdirde müvekkili hisselerinin karar tarihine en yakın gerçek değerinin ödenmesi kaydıyla müvekkilinin şirketten çıkmasına izin verilmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Davalı vekilince sunulan cevap dilekçesinde, özetle, davacının davalı şirket ile kuruluş dahil hiçbir dönemde fiili bir ilişkisinin bulunmadığı; kuruluş sermaye borcunu ——— ödemediği; bugüne kadar yapılan sermaye artışlarının hiçbirine iştirak etmediği; davacının var olduğunu iddia ettiği %10 hissesinin sermaye artırımları sonrasında—- ve %0,025 olduğu; bu itibarla davacının TTK md.531’de aranan %10 pay sahipliği koşulunu yerine getirmediği; butlan hallerinin yasada —— edildiği; davacı iddialarının butlan olarak kabul edilen kamu düzeni ve yasaya aykırılıklar içinde yer almadığı; iptal bakımından ise üç aylık hak düşürücü sürenin geçirilmiş olduğu; davacının uğradığını iddia ettiği bir zarar veya alacak iddiası varsa bu talep ve iddialarının muhatabının hisselerini devrettiği gerçek kişiler olması gerektiğinden bahisle davanın reddine hükmedilmesi talep edilmiştir.
Mahkememizin 04/11/2020 tarihli celsesinde, davalı şirketin feshi istemi yönünden, davaya konu butlan talebinin ön sorun teşkil edeceği gözetilerek, fesih ve bağlantılı olan çıkmaya izin istemlerinin iş bu dosyadan tefriki ile ayrı bir esasına kaydına, iş bu dosyada yargılamanın yalnızca davalı şirketin ————— tespitine yönelik olarak sürdürülmesine dair karar verilmiştir.
Yukarıdaki karar neticesinde dava, davalı ——-numaralı kararının butlanın tespiti istemine ilişkindir.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, davalı —– dosyası aslı dosyamız arasına alınarak tetkik edilmiş, davaya konu istem yönünden davalı şirket kayıtları nezdinde yerinde inceleme yapılmasına dair karar verilmiş, bu kapsamda — tarihli rapor alınmıştır.
Sunulan rapor dosya kapsamına, delil durumuna uygun, denetime elverişli bulunmakla varılan kanaate Mahkememizce de iştirak olunarak rapor hükme esas alınmıştır.
Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesinde, davacı vekilince, davacının davalı şirketin kurucu ortağı ve %10 hissedarı olduğu, davacının bilgi alma ve inceleme hakkını kullanamaması üzerine—– ihtar ile bilgi alma ve inceleme hakkının kullanılmak istendiği, davalının keşide ettiği 15.10.2018 tarihli ihtar ile davacının şirket ortağı olmadığını ileri sürerek bilgi alma ve inceleme hakkını reddettiği, davacının hisselerini ———- devrederek ortaklıktan ayrıldığını savunduğu, —- bu suretle öğrenildiği, esasen böyle bir devir bulunmadığı belirtilerek davalı —-isimli kişiye devrine, satışın nominal değer üzerinden yapılmasına ve şirket kayıtlarına işlenmesine” dair—– olduğunun tespitine karar verilmesinin talep edildiği belirlenmiştir.
Davalı ——— incelenmesinde, davalı şirketin —kurulduğu, esas sözleşmesine göre, şirketin kurucularının—– kuruluştan itibaren ilk olağan genel kurul toplantısına kadar görev yapmak üzere esas — edilen —– üyelerinin —– sözleşme gereğince, ———- davacı tarafından taahhüt edilmiş olduğu belirlenmiştir.
Mahkememiz ara kararı kapsamında davalı şirket kayıtları yönünden yerinde yapılan inceleme kapsamında, davacı tarafça taahhüt edilen sermaye payının ödenmemiş olduğu belirlenmiştir.
Mahkememiz ara kararı kapsamında davalı tarafça, davalı şirket karar defteri sureti sunulmuş, aslı görülüp havalesi yapılan sureti dosya içine alınmış, buna göre davalı şirketin davaya—- kararı incelendiğinde, tarihinin — sonradan — olarak değiştirildiği, kararın konusunun “Hisse Devri” olarak belirtildiği ve içeriğinin;
——-kararı almışlardır.
Şirket hissedarlarından;
…—– yapılmasına ve şirket kayıtlarına işlenmesine oy birliği ile karar verilmiştir” şeklinde olduğu belirlenmiştir.
Yine davalı kayıtları üzerine yapılan inceleme kapsamında, davalı şirketin —cetvelinin incelenmesi ile, pay sahipleri arasında davacı ….— adının geçmediği ve kuruluşta davacıya — davalı şirketin — genel kurul toplantısına ilişkin—— incelendiğinde ise, pay sahiplerinin değiştiği; davacı …’in —devralmış gözüken— paylarını devrederek ortaklıktan ayrıldığı belirlenmiştir.
Davalı şirket esas sözleşmesinin tetkikinde, hisse senetlerinin nama yazılı olduğunun düzenlendiği, bununla birlikte yine davalı şirket kayıtlarının incelenmesi sonucunda; davalı şirkette ortaklara nama yazılı hisse senedi yerini tutmak üzere hisse senedi geçici—- verilmesinin 23.10.2012 tarihli yönetim kurulu kararı ile gerçekleştiği, öncesinde davalı şirkette — —- bulunmadığı; bundan başka davaya konu yönetim kurulu kararında da devrin tarafları arasında belirli bir tarihte imzalanmış bir hisse devir sözleşmesinden bahsedilmediği gibi şirket kayıtlarında da böylesi bir kayda rastlanmadığı belirlenmiştir.
Bundan başka davalı şirkette tespit edilen —-açılış tasdiki yapılmış bir defter olduğu, davalı şirkette daha önce bir pay defteri tutulmadığı, karar defterindeki —- belirlenmiş, aynı kararda davalı şirket yönetim kurulunca;
——- bulunamaması nedeni ile yenisinin mevcut — tarafından noterden tasdik ettirilmesine;
2. Geçmişte — arasında yapılmış —– tarafından aslına uygun şekilde ve— üzere tutulmasına;
3. Bu konuda pay defteri üzerine geçmiş yönetim kurulu üyelerinin imzaları alınmak suretiyle pay defterinin geçmişe dönük kayıtlarının doğruluğu —–düzenletip imzalattırmasına ve bu tutanağın düzenlenecek pay defterine yapıştırılmasına” dair karar verildiği belirlenmiştir.
Bu suretle oluşturulan pay defterinin tetkikinde, davacı …———, davacı …—- sattığının kayda geçirildiği belirlenmiştir.
Yukarıda yapılan tespitler çerçevesinde tüm dosya kapsamının incelenmesinde, davacının davalı şirketin kurucu ortaklarından olduğu, şirket kuruluşundan bir buçuk —– tarihli dava konusu yönetim kurulu kararı ile şirket hissedarlarından; …—– devrettiğinden bahisle, satışın nominal değer üzerinden yapılmasına ve şirket kayıtlarına işlenmesine dair oy birliği ile karar verildiği, ne var ki anılan devrin dayanağı bir kayda veya sözleşmeye atıf yapılmadığı belirlenmiştir. Bahse konu karar tarihi itibariyle davalı şirket hisselerinin pay senedine bağlanmadığı,— basılmamış olduğu, çıplak pay şeklinde tedavül ettiği belirlenmiştir.
——sayılı ilamında da vurgulandığı üzere; —- şirket tarafından henüz pay senedi ihraç edilmemiş — dahi çıkarılmaması, — pay devrine engel teşkil etmeyecektir. — ortaklığın çıplak paylarının devri konusunda 6762 sayılı TTK’da bir hüküm bulunmamakta olup, payın devredilebilirliği ilkesi uyarınca,— senede bağlanmış paylar gibi serbestçe devredilebileceği, bu devrin 818 sayılı BK.nun 162 ve devamı (6098 sayılı TBK 183) maddelerine göre alacağın temliki hükümleri çerçevesinde olacağı kabul edilmiştir—-
Yine davaya konu karar tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nun 417/2. maddesinde “Nama yazılı payların kanuna uygun olarak devredildiği ispat edilmedikçe devralanın pay defterine yazılamaz” hükmünü amirdir.
Açıklanan —- çerçevesinde davaya konu karar öncesinde davacıya ait hissenin yazılı bir devir sözleşmesine dayalı olarak devredildiği tespit edilmeksizin veya keyfiyete ilişkin devrin taraflarının imzası alınmaksızın devrin yapıldığına ilişkin yönetim kurulu kararının, 6762 sayılı TTK’nun 417/2. maddesine uygun olmadığı, devre ilişkin kurucu unsur tamam olmadan alınacak kararın,——— olduğu Mahkememizce değerlendirilmiştir.
Bununla birlikte davalı —- tescil edildiği, davacının taahhüt ettiği %10 sermaye ile, davalı şirketin kurucu ortaklarından olduğu, buna rağmen esas sözleşme ile taahhüt ettiği sermaye payını dahi ödememiş— şirkete ilişkin hakkını arama yoluna gittiğini ifade ettiği, aradan geçen süreç içinde şirkete ilişkin hiçbir işlem yapmayıp, başından beri sermayeye ilişkin borcunu dahi yerine getirmemişken, aradan geçen süreç içinde herhangi bir aşamada şirkete karşı hakkını ileri sürmemişken 14 yıl sonra ileri sürülen bu usulsüzlüğün hakkın kötüye kullanılması kapsamında kaldığı TMK’nun 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük —- gereğince bu istemin korunmayacağı kanaati Mahkememizde oluşmuş, bu nedenle davanın reddine dair karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli 80,70 TL harçtan peşin olarak alınan 170,78 TL harcın mahsubu ile bakiye 90,08 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine
3——davalı için —— olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.