Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/477 E. 2022/473 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/477 Esas
KARAR NO: 2022/473
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 14/10/2020
KARAR TARİHİ: 02/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının projeksiyon cihazı kiralama işiyle uğraştığını, elinde bulunan cihazlardan birini acil nakit ihtiyacı nedeniyle satışa sunduğunu, kendisini — olarak tanıtan şahsın cihazı satın almak istediğini, cihazın davacının tanıdığı — gönderilmesi ve oradan alınması hususunda anlaşıldığını, davacının cihazı adrese teslim şeklinde — tarihinde davalıya verdiğini, davacının — tarihinde ——- sisteminde kargonun şubeden teslim edildiğini gördüğünü, şubenin telefonda kargonun — teslim edildiğini söylediğini, cihazın — tarafından teslim alınmadığını, bunun üzerine — teslim tutanağı ve kamera görüntülerini incelemek için şubeye gittiğini, kendisini — olarak tanıtan kişinin cihazı teslim aldığının anlaşıldığını, teslim alan kişilerin aynı gün cihazı geri satmayı teklif ettiğini, söz konusu olayda davalının açık ve net bir kusuru olduğunu, ——değerinin nakit olarak tazmin edilmesi ve kiralamadan mahrum kalma zararının karşılanmasının talep edildiğini, cihazın günlük kiralama bedelinin — olduğunu, emsal değerinin ise —- aralığında değiştiğini, davacının dava konusu olay nedeniyle üzüntü yaşadığını, manevi zararının oluştuğunu belirtmiş; şimdilik maddi tazminat için— kiralama bedeli ve —– manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, teslim alınan ürünün alıcısına teslim edildiğini, sahte kimlik nedeniyle davalının sorumluluğu bulunmadığını, davacının gönderi içeriğini taşıma senedi ile ispat etmesi gerektiğini, davacının gerçek zararını ispat etmesi gerektiğini, ürünün tamamının zayi olduğu durumlar için sorumluluk sınırının düzenlendiğini, manevi tazminat talebinin dayanağı olmadığını, davacının sattığı ürüne ilişkin kiralamadan mahrum kalma zararı talep etmesinin çelişkili olduğunu belirtmiş; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, kargo taşıması için davalıya teslim edilen emtianın alıcısına teslim edilmemesi nedenine dayalı maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacı ile davalı arasındaki taşıma sözleşmesi gereği dava konu emtianın alıcıya teslim edilip edilmediği, taşınan emtianın ne olduğu, davacının taşınanın teslim edilmemesinden kaynaklı zararı ile kar kaybının olup olmadığı, davacının uğramış olduğu zararın tespiti ve manevi zararın takdiri noktalarında toplanmaktadır.
Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup, davalı vekilince, bir yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığından bahisle davanın reddi talep edilmiştir. TTK’nın 855/1. maddesinde; bu kitap hükümlerine tabi taşımalarda, yolcunun bir kaza sonucu ölmesi veya bedensel bütünlüğü zedeleyen bir zarara uğraması hâlinde istem haklarının on yılda, diğer zararlarda ise bir yılda zamanaşımına uğrayacağı; ikinci fıkrasında bu sürenin, eşya taşımasında eşyanın gönderilene teslimi, yolcu taşımasında yolcunun varma yerine ulaşması, eşyanın tamamen zayi olmuş veya yolcu gideceği yere ulaşamamış olması halinde ise eşyanın teslimi ve yolcunun ulaşması gereken tarihten itibaren işlemeye başlayacağı düzenlenmiştir. Somut olayda; dava konusu eşya —- tarihinde teslim edilmiş, dava—- tarihinde açılmıştır. Dolayısıyla ———- zamanaşımı süresinin dolduğundan bahsedilemez. Bununla birlikte, davalının taşınan emtianın kaybından dolayı hiçbir izahat getirememesi karşısında eylemin TTK. 855/5 maddesinde ifade edilen pervasızca davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş fiil niteliğinde bulunması nedeniyle somut uyuşmazlıkta uygulanması gereken zamanaşımı süresinin üç yıl olduğu gözetilerek işin esasına geçilmiştir ——
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi —- tarafından düzenlenen raporda; dava konusu projeksiyon cihazının davalı taşıyana teslim tarihi itibarıyla piyasa koşullarında fiyatının —- olduğu,— içindeki görüntülere göre erkek bir şahsın ürünü kucaklayarak şubeden çıktığı, ses kaydına göre arayan kişinin ürünü satma teklifinde bulunduğu, davalının sorumluluk sınırlaması hakkını kaybedeceği mütalaa edilmiştir.
Bilirkişi —- tarafından düzenlenen — tarihli raporda; projeksiyon cihazının teslim tarihi itibarıyla — değerinde olabileceği, davacının —- makul kiralama süresindeki kaybının —- olabileceği mütalaa edilmiştir.
Tanık —- beyanında; davacının kendisine projeksiyon cihazı gönderdiğini, İzmir’de bu cihazların kiralandığını, dava konusu olayda projeksiyon satışının söz konusu olduğunu, ürünün yaklaşık — değerinde olduğunu, davacının kargonun teslim alındığını öğrenip kendisini aradığını, davacıya kargoyu teslim almadığını söylediğini ve ilgili şubeye gittiğini, teslimat fişindeki imzanın kendisine ait olmadığını, kimlik ibraz edilmeden kargonun teslim edildiğini öğrendiğini belirtmiştir.
Davacı vekilince harcı da yatırılan—tarihli ıslah dilekçesi ile –cihaz bedeli ile—-kiralama bedeli talep edildiği görülmüştür.
Gönderen ve taşıyıcı arasında oluşan taşıma sözleşmesinin amacı, taşınmasına karar verilen eşyanın taşıyıcıya teslim edildiği biçimde aynen alıcıya ulaştırılmasıdır. Bu nedenle taşıyıcı, taşıma işlemini yaparken gereken dikkat ve özeni göstermelidir. Aksi halde, taşıyıcı eşyanın kendine teslim edildiği tarihten gönderilene teslim olunduğu tarihe kadar geçen süre içinde eşyanın uğradığı ziya ve hasardan TTK’nın 875. madde hükmü uyarınca sorumludur. Bu sorumluluktan kurtulması ancak anılan madde de belirtilen kurtuluş beyyinesini ispatlaması ile mümkündür. Taşıyıcı aynı zamanda adamlarının görevlerini yerine getirmeleri sırasındaki fiil ve ihmallerinden de kendi fiil ve ihmali gibi sorumludur (TTK m.879).
Dosya kapsamındaki kamera görüntüleri, yazışmalar, soruşturma dosyası, teslim tutanakları bir bütün olarak nazara alındığında; dava konusu projeksiyon cihazının davalı kargo şirketine adreste teslim edilmesi talimatı ile teslim edildiği, eşyanın alıcısına teslim edildiğinin ispat yükünün davalı üzerinde olduğu, cihazın —-tarihinde şubeye gelen kimliği belirsiz şahıs tarafından teslim alındığı, ——- görevlisi tarafından herhangi bir kimlik kontrolü yapılmadığı, alıcıya teslim hususunda bilgi verilmediği, davalı tarafından taşınanın şubede teslim edilmesine dair makul bir neden ileri sürülemediği, cihazın alıcı —– teslim edilmediği, eşyanın tam zayi olduğu sabittir. Bu itibarla, eşyanın alıcıdan başkasına teslim edilmesinde ağır kusuru olan davalı taşıyıcı meydana gelen zarardan sorumludur —–
Davalının meydana gelen zarar nedeniyle sorumluluğunun belirlenmesi amacıyla tazminata esas alınacak değer de TTK’nın 880. maddesinde belirlenmiş olup, taşıyıcının sorumluluğu kural olarak, eşyanın tamamı değerini kaybetmişse tamamının, eşyanın bir kısmı değerini kaybetmişse, değerini kaybeden kısmının, net olmayan ağırlığının her bir kilogramı için 8,33 Özel Çekme Hakkını karşılayan tutar ile sınırlıdır (TTK m. 882/2). Ancak, zarara, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyıcı kanunda öngörülen sorumluluktan kurtulma hâllerinden ve sorumluluk sınırlamalarından yararlanamaz (TTK m. 886). Davalı tarafça teslim alındığı sabit bulunan eşyanın alıcıya teslim edilmemesinin makul kabul edilmesinde olanak bulunmaması, dolayısıyla TTK’nın 886. maddesi gereğince gönderinin kaybedilmesi suretiyle davacının uğradığı zararın davalının pervazsızca davranışından kaynaklanması nedeniyle —— davalı şirketin TTK’nın 882. maddesindeki sorumluluk sınırlamasından faydalanamayacağı ve davalının davacının gerçek zararı ile sorumlu bulunması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Davalının sorumluluğunun belirlenmesi amacıyla tazminata esas alınacak değerin ise, TTK’nın 880. maddesi gereğince eşyanın taşınmak üzere teslim alındığı yer ve zamandaki değerine göre hesaplanması gerekmektedir. Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda cihazın teslim tarihindeki rayiç bedelinin —- olduğu mütalaa edilmiştir. Anılan rapora karşı itiraz edilmesi üzerine üç kişilik uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmış, ilk rapordaki tutara iştirak edildiği mütalaa edilmiştir —— Davalı vekilince dava konusu cihazın —–bedelle satışı için ilan verildiği, hesaplanan tutarın fahiş olduğu savunulmuştur. Sözleşme özgürlüğü nazara alındığında bu savunmaya mahkememizce itibar edilmemiş, ilanın davacıdan sadır olup olmadığı hususunda davacının isticvabına karar verilmiştir.
Davacı—– tarihli oturumda; dava konusu cihazın değerinin olay tarihinde — olduğunu, bilirkişi raporundaki tutarın yüksek olduğunu, hakkından fazlasını talep etmediğini, cihazın değerini —- olarak düşündüğünü belirtmiştir. Davacının beyanları, TTK’nın 880. ve TBK’nın 50. maddesi uyarınca teslim tarihindeki —- üzerinden cihazın değeri—olarak belirlenmiştir. Davacı vekilince —- güncel karşılığının daha yüksek olduğu ileri sürülmüş ise de ——– olarak ortaya konduktan sonra, bu seçimlik haktan dönerek, yabancı para istenemeyeceği için bu görüşe itibar edilmemiştir.
Davalı vekili kargo içeriğinin kanıtlanamadığını ileri sürmekte ise de dosya içerisinde bulunan kamera kayıtları, dava tarihinden önce verilmiş ilan ile yazışma içeriği, yeminli tanık beyanı nazara alınarak bu yöndeki savunmaya mahkememizce itibar edilmemiştir.
Projeksiyon cihazının taraflar arasındaki taşıma sözleşmesine istinaden taşınmak üzere teslim alınmasının ardından yerine ulaştırılmaması kötü taşıma niteliğinde olup, kötü taşıma esasen haksız eylem niteliğindedir. Haksız eylemlerde borçlunun temerrüde düşürülmesinin gerekmediği ve TBK. uyarınca da sözleşmeye aykırılık hallerinde de haksız eyleme ilişkin hükümlerin uygulama alanı bulabileceği de gözetilerek, davacının esasen eşyanın kaybedildiği tarihten itibaren temerrüt faizi isteyebilmesi mümkündür ——
Davacı vekilince maddi zarar kapsamında, cihazın kiralanamamasından kaynaklanan kar kaybı talep edilmiş, alınan bilirkişi raporu ile —kiralama bedeli kaybı olabileceği mütalaa edilmiştir. Islah dilekçesinde talep edilen —–bedele karşı davalı vekilince, cihazın satıldığından bahisle itiraz edilmiştir. Kira kaybı talebinin yerinde olup olmadığı hususu üzerinde durulması gerekmektedir: Taşınır bir malın satışına ilişkin sözleşmede satıcı taşınırı teslim etmek ve mülkiyeti alıcının üzerine geçirmek borcu altındadır. Türk Medeni Kanunu’nun 763’üncü maddesine göre ise taşınır mülkiyetinin nakli için zilyetliğin devri gerekir. Dava konusu taşıma işinin gereği gibi yapılmış olması halinde, artık gönderenin bu cihazdan gelir elde etmesi mümkün olmayacaktır. Yukarıda açıklandığı üzere, gönderen eşyanın uğradığı hasarı (zararını) TTK’nın 875. madde hükmü gereği taşıyandan talep edebilir. Somut olayda; kira kaybı talebi hasarın kapsamında olmadığından bu yönden davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir —–
Davacı, taşıma konusu projeksiyon cihazının alıcısına teslim edilememesi nedeniyle uğradığı manevi zararın tazminini talep etmektedir. Ancak, manevi zarar mal varlığında bir azalmayı değil, kişilik haklarına vaki tecavüz nedeniyle bir kimsenin duyduğu manevi acı ve ızdırabı ifade eder. TBK. 58 maddesine göre, şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir. Somut olayda; davacı, davalı taşıyıcıya teslim ettiği cihazın kaybolması nedeniyle kişilik haklarının zedelendiği ve manevi zarara uğradığı iddia etmiş ise de her sözleşmeye aykırılık manevi tazminat gerektirmeyeceği gibi, davacı tarafça da meydana gelen olay nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiği ispat edilememiştir. Bu itibarla, TBK. 58 maddesinde öngörülen manevi tazminat şartlarının oluşmadığından bu yönden davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir ——-
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan maddi tazminat davasının kısmen kabulüne; ——- tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan manevi tazminat davasının reddine,
3-Maddi tazminat davasında alınması gereken 5.049,68 TL karar ve ilam harcından 358,63 TL peşin harç ile 2.703,00 TL ıslah harcının mahsubuna, bakiye 1.988,05 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Manevi tazminat davasında alınması gereken 80,70 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davacı maddi tazminat davasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 10.409,99 TL vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı maddi tazminat davasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (m.13/3) uyarınca 10.409,99 TL vekâlet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Davalı manevi tazminat davasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 5.100,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yatırılan 358,63 TL peşin harç ile 2.703,00 TL ıslah harcı toplamı: 3.061,63 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davanın kabul oranına (%41,06) göre hesaplanan 1.568,35 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333. maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
11-Dava şartı arabuluculuk kapsamında arabulucu ——– Hazine tarafından ödenen 1.360,00 TL arabuluculuk ücretinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 541,99 TL’sinin davalılardan, 778,01 TL’sinin davacıdan tahsili ile —– irat kaydına, 6831 sayılı Kanuna göre yargılama gideri olarak tahsili için—— müzekkere yazılmasına,
Mahkememizin bu kararına karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle —–Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 02/06/2022