Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/40 E. 2021/874 K. 14.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/480 Esas
KARAR NO: 2021/1035
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 23/07/2019
KARAR TARİHİ: 05/10/2021
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı borçlunun —– yaptığını, iş karşılığı bir kısım ödeme yapıldığını, ancak bakiye borcun ödenmediğini, bakiye borca istinaden —- ile icra takibi başlatıldığını, davalının borcu ödememek adına haksız ve kötüniyetli olarak borca ve ferilerine itiraz ettiğini belirtmiş, davalının —–dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, borçlu aleyhine İİK. m. 67/2 gereği alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı borçlu üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Davalıya dava dilekçesi ve tensip tutanağı ekli açıklamalı davetiyenin tebliğ edildiği; davalı tarafından yasal süresi içerisinde davaya karşı cevap dilekçesi sunulmadığı görüldü.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacı ile davalı arasında eser sözleşmesi bulunup bulunmadığı, davacı tarafından faturalara konu mal ve hizmetin davalıya teslim edilip edilmediği, teslim edilen mal ve hizmetler karşılığı bedelin davalı tarafından ifa edilip edilmediği, ifa edilen tutarın ne olduğu, davacının bakiye alacağı bulunup bulunmadığı, bu itibarla —-takip dosyasına yapılan itirazın haklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
— dosyası içeriğine göre; — tarihinde başlatılan takibin alacaklısının davacı —– alacağın fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla icra takibi yapıldığı, ——- havale tarihli itiraz dilekçesinde borca ve fer’ilerine itiraz edildiği, icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğu görülmüştür. İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesi gereği süresinde itirazın iptali davasının açıldığı, özel dava şartı noksanlığı bulunmadığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi —- tarafından düzenlenen —- tarihli esas rapora göre; davacının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davacı tarafından davalıya —- tutarında —-bildirildiği, davacı defterlerine işlenmemiş —– alacaklı olduğu, davalı tarafın ticari defterlerinin incelenemediği tespit edilmiştir.
—–devamı maddelerinde düzenlenen hükümler uyarınca, eser sözleşmelerinde işin yapılıp teslim edildiğini ispatlama görevi yüklenicide, iş bedelinin ödendiğini ispatlama görevi ise iş sahibindedir.
Fatura düzenlenmesiyle imalatın yapıldığı ve teslim edildiği kanıtlanamaz. Davacı tarafından düzenlenen takibe konu fatura, tek başına teslimi ispata yeterli değil ise de tarafların ticari defterlerine kaydedilmiş olması halinde, teslim olgusunun ispat olunduğundan bahsedilebilir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır.
Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Somut olayda; dava konusu döneme ilişkin ticari defterlerin ibraz edilmesi ihtar edilmiş, verilen kesin süre içerisinde davalı tarafından ticari defterler ibraz edilmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacının usulüne uygun tutulmuş ticari defterlerine göre alacak durumunun tespiti gerekir. Davacının ticari defterlerinde takip tarihi itibariyle ——- alacaklı olduğu anlaşıldığından aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
İtirazın iptâli davasında İİK’nın 67/II. maddesi uyarınca davacı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilmesi için davacı alacaklının davalı borçlu hakkında usulüne uygun icra takibi yapması, borçlunun takibe haksız olarak itiraz etmesi ve alacağın likit —- olması gerekmektedir. Bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davaya konu iş yapılarak teslim edilmiş ve iş bedeline ilişkin fatura düzenlenmiş, faturanın bir kısmı da davalı tarafından ödenmiştir. Takibe konu alacak; faturaya dayalı olup, faturalar tebliğ edildiği ve itiraz da edilmediğinden likid bir alacaktır———- Bu nedenle İİK’nın 67/2. maddesi gereğince alacağın yüzde 20’si oranında icra inkâr tazminatına karar verilmesi gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulüne;
—- dosyasında davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda ticari avans faizi uygulanmasına,
Kabul edilen —- %20’sine tekabül eden— icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan — peşin harcının mahsubuna, bakiye —- karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvuru harcı, 231,44 TL peşin harç ile 6,40 TL vekalet harcı toplamı: 282,24 TL ile 1.006,45 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333. maddesi gereğince talep halinde karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
7-Dava şartı arabuluculuk kapsamında arabulucu —- hazine tarafından ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan 6831 sayılı Kanuna göre yargılama gideri olarak tahsili için Hazine’ye müzekkere yazılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 05/10/2021