Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/375 E. 2022/838 K. 22.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/375 Esas
KARAR NO : 2022/838

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/09/2020
KARAR TARİHİ : 22/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketinin, uluslararası kalitesi ve teknolojisi kanıtlanmış ürünlerin bilgi ve tecrübesi ile değer katarak hekimlere ve sağlık kuruluşlarına satışını gerçekleştirerek 1991 yılından beri tıp sektörüne hizmet verdiğini, davalı yan da müvekkil şirketin bu ürünlerin satışını gerçekleştiren şirketlerden biri olduğunu, taraflar arasında ticari satımdan kaynaklanan ticari ilişki bulunduğunu, davalı yanın 03.07.2020 tarihinde müvekkil şirketten sunulan faturadaki ürünleri satın aldığını, ancak bu ürünlerin bedeli 33.759,40 TL’yi ödemediğini,——-sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalı yanın 26.02.2020 tarihinde bu takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, dava şartı arabuluculuğa başvurulduğunu, anlaşamama ile sonuçlandığını, bu davayı açma zorunluluğunun hasıl olduğunu, tarafların ticari defter ve kayıtları ve cari hesap dökümü incelendiğinde davalı yanın müvekkile cari hesaba bağlı faturadan dolayı borçlu olduğunun görüleceğini, bu sebeple davalı yanın takibe haksız ve kötü niyetli itirazının iptali ile birlikte borçlu davalı aleyhine alacağın en az %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ettiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davanın kabulüne, davalı yanın haksız ve kötü niyetli itirazının iptaline ve takibin devamına, alacağın en az %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:Davalı taraf usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davaya cevap vermemiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, İİK 67. Maddesi kapsamında tacirler arasındaki ticari alım satım ilişkisine dayalı fatura alacağının tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.——- takip sayılı icra dosyası celp edilmiş incelenmesinde; davacı-takip alacaklısı tarafından davalı-takip borçlusu aleyhine 20/02/2020 tarihinde asıl alacak OLARAK 33.759,40 TL tutarındaki alacağın, fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu, ödeme emrinin borçluya 25/02/2020 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından verilen 7 günlük süre içerisinde 26/02/2020 tarihli itiraz dilekçesi sunulduğu, itiraz dilekçesinde yetki, borca ve fer’ilerine itiraz edildiği; icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğu, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmediği görülmüştür.Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi —— tarafından düzenlenen 19/04/2021 tarihli rapora göre; tarafların ticari defterleri ve dayanak belgelerinin incelenmesi 12.02.2021 tarih ve saat 10:30 da mahkeme kaleminde yapıldığını, davacının yerinde inceleme talebi bulunduğundan gelmediğini, davalının ise yerinde inceleme talebinin bulunmadığı ve incelemeye gelmediği, ticari defterlerini ibraz etmediği, tespitlerinden sonra; inceleme tüm dosya kapsamı belgeler ve davacının yerinde ticari defterleri, kayıtları ve dayanak belgeleri üzerinde yapılarak değerlendirildiğini, davacı ——- incelenen 2019 hesap dönemi ticari defterlerinin; 6102 sayılı TTK ve 213 sayılı VUK’ nun ticari defterlere ilişkin madde hükümlerine uygun esaslarda olduğunu, açılış kapanış noter tasdiklerinin yapıldığını, onaylandığını ve sahipleri lehinde delil olma niteliğinde olduğunu, davacı ve davalı arasında ticari ilişki olduğunu, cari hesap şeklinde çalıştıklarını, davacının düzenlediği faturaların ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu, takip konusu 03.07.2019 tarih ve —— Nolu ve 33.759,40 TL tutarlı faturanın, davacı yevmiye defterinde 03.07.2019 tarih ve—— nolu yevmiye maddesinde kayıtlı olduğunun tespit edildiğini, davacının düzenlediği 33.759,40 TL tutarlı faturanın KDV öncesi 31.258,00 TL tutarının mükellefi olduğu —— dönemine ilişkin olarak——- ile beyanda bulunulduğu, KDV öncesi bildirilen 31.258,00 TL tutarın Mahkemenin davalının mükellefi bulunduğu —–Vergi Dairesinden celp ettirdiğini, davalının —–beyanında 31.258,00 TL ile örtüştüğünün tespit edildiğini, davacının 33.759,40 TL tutarlı fatura alacağı için——- Esas sayılı dosya ile davalı aleyhine takip başlattığını, davalının takibe itiraz ederek durdurduğu incelenen dava dosyası eki icra dosyasında görüldüğünü, davacının 2019 hesap dönemi ticari defter kayıtları ve muavin defterde tespit edildiği üzere; 188.000,00 TL tutarlı 4 adet senedin ödenmeyip iade edildikten sonra davalının cari hesap borcunun 220.941,43 TL olduğunun tespit edildiğini, davacı ——33.759,40 TL alacağı bulunduğu, söz konusu tutara, taraflar tacir olduklarından 3095/2 sayılı kanun gereği 19.02.2020 takip tarihi itibariyle %13,75 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanması gerekeceği kanaatinin hasıl olduğu tespit edilmiştir.Davacı, davalıya mal/hizmet teslim ettiğini/ifa ettiğinden bahisle alacaklı olarak icra takibinde bulunmuş olup, Türk Medeni Kanunu m:6 gereği icra takibinde talep etmiş olduğu alacağının varlığını ispatlamak ile yükümlüdür.6100 sayılı HMK 200. maddeye göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat edilemez.Faturaya dayalı alacak taleplerinde tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ve mal teslimini ispatlamaz. Yine faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olması da fatura içeriği malların/ hizmetin teslimini/ ifasını kanıtlamaya yeterli değildir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesinde ” Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK m:222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK m:222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK m:222/4).” hükümlerine amirdir. Yukarıda verilen yasa maddeleri ve TTK 82. maddesi gözetildiğinde ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür.
İİK madde 67 gereğince, itirazın iptali davasının itirazın tebliğinden itibaren, 1 yıl içinde açılması gerekir. Hak düşürücü süreler, dava şartı olup taraflar ileri sürmese de mahkemece resen gözetilir. Somut olayda icra takibindeki, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmemesi nedeniyle İİK’nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü sürenin başlamadığı anlaşıldığından davanın süresi içinde açıldığı kabul edilmiştir.
Davalının takip dosyasında yetki itirazında bulunduğu anlaşılmakla; İİK’nin 50. maddesine göre, “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe salahiyetlidir.” Bu hüküm uyarınca yetkili icra dairesinin belirlenmesi açısından mülga HUMK’a atıfta bulunulmuştur. 6100 sayılı HMK’nin 447/2. maddesi uyarınca “Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’na yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır.” İİK 50. maddesinde uyarınca yapılan atıf doğrultusunda yetkili icra dairesinin HMK’nin bu husustaki hükümleri uyarınca belirleyeceği sonucuna varılmaktadır.İİK 67. maddesine göre itirazın iptali davasının açılması için öncelikle geçerli bir icra takibinin yapılmasının gerektiğinden, izah edilen nedenlerden ötürü davacı tarafından yapılan icra takibinin geçerli bir icra takibi olup olmadığının tespiti gerekir. Mahkemenin önce icra dairesinin yetkili olup olmadığını incelemesi, icra dairesinin yetkili olmadığını tespit etmesi halinde, borcun esasına ilişkin itirazın incelemesine geçilmeksizin takibin yetkili icra dairesinde yapılmadığı ve geçerli bir icra takibi bulunmadığı gözetilerek itirazın iptali davasının da HMK’nın 114/2. ve 115/2. maddeleri uyarınca usulden reddine karar vermesi gerekmektedir. İtirazın iptaline konu icra dosyasında, borçlu tarafından icra dairesinin yetkisine itiraz edilmediği değerlendirildiğinde özel dava şartı yokluğundan bahsedilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır.İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmalarına göre; mahkememizin yetkili olup olmadığına dair yetki ilk itirazı ciddi görülerek, mahkememizce HMK madde 117/3 gereği ön sorun olarak incelenmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 6. maddesine göre; “genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” Aynı Kanunun 10. maddesine göre; “sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir.” 6098 sayılı TBK’nun 89/1 maddesinde, bir miktar para alacağına ilişkin davaların alacaklının yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği hükme bağlanmıştır. Yasal düzenlemeler karşısında somut olayın değerlendirilmesine gelince; davacı ile davalı arasında ticari satış sözleşmesinin bulunduğu, davacı tarafın yerleşim yerinin—— davalının ise ——olduğu, TBK 89. maddesi gereğince Mahkememiz yargı çevresinin——– sınırlarını kapsadığı bu itibarla usulüne uygun başlatılmış takip bulunduğu kanaatine varılarak işin esasına geçilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında faturaya dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, taraflar arasındaki ihtilafın sözleşme ilişkisi bulunup bulunmadığı, var ise takip dayanağı belgeye konu mal ve/veya hizmetin teslim edilip edilmediği ve/veya sunulup sunulmadığı hususundan kaynaklandığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için defter incelemesine karar verildiği, davacının ticari defterlerinde davalıdan takip tarihi itibariyle 33.759,40 TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerini sunmadığı, davalı tarafa 7251 Sayılı Kanun ile değişik HMK’nın 222. Maddesi gereği “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” halinde ibraz eden tarafın ticari defter ve kayıtlarının aleyhe delil sayılacağının ihtar edildiği, HMK. 221. maddesi gereği (—–) formlarının resen dosyaya kazandırılması gerektiği (——, davalının ——- bildirimlerine göre takibe konu faturaların davalı tarafından vergi dairesine bildirildiği, bu halde davalının—— formlarının aksini ispatlaması gerektiği, borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği (—— 10/02/2016 tarih ve —— davalının kendi ticari defterlerindeki kayıtların aleyhine delil teşkil edeceği——–), davalının kendi ticari defter kayıtlarının aksini yazılı delille ispatlaması gerektiği, dosyada böyle bir ispat aracının bulunmadığı, davalının yemin deliline de dayanmadığı, bu itibarla davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 33.759,40 TL alacaklı olduğunun sabit olduğu, İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması ve alacağın likit ve belli olması gerektiği, bu nedenle alacağın likit olması ve diğer icra inkar tazminatına hükmedilebilme şartlarının olayda gerçekleşmesi nedeniyle, hüküm altına alınan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KABULÜ İLE ; —— takip sayılı icra dosyasına davalının yaptığı itirazın iptaline; takibin aynı koşullarla aynen devamına,
2-Kabul edilen asıl alacağın ( 33.759,40 TL) %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli karar harcı 2.306,10 TL’den peşin olarak yatırılan 135,10 TL’nin mahsubu ile 2.171,00 TL eksik harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 2.306,10 TL peşin harcın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 984,25 TL ilk dava masrafı, 124,75‬ TL tebligat-müzekkere gideri, 850,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.959‬,00 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davalı tarafça sarfedilen yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan——davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Arabuluculuk aşamasında yapılan ve Hazine tarafından karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 6831 sayılı Kanuna göre davanın açılmasına sebebiyet veren davalı taraftan tahsili ile hazineye gelir kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
8-Karar kesinleştiğinde ——- takip sayılı icra dosyasının iadesine,
9-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.