Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/367 E. 2021/1038 K. 05.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/367 Esas
KARAR NO: 2021/1038
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 03/09/2020
KARAR TARİHİ: 05/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin müşterek çocuğu —– vefatından dolayı müvekkillerinin destekten yoksun kalma tazminatı için, müvekkil —– destekten kalma tazminatının kaza tarihinden yasal faizi ile birlikte hesaplanarak davalı taraftan alınarak taraflarına verilmesini, her iki müvekkil için toplamda —– davalı taraftan olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte hesaplanarak müvekkillere verilmesi talebi olduğunu, davalı sigortalı tarafa başvuru yapıldığını, —- tarihinde taraflarına olumsuz cevap verildiğini, akabinde —– dosyası ile dava konusu uyuşmazlık için arabuluculuk toplantısı yapıldığını, nihayetinde —-olarak sunduklarını, —– plakalı aracın anahtarını evden alan yaşı ——- çalıştırdığını, aracın hareket etmesi neticesiyle evin bahçesinde oynayan müvekkillerinin müşterek çocuğu — —- vefat ettiğini, meydana gelen ölümlü trafik kazasında müvekkillerinin ve vefat eden küçüğün herhangi bir kusuru bulunmadığını, kazanın meydana geldiği tarihte kazaya karışan aracın davalı sigorta şirketi tarafından ———- sigortalandığını, müteveffanın ölümüne neden olan —– plaka nolu aracın——- şirketi, kaza tarihinde söz konusu aracı güvenceye aldığını, —– anlaşıldığı gibi kaza tarihinde sigorta poliçesinin devam ettiğini, olayın meydana geldiği dönemde poliçe geçerli olarak hükümlerini korunduğunu, müvekkili ——– olduğunu, müvekkili —– inşaat işçisi olduğunu, tamamen kusursuz olan müteveffanın ölümü ile, müvekkillerinin destekten yoksun kalmalarına neden olduğunu, müvekkillerin maddi imkânları olmayan insanlar olduğunu, son dönemlerde artan işsizlik sorunu ile beraber geçinemeyecek duruma gelmiş olan müvekkillerinin dava masraflarını karşılayacak durumda olmadıkları gerekçelerle davalarını adli yardımlı olarak açmak zaruretinin doğduğunu, meydana gelen bu kaza nedeni ile müvekkillerinin çocuğunu kaybettiğini, bu durumda müvekkillerinin büyük bir mağduriyetin içine girdiklerini, bu nedenle—– gereği, kazaya sebep olan araç sigortacısı konumundaki davalı sigorta şirketi poliçede belirtilen kaza tarihi itibari ile mevcut limit oranından sorumlu olduğunu, müteveffanın ölümünden müvekkillerinin destek kaybına uğradıkları maddi ve manevi zararının olduğunun ortada olduğunu, bu nedenle —– sınırları içinde kalan ve kaza tarihi itibari ile poliçede teminat olarak belirtilen miktarların ödenmesi için dava açma gereği doğduğunu, davanın kabulüne karar verilerek, açıklanan nedenler ve gerekçelerle, fazlaya ilişkin dava ve talep haklarımız saklı kalmak koşulu ile müvekkili —-vefatı nedeniyle müvekkil için—-destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden yasal faizi ile birlikte müvekkile ödemesine, müvekkil —– vefatı nedeniyle müvekkil —- destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden yasal faizi ile birlikte müvekkile ödemesine toplam olarak —-olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı —– sigortadan alınarak müvekkillere verilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalıya yükletilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA:Davalı taraf vekili vasıtası ile verdiği cevap dilekçesinde özetle, ——– aktif ve pasifleri ile birlikte devralması suretiyle —— hükümleri çerçevesinde iki şirketin birleşmesi işleminin, ——– tescil edilmiş ve bu——–tasfiye olmaksızın infisah ettiğini, tescil ile birlikte ——- tüzel kişiliği sona ermiş olduğundan, faaliyetine ——— nezdinde devam edeceğini, davacılar tarafından müvekkil şirketçe sigortalı aracın da karıştığı ——- desteğinden yoksun kaldığı iddiasıyla maddi tazminat talepli olarak ikame ettiği iş bu davanın, meydana gelen trafik kazasının müvekkil şirket tarafından tanzim edilen sigorta poliçesinin teminatı dışında kalması nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, şöyle ki; kazaya karışan ———-husumet yöneltilmesinin hukuka aykırı olduğunu———- yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zararlardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar” hükmü, aynı maddenin son fıkrasında ———- şeklinde işletenin ve araç işleticisinin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğu düzenlenmiş olduğu aynı kanunun ———- sorumluluktan kurtulmanın koşullarına yer —————İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulduğunu, sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hâkim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilir.” şeklinde düzenlenmiş olduğunu, müvekkil şirketin söz konusu kaza nedeniyle herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, şöyle ki; Müvekkil şirketin sorumluluğu sigortalısının kusuru ve poliçe limitleri ile sınırlı olup, anılan kazada müvekkil şirkete sigortalı aracın sürücüsüne yapılan ceza yargılaması neticesinde herhangi bir kusur atfedilmemiştir. Bu yönüyle, müvekkil şirketin dava konusu taleplere ilişkin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı kendiliğinden kanıtlanmıştır. Nitekim bu sebeple başvuru sahibinin hasar başvurusu haklı gerekçeyle reddedilmiştir.——— Dolayısıyla sigortalısının kusuru oranında sorumlu olan müvekkil sigorta şirketinin de bu sonuçla sorumluluğu olmadığından başvurunun ——– reddi gerektiğini,———- yöndedir. ———-aynı hususa yönelik olarak;”Asıl ve birleşen dava, davalı sigorta şirketine ——— sigortalanan aracın sürücüsü olan davacıların desteklerinin ölümü nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.——– kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulacağına göre, meydana gelen olayda davacıların desteği sürücünün kusursuz, dava dışı araç sürücüsünün tam kusurlu olması sebebiyle, işletenin destek zararının tazmini bakımından hukuki bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Zira, kazada dava dışı araç sürücüsünün tam kusurlu olması, işletenin sorumluluğuna gidebilmesi için gerekli olan illiyet bağını kesmiştir. Buna göre, trafik sigortacısı, işletenin zarardan sorumlu tutulabildiği hallerde zararı gidermekle yükümlü olduğundan, somut olayda işletenin sorumluluğunun bulunmaması karşısında, davalı sigorta şirketinin de sorumluluğu yoktur” şeklinde karar verilmiş olduğu, söz konusu içtihatı birleştirme kararı yönünden de müvekkil şirketin sorumluluğunun olmayacağının açık olduğu, tüm bu açıklamaları ışığında, ——— işletenin aracı sevk ve idaresi sonucu oluşan ve işletene yüklenebilecek herhangi bir kusur ve sorumluluk mevzu bahis olmadığından, müvekkil şirketin dava konusu kazaya ilişkin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığının sübuta erdiğini, yukarıda açıkladıkları nedenlerle, davanın taraflarına yöneltilmesinin hukuka aykırı olduğunu, reddedilmesi gerektiğini, dava konusu kaza karayolları dışında meydana geldiğinden, söz konusu kaza ——- teminatı dışında olup, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, ——– altına alınan aracın husule getirdiği tüm zararların tazmin edileceğinin düşünülmesi bu sigorta türünün teminat kapsamı hakkında tam olarak yeterli bilgiye sahip olunmamasından kaynaklanan bir yanılgı olduğunu, şöyle ki; ——— düzenlenen hukuki sorumluluğunu teminat altına alan sigorta türü olduğunu, bir zararın, trafik sigortası kapsamına girebilmesi için o zararın motorlu araç tarafından karayolunda meydana getirilmiş olması gerektiğini, —— karayolu, trafik için kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeridi, köprüler ve alanlar olarak tanımlandığını, hangi mevkii ve alanların karayolu olarak sayılacağı ya da sayılmayacağı ve dolayısı ile trafik sigortası teminat kapsamı alanına girip girmediği de —- tarafından her somut olayda ayrı olarak irdelenen ve bu konularda içtihat oluşturulmuş olan bir konu olduğunu,dava konusu kaza, karayolu ile herhangi bir bağlantısı olmayan ikametin bahçesinde meydana geldiğini, kazanın bahçede, başka bir ifadeyle, karayolu ile herhangi bir bağlantısı olmayan bir mahalde gerçekleştiğini, dosyaya sunulu mübrez ——–dosyası tahtında mübrez ——–sayılı kararı ile de sabit olduğunu, şöyle ki, dava konusu kazanın ——-meydana geldiği, polis——— meydana gelen ölümlü kaza ile alakalı olarak —— olayın meydana geldiği nokta belirtilmiştir.”——————— gözetilerek yargılama aşamasında alınan rapor yeterli kabul edilerek bu raporu hükme esas almak gerekmiştir.” denmek suretiyle açık bir şekilde tespit edildiği, bu kapsamda, trafik sigortası teminat kapsamı dışında meydana gelen kaza sebebiyle müvekkil şirketin herhangi bir tazmin sorumluluğunun bulunmadığı kendiliğinden kanıtlanmıştır.————meydana geldiği ——– olmadığını, ——- içerisinde bulunduğunu, zararın sigorta teminat dışında olduğunu savunduğu, kazanın, fabrika alanında olduğu, olayın meydana geldiği yere ilişkin olarak zabıtaca basit kroki düzenlendiği sabit olduğu, bu durum karşısında, mahkememizce davalı sigorta şirketi vekilinin savunması üzerinde durulup, gerektiğinde mahallinde keşif yapılarak kazanın meydana geldiği yerin karayolu sayılıp sayılmayacağı, rizikonun trafik sigortası kapsamında olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerektiğini,————olayda davalı sigorta vekili, olayın karayolunda meydana gelmediğini, bu nedenle rizikonun teminat dışı olduğunu savunmuş ise de bu savunma üzerinde durulmadığı, mahkemece, olay yerinde keşif yapılarak kazanın meydana geldiği yerin, yukarıdaki açıklamalar ışığında ——- sayılan bir yer olup olmadığı, bu suretle rizikonun teminat kapsamında kalıp kalmayacağı saptanarak hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, noksan incelemeye dayalı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığını,——– keşif yapılarak düzenlenen bilirkişi raporunda kazanın meydana geldiği yerin karayolu olduğu belirtilmiş ise de bu kanaatin nedenleri açıklanmadığını, öte yandan karar gerekçesinde de bahse konu husus üzerinde durulmadığını, kazanın meydana geldiği yerin karayolu sayılıp sayılmayacağı açıklığa kavuşturulmadan, ayrıntılı kroki de çizdirilmek suretiyle bu hususta bilirkişilerden ek rapor alınmadan veya gerektiğinde yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmadan bu yerin karayolu olduğunun kabulü ve buna göre hüküm kurulması doğru görülmediğini,”dava konusu kazanın karayolu dışında meydana geldiğine ilişkin beyanlarını tekrar edip, Mahkememizce gerekli görülmesi halinde, dava konusu kazanın meydana geldiği ——- ile herhangi bir bağlantısının olmadığı, dolayısıyla söz konusu kazanın müvekkil şirket tarafından tanzim edilen sigorta poliçesinin teminatının dışında kaldığı, anılan ——– kararları ışığında yapılacak bilirkişi tespiti ve keşif ile çizilecek krokiye uyarınca da ispatlanabileceği, bu açıklamaların Mahkememiz tarafından dikkate alınmasını ve bu kapsamda, dava konusu taleplerin——–teminat kapsamı dışında kaldığının tespiti ile davanın reddine karar verilmesini talep ettiği, hiçbir kabul anlamına gelmemek kaydıyla birlikte, müvekkil şirketin sorumluluğu sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, müvekkil sigorta şirketinin sorumluluğu, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında poliçe limitleri ile sınırlı olduğunu, bu nedenle bilirkişilerden ek rapor alınmadan veya gerektiğinde yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmadan bu yerin karayolu olduğunun kabulü ve buna göre hüküm kurulması doğru görülmediğini,”dava konusu kazanın karayolu dışında meydana geldiğine ilişkin beyanlarını tekrar edip, Mahkememizce gerekli görülmesi halinde, dava konusu kazanın meydana geldiği mahalin karayolu ile herhangi bir bağlantısının olmadığı, dolayısıyla söz konusu kazanın müvekkil şirket tarafından tanzim edilen sigorta poliçesinin teminatının dışında kaldığı, anılan——–uygulamaları ve kararları ışığında yapılacak bilirkişi tespiti ve keşif ile çizilecek ——- uyarınca da ispatlanabileceği, bu açıklamaların Mahkememiz tarafından dikkate alınmasını ve bu kapsamda, dava konusu taleplerin —— teminat kapsamı dışında kaldığının tespiti ile davanın reddine karar verilmesini talep ettiği, hiçbir kabul anlamına gelmemek kaydıyla birlikte, müvekkil şirketin sorumluluğu sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, müvekkil sigorta şirketinin sorumluluğu, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında poliçe limitleri ile sınırlı olduğunu, bu nedenle kusur durumunun belirlenmesi gerektiğini, nitekim bu husus ———- sayılı kararında; “O halde mahkemece sigortalı araç sürücüsü olan davacılar murisinin olaydaki kusur oranının tespit ettirilerek hasıl olacak sonuca göre yukarıda açıklanan ilkeler gözetilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmediğini, bunun yanında ——– yazılı bulunan sigorta bedeli her halükarda ödenmesi gereken bir miktar olmayıp, sigorta poliçesi limiti dahilinde kalıyorsa tamamına, sigorta limitini aştığı takdirde limit dahilinde kalan kısmının tazminat olarak ödenmesi gerekmektedir.” içtihat olunduğunu, Dava konusu kazaya ilişkin —— tahtında tanzim edilen ——-kusur raporunda, davadışı ——- eksik yerine getirmesi ve aracın anahtarını açık ve çocukların yetişebileceği bir yere koyması nedeniyle ———-
Tüm bu açıklamaları ışığında, sigortalısının kusuru oranında sorumlu olan müvekkil sigorta şirketinin de sorumluluğunun tespiti açısından tüm dosyanın ve savcılık / ceza davası evraklarının da eklenerek——- raporu alınmasını talep ettiğini, zarar hesabı için seçilecek bilirkişinin aktüerler siciline kayıtlı ara hesabı için seçilecek bilirkişinin aktüerler siciline kayıtlı kişilerden olması gerektiğini, ——-Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verdiğini, hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz “ dendiğini, yine söz konusu maddenin gerekçesinde de, “Maddede yer alan düzenlemeyle, hâkimin, genel hayat tecrübeleri uyarınca sahip olunması gereken bilgilerle çözümleyeceği konularla, hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konular hakkında, bilirkişiye başvuramayacağı; ancak, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hususlarda, bilirkişiden yararlanabileceği açıkça hüküm altına alındığını, burada sözü edilen özel bilgiden maksat, hukuk bilimi dışında, belirli bir bilim dalının araştırıp ortaya koyduğu sonuçlara ilişkin bilgi olduğunu, ancak, yer yer, hukukun —–alanlarına ilişkin hukukî bilginin de, özel bilgi kavramının kapsamı içerisinde mütalaa edilip bilirkişilik kurumunun kapısının aralanmaya çalışılması yönünde bir eğilimin belirmesi nedeniyle, maddede, özel bilgiye işaret edilirken, açıkça,—— şeklinde bir vurgu yapılmasına ihtiyaç duyulduğunu,—————— mahkemece, meydana gelen kazada ölenlerin yakınlarına ödenebilecek destek tazminatı miktarının tespiti amacıyla aktüerya uzmanı olan bir bilirkişiden rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle ve ehil olmayan bilirkişinin düzenlediği rapora itibar edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” denmek suretiyle, savunmalarımızı teyit eder mahiyette, cismani zarar nedeni ile yapılması gereken hesaplamaların ancak —– bilirkişilerce yapılması gerektiğini, izah edilen sebeplerle, sayın komisyonca müvekkile sigortalı araç sürücüsüne izafe edilecek kusurun varlığı halinde, zarar hesabının ancak ——— kayıtlı, aktüer sıfatına haiz bilirkişilerden seçilecek uzmana yaptırılmasını talep edildiği, davacıların söz konusu olaydan dolayı —– herhangi bir ödeme alıp almadığının tespiti gerektiğini, —— bir surette davacılara ödemede bulunup bulunmadığının tespiti gerektiğini, müvekkil şirket her halükarda poliçe limiti ile sorumlu olmakla, yasa gereği eğer sosyal güvenlik kuruluşları veyahut özel bir sigorta kuruluşundan anılan kaza sebebiyle yapılan ödemeler daha sonradan müvekkil şirketçe ödeneceğinden bu konuda herhangi bir ödeme alınıp alınmadığının gerek bu kurumlara müzekkere yapılarak, gerekse davacının imzalı açık beyanının alınarak tespiti gerektiğini, yapılan ödemeler oranında zararın karşılandığı ve bu ödemeler için yine ayrıca müvekkil şirkete sosyal güvenlik kurumunca rücu edileceği düşünülerek bu ödemelerin hesaplanabilecek tazminat miktarından mahsubu gerektiğini, olay tarihinden itibaren faiz talep edilemediği, ayrıca, hiçbir şekilde kabul manasına gelmemek kaydıyla, sigortacı olan müvekkil şirketten olay tarihinden itibaren faiz talebinde bulunulmasının hatalı olduğunu ifade ettikleri, sigortacı olan müvekkil şirketten ancak ——- uyarınca, gerekli tüm belgelerle birlikte yapılan müracaattan 8 işgünü sonrasından itibaren, böyle bir müracaat bulunmadığı takdirde ise, ancak dava tarihinden itibaren faiz talep edilebileceğini, tüm bu açıklamalarının Mahkememiz tarafından dikkate alınmasını ve bu kapsamda, dava konusu kazanın müvekkil şirket tarafından tanzim edilen sigorta poliçesinin teminatı dışında kaldığının tespiti ile davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmektedir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle; haksız fiilden kaynaklı maddi ve manevi zararın tazminine ilişkindir.
Taraf teşkili sağlanmış, deliller toplanılmış, tarafların sosyal ve ekonomik durumları tespit ——- talimat yazılarak bir trafik bilirkişi marifeti ile olayın meydana geldiği —– yapılarak dosya arasında bulunan kaza yeri krokileri de dikkate alınmak sureti ile —- göre olayın meydana geldiği evin bahçesinin yol ile bağlantısının olup olmadığı, bahçede giriş kapsının bulunup bulunadığı, bahçe ile yol arasında duvar, çit, vs. bulunup bulunmadığının tespit edilmesi ve detaylı kroki çizilmesi ile renkili fotoğrafların eklenerek ayrıca kazada sorumluların kusur oranının tespiti ile düzenlenecek raporun gönderilmesi istenilmiştir.
Talimat mahkemesince aldırılan —-yaptığı —— ait araç kontak anahtarını vermiş olduğu ifadesinden yola çıkılarak kendi evinde bulunan televizyonun üzerine görünecek şekilde koyarak gittiği yaşları küçük olan—- araca ait olan kontak anahtarını alarak araca gidip aracı çalıştırmak istediği ve çalıştırdığı sırada yaşı küçük olan kardeşi —-kazasının meydana geldiği anlaşılmaktadır.
—günü yapılan keşifte kaza mahallinin incelenmesinde; — gerçekleştiği, bahçenin girişinde —– bulunduğu, kazanın meydana geldiği bahçenin etrafının——-olduğu evin etrafının tamamen duvarla çevrili olduğu keşif günü tarafımca tespit edilmiştir. Kazanın meydana geldiği bahçenin göz ile yapılan eğim çalışmasında eğimli olmadığı, düz bir sahaya sahip olduğu gözlemlenmiştir.
Olayda —–tali kusurlu olduğu kanaat edinilmiştir.” tespitlerine yer verilmiştir.
Mahkememizce——— bilirkişi heyetinden alınan raporda özetle; keşif yapılarak aldırılan kusur raporunda özetle;———- tarafından olay gününden bir gün önce akşam davacılar ile birlikte ikametgahları olan ——— edildiğini,——–nedeniyle ———, davacıların büyük oğlu ——– okuldan geldiğinde aracın—— üzerinden alarak aracı çalıştırması ve hareket ettirmesi sonucunda o sırada bahçede minibüsün dışında oynayan küçük kardeşi davacıların çocuğu ———çarpması sonucunda küçük çocuğun ağır yaralanması ve bilahare vefatı ile sonuçlanan kaza meydana geldiğini, dosyaya sunulu —— tarihli keşfen inceleme ile alınan bilirkişi raporundaki tespitler,eki bahçe ve yola ait fotoğraflar, ceza dosyasına sunulu olay yeri inceleme raporu, ceza dosyasına sunulu bilirkişi raporu, soruşturma evrakı ve ifadeler ve sair belge ve bilgiler incelendiğini, olayın, ——- davacıların, diğer kardeş ——— beraber yaşadıkları evin bahçesinde meydana geldiğini, ——— birlikte örülmüş duvarla kapatılmış olduğu, evin etrafının tamamen duvarla kapatılmış olduğu, kazanın meydana geldiği bahçenin demir kapısı ile ———— metre genişlikte toprak yolun mevcut olduğu tespit edildiğini, kazanın meydana geldiği bahçede keşfen yapılan incelemede bahçenin eğimsiz ve düz bir sahaya sahip olduğu gözlemlendiğini, Kaza sonrasında bilgi veren ———- torunu olduğunu, babası——– olduğunu, ———- kendisi ile aynı evde ikamet ettiklerini,———yaptıklarını, kendilerinin ——- işyerleri olduğunu, ayrıca oğullarına ait ortak olan ——— evin önüne park ettiğini, anahtarı eve bıraktığını, İflah’ın olay günü işte olduğunu, kendisinin de gelinlerle evde olduğunu, torunların da bahçede oynadığını, bir ara dışarı çıktığında park halindeki aracın çalışmış olduğunu ve hareket ettiğini gördüğünü, aracın sol arka ve ön tekerleğinin arasında torunu ———- gördüğünü, yaralanmış olduğunu, bağırmasıyla aracın durduğunu, aracın içerisine baktığında diğer ——içinde olduğunu gördüğünü, ancak hangisinin direksiyonda olduğunu görmediğini, aracı hareket ettiren ——— yaşlarında olduğunu belirttiği,———– çocukları olup nüfusa kayıtları olmadığı ve baba ve annesinin ifadesine göre ———– bilirkişi raporunda, trafik bilirkişinin mütalasında aracın sürücüsü ve sorumlusu olan——— oranında kusurlu olduğu ancak ortak kararda ———- kanaatine varıldığı; soruşturma kapsamında aldırılan ——— oluşan heyetten alınan raporda; aracı çalıştıran ve hareket ettiren çocuk —————-olayda kusurunun bulunmadığının anlaşıldığı bir an için kusurlu olduğu düşünülse dahi dosya kapsamından tüm ailenin aynı yerde birarada yaşadıklarının anlaşıldığı, fiilin bilinçli taksirle işlendiğine dair delilin bulunmadığı, değerlendirilerek beraatine karar verildiği; Mahkememiz tarafından ——— raporunda ——— aracın anahtarını kendi evinde bulunan—— açık ve küçük çocukların erişebileceği noktaya bırakması, aracı park ettiğinde aracın —–park moduna getirdikten sonra kapıları kilitleyerek bırakması gerektiği, yaşı küçük şahısların bu aracın kontağına ulaşamayacağı ulaşsa dahi araç park modunda olduğundan aracın hareket edip kimseye zarar vermemiş olacağı düşünülerek ——- yeterli tedbir almadan araçtan ayrıldığı düşünüldüğünden tali kusurlu olduğunu, —— aracı çalıştırdığı ve aracın otomatik olması sebebiyle kendi kendine ilerleyişe geçtiği esnada kazanın meydana geldiği ve o sırada aracın sürücülüğünü yapan ——- asli kusurlu olduğuna kanaat getirildiğini, dava konusu kaza ile ilgili kusur incelemesinde ——kusur izafe eden bilirkişi raporlarında, sürücü —– olaydan bir gün önce aracı bahçede bıraktığında, aracın el frenini çekmediği, —— bırakmadığı, aracı —— bıraktığı, bu nedenle aracın çalıştırılması ile birlikte aracın ——-sebebiyle kendiliğinden harekete geçtiği değerlendirmesi yapıldığı anlaşıldığı, oysa dosyaya sunulu belge ve bilgilerden aracın sürücülüğünü yapan —— çekmeden bıraktığına dair hiçbir tespit bulunmadığını, aksine ——- ifadesinde aracının kapılarını kilitlediğini, aracın park konumunda olduğunu, anahtarı da ortak————— içerisine bıraktığını ifade ettiğini, bu durumda aracın sürücülüğünü yapan——yeterli güvenlik önlemlerini aldığı, aracını usulüne uygun olarak park ettiği, aracının kapılarını kilitlediği, dosyada bunun aksini kanıtlayan hiçbir tespit olmadığı değerlendirilerek sürücü——kazanın meydana gelmesinde atfı kabil kusuru olmadığı görüş ve kanaatine varıldığını, kazanın meydana geldiği esnada, aracın içinde bulunduğu belirtilen küçük çocuklardan ——- olduğu, bu çocuklardan ——- alarak aracın kapılarını açabilecek ve içine binerek aracı çalıştırabilecek durumda olan küçük çocuğun gerek fiziki ölçüler ve gerekse eylem açısından davacıların ———- anlaşıldığını, ——- birarada oturdukları —–üzerindeki yerden almış, —— kapı kilitlerini açmış, aracın kontağına anahtarı sokarak çalıştırmış ve akabinde aracı hareket ettirdiğini, —— bu araçlarda, araç çalıştırıldıktan sonra aracın hareket edebilmesi için aracın ——– geçebilmesi için fren pedalına basılarak vitesin değiştirilmesi gerektiğini, bu da sürücünün eylemiyle olabilecek bir unsur olduğunu, bu kazanın meydana gelmesinde araç sürücüsü yaşı küçük ——– için yeterli bilgiye ve melekeye sahip olmadan araçla oynadığı, çocuğun bu sırada bu eyleminin sonuçlarını değerlendirebilecek öngörüye ve özen yükümlülüğüne sahip olamayacak yaşta olduğu da değerlendirilerek küçük çocuğun bu eylemlerinin kazanın meydana gelmesinde asli ve tamamen etkin olduğu görüş ve kanaatine varıldığını, Deliller ve hukuki değerlendirmelere göre varılacak sonuç tamamen Mahkemenin takdirinde olmak üzere; Aracın sürücülüğünü yapan—– meydana gelmesinde atfı kabil kusuru olmadığı, kazada vefat eden—– herhangi bir kusuru olmadığını, bu kazanın meydana gelmesinde ve davacıların oğlu müteveffa —– ölümü ile sonuçlanan kazada araç sürücüsü yaşı küçük—– eylemlerinin kazanın meydana gelmesinde asli ve tamamen etkin olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
——–hiçbir ayrık durum gösterilmeden kural olarak; bu Kanunun, karayollarında meydana gelen trafik olaylarında uygulanacağı belirtildikten sonra, bu kural biraz daha genişletilerek aynı maddenin (a) ve (b) fıkralarındaki durumlarda da uygulanabileceği öngörülmüş; karayolu tanımına girmediği halde genel trafiğin kullanımına açık olan yerler —–kabul edilmiştir. Karayolunun sınırı, kamulaştırılmış, kamuya terk ve tahsis edilmiş karayolunda özel mülkle olan sınır çizgisine kadardır. Karayolu dışındaki alanların yalnız trafik için faydalanılan yerlerden olması gerekmez; kamuya açık olması yeterlidir. Trafiğe kamu yönetimince izin verilip verilmemesi önemli olmamalı, karayolunda olduğu gibi, gelip gitme amacıyla kullanılmış olması yeterli sayılmalıdır. Karayolları Trafik Kanunu, kural olarak, karayollarında ve Kanunun ikinci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen yerlerde uygulanacaktır. Örneğin, deniz ve göllerdeki araba vapurlarında, gerek kontrollü, gerek kontrolsüz hemzemin geçitlerde, bir kamu kurumunun araçlara ayrılan park yeri veya bahçesinde, iki kara parçasını birbirine bağlayan köprülerde, bir işyerinin, otelin veya okulun park yerlerinde, hava alanlarının uçak pistleri dışında kalan ve motorlu araçların kullanılması için ayrılan yerlerde, otobanlarla, otobanların gişelerinde, otobüs terminalleri gibi yerlerde meydana gelen kazalarda, Karayolları Trafik Kanunu uygulanacaktır. Karayolları Trafik Kanunu’nun uygulanması için kazanın mutlaka karayolunda meydana gelmesi gerekmemekte; karayolu ile bağlantısı olan, karayolu sayılan bir alanda meydana gelmesi halinde de karayolunda meydana gelmiş gibi kabul edilmektedir. ” şeklinde karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve denetime elverişli hükme esas alınan bilirkişi raporu içeriklerine göre ;—- ettikleri —– adresindeki evinin bahçesine park ettiği ve bu araca ait araç kontak anahtarını kendi evinde bulunan televizyonun üzerine görünecek şekilde koyarak gittiği, yaşları—– araca ait olan kontak anahtarını alarak araca gidip aracı çalıştırmak istediği ve çalıştırdığı sırada yaşı küçük olan kardeşi —–çarparak ölümlü trafik kazasının meydana geldiği, kazaya karışan ——- olduğu, dava açılmadan önce davalı sigortacıya yapılan başvurunun meydana gelen zararın poliçe teminatı kapsamında olmadığından reddedildiği, somut uyuşmazlıkta kazanın meydana geldiği yerin karayolu veya karayolu sayılan yerlerden olup olmadığı hususunun tartışmalı olduğu, bu yönde yaptırılan keşif sonrası hazırlanan bilirkişi raporunda; —–gerçekleştiği, bahçenin girişinde sarı renkli demir kapının bulunduğu, demir dış kapının —— geldiği bu yerin anayol ile yaklaşık —- bulunduğu, kazanın meydana geldiği bahçenin —- metre yüksekliğinde briket taşlarla örülü olduğu evin etrafının tamamen duvarla çevrili olduğunun gözlemlendiği belirtilmiş olup ——- yaşanan kazanın bahçede gerçekleştiği, bahçe girişinde demir kapı bulunduğu, bahçenin çevresinin briket taşlarla örülü olduğu, kamuya açık alan olmadığı anlaşılmakla kazanın meydana geldiği yerin karayolu veya karayolu gibi değerlendirilen yer olmadığından davalının sorumluluğunun bulunmadığı kanaatiyle davanın reddine karar verilmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Ayrıntısı gerekçeli kararda yazılacağı üzere;
1-Davacı tarafın davacının REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu’nun 22.maddesi uyarınca alınması gereken 59,30 TL başvuru harcı ile 59,30 TL peşin ilam harcının, suç üstü ödeneğinden karşılanan 60,50 TL tebligat ücreti, 2.550,00 TL bilirkişi ücretinin, 1.009,00 TL talimat masrafının davacı tarafça tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yargılama gideri yapılmadığından karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesaplanan 200,00 TL’nin davacı taraftan alınarak davalıya verilmesine,
Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle,—-Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/10/2021