Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/347 E. 2021/1279 K. 30.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/347 Esas
KARAR NO : 2021/1279

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 26/08/2020
KARAR TARİHİ : 30/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı —- davalı şirket nezdinde — — poliçesi ile sigortalı olduğunu, — gönderilmek üzere yüklemesi yapılan—- davalı taşıyıcının sorumluluğu altında taşındığını, yapılan kontrollerde emtianın hasarlı olduğunun görülmesi —-üzerine hasarlı teslim şerhi düşüldüğünü, davalı taşıyıcının emtiaları hasarsız bir vaziyette teslim aldığını, davalının bu nedenle hasardan sorumlu olduğunu, hasara istinaden ekspertiz raporu tanzim edildiğini, emtialarda — tespit edildiğini, dava dışı sigortalı — tazminatı ödendiğini, hasar ödemesi ile davacı şirketin sigortalının haklarına halef olduğunu belirtmiş; takibe yapılan itirazın iptaline ve takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin aktif husumet ehliyeti davalı şirketin ise pasif husumet ehliyeti bulunmadığını, davacının sigortalısına hatır ödemesi yaptığını, taşımacıya usulüne uygun ihbar yapılmadığını, taşımaya ilişkin taleplerin zamanaşımına uğradığını, dava konusu hasardan davalının sorumluluğu bulunmadığını, hasarın emtianın yükleme ve istiflenmesinden kaynaklandığını, davalının sorumluluk miktarının hasarlı kısmın —— aşamayacağını, tazminat miktarının — Konvansiyonu’na uygun şekilde tespit edilmesi gerektiğini, sigorta sözleşmesinden kaynaklanan %10 ilave bedelin davalıdan talep edilemeyeceğini, davacının faiz talebinin haksız olduğunu belirtmiş; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; CMR hükümlerine—— esnasında emtianın zayi olduğu iddiasına dayalı olarak ortaya çıkan zararın rücuen tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacı nezdinde —— sigortalı emtianın davalı tarafından taşınması sırasında hasara uğrayıp uğramadığı, hasara uğradıysa hangi miktarda hasara uğradığı, davalının kusuru bulunup bulunmadığı, davacı tarafından sigortalısına yapılan ödemenin lütuf ödemesi teşkil edip etmediği, davalının sorumluluğunu ortadan kaldıran bir halin bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler— müştereken düzenlenen —- tarihli raporda; hasarlanan emtianın— sabitlemenin yetersizliği nedeniyle hasar gördüğü, malzemenin üretim amacına uygun kullanım imkanının ortadan kalktığını, malzemenin — olması nedeniyle — değerinin bulunmadığı, net hasar değerinin 365,92 Euro olduğu, davalı taşıyıcının üst sorumluluk sınırı içinde zararı tazmin etmesi gerektiği, hesaplanan tazminat tutarının sorumluluk sınırının altında kaldığı,— kusurdan ileri gelmediği, davalı taşıyıcının zararın meydana gelmesinden tek başına sorumlu olduğu, davacının gerçek zarar bedelini rücuen talep edebileceği mütalaa edilmiştir.
Davalı savunmasında davacı şirket tarafından yapılan ödemenin poliçe kapsamında teminat altına alınmadığını bu nedenle aktif husumetin bulunmadığını savunmuştur. Poliçe özel şartlarında “—- kaynaklanan ziya, hasar veya masraflar işbu sigorta teminatı dışındadır” demekle, poliçe kapsamı dışında tutulan haller sayılmıştır. Bu itibarla, poliçe özel şartları gözetilmek koşuluyla yapılan ödemenin teminat kapsamında olup olmadığı değerlendirilip davacı sigortacının rücu hakkı bulunup bulunmadığının tespiti gerekir —- olayda; alınan bilirkişi raporu ile yükün yeteri kadar sabitlenmemesi nedeniyle emtianın hasar gördüğü tespit edilmiştir. Bu itibarla, sigortalısına ödeme yapan davacı sigortacının aktif husumetinin bulunduğunun kabulü gerekir.
CMR’nin 32/1. maddesinde, sözleşme kapsamındaki taşımalardan kaynaklanan davalar bakımından zamanaşımı süresi 1 yıl olarak kabul edilmiş, taşımacının bilerek kötü hareket olarak kabul edilecek kusurlarının söz konusu olması halinde ise 3 yıl olarak belirlenmiştir. Dosya kapsamına ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre, davadışı— gönderilen ve davalı tarafından taşınan emtiadaki hasarın oluşmasına “bilerek kötü hareketinin” neden olduğunun iddia edildiği ileri sürülemez. Şu halde, somut dava bakımından zamanaşımı süresinin 1 yıl olarak kabulü zorunludur. İkinci olarak, zamanaşımı başlangıcı üzerinde durulmalıdır. CMR’nin 32/1. maddesinin (a) ve (b) bentlerinde zamanaşımı süresinin emtiadaki hasarın niteliğine göre ve en erken teslim tarihinden olmak üzere belirleneceği ifade edilmektedir. Öte yandan, CMR’nin 32/3. maddesi gereğince, zamanaşımının kesilmesi ve durması hususları ile ilgili olarak davanın açıldığı mahkemenin hukuku uygulanacak olup, bu durumda TBK’nun 154. maddesinin de bu çerçevede gözetilmesi gerekecektir. Dosya kapsamı uyarınca emtianın hasarlı dahi olsa 17.08.2018 tarihinde alıcısına teslim edildiği ve hasara ilişkin tutanak düzenlendiği uyuşmazlık dışıdır. Bu durumda, davacı tarafından 08.07.2019 tarihinde girişilen icra takibinin en erken teslim tarihinden başlatılması gereken 1 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde ikame edildiği ve zamanaşımının bu tarihte kesildiği anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle, zamanaşımı def’ine mahkememizce itibar edilmemiştir.
Dava konusu taşımaya, taşımanın yapıldığı güzergah itibariyle, uygulanması gereken CMR’nin 30. maddesine göre; — durumlarını kontrol etmeden veya ziyan ve hasarın açıkça görüldüğü hallerde teslim anında veya açıkça görülmediği hallerde teslimden itibaren 7 gün içinde durumu kendisine bildirmeden tesellüm ederse, bu husus onun yükü taşıma senedinde belirtildiği şekilde alındığına kanıt oluşturur. Somut olayda, davalı taşıyıcı tarafından ibraz edilen CMR belgesinden, alıcının, teslim anında, emtianın hasarlı teslim edildiği yönünde ihtirazi kayıt düştüğü anlaşılmaktadır. Bu tutanak karşısında taşımacının, söz konusu hasarın kendi hakimiyetinde iken meydana geldiğini ikrar etmiş olduğu anlaşıldığından, bu tutanağın CMR’nin 30/1. maddesindeki karinenin aksini kanıtlayan belge olduğunun kabulü gerekir — durumda alıcı, az önce açıklanan CMR’nin 30. maddesinde düzenlenen ihbar şartını yerine getirmiş olup, artık malların hasarlı teslim edilmediğinin ya da hasarlı teslimin taşımadan kaynaklanmadığının ispat yükü davalı taşıyana düşer—– Bununla birlikte, mallar henüz alıcı tarafından teslim alınmadan ve tahliye edilmeden önce, henüz — içerisinde iken malların devrilmiş ve dağılmış hallerinin—- sürücüsünün yanında fotoğraflanması nedeniyle davalının hasardan haberdar olmadığı ileri sürülemeyecektir (——- Açıklanan nedenlerle, ihbar şartının yerine getirilmediği yönündeki savunmaya mahkememizce iştirak edilmemiştir.
Dosyada yer alan ekspertiz raporu ve bilirkişi raporu gözetildiğinde sigortalı emtia üzerinde meydana gelen hasarın taşıma sırasındaki sabitlemenin yetersiz şekilde yapılmış olmasından kaynaklandığı hususu sabittir. CMR hükümlerine tabi taşımalarda taşıyıcının, eşyanın kendisine teslim edildiği tarihten gönderilene teslim edildiği tarihe kadar meydana gelen hasar ve kayıplardan sorumlu olacağı esas olmakla birlikte, anılan Konvansiyon’un 17/4-c maddesinde, yükün gönderici, alıcı veya bunların adına hareket eden kişiler tarafından alınması, yüklenmesi, istiflenmesi veya boşaltılması özel bir risk durumu olarak kabul edilmiş, hasar veya kaybın anılan nedenlerden kaynaklanması halinde taşıyıcının sorumlu olmayacağı hükme bağlanmıştır. Fakat, bu halde dahi taşıyıcının yükün sağlıklı taşınabilmesi için yükleme ve istiflemeye gerekli özeni gösterme ve nezaret etme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bahse konu yükümlülüğün ihlali, taşıyıcı bakımından müterafik kusur oluşturacaktır (Benzer yönde; —–olayda, her ne kadar istiflemenin sigortalı gönderen tarafından gerçekleştirildiği anlaşılmaktaysa da, taşıma sözleşmesinin tarafı olan ve emtiayı fiilen taşıyan davalının —- taşıyanın istiflemeye nezaret etme yükümlülüğüne dair yerleşik içtihatları ve anılan ilkeler çerçevesinde, hiçbir sabitleme yapılmaksızın gerçekleştirilen istiflemeye nezaret etme ve yüke gerekli özeni gösterme yükümlülüğünü gereği gibi yerine getirmediğinden sigortalı emtia üzerinde oluşan zarardan müterafik kusuru nedeniyle sorumlu olduğu kabul edilmelidir (Benzer yönde; —–
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü için yapılan yargılama sonucunda; dava dışı sigortalıya ait emtianın davalı tarafından taşınmasının üstlenildiği, emtianın alıcıya hasarlı bir şekilde teslim edildiği, emtiada meydana gelen hasar tutarının —- olarak tespit—– edildiği, taşıyıcının yüke gerekli özeni gösterme yükümlülüğünü gereği gibi yerine getirmediği, bu nedenle davalının zarardan takdiren %50 oranında müterafik kusurlu olduğu (Benzer yönde; — — Karar), zarar tutarın sorumluluk sınırının altında kaldığı, CMR Konvansiyonu’nun 27. maddesi gereğince yıllık %5 faiz oranını geçmemek üzere faiz talep edilebileceği, alacak likid olmadığından İİK m. 67 gereğince icra inkar tazminatına hükmedilmemesi gerektiği (Benzer yönde; —- anlaşıldığından; aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulüne;
——– sayılı takip dosyasında davalı borçlu tarafından yapılan itirazın —- satış kuru üzerinden hesaplanacak TL karşılığı) iptaline, takibin aynı şartlarla (CMR Konvansiyonu’nun 27/1. maddesi uyarınca yıllık % 5 faiz oranını geçmemek şartıyla) kısmen devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
Koşulları bulunmayan icra inkar tazminatı ve kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 109,23 TL harçtan peşin alınan 54,60 TL harcın mahsubuna, bakiye 54,63 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan — uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden hesaplanan 1.599,07 TL vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 1.599,07 TL maktu vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı ve 54,60 TL peşin harç toplamı: 109,00 TL ile aşağıda dökümü yazılı yargılama giderinden davanın red (%50) ve kabul (%50) oranına göre hesaplanan 858,00 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333. maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
8-Dava şartı arabuluculuk kapsamında —— — ücretinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 660,00 TL’sinin davalıdan, 660,00 TL’sinin davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına, 6831 sayılı Kanun’a göre yargılama gideri olarak tahsili için — müzekkere yazılmasına,
Dair, miktar itibariyle kesin olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı.

Davacı Yargılama Giderleri:
Posta Masrafı : 116,00 TL
Bilirkişi Ücreti : 1.600,00 TL
TOPLAM : 1.716,00 TL x %50=858,00 TL