Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/343 E. 2021/1047 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/343 Esas
KARAR NO : 2021/1047

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 25/08/2020
KARAR TARİHİ : 07/10/2021

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 9. maddesine göre Türk Milleti adına yargılama yetkisini kullanan bağımsız —– tarafça açılan dava üzerine yapılan yargılama nihayetinde;
I.GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili; dava dilekçesinde, asıl borçlu müşteriye krediler kullandırıldığını, ancak borcunu ödemediğini, İhtarname keşide edilmesine rağmen borcun ödenmediğini, icra takibine geçildiğini, yetki ve sair hususlara itiraz edildiğini, takibin durduğunu, itirazın haksız olup, alacağı geciktirme amaçlı, haksız ve mesnetsiz olduğunu, iddia ederek, itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmesini talep etmektedir.
ll. SAVUNMA:
Davalı vekili; cevap dilekçesinde—- paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatıldığını, aynı kredi çerçeve sözleşmesi kapsamında iki takipte bulunulduğunu, iki ayrı ödeme emri gönderildiğini,—- niyetli olduğunu, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, —- bulunan taşınmaz üzerindeki —- işlemlerinin devam ettiğini, aynı alacak için açılan farklı takipler ile alacağa birden fazla kez veya hızlı ulaşma amacının oldukça kötü niyetli olduğunu, tahsilde tekerrür olmaması için davanın reddi gerektiğini, İhale süreci devam eden icra takibindeki taşınmazın değerinin borcu karşılamaya yeterli olduğunu, aynı alacağın ikinci kez tahsil edilmeye çalışıldığını, savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmektedir.
lll.İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının ödenmemesi nedeniyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
—— sayılı dosyasının tetkikinde;
Davacı alacaklı tarafından, davalı borçlulara—– kadar işlemiş —– alacağın tahsili için takip yapıldığı, borçlunun süresi içinde borca itiraz ettiği, akabinde takibin durduğu, borca itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmediği anlaşılmıştır.
İİK madde 67 gereğince, itirazın iptali davasının itirazın tebliğinden itibaren, 1 yıl içinde açılması gerekir. Hak düşürücü süreler, dava şartı olup taraflar ileri sürmese de mahkemece resen gözetilir. Somut olayda icra takibindeki, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmemesi nedeniyle İİK’nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü sürenin başlamadığı anlaşıldığından, davanın süresi içinde açıldığı kabul edilmiştir.
Taraflar arasında icra takip dayanağı genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan kredi borcunun ödenmediği iddiası ile davacı banka tarafından davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı, davalıların yasal süre içerisinde icra takibine konu borca itiraz ettiği hususunda herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, takip tarihi itibarıyla davacı bankanın genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının bulunup bulunmadığı, alacak var ise miktarı ve bu alacağın davalılardan talep edilip edilemeyeceği, davalıların icra takibine itirazının haklı olup olmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Tüm Dosya Münderecatı Kapsamında;
Davacı——- ve ——- Sözleşmesi imzaladığı, Kefiller —— müteselsil kefil sıfatı ile, sözleşme limitleri ile sınırlı olmak üzere sözleşmeleri imzaladıkları,
6098 Sayılı BK’nın 583 ve 584’ncü maddeleri açısından yapılan değerlendirmede, —- olduğunun anlaşıldığı,
Borcun ödenmemesi üzerine;—- Numaralı ihtarnameyi keşide ettiği,—— ihtarnamenin kefillere tebliğ edildiği, asıl borçluya keşide edilen ihtarnamenin ise adreste tanınmıyor ibaresi ile iade edildiği, ancak——- belirtilen — edildiğinin görüldüğü, bu nedenle ihtarnamenin —- gerektiği, 30.04.2018 tarihinde kefiller açısından sürenin dolduğu—— tarihinin hafta sonu tatili olması nedeniyle), ancak ödeme yapılmadığı, gün sonundan itibaren kefiller açısından temerrüdün oluştuğu kanaatine varıldığı, asıl borçlu açısından ise sürenin —– olması nedeniyle) dolduğu, ancak ödeme yapılmadığı, ——numaralı icra dosyasında; 142.447,42 TL alacak için, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla takip yapıldığı anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık konusunda bankacı bilirkişiden rapor aldırılmıştır.
Bankacı bilirkişice, davacı bankanın 6 adet kredi kullandırdığı, kullandırılan krediler ile ilgili hesap kat tarihi itibarı ile 99.730,00 TL kredi anapara alacağının bulunduğu, bu alacak tutarına ——olduğu, asıl borçlu, gerekse kefillerin her ikisine yapılan ihtarın tebliğ tarihlerinin farklı oluşu nedeniyle; Asıl Borçlu Davalı ——— olmak üzere, —- kefiller yönünden — hesaplama yapıldığı görülmüştür.
Rapor denetime elverişli ve usul ve yasaya da uygun olmasından ötürü hükme esas alınmıştır.
Davacı alacaklı tarafından, davalı borçlulara yönelik— alacağın tahsili için takip yapıldığı, taleple bağlı kalarak, takip tarihi itibarı ile faizler ve ferileri dâhil olmak üzere banka alacağının hem asıl borçlu açısından —– asıl alacak——– olduğu anlaşılmakla, talebin bu miktarlar üzerinden kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Masrafın neye ilişkin olduğu bildirilmediğinden, bu husustaki talep yerinde görülmemiştir.
Kefaletlerin Geçerliliği Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Sözleşme tarihi itibariyle uygulanması gereken TBK’nın 583. maddesine göre kefalet sözleşmesinin geçerli olması için; yazılı şekilde yapılması, kefilin sorumlu olduğu azami miktar ile kefalet tarihinin belirtilmesi, müteselsil kefalet halinde bu ibarenin kefilin el yazısı ile yazılması, ayrıca aynı yasanın 584. maddesi gereğince kefilin evli olması halinde yazılı eş rızasının da alınması zorunludur.
Dava konusu kefaletnamede tarih, kefil olunan miktar ve kefaletin türü de el yazısı ile yazılmış olup, davalıların, takibin dayanağı olan genel kredi sözleşmesindeki kefil sıfatıyla atılan imzalarına bir itirazları olmadığı gibi, yargılama sırasında sözleşmedeki yazıların kendilerine ait olmadığı da iddia edilmemiştir. Kefaletnamelerde tarih, kefil olunan miktar ve kefaletin türü de el yazısı ile yazılmış olup, bu haliyle davalıların kefaleti TBK’nın 583 ve 584.maddelerindeki şartları haiz olup geçerlidir.
6098 SY. TBK’nın 584 üncü maddesi gereğince, eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır. 28.03.2013 tarih 6455 sayılı Kanunun 77 nci maddesi ile 584 üncü maddeye üçüncü fıkra olarak:—- işletmenin sahibi veya ——– yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler…….. için eşin rızası aranmaz” hükmü eklenmiştir.
Davalı —- asıl borçlu olan şirketin yetkilisi ve ortağıdır. Bu sözleşme için eşinin rızasına gerek yoktur. Taraflar arasındaki sözleşme, kefalete ilişkin diğer şekil şartları da taşımaktadır ve davalının kefaletleri geçerlidir.
Davalı —- ise, bekar olup evli değildir. Bu kapsamda kefaleti şekil şartlarını taşımakta olup geçerldir.
İcra İnkar Tazminatı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması ve alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.——
Bu kapsamda, alacağın likit olması ve diğer icra inkar tazminatına hükmedilebilme şartlarının olayda gerçekleşmesi nedeniyle, hükmolunan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV.HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE;
1-Davalının —– Esas sayılı dosyasında vaki itirazının KISMEN İPTALİ ile,
2-Takibin 100.937,01 TL asıl alacak, 19.538,02 TL işlemiş faiz, 976,06 TL BSMV olmak üzere toplam 121.451,93 TL üzerinden DEVAMINA, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
3-Kabul edilen alacağın %20’sine tekabül eden icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 8.296,38 TL harçtan peşin alınan 1.720,41 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.575,97 TL karar harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan—-davanın kabul edilen miktarı üzerinden 15.487,93 TL nisbi vekâlet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı—- davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan — davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 4.080,00 TL maktu vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davalı — — davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan— ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yatırılan 1.774,81 TL harç ile ile 696,25 TL yargılama giderinden davanın red ve kabul oranına göre hesaplanan 593,63 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı tarafça sarfedilen yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
10-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
11-Arabuluculuk aşamasında yapılan ve —- 6831 sayılı Kanuna göre davanın açılmasına sebebiyet veren davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.