Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/299 E. 2021/792 K. 13.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/299 Esas
KARAR NO : 2021/792

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/07/2020
KARAR TARİHİ : 13/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının takip konusu faturaları ticari faaliyeti kapsamında sattığı ve teslim ettiği ürünler karşılığında davalı adına düzenlediğini, davacının tüm çağrılarına rağmen fatura bedellerinin ödenmediğini, alacağın tahsili amacıyla ———sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalının ödeme emrine itiraz ettiğini, itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiğini, TTK’nın 1530. maddesinde ticari işletmeler arasındaki mal ve hizmet tedarikinde geç ödemenin sonuçları düzenlendiğini, davacının avans faizi talep etme hakkı bulunduğunu, alacağın likit olduğunu belirtmiş, davalının —— Esas sayılı dosyasına konu borca yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, davalının asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; genel yetkili icra dairesinin borçlunun yerleşim yerinin bulunduğu yer icra dairesi olduğunu, davalı şirketin merkezinin bulunduğu — yargı çevresinde davanın açılması gerektiğini, icra inkar tazminatının arabuluculuk görüşmelerine konu edilmediğini, davalı şirket ile davacı şirket arasında bazı muhtelif malların satışından kaynaklanan ticari ilişki bulunduğunu, davalı şirketin davacının sözleşme hükümlerine aykırı tutum ve davranışlarından dolayı sözleşmeyi feshettiğini, teslim edilen — ve içeriklerinde kullanılamayacak ve piyasada satımına imkan tanınmayacak kadar ayıp olduğunu, davacının alacağının bulunmadığını, faizin haksız olduğunu belirtmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; tacirler arasındaki ticari alım satım ilişkisinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacı ile davalı arasında ticari ilişki kapsamında faturalara konu mal ve hizmetin davalıya teslim edilip edilmediği, teslim edilen mal ve hizmetler karşılığı bedelin davalı tarafından ifa edilip edilmediği, ifa edilen tutarın ne olduğu, davacının bakiye alacağı bulunup bulunmadığı, teslim edilen ürünlerin ayıplı olup olmadığı,—- dosyasında takibe yapılan itirazın haklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
——- sayılı takip dosyasının incelenmesinde; —– tutarındaki alacağın fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla icra takibi yapıldığı, borçlu tarafından verilen 22/06/2020 havale tarihli itiraz dilekçesinde borca ve fer’ilerine itiraz edildiği, icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğu, davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığı görülmüştür.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
—-göre; taraflar arasındaki ticari ilişkiye dair faturanın da —- formlarının gönderildiği, davacı şirketçe faturaların —-indiriminde kullanılmış olduğu görülmüş, ——- dosya içerisine alınmıştır.
———– göre; taraflar arasındaki ticari ilişkiye dair faturanın da yer aldığı —-formlarının gönderildiği, davalı şirketçe faturaların — alınmıştır.
Mali Müşavir bilirkişi——– tarihli bilirkişi raporunda; davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu, davacının ticari defter ve kayıtlarına göre icra takip tarihinde davacının davalıdan — cari hesap alacağı bulunduğu, davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu, davalının ticari defter ve kayıtlarına göre icra takip tarihi itibariyle davacıya 12.113,71 TL borcu bulunduğu, 3 adet faturanın—– bildirildiği mütalaa edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 6. maddesine göre; “genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” Aynı Kanunun 10. maddesine göre; “sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir.”. 6098 sayılı TBK’nun 89/1 maddesinde, bir miktar para alacağına ilişkin davaların alacaklının yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği hükme bağlanmıştır. Yasal düzenlemeler karşısında somut olayın değerlendirilmesine gelince; davalının —–, davacının ——–olduğu, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunduğu hususunda uyuşmazlık olmadığı anlaşıldığından yetki ilk itirazının reddine karar verilerek işin esasına geçilmiştir.
Davacı, davalıya mal ve hizmet teslim edildiğini, bu nedenle alacağının bulunduğunu belirtmekte olup, icra takibinde talep etmiş olduğu alacağının varlığını ispatlamakla yükümlüdür.
Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığının ve mal tesliminin kanıtı olamaz. Ayrıca faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olması da teslimini kanıtlamaya yeterli değildir.—sözleşmenin varlığını ortaya koyan davalının veya onun adına hareket eden kişinin imzasını taşıyan teslim belgesi, irsaliyeli fatura ile de sözleşme ilişkisinin ispatı mümkündür.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4). Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama, yargılama sırasında bilirkişiden alınan denetime elverişli rapor ve —- alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında faturaya dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, takip dayanağı belgeye konu mal ve/veya hizmetin ayıpsız şekilde teslim edilip edilmediği hususundan kaynaklandığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için defter incelemesine karar verildiği, davacının ticari defterlerine göre davalıdan takip tarihi itibariyle 12.113,73,00 TL alacaklı olduğu———- davalının ——— göre davacıya takip tarihi itibariyle 12.113,73,00 TL borcu bulunduğu, dava konusu faturanın davalının——— olduğu, HMK. 221. maddesi gereği —— dosyaya kazandırılması gerektiği——— bildirimlerine göre takibe konu faturaların davalı tarafından———— aksini ispatlaması gerektiği, borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (——-sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği (———– Karar sayılı ilam), davalının kendi ticari defterlerindeki kayıtların aleyhine delil teşkil edeceği ———- Karar sayılı ilam), davalının—– kayıtlarının aksini yazılı delille ispatlaması gerektiği, dosyada böyle bir ispat aracının bulunmadığı görülmüştür.
Somut uyuşmazlıkta; davalı, —– teslim edilen faturalara konu mal ve hizmetin ayıplı olduğunu savunmuştur. Taraflar arasındaki ilişki ticari satım olup, TTK’nun 23/1-c maddesinde ayıplı mal hakkında alıcıya ihbar yükümlülüğü getirilmiştir. ——— ve ———-yerine getirmeden satıcıdan mal bedeli konusunda istemde bulunamaz. Davalı alıcı, ihbarda bulunduğunu yazılı belge ile kanıtlamak zorundadır.——— ——, davalı tarafça ——— sözleşmesinin ——- teslim alındığı kabul edilmekle birlikte, edimin ayıplı ifa edildiği savunulmaktadır. Davalının ikrarına eklediği bu vakıa ile davacı tarafın satış bedelinin ödenmediğine ilişkin iddiası arasında bir bağlantı yoktur. Niteliği itibariyle bağlantısız birleşik ikrarın söz konusu olduğu bu durumda, ayıplı ifaya ilişkin ispat yükümlülüğü davalıdadır. Yargılama süresince satış konusunun ayıplı olduğu, ayıp ihbarında bulunulduğu, bedelde indirim veyahut iade talep edildiği hususunda herhangi bir somut delil dosyaya sunulmadığı anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı savunmasına mahkememizce itibar edilmemiştir.
Davacı vekili ——- tarihli beyan dilekçesinde TTK. 1530 maddesi uyarınca faiz hesaplaması yapılması gerektiğini belirtmiş, işlemiş faiz yönünden ek rapor alınmasını talep etmiştir. Dava, taraflar arasında mal alım sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. TTK’nın 1530. maddesi mal tedarik sözleşmesine ilişkin olup olayda uygulama yeri bulunmamaktadır —– Fatura düzenlenmesi borçluyu temerrüde düşürücü nitelikte bir işlem olmadığından fatura tarihi faize başlangıç yapılamaz. Takip öncesi temerrüt faizi talep edilebilmesi için borçlunun alacak miktarını gösterir ve ödeme talebini içerir bir ihtarla temerrüde düşürülmesi (TBK. m. 117/1) ya da borcun ödeneceği günün tarafların anlaşmasıyla kesin olarak belirlenmesi——, işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
İİK’nın 67/2. maddesi, “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu, takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne, göre red veya hükmolunan meblağın %20’sinden aşağı olmamak üzere uygun bir tazminatla mahkum edilir.” hükmünü içermektedir. Dava konusu faturaların davalı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı tarafından herhangi bir ödeme definde bulunulmadığı, dava konusu edilen davacı alacağının miktarının, davalı yönünden bilinebilir, hesap edilebilir, belirlenebilir yani likit alacak niteliğinde olduğu, icra inkar talebinin feri nitelikte bir talep olduğu anlaşıldığından, davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulüne;
———- sayılı takip dosyasında davalı borçlu tarafından yapılan itirazın 12.113,72 TL asıl alacak yönünden iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda ticari avans faizi uygulanmasına,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
Asıl alacak olan 12.113,72 TL’nin %20’sine tekabül eden 2.422,74 TL icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 827,49 TL harçtan peşin alınan 177,43 TL harç ile 73,45 TL icra harcının mahsubuna, bakiye 576,60 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan ——-uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden hesaplanan 4.080,00 TL maktu vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —– uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 2.576,82 TL maktu vekâlet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 177,43 TL peşin harç, 73,45 TL icra harcı ve 7,80 TL vekalet harcı toplamı: 313,08 TL ile davanın kabul (%82) oranına göre hesaplanan 58,63 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davanın ret (%18) oranına göre hesaplanan 108,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333. maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
8——- kapsamında arabulucu ——— tarafından ödenen —- ücretinin —- davalıdan, 237,60 TL’sinin davacıdan 6831 sayılı Kanun’a göre yargılama gideri olarak tahsili için Hazineye müzekkere yazılmasına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.