Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/273 E. 2022/112 K. 01.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/273 Esas
KARAR NO : 2022/112

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak)
DAVA TARİHİ : 20/07/2020
KARAR TARİHİ : 01/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacının hesabına aralıklarla 90.000,00 TL yatırdığını, bankaya gittiğinde hesabında para olmadığını öğrendiğini, paranın başka bir kişiye gönderildiğini öğrendiğini, açıklayıcı bir cevap alamadığını, ne kadar parasının başka kişiye gönderildiğini öğrenmeye çalışsa da öğrenemediğini, söylenmediğini, makul
bir açıklama yapılmadığını, arabuluculuk sürecinin anlaşamama ile sonuçlandığını, hesabın ortak hesap olmadığını, yazılı ve sözlü olarak başka kişiye ödeme yapılması hususunda talimatı veya beyanı bulunmadığını iddia ederek davalı bankanın sorumluluğunda olan —- mevduat faizi ile birlikte iadesini talep etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davanın yetkili —- gönderilmesi gerektiğini, tüm işlemlerin davacının bilgi ve talimatı ile yapıldığını, hukuki dayanağı bulunmayan davanın reddi
gerektiğini,—-ve nitelikteki iletişim vasıtalarıyla yapacağı bildirim ve emir ve talimatlarıyla———– Hizmetleri Sözleşmesi’nde yer aldığını, dava dilekçesinde
hesabından yapılan ödemelerin kim adına yapıldığının bilinmediği iddia edilmişse de, arabuluculuk başvurusunda eşi hesabına yapılan ödemelerin iadesinin talep edildiğini, davacı beyanlarının gerçeği
yansıtmadığını, hesap ekstrelerinin tebliğ edildiğini, işlemlerden haberi olduğunu, bir itiraz söz konusu olmadığını, işlemlere —- verdiğini, talep edilen faiz oranının kabul edilemeyeceğini, yasal faizi aşan taleplerin reddi gerektiğini, —- son oturum tutanağında yazan taleplerin dava konusu yapılamayacağını, gerçekleştirilen işlem toplamının 90.000,00 TL olmadığını, zamanaşımı nedeniyle davanın
reddi gerektiğini, davanın —— ihbarını talep ettiklerini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, alacak istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konuları; davacının davalı —- —– numaralı hesabından çekilen parayla ilgili davacının talimatının bulunup bulunmadığı, bu para çekilmesi olayında davacının zarara uğrayıp uğramadığı, bu olayda davalının sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktalarına ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, 5. maddesinde Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla davaya bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olması durumunda ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere —— mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması —– diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil,—– esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
——- davalar, —— işletmesini ilgilendiren —- vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, —-haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6502 sayılı Kanun’un 3/1 maddesine göre;
k) Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,
l) Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında —- kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında —— bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi, ifade etmektedir.
Somut olayda; davacı ile davalı arasında —— bankacılık sözleşmesi yapıldığı, davacının —- —–mevduat hesabından dava dışı ——– kişiye farklı zamanlarda para gönderildiğinden bahisle eldeki davanın açıldığı, davacının tacir olmadığı, davalı ile imzalanan sözleşmede mesleği kısmında çalışmadığının yazılı olduğu, davacının tüketici olduğu, bankacılık sözleşmesinin ise bir tüketici işlemine vücut verdiği anlaşılmaktadır.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na göre özel ve sonra yürürlüğe giren bir Kanun’dur. Davaya konu bankacılık sözleşmesi, -Türk Ticaret Kanunu’na göre özel nitelikte ve sonradan yürürlüğe giren bir kanun olan- 6502 sayılı Kanun’un 3/1-l hükmü gereğince mutlak bir ticari davaya konu olmayacaktır. Eldeki uyuşmazlıkta; davacı tüketici olup yapılan bankacılık işlemi ise bir tüketici işlemi niteliği taşıdığından; 6502 sayılı Kanun’un 73/1 maddesi uyarınca eldeki davada Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c maddesine göre, görev bir dava şartıdır. Yine aynı kanunun 115. maddesine göre, dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında Mahkemece re’sen araştırılması, bulunamadığı takdirde davanın usûlden reddine karar verilmesi gerektiğinden, Mahkememizin görevsiz olması nedeniyle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Davanın HMK 114/1-c maddesi uyarınca mahkemenin görevli olması ile ilgili dava şartı yokluğu sebebiyle HMK 115/2. Maddesi gereğince usulden reddine,
3-HMK 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşme tarihinden itibaren taraflardan birinin 2 hafta içerisinde mahkememize başvurması halinde dosyanın görevli ——— TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
4-Aksi taktirde davanın açılmamış sayılmasına,
5-HMK 331/2. Maddesi uyarınca yargılama giderleri hakkında görevli mahkemece karar verilmesine,
Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.