Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/26 E. 2021/825 K. 07.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/26 Esas
KARAR NO: 2021/825
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 12/02/2020
KARAR TARİHİ: 07/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Müvekkili şirketin, davalı şirkete bir — verdiğini, bunun karşılığında —tarihli — fatura tanzim edildiğini, bunun karşılığında davalı tarafından —- tarihinde avans olarak yapılan bir ödeme olduğunu, ayrıca fatura tanzimi sonrasında da —- tutarında bir ödeme daha olduğunu, bu ödemelerin icra dosyasında da belirtildiğini, davalının faturadan kaynaklanan borcunu ödemediğini, borcun ödenmesi amacıyla davalı aleyhine —- sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının takibe itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu belirtmiş olup, davanın kabulüne, davalının haksız itirazının iptali ile icra takibinin kaldığı yerden devamına, borçlunun, asıl alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı/borçludan tahsiline karar verilmesini — etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, Dava dosyası kapsamında, davacının yapmış olduğu işlerin bedelinin ne kadar olduğuna ilişkin, müvekkili şirket tarafından verilmiş herhangi bir onayın mevcut olmadığını, faturalara itiraz edilmemiş olmasının taraflar arasında bir sözleşme yok ise fatura içeriğinin kabulü sonucunu doğurmayacağını, taraflar arasında herhangi bir anlaşma bulunmadığından verilen hizmetin bedelinin ne olacağı hususunun bilirkişi marifetiyle belirlenmesi gerektiğini, davacı tarafından talep edilen tutarlar ile müvekkili şirket nezdindeki cari hesap kayıtları uyuşmadığından, tarafların ticari defler ve kayıtlan üzerinde inceleme yapılması gerektiğini, davaya konu faturanın müvekkili şirket tarafından tebliğ alındığına ilişkin kayıt bulunmadığını, davacı tarafından müvekkili şirketin temerrüde düşürülmediğinden işlemiş faiz talep edilemeyeceğini, müvekkili şirketin takibe itirazında kötü niyetli olmadığından icra inkar tazminatı şartlarının oluşmadığını belirtmiş olup, davanın öncelikli usulden, mahkeme aksi kanaatteyse esastan reddine, haksız icra inkar tazminatı talebinin reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; —- sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazı——- gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
—sayılı dosyası celp edilip incelenmiş, dosya içeriğine göre; — tarihinde başlatılan takibin alacaklısının davacı — borçlusunun davalı— olduğu, asıl alacak — tutarındaki alacağın, fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu,—- ödeme emrinin borçluya — tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından verilen —- tarihli itiraz dilekçesinde borca ve fer’ilerine itiraz edildiği; icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğu; görülmüştür.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi rapor içeriğine göre; “Davacı şirketin incelenen —- yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında yapıldığı, —-göre usulüne uygun tutulduğu, davalı şirketin incelenen —– ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında yapıldığı, — defterlerinin — beratlarının süresinde alınmış olduğu, — göre usulüne uygun tutulduğu,
—- Davacı tarafından, davalı şirkete ifa edilen hizmet karşılığı —- faturanın düzenlenmiş olduğu, takip konusu faturanın her iki şirketin kendi defterlerinde kayıtlı olduğu, fatura karşılığı davalı şirket tarafından —- olmak üzere toplam —- ödeme yapılmış olduğu, taraf defterlerinin mutabık olduğu, eş deyişle davacı şirketin kendi defterlerinde —– alacaklı gözükürken, davalının da aynı tutarda borçlu gözüktüğü, davalı şirketin —– — incelenmesinde, takip konusu faturanın davalı şirket tarafından davacıdan alınan mal veya hizmete ilişkin olarak bağlı bulunduğu —- bildiriminde bulunduğu, hiç kimsenin başkasına ait faturayı sebepsiz yere defterlerine kendi borcu olarak yazmayacağı,—– olarak kendi aleyhine vergi dairesine beyan etmeyeceği, aksi somut delillerle ispat edilebilmek mümkün olmakla birlikte, davalının takip konusu faturaları kendi vergi dairesine beyan etmekle hizmetinin ifasına ilişkin karinelerin oluştuğu; dava dosyasında takip konusu bakiye borcun ödendiğine ilişkin dekont vs. somut belge bulunmadığı hususları topluca değerlendirildiğinde, davacının —– alacağını talep edebileceği, tacir olan taraflar arasında düzenlenmiş sözleşme yada haricen başkaca somut belgede ödeme vadesi bulunmadığı ve davacının davalıyı temerrüde düşürdüğüne ilişkin tebliğ şerhine havi ihtarname ya da eş değer belge bulunmasa da takip konusu alacağı oluşturan faturanın davalı kayıtlarında — tarihinde yer aldığının anlaşılması, ifanın sabit hale gelmesi ile davacının — kapsamında ayrıca ihtarata gerek kalmadan—tarihinden itibaren alacağın muaccel olduğundan raporun — hesaplandığı şekilde takip öncesinde —– temerrüt faizi talep edebileceği, icra takibine konu davacı alacağının, ifası ispatlanan hizmetlerden kaynaklanması, belirli, sabit ve muayyen olması, davalı şirketin defterlerinde kayıtlı olması, davah/boıçlu tarafından bilinmesi ve hesaplanması mümkün olması, davalı tarafından, davacıdan almış olduğu — ilişkin bağlı bulunduğu —– takip konusu alacağı oluşturan fatura karşılığı alım bildirimi yaptığının anlaşıldığı, alacak tutarının yargılamayı gerektirmemesi sebepleriyle davacı alacağının likit olduğunun söylenebileceği,” yönünde görüş bildirilmiştir.
Davacı, davalıya hizmet verdiğini, bu nedenle alacağının bulunduğunu belirtmekte olup, icra takibinde talep etmiş olduğu alacağının varlığını ispatlamakla yükümlüdür.
Yazılı sözleşme olmasa da sözleşmenin varlığını ortaya koyan davalının veya onun adına hareket eden kişinin imzasını taşıyan teslim belgesi, irsaliyeli fatura ile de sözleşme ilişkisinin ispatı mümkündür. Yazılı delil niteliğinde olmayan ancak kesin delil niteliğindeki ticari defterler ve yemin delilleri ile de sözleşme ilişkisi ispatlanabilir.
Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığının ve mal tesliminin kanıtı olamaz. Ayrıca faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olması da teslimini kanıtlamaya yeterli değildir. ——
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4). Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür.
Fatura düzenlenmesi borçluyu temerrüde düşürücü nitelikte bir işlem olmadığından fatura tarihi faize başlangıç yapılamaz. Takip öncesi temerrüt faizi talep edilebilmesi için borçlunun alacak miktarını gösterir ve ödeme talebini içerir bir ihtarla temerrüde düşürülmesi — ya da borcun ödeneceği günün tarafların anlaşmasıyla kesin olarak belirlenmesi —- gerekir ——–
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında faturaya dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, taraflar arasındaki ihtilafın sözleşme ilişkisi bulunup bulunmadığı, var ise takip dayanağı belgeye konu mal ve/veya hizmetin teslim edilip edilmediği ve/veya sunulup sunulmadığı hususundan kaynaklandığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için defter incelemesine karar verildiği, davacının ticari defterlerinde davalıdan takip tarihi itibariyle —- alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerine göre davacıya — borçlu bulunduğu, HMK. 221. maddesi gereği — resen dosyaya kazandırılması gerektiği —– bildirimlerine göre takibe konu faturaların davalı tarafından vergi dairesine bildirildiği, bu halde davalının —- aksini ispatlaması gerektiği, borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi —- halinde alacaklının — HMK’nın 222. maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği —- davalının kendi ticari defterlerindeki kayıtların aleyhine delil teşkil edeceği —– davalının kendi ticari defter kayıtlarının aksini yazılı delille ispatlaması gerektiği, dosyada böyle bir ispat aracının bulunmadığı, davalının yemin deliline de dayanmadığı, bu itibarla davacının davalıdan takip tarihi itibariyle —- alacaklı olduğunun sabit olduğu, işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı, alacağın ise likit olduğu yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE ;—-sayılı icra dosyasına davalının —- yönünden yaptığı itirazın İPTALİNE; takibin —- üzeriden aynen devamına, fazlaya dair talebin REDDİNE,
2-Davacının icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Alınması gerekli karar harcı 959,07 TL’den peşin olarak yatırılan 218,09 TL’nin mahsubu ile 740,98 TL eksik harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 218,09 TL peşin harç, 62,20 TL ilk dava masrafı, 85,00 TL tebligat-müzekkere gideri, 800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.165,29 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre(%78 kabul) 908,92 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça sarfedilen yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesaplanan 4.016,67 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8——sayılı icra dosyasının karar kesinleştiğinde iadesine,
9-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, —– Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/09/2021