Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/255 E. 2021/43 K. 19.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/255 Esas
KARAR NO : 2021/43

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 28/09/2011
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 06/11/2012
KARAR TARİHİ : 19/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ESAS DAVADA;
TALEP:
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; ———- parsel —- tesis edilecek —– yapım işi için davalı ile aralarında 15/12/2006 tarihli sözleşme imzalandığını; fakat, davalının sözleşmenin 3.maddesi ile belirlenmiş olan teslim süresini geçirdiğini;—- teknik özelliklere ve malin —-konusundaki tanıtıcı vaadlerin hiçbirine uyulmadığını; her geçen gün kullanım dışı eksiklikler ve uyumsuzluklar nedeni ile arızaların ortaya çıktığını—- adetinde yapılan incelemede uyulması zorunlu —– ——- uygun olmadığı gerekçesi ile ———- gerektiğinin rapor edildiğini; buna rağmen, değiştirilmesi —- gidilmediğini; bu aksaklıkların, kullanım açısından sakıncalı bulunduğunu ve risk arz ettiğini; malın mahallinde bilirkişiler vasıtası ile ayıp oranının tespiti şimdilik ——- dava tarihinden itibaren en yüksek—-faizi ile birlikte davalı firmaya ödenen satış bedelinden mahsubu ile istirdatına karar verilmesini; talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekilince verilen davaya cevap dilekçesinde özetle; davalının sözleşme gereği ——— ——– teslim ettiğini;—– başvuru aşamasına getirdiğini; davacının yükümlülüğündeki işlerin, davacının tek taraflı talebi ———; sonucunda hazırlanan rapor ile raporun taraflara bildirildiğini; bu raporun bağlayıcı ve geçerliliği olmamasına rağmen kendi üzerilerine düşeni yaparak ruhsat başvurusu için davacıya düşen yükümlülüklerin yerine getirilmesi için defalarca yazılı ve sözlü bildirimde bulunulduğunu; bunun üzerine davacı tarafça tamamlanması gereken işlerin —- tarihine — tamamlanacağının; davacı yetkilisi ——- —– olduğunu; bu problemi—- şekilde çalışmasını engellediğini; üst limitin %5 olması gerekirken çok üstünde bulunduğunu; —-var olduğu iddia edilen ayıbın aslında ayıp olmadığını;—- yüksekliğinden kaynaklandığını; bu nedenle haksız davanın reddine karar verilmesini; talep etmiştir.
Birleşen davada İstanbul ————–
Davacı vekilince verilen dava dilekçesinde özetle; —————– teslimi için sözleşme imzalandığını; bu işler için davalıya fatura kesildiğini ve gönderildiğini; fakat ödemenin yapılmadığını; bu nedenle, taraflar arasında ————- alacağın mevduata uygulanan en yüksek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini; işbu davanın Kadıköy ———- Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini; talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekilince verilen cevap dilekçesinde özetle; sözleşmenin 3. maddesinde belirtilen teslim süresinin davacı tarafça geciktirildiğini; —— yapılan inceleme sonucunda uyulması zorundu —–Asansör Yönetmeliği ——— ile ——- kapatılması gerektiğinin rapor edildiğini; buna rağmen değiştirilmesi ciyetine gidilmediğini; bu aksaklıkların kullanım açısından sakıncalı olduğunu ve risk arz ettiğini; akit şartlarına uygun şekli ile kendilerine teslimi gereken bedeli ödenmiş —— mukavale şartlarına uygun olmaması sebebi ile kati kabule dahi sunulmadığını; Kadıköy ——–. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde derdest bulunan yaptırım gayesine —– tazminat davasının süresi içinde başka bir — davada verilen bilirkişi raporundaki benzerlik arz eden tespitlerle davalı edimindeki gizli hukuki ayıbın—– ortaya çıktığı; geçici müdahalelerle düzeltildiği; —- giderinin masraflı ve pahalı bulunduğundan davalının buna ——- etmediği hususu ortaya çıkarılmak üzere olduğu belirtilerek; haksız davanın reddine karar verilmesini; talep etmiştir.
Esas dava; taraflar arasındaki yazılı eser sözleşmesi kapsamında davalı/yüklenici tarafından yapılan asansörlerdeki imalat kusurlarından zararın, davalıdan tazmini istemine; ilişkindir.
Birleşen dava; taraflar arasındaki yazılı eser sözleşmesi kapsamında, davacı/yüklenici tarafından, sözleşme kapsamında yapılan işten kaynaklı iş bedeli alacağının davalı/ iş sahibinden tahsili istemine; ilişkindir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Yapılan yargılama sonucu Mahkememizin ——– Karar sayılı ilamı ile “esas ve birleşen davanın kısmen kabulüne” karar verilmiştir. Kararı davacı ve davalı vekili temyiz etmiştir.
Yargıtay —– —– kararı bozma ilamı ile; ” 6100 sayılı HMK’nın 266. maddesine göre özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden taraf defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak bilirkişi raporu alınmasına karar verildiğine göre, mali müşavir bilirkişi —— ——edilen 30.609,53 TL’yi yüklenici alacağından 15.311,66 TL mahsup ederek hesaplama yapmış olup, hakim HMK’nın 282. maddesi gereğince bilirkişinin görüşü ile mutlak olarak bağlı olmayıp, diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir ise de, mahkemece bu değerlendirmenin ne şekilde yapıldığı, hangi delil ve gerekçeyle bilirkişi raporunun bu bölümüne katılınmadığı belirtilmesi gerekirken herhangi bir neden gösterilmeden sözkonusu bilirkişi raporuna itibar edilmemesi ve HMK’nın 281/2. maddesi hükmünce ek rapor alınmaksızın ya da 281/3. maddesine göre bu konuda yeniden seçilecek bilirkişiden rapor alınmaksızın davanın sonuçlandırılması doğru olmamıştır.
Öte yandan hükme esas alınan teknik ve mali müşavir bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamına göre iş sahibinin yükleniciden değil, yüklenicinin iş sahibinden alacağı olup, geçici kabulün de yapılmasından itibaren birleşen dava tarihine kadar bir yıldan fazla sürenin geçmiş olması nedeniyle sözleşmenin 4/IV. maddesindeki teminatın iadesi koşulları gerçekleştiği, ayıpların giderim bedeli ile ilgili iş sahibi bu kısmı karşılayacak miktarda teminatın iadesinden kaçınabilir ise de asıl davada kusurların giderim bedeli ile ilgili tazminat davası açarak lehine tahsil hükmü kurulduğu ve bu karar temyiz edilmeyerek kesinleştiğinden teminat mektubunun tamamının irat kaydedilmiş olması haksız olup, asıl davada hükmedilen ayıpların giderim bedelinin tamamının yüklenici tarafından iş sahibine ödenmesi koşuluyla 41.250,00 euro irat kaydedilen teminat mektup bedelinin de yüklenici alacağına katılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu, sözleşmede hüküm bulunmamasına rağmen ceza niteliğinde kabul edilerek yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi de usul ve yasaya aykırı olmuştur” gerekçesi ile mahkememiz kararının bozulmasına karar vermiştir.
Öncelikle asıl dava yönünden mahkememizce verilen karara karşı temyiz yoluna başvurulmadığından bu karar kesinleşmiş olup asıl dava yönünden herhangi bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
Öte yandan birleşen dava yönünden ise her ne kadar mahkememizin bozulan kararında ve Sayın Yargıtay dairesince Euro üzerinden gerekli değerlendirmeler yapılmışsa da birleşen davada talep sonucunun TL üzerinden talep edildiği, mahkememizce bozma ilamına uyulması neticesinde tekrardan TL üzerinden hüküm kurulamayacağı düşünülmüşse de; dava tarihinden bu güne kadar kurdaki değişim göz önünde bulundurulduğunda davacı tarafın talebinden çok daha fazlasına hükmedilmiş olacağı anlaşılmakla taleple bağlılık kuralı kapsamında fiili bir direnme amacı güdülmemekle birlikte TL üzerinden hesaplamalar yapılmıştır. Birleşen dava yönünden Sayın Yargıtay ——HD’nin bozma ilamında aynen “…asıl davada hükmedilen ayıpların giderim bedelinin tamamının yüklenici tarafından iş sahibine ödenmesi koşuluyla 41.250,00 euro irat kaydedilen teminat mektup bedelinin de yüklenici alacağına katılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken…” denilmekle davacı alacağı mahkememizce dosya kapsamındaki bilirkişi raporları kapsamından hesaplanmış ve —— olarak tespit edilmiştir. Ancak yüklenicinin iş sahibine ödemesi gereken tutarın iş sahibine ödenmesi koşulu her ne kadar Sayın —- tarafından belirtilmişse de asıl dava kesinleşmiş olduğundan bu tutarın asıl dava davacısı tarafından hali hazırda tahsil edilmesinin önünde bir engel bulunmamakla yüklenici alacağından mahsup edilmemiştir. Diğer yandan birleşen davada davacının talebi 278.467,77 TL olmakla mahkememizce dava tarihi —– olup birleşen davanın kısmen kabulüne dair karar verilmesi ile davacı lehine hükmedilen 245.664,66 TL alacağa dava tarihinden itibaren Avans faiz uygulanmasına dair karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:(Gerekçesi kararda açıklandığı üzere)
1-Asıl dava yönünden kararın kesinleşmesi nedeni ile karar verilmesine yer olmadığına,
2-Birleşen dava olan İstanbul———esas sayılı dosyası yönünden;
Davanın kısmen kabulü ile 245.664,66 TL nin dava tarihi olan 06/11/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte asıl davanın davacısı birleşen davanın davalısından alınarak asıl dava davalısı birleşen dava davacısına verilmesine,
a-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 16.781,35 TL harçtan peşin alınan 4.135,25 TL harcın mahsubu ile bakiye 12.646,10TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
b-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan—–uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 25.646,53 TL nisbi vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
c-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —– uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 4.920,47 TL nisbi vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
d-Davacı tarafça yapılmış 21,15 TL başvurma harcı, 4.135,25 TL peşin harç, 3,30 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 4.159,70 TL harç gideri ile tebligat ücreti, müzekkere ve bilirkişi ücreti olarak 361,00 TL masraf olmak üzere toplam 4.520,70 TL yargılama giderinin kabul edilen kısma isabet 3.978,48 TL sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
e-Davalı tarafından yapılan 33,00 TL nin reddedilen kısma isabet eden 3,96 TL nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
f-Taraflar tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair; gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 15 gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olduğuna dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.