Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/218 E. 2021/1277 K. 30.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/218 Esas
KARAR NO : 2021/1277

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 03/03/2016
KARAR TARİHİ : 30/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin davalı şirkete ait —- taşımasını çeşitli zamanlarda üstlendiğini, davalıya verilen taşıma işlemi karşılığında — navlun faturalarının düzenlendiğini, davalı taraftan toplam 9.345,50 TL navlun alacaklarının bulunduğunu, navlun alacağının tahsili amacıyla—dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının icra müdürlüğünün yetkisine ve borca itiraz ettiğini, itirazın haksız olduğunu belirtmiş; davalı borçlunun—– dosyasına yaptığı yetki itirazının reddine, borca itirazın iptaline, icra takibinin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya dava dilekçesi ve tensip tutanağı ekli açıklamalı davetiyenin tebliğ edildiği, davalının yasal süresi içerisinde davaya karşı cevap dilekçesi sunmamış olduğu görüldü.
Başlangıçta — sayılı dosyasında görülen davanın usulden reddine karar verilmiş, verilen karar —- Karar sayılı ilamı ile kaldırılmıştır.
Dava, taşıma hizmetine dayalı iki adet faturadan kaynaklı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacı ile davalı arasındaki taşıma sözleşmesi bulunup bulunmadığı, davalıya dava konusu hizmetin tam ve ayıpsız şekilde teslim edilip edilmediği, davacı tarafından yerine getirilen edimin tutarının ne olduğu, davalının karşı edimini yerine getirip getirmediği, davacının davalıdan bakiye alacağı bulunup bulunmadığı, hangi miktarda alacak hakkı olduğu, bu itibarla —–dosyasına yapılan itirazın haklı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
—- dosyası içeriğine göre; 18/06/2015 tarihinde başlatılan takibin alacaklısının davacı … —olduğu, borçlusunun ise davalı …— tutarındaki alacağın fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla icra takibi yapıldığı, —— tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından verilen 27/07/2015 havale tarihli itiraz dilekçesinde borca ve yetkiye itiraz edildiği, icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğu, hak düşürücü süre içerisinde davanın açıldığı görülmüştür.
İİK’nin 50. maddesine göre, “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe salahiyetlidir.”. İİK 50. maddesinde uyarınca yapılan— doğrultusunda yetkili icra dairesinin HMK’nin bu husustaki hükümleri uyarınca belirleyeceği sonucuna varılmaktadır. İİK 67. maddesine göre itirazın iptali davasının açılması için öncelikle geçerli bir icra takibinin yapılmasının gerektiğinden, izah edilen nedenlerden ötürü davacı tarafından yapılan icra takibinin geçerli bir icra takibi olup olmadığının tespiti gerekir. 6100 sayılı HMK’nun 6. maddesine göre; “genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı —- yeri mahkemesidir.” Aynı Kanunun 10. maddesine göre; “sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir.”. 6098 sayılı TBK’nun 89/1 maddesinde, bir miktar para alacağına ilişkin davaların alacaklının yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği hükme bağlanmıştır. Yasal düzenlemeler karşısında somut olayın değerlendirilmesine gelince; davalının—- davacının muamele —— olduğu taraflar arasında sözleşmenin olup olmadığının tartışmalı olduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla, dava şartlarının varlığı mahkememizce ciddi görülerek HMK madde 117/3 gereği ön sorun olarak incelenmiş, uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi—- düzenlenen —tarihli rapora göre; davacının ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu, davacının ticari defterlerinde davalıdan — tarihi itibarıyla 9.345,50 TL alacaklı olduğu, davacı şirkete herhangi bir ödeme yapılmadığı tespit edilmiştir. Davalının ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi hususunda —- Mahkemesi’ne talimat yazılmış, belirlenen inceleme gün ve saatinde davalı ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmemiştir.
Davacı, davalıya hizmet teslim edildiğini, bu nedenle alacağının bulunduğunu belirtmekte olup, icra takibinde talep etmiş olduğu alacağının varlığını ispatlamakla yükümlüdür. Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığının ve mal tesliminin kanıtı olamaz. Ayrıca faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olması da teslimini kanıtlamaya yeterli değildir—–sözleşme olmasa da sözleşmenin varlığını ortaya koyan davalının veya onun adına hareket eden kişinin imzasını taşıyan —– fatura ile de sözleşme ilişkisinin ispatı mümkündür. Yazılı delil niteliğinde olmayan ancak kesin delil niteliğindeki ticari defterler ve yemin delilleri ile de sözleşme ilişkisi ve teslim olgusu ispatlanabilir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222’nci maddesinin—- birlikte değerlendirilmesinden ticari defterlerin ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için yasaya göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olmasının şart olduğu; bu şekilde tutulan defterlerin sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olmasının gerektiği ve fakat diğer tarafın usulüne uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı belirtilmiştir.
Usulüne uygun olarak tutulan defterlerin lehe delil teşkil etmesi, kural olarak sırf defterlerdeki kayıtlarla sınırlıdır. Bir diğer ifade ile aksine bir iddia bulunmadıkça usulüne uygun tutulmuş defterlerde bulunan kayıtların sıhhatinin anlaşılması için ayrıca bu kayıtlara dayanak kılınan belgelerin de sıhhatinin araştırılmasına gerek bulunmamaktadır. Böyle bir gerekliliğin kabulü halinde usulüne uygun tutulan defterle usulüne uygun tutulmamış defterler arasında fark kalmaz ve defterlerin delil niteliği tamamen ortadan kaldırılmış olur.
Somut olayda; davacı yanın defterleri usulüne uygun tutulmuş olup, takip konusu ettiği faturalar ticari defterlerinde kayıtlıdır. Davalı, bu kayıtların hukuka ve mali mevzuata aykırı olduğunu da iddia ve ispat etmemiştir. Öte yandan, davalıya yapılan uyarılı bildirime rağmen davalı, defterlerini inceleme —- ibrazdan kaçınmıştır. Davalının defterlerini ibraz etmemesi halinde davacı defterlerinin içeriğinin mahkemece delil olarak değerlendirileceğine ilişkin yasa kuralının uygulanması gerektiği, faturalara konu mal ve hizmetin teslim edildiği, davacının davalı şirketten faturadan kaynaklanan 9.345,50 TL alacağı bulunduğu, alacağın likit ve belirlenebilir olduğu kanaati ile aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulüne;
—– sayılı takip dosyasında davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda (takiple bağlı kalmak üzere) ticari avans faizi uygulanmasına,
Kabul edilen 9.345,50 TL’nin %20’sine tekabül eden 1.869,10 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 638,39 TL karar ve ilam harcından 162,87 TL peşin harç ve 46,73 TL icra harcının mahsubuna, bakiye 478,79 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —— maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 29,20 TL başvuru harcı, 112,87 TL peşin harç ve 46,73 TL icra harcı toplamı:188,80 TL ile 1.027,50 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333. maddesi gereğince talep halinde karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup anlatıldı.