Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/215 E. 2023/317 K. 05.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/215 Esas
KARAR NO: 2023/317
ASIL DAVADA DAVA: Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
ASIL DAVADA DAVA TARİHİ : 30/06/2020
KARŞI DAVADA DAVA:Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
KARŞI DAVADA DAVA TARİHİ:19/08/2020
KARAR TARİHİ:05/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

DAVA: Davacı vekilince sunulan dava dilekçesinde özetle; —– tarihinden bu yana faaliyet gösteren bir aile şirketi olduğu, şirketin mevcut ortaklarının —- müvekkili ——- oluştuğu, şirket ortaklarının her birinin, aynı zamanda şirket kaşesi altına müdür olarak münferiden atacağı imza ile şirketi her hususta temsil ve ilzam etmeye yetkilendirildiği, şirket müdürlerinden —- kendisine münferiden verilen imza yetkisini kötüye kullanarak şirketin mülkiyetindeki taşınmazların tamamını, diğer şirket ortaklarının bilgisi ve onayı dışında ve —- dahi olmaksızın kendisi adına kurduğu —- isimli şirkete muvazaalı olarak satmış gibi gösterdiği, bunun yanı sıra yine —- izin ve onayı olmadan, muvazaalı ve TTK’daki kendisi ile işlem yasağına aykırı bir biçimde tamamında şirketin lehtarı olduğu ve şirket adına tahsilat makbuzu ile kendisinin tahsil ettiği toplam ——adına ciro etmek suretiyle uhdesine geçirdiği, kendi çek takas hesabına koyduğu bilgisine tesadüfen ulaşıldığı, bütün bunlara ek olarak —– yürüttüğü ticari işlerde uzun süredir müşterileri, hatalı ve yanlış yönlendirerek Şirket adına tahsil etmesi gereken tutarları doğrudan kendi hesabına bankaya yatırtarak kendi adına tahsil ettiği ve ardından da bu tutarları Şirket’e borç diye göndererek Şirketi ortak olarak kendisine borçlu hale getirdiği, şirketin kirasında olan taşınmazı da kendisinin tek ortak olduğu ——– adına çevirmeye kalktığı, mal sahiplerini yanıltarak kira sözleşmesini yenilediği, son dakikada bu durumun farkına varan Şirketin müdürlerinin mal sahipleriyle konuşarak bu duruma engel oldukları, şirkete ait tüm taşınmazların muvazaalı ve hileli olarak davalı tarafından satış gösterilerek devredildiği, taşınmazların şirkette tek başına imza yetkilisi davalı — tarafından imza yetkisini kötüye kullanarak aynı zamanda tek sahibi olduğu — muvazaalı ve hileli olarak satış gibi gösterilip çok düşük bedellerle devredildiği, ——– sayılı dosyasında muvazaa nedeniyle hükümsüz olan tapu kaydının iptali ve Şirket adına tescili talepli dava açılmış ve mahkemece Şirket taşınmazlarının devrinin önlenmesi adına ihtiyati tedbir kararı verilmiş olduğu, şirketin lehtar olduğu çeklerin yetkisiz, usulsüz ve muvazaalı olarak ciro edildiği, şirketin ticari faaliyetleri doğrultusunda lehtar olarak adına düzenlenen 5 adet çekin davalı Şirket müdürü —– tarafından Şirket adına tahsilat makbuzu ile teslim alınmış ise de davalının Şirket emrine keşide edilen çeklerin tamamını kendi adına ciro ederek Şirketi kendisine borçlandırdığı, ——- sayılı dosyasında Şirket ile işlem yapma yasağına açık bir şekilde aykırı olduğu için batıl olan Şirketi kendisine borçlandırma anlamı taşıyan çek devrine karşı davalının kötü niyetli olması ve gerçek yetkili hamilin Şirket olması nedeniyle çeklerin iadesi ve tedbiren ödemesinin durdurulması talepli dava açıldığı, davalının tutum ve davranışlarla, Şirket müdürlüğü görevini ve münferit imza yetkisini tamamen kendisine haksız kazanç sağlamak için kötüye kullandığından bahisle TTK m.630/2-f uyarınca davalı —— müdürlük görevinden haklı sebeple azline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Davalı vekilince verilen cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında 30.11.2018 tarihine kadar yagırlamaya sebep olacak türden bir anlaşmazlığının bulunmadığını, bu tarihe kadar davacının ve müvekkilinin ve diğer ortak—- ortak ve müdür sıfatıyla yetkili bulundukları —– tarihine kadar davalı şirket ortaklık yapısında müvekkilinin —- isabet eden paylarının bulunduğunu, —- yevmiye numaralı limited şirket pay devri sözleşmesi ile —- şirket paylarına isabet eden 110.000 TL değerindeki şirket paylarını müvekkiline devrettiğini, bu tarih itibariyle şirket ortaklık yapısının müvekkilinin —— isabet ettiği paylar şeklinde vuku bulduğunu, 30/11/2018 tarihinden bugüne kadar müvekkil tarafından defaatle bildirilmesine rağmen davalı şirketin karar defterine işbu devrin gerçekleştiğinin yazılması karar defterini yedinde bulunduran diğer ortak——- engellemeler yapılmak suretiyle işbu kurul toplanmasının önüne geçildiğini, ayrıca şirketin alacak ve borçları ile müvekkilinin temasa geçtiği üçüncü kişilerden gelen talepler neticesinde oluşan borç ve alacak durumun da müvekkilinin işin halli ile uğraşması sebebiyle ve salt şirketin ortaklık yapısından müvekkilin haksız ve mesnetsiz bir şekilde dışlamak amacıyla şirketin ticari defterlerin davacının yedinde bulunduğundan işlenemediğini, bu durumda şirketin daha fazla zarara uğraması maksadıyla müvekkilin şirket borçlarını birçok kez kendi mal varlığından ödemek durumunda kaldığını, bahse konu ödemelerin banka dekontları ile sabit olmasına rağmen borç kayıtlarının şirket ticari defterlerine işlenmesi zarureti davacı ve diğer ortağa bildirilmiş olmasına rağmen her defasında müvekkilinin haklı taleplerinin reddedildiğini, müvekkilin şirketten alacağı ve şirket namına yaptığı ödemelerin çok fazla olduğunu, alacağına mahsuben devir ve ciro işlemlerinin gerçekleştiremediğini, davacı tarafın iddia ettiği şirketin tüm taşınmazları ve amaç konusu, doğrultusunda faaliyet gösterdiği taşınmazların satılmadığını,—- olağanüstü genel kurulun toplanmasıyla haksız ve geçerli olmayan sebep de olmaksızın müvekkilinin müdürlük sıfatına son verildiğini, müvekkili ile ——– yevmiye numaralı limited şirket pay devri sözleşmesi ile yapılan devrin haklı bir sebep bildirilmeksizin reddini ayrıca ——- arasında yapıldığı iddia olunan devrin onaylanmasına karar verildiğini, bahse konu genel kurulda alınan kararların iptali için işbu davayı ikame ettiklerini bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilince, cevap dilekçesi ile sunulan karşı dava isteminde özetle; —– ve tescilinden itibaren tüm —– dikkatle incelendiğinde, şirketin kurucusu müvekkili ——olduğunun görüleceği, zamanla şirketin iş hacminin gelişmesi ve büyümesi ile birlikte tarafların öz kardeş olmaları da göz önüne alındığından müvekkilinin, karşı davalıya bir işinin olması maksadıyla şirkette bir iş tahsis edilerek her ay düzenli olarak alabileceği bir maaşın bağlanmasını, bununla da sınırlı kalmayarak kendi hissesinden pay vererek her yıl şirketten kar payı almasını sağlamış olduğu, aynı iyiniyeti, dava dışı diğer ortak ve öz kardeş —— gösterildiği, müvekkilinin, yıllar içinde şirketin de iş hacminin artmasıyla öz kardeşlerinin ortaklık paylarını yine kendi hissesinden pay vererek karşı davalının da işlerin içinde yer almasını ve huzurlu bir aile şirketi şeklinde çalışmayı amaçladığı, — tarihine kadar karşı davalının ve müvekkilinin ve diğer ortak — ortak ve müdür sıfatıyla yetkili bulundukları —-ortaklık yapısında müvekkilinin —- isabet eden payları bulunduğu,—— yevmiye numaralı limited şirket pay devri sözleşmesi ile ——değerindeki şirket paylarını müvekkiline devrettiği, bu tarih itibariyle şirketin ortaklık yapısının, müvekkili —- isabet eder paylar şeklinde vukuu bulduğu, ——- tarihinden bugüne kadar müvekkili tarafından defaatle bildirilmesine rağmen davalı şirket karar defterine işbu devrin gerçekleştiğinin yazılması karar defterini yedinde bulunduran diğer ortak —– engellemeler yapılmak suretiyle işbu devir üçüncü kişilere tescil ve ilan olunamadığı gibi devre onay verilmesi maksadıyla genel kurul toplanmasının da önüne geçilmiş olduğu, bununla da kalınmadığı gibi —— müvekkili dışındaki diğer ortakların hukuka aykırı bir şekilde olağanüstü genel kurulu aldıkları, bu sebeple; aynı gün müvekkilinin de şirket adresine gelerek karar defterini arayıp yine sonuç alamadığından güveni kötüye kullanma ve tehdit suçundan dolayı karşı davalı ve diğer ortak hakkında ——giderek suç duyurusunda bulunduğu, işbu olayın hemen akabinde —- tarihinde karşı davalı ve diğer ortağın müvekkilinin şirkette bulunan ofisini duvar örerek kapattıkları ve müvekkilinin en büyük hissedar olarak kendi şirketinde çalışmasını fiilen engelledikleri, ——-tahkikat evrakı düzenlenerek ikmalen———gönderildiği, bu suç duyuruları soruşturma numarası aldığında Mahkemeye arz edileceği, ayrıca; hukuka aykırı bir şekilde alınan müvekkilinin müdürlük yetkisinin sona erdirilmesine ilişkin genel kurul kararının akabinde müvekkilinin, —– adresinin hemen yanında faaliyet gösteren ve %100 hissesinin müvekkiline ait olduğu ——— tarihinde çalışmaya gittiğinde müvekkilinin işyerini terk etmesinin, karşı davalı ve diğer ortak tarafından tehdit etmek suretiyle istendiği ve müvekkilinin kendi işyerinde çalışma hürriyetinin engellenemeyeceğini ifade etmesine rağmen karşı davalının, müvekkiline arkasından sert bir cisimle vurduğu, akabinde onu sıkıştırarak birkaç yere çarptığı ve sırtını ısırdığı, müvekkilinin, bu sebeple karşı davalı tarafından darp edilmiş olup işbu hususu tevsik eden darp tutanağının da sunulmuş olduğu, müvekkilinin bu darp ile ilgili kasten yaralama suçundan karşı davalı ile ilgili —– suç numaralı dosyasından şikayetçi olduğundan bahisle———yönetimine bir kayyum heyetinin tedbiren atanmasına, asıl davanın reddine, karşı davamızın kabulüne, davacı ve karşı davalı—- müdürlükten azline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; davalı —- müdür olduğu sırada, şirkete ait 3 adet taşınmazı kendisini tek pay sahibi olduğu —— diğer ortaklar ve aynı zamanda müdürlerin hiçbirini bilgisi ve onayı olmadan yolsuz şekilde devrettiğini, ayrıca şirket adına keşide edilmiş toplam tutarı 1.700 TL tutarında 5 adet çeki yine diğer ortaklar ve yanı zamanda müdürlerin hiçbirini bilgisi olmadan şirketteki imza yetkisini kötüye kullanarak kendi adına cirolayarak takas ettiğini kısaca davalının müdürlük yetkisini kötüye kullandığını, davalı vekilinin taraflar arasında —– tarihine kadar herhangi bir uyuşmazlık bulunmadığını, tüm uyuşmazlıkların şirket eski müdürü olan davalı———- yapılan ve şirket tarafından onaylanmamış olan hisse devri ile başladığını iddia ettiğini, ayrıca limited şirketlerde esas sermaye yapının devrinin geçerli olabilmesi için ortaklar genel kurulunun onayının şart olduğunu, hisse devri sözleşmesinin tek başına payın devredilmesinin yeterli olmadığını, pay devrinin şirket ortaklar genel kurulunca onaylanması vaki pay sahipliği durumunun ortaklar pay defterinde güncellenmesi ve en sonunda da yeni pay sahipliği durumunun tescil ve ilan edilmesinin şart olduğunu, hisse devrinin geçerli olabilmesi için gerekli ortaklar genel kurulunda da genel kurul işbu durumların da göz önünde bulundurularak ve yasa gereği sebep göstermeksizin dahi onay vermeyi reddedebileceği gibi yasanın verdiği yetki ile iddia olunan hisse devrini davalının da katıldığı ——- onaylamadığını, davalı—— kayıt dışı ödemeler yaptığını, şirketten alacaklı olduğu iddiasının tamamen gerçek dışı olduğunu, —— şirketten hiçbir hak ve alacağının olmadığını, davalı vekilinin iddia ettiğinin aksine davacı müvekkilinin ——— dava konusu taşınmazlardan başka gayrimenkulünün bulunmadığını, yani şirket eski müdürü davacının müvekkilinin tüm taşınmazlarını imza yeksinin kötüye kullanarak yolsuz bir biçimde devrettiğini, yapılan yolsuz tapu devrinin şirket müdürünün kendisi ile işlem yapma yasağına da aykırı olduğunu, davalının davacı şirkette münferit imza yetkilisi olarak müdür olup özen ve bağlılık yükümlüğünün ağır bir şekilde ihlal ettiğini öğrendiklerinde müdürlük görevine şirket genel kurulu tarafından usulüne uygun olarak son verildiğini, bu sebeple davanın konusuz kalması nedeniyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığını, tüm bu sebeplerle yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davalı/karşı davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan edilmiştir.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, taraflarca dayanılan soruşturma dosyaları, hukuk dava dosyaları suretleri celp edilip incelenmiş, tarafların ortağı bulunduğu ——-nezdinde inceleme yapılmasına dair karar verilmiş, bilirkişi raporu alınmıştır.

DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE;
Esas dava ve karşı dava müdürün azli istemine ilişkindir.
TTK’nun 630. maddesinde “Görevden alma, yönetim ve temsil yetkisinin geri alınması ve sınırlandırılması” başlığı ile 2 ve 3. fıkrasında;”Her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir.Yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur.” düzenlemesini haizdir.
————sayılı kararında;”TTK’nın 630/2. maddesi uyarınca her ortak, haklı nedenlerin varlığı halinde limited şirket yöneticilerinin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını mahkemeden talep edebilirler. Anılan maddenin sonraki fıkrasında ise yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesinin veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesinin haklı sebep olarak kabul olunacağı düzenlenmiştir. Bu durumda, davacının öncelikle şirket müdürünün azlini gerektiren haklı sebeplerin varlığını ispat etmesi gerekmektedir.
(..)Haklı sebebin ne olacağı kanun koyucu tarafından sınırlı olarak sayılmamış, ancak yukarıda arz edildiği üzere maddenin 3. fıkrasında nelerin haklı sebep teşkil edeceği örnek kabilinden belirtilmiştir. Buna göre yöneticilerin özen ve bağlılık yükümlülükleri ile kanun ve esas sözleşmeden doğan diğer yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya yönetim için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep sayılır. Haklı sebepler sürekli borç doğuran sözleşmelerin feshi için geçerli sebep sayılmaktadır. Nelerin haklı sebep teşkil edeceği belirlemesi yapılırken ortaya çıkan vakıaların artık ortaklığın/sözleşmenin devamını çekilmez, hale getirmesi, taraflardan ortaklığı devam ettirmelerinin beklenemez olması ölçütü belirleyici olacaktır.
Öncelikle her şirket açısından olduğu gibi limited şirketler de yöneticilerin hiçbir kusuru olmasa dahi, kâr veya zarar edebilir, sermayesini kaybedebilir, iflas edebilir. Yöneticiler her ne kadar zarardan doğrudan sorumlu olmasa da yaptıkları iş ve işlemlerden dolayı ortaya çıkan zararlardan kusurları olduğu ölçüde şirkete karşı sorumlu olurlar.———- TTK’nın 626. maddesine göre, yöneticilerin görevlerini tüm özeni göstererek yerine getirmesi ve dürüstlük kuralı çerçevesinde şirket menfaatlerini gözetmesi gerekmektedir.” şeklinde açıklanan görüş ile yukarıda anılan yasa maddesinde işaret edilen prensipler çervesinde davaya konu istem değerlendirilmiştir.
Somut olayda taraflar kardeş olup,———-üç ortağından ikisidir. Her iki tarafın şirketi münferiden temsile yetkili olduğu kararlaştırılmıştır.Dava açıldıktan sonra, — kurulunda alınan — tarihli karar ile davalı —görevinin sona erdiğinin kararlaştırıldığı ve——— nüshasında keyfiyetin ilan edildiği belirlenmiştir. Bu kararın iptali istemli dava, Mahkememizin ——– esasında görülmüş, davacısı——- toplantısına katıldığı halde karara muhalif kalmaya ilişkin dava şartının eksik olduğu belirlenmekle davanın usulden reddine dair karar verilmiştir.
Anılan kararın tescil ve ilanı ile esas dava konusuz kalmış, davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir.
Bununla birlikte HMK 331/1. maddesinde “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek olmayan hallerde, hakim davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre yargılama giderini takdir ve hükmeder” şeklindeki düzenleme yönünden dava tarihindeki haklılık durumunun tespitine yönelik olarak tahkikata devam olunmuştur.
Yine aynı gerekçe ile —- sayılı, —– esas sayılı dosyası ile Mahkememizin —— esas sayılı dosyası bekletici mesele yapılmıştır. Bunlardan ilk olarak —-esas sayılı dosya kesinleşmiş, bu kesinleşme ile diğer dosyaların beklenmesi gerekliliği de ortadan kalkmış, aynı nedenle beklenmesi ara kararından rücu edilmiştir.
—— sayılı kararının tetkikinde, davacısı ———— yönelik olarak istirdat istemi ile dava ikame edildiği, davalısının münferiden imza yetkisini kötüye kullanarak genel kurulun izni ve onayı olmadan muvazaalı ve TTK’daki kendisi ile işlem yasağına aykırı bir biçimde, tamamında şirketin lehdarı olduğu ve şirket adına tahsilat makbuzu ile tahsil ettiği toplam 5 adet 1.700.000,00 TL değerindeki çeki kendi adına ciro etmek suretiyle uhdesine geçirdiği ve çek takas hesabına koyduğunu,TTK’nın 644.maddesi uyarınca aynı yasanın 395.maddesi kapsamında şirket müdürünün kendisi ile işlem yapabilmesi için genel kuruldan izin alması gerektiğini, yapılan işlemin izin alınmaksızın gerçekleştirilmesi nedeniyle hükümsüz olduğunun ileri sürüldüğü, yapılan yargılama neticesinde;
“(..)Davalı yönetim kurulu üyesine şirket ile işlem yapma hususunda 6102 sayılı TTK’nın 395. Maddesi uyarınca verilmiş bir izin yoktur. Davalı yan şirketin lehdarı olduğu 5 adet çeki kendi adına cirolamış, davalının iş bu davayı açması üzerine bu çeklerden 2 tanesini kendi isteği ile şirkete iade etmiştir. Yukarıda da ifade edildiği üzere bu işlem 6102 sayılı kanunun 395. Maddesi gereği batıldır. Şirket açısından tek taraflı bağlamazlık hali mevcut olup sonradan bu işlemlere icazet de verilmemiştir. Davalı yan iktisapta ağır kusurludur. (..) Tüm dosya kapsamı, yukarıda atıf yapılan emsal yüksek mahkeme kararları, yukarıda yapılan tüm hukuki nitelendirmeler kapsamında davacı —– aktif husumeti olmaması nedeni ile bu davacı yönünden bu nedenle red kararı verilmiş, davacı şirket yönünden ise davalı yanca yargılama sırasında 2 adet çek davacıya iade edildiğinden konusuz kalan bu çeklerle ilgili karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiş, diğer çeklerin davalıdan istirdatına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklindeki gerekçe ile; davaya konu edilen 2 adet çek için davanın konuszu kaldığına, dava konusu 3 adet çekin ise davalıdan istirdatı ile davacı şirkete verilmesine dair karar verilmiş, karar kesinleşmiştir.Yukarıda yapılan tespit kapsamında davalı — yönünden, yöneticinin, özen ve bağlılık yükümünün ağır bir şekilde ihlali şeklideki koşulun gerçekleştiği, kesinleşmiş Mahkeme kararı ile tespit edilmiştir. Aynı nedenle esas davada davacının dava tarihindeki haklılığının da belirlenmiş olduğu değerlendirilmiş, davacı lehine yargılama giderine hükmedilmiştir.Karşı dava yönünden ise, davacısı — tarafından, davalısı ———- azlinin dava edildiği, ancak bu davada azil sebebi olarak ileri sürülen iddiaların tamamının, kardeş olan ortakların kendi aralarındaki anlaşmazlıklara ilişkin bulunduğu, sunulan delillerin tamamının da bu anlaşmazlığa ilişkin olduğu belirlenmiştir.Davalı tarafça dayanılan deliller dosyaya kazandırılmış, ——– savcılığa da yansıyan pek çok anlaşmazlık bulunduğuna kanaat getirilmiş, ne var ki TTK’nun 630/2-3. maddesinde açıklandığı suretle, yönetici de olan ——– yöneticilik sıfatı dolayısıyla, hangi haklı sebeple azlinin talep olunduğu, ispat olunamadığı gibi yönetici olan karşı davalının ne suretle özen ve bağlılık yükümünü ihlal ettiğine dair açıklama dahi yapılmamış, ispat vasıtası sunulmamıştır. Aynı nedenle davalı vekilinin ek rapor alınmasına ilişkin istemi de yerinde görülmemiştir. Zira yukarıda ayrıntısı açıklanan istinaf kararı gereğince, karşı davacı, öncelikle şirket müdürünün azlini gerektiren haklı sebeplerin varlığını ispat külfeti altındadır. Bu külfetin yerine getirilemediği kanaatiyle karşı davanın reddine dair karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Esas davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına,
2- Karşı davanın sübut bulmadığından reddine
3-Asıl davada alınması gerekli 179,90 TL harcın davacı/karşı davalı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harçtan mahsubu kalan 125,50 TL nin davalı/karşı davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Karşı davada alınması gerekli 179,90 TL harcın davalı/karşı davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harçtan mahsubu kalan 125,50 TL nin davalı/ karşı davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Esas dava yönünden Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı/karşı davalı —–akdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalı/karşı davacı —– alınarak davacı/karşı davalı —–verilmesine,
6-Reddolunan karşı dava yönünden Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı/karşı davalı —-için takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalı/karşı davacı —alınarak davacı/karşı davalı —- verilmesine,
7-Davacı/Karşı davalı tarafından sarfedilen 1.093,00 TL posta giderinin davalı/karşı davacıdan alınarak davacı/karşı davalıya verilmesine,
8-Davalı/Karşı davacı tarafından sarfedilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
9-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 05/04/2023