Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/2 E. 2023/457 K. 31.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2020/2 Esas
KARAR NO:2023/457
DAVA:Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :19/06/2013
KARAR TARİHİ:31/05/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin, ———– yıllarına ait ——–katılan hissedarlar hazirun cetveli incelendiğinde görüleceği üzere; davacı şirketin toplam hissenin %40’ına denk gelen nominal değeri 100.000,00 TL olan 100.000 adet hissenin sahibi bulunduğunu; davacı şirketin sahip olduğu söz konusu hisseleri ——– dayanılarak davalılardan —————– —– devir ve temlik ettiğini; bu hisse devrine istinaden hisseleri iktisap eden davalı—- edindiği hisselerin ——–ilan edildiğini; bu gelişmeler neticesinde davalı şirketin hissedarlık durumu, şirketin 09/10/2008 tarihinde yapılan ——– toplantısına katılan hissedarlar hazirun cetvelindeki halini aldığını; davacı şirketin, davalı şirketin toplam 250.000 adet hissesinin %40 pay oranına denk gelen nominal değeri 100.000,00 TL olan 100.000 adet hissesinin sahibi iken bu hissenin tamamı 09/10/2008 tarihinde devredildiğini; davacı şirketin sahip olduğu söz konusu hisseler —– Senedi’ne dayanılarak davalı şirketin ortaklarından ——- devir ve temlik edildiğini; davacı şirketin, davalı şirketin %40 hissesine sahip olduğu dönemde bağlı ortaklık sebebi ile pek çok finansman ödemesi yaptığını; iştirak sermaye payı ödediğini; ayrıca kurumlar vergisi karşılığında enflasyon düzeltme payı da ödediğini; ancak, hissesini devrettiği ve ortaklıktan ayrıldığını; davalının——- de davacı alacaklarının kayıtlara işlemiş olduğunu; davacı şirketin ortağı olduğu dönemde davalı şirkete yapmış olduğu ödemeleri halen geri alamadığını; bu nedenle, davacı şirketin her iki taraf kayıtlarında görülen alacağını tahsili ile hisse devirlerini yaparak bağlı ortaklığın sona erdiği tarihten başlamak üzere avans faizi ile birlikte tahsili için işbu davayı açmak zorunda kaldığını; bu nedenle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla toplam ——– tarihinde itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini; talep ve dava etmiştir.Davalı vekilince verilen davaya cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin 28/05/2010 tarihinde kapatılan —- nezdinde ikame etmiş olduğu —-esas sayılı dava ile davalı şirketteki hisselerini —devrettiğini; bu hisselerin devrinin —– ilan edildiğini; ancak davacının bu devrin geçersiz hisse devir ve temlik senedine dayandığı iddiası ile hisse devir işleminin butlanı ve iptali istemli açmış olduğu davada yapılan yargılama sonucunda; dava mahkemece devir sözleşmesinin iptalinin iyiniyet kuralına göre bağdaşmadığı gerekçesi ile reddine karar verildiğini; dosyanın halen ——— temyiz aşamasında bulunduğunu; davada, davalı şirketin husumet ehliyetinin bulunmadığını, davanın öncelikle husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini; ayrıca davacının, davadaki talebinin zamanaşımına uğradığını; davanın esasına yönelik olarak da davacının, somut dayanaklarını, tarihlerini rakamlarını dilekçede belgelendirmediği; sair alacak taleplerinin de yerinde bulunmadığını; bu nedenle, davanın reddine karar verilmesini; talep etmiştir.

DAVA;davacı şirketin, davalı şirketin %40 hissesine sahip olduğu dönemde bağlı ortaklık sebebi ile pek çok finansman ödemesi yaptığı, iştirak sermaye payı ödediği, ayrıca kurumlar vergisi karşılığında enflasyon düzeltme payı da ödediği, davacı şirketin ortağı olduğu dönemde davalı şirkete yapmış olduğu ödemeleri halen geri alamadığından bahisle toplam 466.030,97 TL alacağın 09/10/2008 tarihinde itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemine ilişkindir.Başlangıçta; ————- Esasına kayıtlı davada yapılan yargılama sonucunda; ——- sayılı olarak davalının yasal süresi içinde yaptığı zamanaşımı itirazının yerinde bulunduğu ve zamanaşımı kesen herhangi bir nedenin de bulunmadığı gerekçesi ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verildiği; kararın, davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine karar; —— Mahkemece yazılı gerekçe ile zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de davacının, dava konusu ettiği alacak hisse devrine ilişkin değil, ortaklık ilişkisinin bulunduğu dönemde davacının, davalı şirket ile arasındaki ticari ilişkiden doğan alacaklarının tazmini istemine ilişkindir. Bu durumda, mahkemece dava konusu edilen alacakların muaccel olduğu tarihler belirlendikten sonra, davalının zamanaşımı def’inin buna göre değerlendirilmesi gerekirken, ——- yapılan hisse devrine dayalı olarak davalı şirkete karşı dava açıldığının kabulü ile yazılı şekilde karar tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektir———bahisle karar bozulmuştur.Bu ilk bozmadan sonra; yargılamaya Mahkememizin ——– esasında devam olunmuş ve bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler ———- tarafından müştereken düzenlenen 11/07/2016 tarihli rapora göre; taraf şirketlerin ticari defter ve kayıtlarının incelendiğini; davalının —– yılında alacaklı ve borçlu hesaplarının karşılıklı mahsup edilmesi ile davalının, 347.440,41 TL davacıya borçlu olduğunun saptandığını; ancak, 31/12/2008 tarihinde davalı hesaplarında, davacının herhangi bir borç/alacak bakiyesinin kalmadığı yönünde görüş bildirildiği anlaşılmıştır.Bilirkişi —- tarafından düzenlenen —- tarihli rapora göre; tarafların karşılıklı ibraz edilen—– yıllarına ait kayıtların karşılaştırıldığını; tarafların, ticari ilişki kapsamında düzenledikleri faturaların karşılıklı kabul edilerek birbirlerinin ticari defterlerine borç ve alacak şeklinde kaydedildiğini; davacı tarafın, davalıya yaptığı ödemelerin ve davalı tarafından, davacıya yapılan ödemelerin tamamının banka yoluyla ——yapıldığını; bunun haricinde elden nakit ödemelerin bulunmadığını; davalı şirketin sermaye hesabı, TTK.nun. Sermaye Koyma ve Apel Ödeme Yükümlülüklerine 213 sayılı V.U.K. ve Muhasebe Standartlarının Sermaye Hesabının Kayıt ve Değerlenmesine ilişkin hükümlerine göre uygun kaydedildiğini; davacının ticari defter ve kayıtlarına göre 19/06/2013 dava tarihi itibariyle ticari ilişki çerçevesinden davalıdan —— alacaklı olduğunu; davalının ticari defter ve kayıtlarına göre hisse devrinden sonra —–borçlu olduğu; davalı şirketin bu borcu hisse devri ile birlikte hisseyi devir alan —- hesabına alacak olarak kaydettiği yönünde görüş bildirildiği anlaşılmıştır.Mahkememizin —- sayılı tahkikatı sonucunda; davanın kısmen kabulü ile, —— dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine dair karar verilmiştir.
Bu kararın da temyizen incelenmesi neticesinde; ———- karar sayılı ilamı ile;
“(..)Dava, davacının davalı şirketin ortağı bulunduğu dönemde şirket ile arasındaki ticari ilişkiden doğan alacaklarının tazmini istemine ilişkin olup, dava dilekçesiyle 466.030,97 TL nin faiziyle birlikte tahsili talep edilmiştir. Mahkemece, taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmaksızın cari hesaba dayalı karz/ticari ilişki bulunduğu, taraflar arasındaki cari hesaba dayalı ticari ilişkide son işlem tarihinin davalı yönünden 09/10/2008 tarihi olduğu, bu tarihten itibaren e.B.K.nın 125. maddesindeki 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı gerekçesiyle, davalı şirketin, zamanaşımı def’i reddedilerek, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, cari hesap ilişkisinin düzenlendiği 6762 Sayılı TTK nın 87. maddesi (6102 Sayılı TTK nın 89. maddesi) uyarınca cari hesap sözleşmesinin yazılı olması gerekmektedir. Somut olayda taraflar arasında yazılı cari hesap sözleşmesi bulunmadığından cari hesap ilişkisinden söz edilemez. Ayrıca, mahkemece verilen 22/10/2013 tarihli davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair karar Dairemizce dava konusu edilen alacakların muaccel olduğu tarihler belirlendikten sonra davalının zaman aşımı def’inin buna göre değerlendirilmesi gerekirken, —— yılında yapılan hisse devrine dayalı olarak davalı şirkete karşı dava açıldığının kabulüyle karar verilmesinin yerinde bulunmadığı gerekçesiyle bozulmuştur. Bu nedenle dava konusu edilen alacakların kaynağı belirlenip somutlaştırılarak, davacının yaptığını iddia ettiği ödemelerin hukuki sebebi belirlenmeli, dava konusu edilen alacakların tek tek tespitinden sonra Dairemiz bozma ilamı gereği her bir alacak için zamanaşımının belirlenmesi gerekmektedir. Bu suretle, taraflarca düzenlenen tüm faturalar, banka kayıtları ve dekontalar da incelenerek, davacı tarafından yapılan ödemelerin yani dava konusu alacakların niteliğinin ve muaccel olduğu tarihlerin belirlenmesi, zamanaşımı def’inin buna göre incelenmesi gerekirken taraflar arasında yazı cari hesap sözleşmesi bulunmadığı halde taraflar arasında bir cari hesap ilişkisinin bulunduğu kabul edilerek defter kayıtlarına istinaden hesaplanan alacağa 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması ve zamanaşımı süresinin başlangıç tarihinin hisse devir tarihi olarak belirlenmesi yerinde görülmemiş, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.” şeklindeki kanaat ile Mahkememiz kararının bozulmasına dair karar verilmiştir.Anılan bozma kararı sonrasında yargılamaya Mahkememizin işbu esası üzerinden devam olunmuş, bozmaya uyulmuştur.Bozma kararı doğrultusunda Mahkememizce davacı vekiline HMK’nun 31. maddesi kapsamında süre verilerek; davaya konu ettiği toplamda 466.030,97 TL alacak iddiasının, her bir alacağının niteliğini, tutarı ve dayanağı belirtilerek açıklaması, dava dilekçesindeki “pek çok finansman ödemesi” ibaresinden kasıt hangi ödemelerin ne sebeple, ne tutarda, hangi tarihte yapıldığının, iştirak sermaye payı ödemesinin hangi tarihli, hangi tutarda olduğunun, yapıldığı iddia olunan enflasyon ödemesinin tarihi, tutarına ilişkin olarak dayanakları da açıklanarak varsa ödemeye ilişkin belgeler, faturalar eklenmek suretiyle beyanlarını sunması için kesin süre verilmiş sonuçları ihtar edilmiştir.Bu kapsamda davacı vekilince 16/10/2020 tarihli beyan sunuluştur.Davacı vekilince bu beyanında, davanın önceki safahati anlatıldıktan sonra;
“- Davacı ——- davalı şirketlerin ortakları aynıdır.- ——şirket içerisinde yer alan iki şirkettir.
– Davacı ——- ekonomik olarak daha güçlü olduğundan ———-şirketler içerisinde yer alan diğer davalınında içerisinde olduğu 16 şirkete kendi kaynakları yetersiz kaldığında destek vermiştir.
– Ortaklara ya da ———şirketlerine borçlanma ile ilgili hukuki düzenlemeler mevcuttur. Faizsiz olarak yapılan finansal destekler devamlılık arzetmekle birlikte iştigal konularına göre ——–şirketler birbirleri ile de mal ve hizmet alım satımı da yapmaktadırlar.
– ——–şirketleri birbirleri ile genel ticaret kuralları çerçevesinde cari hesap ilişkisi içerisinde mal veya hizmet satın alabilirler yada satabilirler. Cari hesap ilişkisi çerçevesinde ortaya çıkan borçlanmalar ile ilgili olarak yasal bir sınır bulunmamaktadır.
– ——-şirketleri arasında cari hesap ilişkisi çerçevesinde yapılan alışverişlerin dışında ortaya çıkan nakit ihtiyacı nedeniyle cari hesap ilişkisi dışında da para alış verişleri olabilmektedir. Finansman imkanlarını arttırabilmek ve en verimli biçimde kullanabilmek için de zaman zaman mali yönden güçlü ——-şirketinin, mali yönden zayıf ——–şirketine borç para vermesi veya bankadan aldığı krediyi zayıf şirkete aktarması v.b gibi finansman faaliyetleri uygulamada sık-sık görülmektedir.
– ———şirketleri arasında borçlanmalar mal ve hizmet alım satımından kaynaklanan cari hesap ilişkisinden yada cari hesap İlişkisi olmaksızın finansman temininden kaynaklanmış olabilir. Bu nedenle ——–şirketleri arasındaki borçlarmalar öncelikle borcun türü açısından cari hesap ilişkisinden kaynaklanan borçlar ve cari hesap ilişkisinden kaynaklanmayan borçlar için olmak üzere iki ayrı kategoride değerlendirilmelidir.
– Tarafların ilişkileri yıllara dayalıdır. Ortaklıklar aile ortaklığı olduğu için sürekli bir işleyiş ve sürekli bir alıp verme hali vardır. Bu süreklilik alacakların ve borçların sürekli değişmesini gerektirmektedir.
– ilişki, para alıp verme, alışveriş sürekli olduğu için hesaplaşmalar da süreklilik arzetmektedir.
– ——-şirketler ayrılmaya karar vermişler ve devirler yapılmıştır.
– Dava tarihi itibarı ile her iki şirketin bilançolarında alacak ve borç kaydi olarak mevcuttur. Dolayısı ile şirketlerin eski ortaklarının geçmişte yaptıkları hisse devirlerinde sadece birbirlerinden nominal değerleri ile hisse alış verişi yapmaları, bilançolarındaki alacağın ortadan kalkması anlamına gelmemektedir. Her iki şirket dava tarihine kadar bilançolarındaki alacağı muhafaza ettiğine veya şirketler arasında yasa hükümlerine göre yapılmış bir takas mahsup anlaşması olmadığına göre davacı alacağının doğduğu tarihin tarihin dava tarihi olduğu, yani zaman aşımı tarihine esas alınacak tarihin dava tarihi olacağı sonucu ortaya çıkmaktadır. Çünkü davalı şirket alacağını bilançosunda göstermiş ve kabul etmiştir.” şeklinde açıklama yapılmıştır.
Aynı dilekçenin devamında davacı vekilince; ekte sundukları ——- şirketlerine ait mizan cetvelinde davada talep ettikleri alacak miktarının dayanağı olan fatura, ———– şeklinde yapılan banka ödemeleri tarihleri ve miktar ve benzeri ayrıntıları ile yer aldığı, bir kısım faturaların da sunulduğu, belgelerin sayısının çok olması ve şirket evrakları içerisinde ayrıştırılması, bir araya getirimesi uzun mesai gerektirdiğinden bahisle bilirkişi incelemesi esnasında bilirkişilere ibraz edileceği bildirilmiştir.
Aynı dilekçede davacı vekilince; —— başlığı ile ———–açıklamalarına yer verilmiştir.
Anılan dilekçe ekinde sunulan kayıtlar içinde davacı vekilince —– edilen ve —– Devredilmiş olan Şirketlerden ———– ibaret belge sunulmuş, burada dava dışı şahıs ve şirketlere ilişkin kayıtlar da yer almakla birlikte, davalı şirkete ilişkin de açıklamalar bulunduğu belirlenmiş, aşağıda listenin başlığı ve davalı şirkete ilişkin ibarelerin olduğu kısma yer verilmiştir.
Sermaye İştirak Edilen Şirketler
İştirak Sermaye Pay Oranı
———–İştirak Maliyeti (Ödenmiş sermaye pay tutarı) ——– (borç) Tutarı İştirak ———-Ödeme Kalemleri Toplamı
———–
—-
—-
——
——-oranında iştiraki dolayısıyla dağıtılmamış geçmiş yıl kar payları alacağımız)
%40
0,00
0,00
327.586,18
——- (Enflasyon düzeltmesi tutarı:415.836,91 TL kurumlar vergisi karşılığı
—–
—-
—-
—–
Davacı vekilince dava dilekçesinde 3 kalem alacak talep olunmuş, bunlar davacının davalı şirkette %40 pay sahibi olduğu dönemde yapılan “bağlı ortaklık sebebiyle pek çok finansman ödemesi”, “iştirak sermaye payı ödemesi” ve ayrıca “kurumlar vergisi karşılığında enflasyon düzeltme payı” ödemesi olarak ifade edilmiştir. Bu kalem ödemelerin davacı tarafça ortak olduğu dönemde, davalı şirkete yapıldığı, bunları halen alamadığı belirtilerek ortaklığın sona erdiği 09/10/2008 tarihinden itibaren faizi ile toplamda 466.030,97 TL’nin davalıdan tahsili talep olunmuştur.Yargılamanın, 16/10/2020 tarihli beyana kadarki safahatinde, davaya konu alacak kalemlerinin hukuki mahiyeti netleşmemiş, esasen davacı tarafça usulünce açıklanmamıştır.
Yukarıda ilgili kısmı yer verilen tablonun tetkikinden, davacı tarafça işbu davaya konu edilen 466.030,97 TL tutarın, “——-şirketlere fiilen verilmiş sermaye finansman (borç) tutarı” başlığı altında yer aldığı belirlenmiştir.
Bundan başka davaya konu edilen “iştirak sermaye payı ödemesi” olarak ifade edilen alacak isteminin de aynı listede 327.586,18 TL tutar açıklaması ile “——–oranında iştiraki dolayısıyla dağıtılmamış geçmiş yıl kar payları alacağımız” olarak yer verilmiş, esasen bu alacak kaleminin kar payı istemi olduğu belirlenmiştir.Yine davacı vekilince sunulan 16/10/2020 tarihli beyana ekli listede 83.167,38 TL tutar ibaresi ile davalı şirket unvanı yanında——— ibaresine yer verildiği belirlenmiştir.Bu beyana mukabil davalı vekilince sunulan 10/11/2020 tarihli beyan ile, yukarıda kısmen yer verilen listenin davacı tarafça hazırlandığı, ispat gücü olmadığı ifade edilmiş ise de, davacı taraf isteminin somutlaştırılmış olması itibariyle dikkate alınmıştır.Buna göre davacı tarafça davaya konu edilen alacağın, ——–şirket davalıya verilmiş borç tutarının iadesi istemi, geçmiş yıl kar payı alacağı ve enflasyon düzeltmesi tutarı istemi olduğu belirlenmiş, bozma ilamında işaret edilen hususlar bu çerçevede incelenmiştir.
Öncelikle pay sahibinin kar payı alacağı istemi için genel kurulun kar payı dağıtımına ilişkin bir karar alması gerektiği, bu istemin 5 yıllık zaman aşımına tabi olduğu gözetilmiş, bu kapsamda yapılan incelemede; ortaklığın sona ermesi öncesi ———– tarihli nüshasında yayınlanan, davalı şirketin —— tarihli genel kurulunda kar payı dağıtılmamasına dair karar alındığı, dolayısıyla herhangi bir kar payı alacağından söz edilemeyeceği, öncesine ait istemlerin ise zaman aşımına uğramış bulunduğu belilrlenmekle bu istemin reddine dair karar vermek gerekmiştir.Davaya konu edilen ve davacı vekilince sunulan —- İştirak edilen ve ——–Devredilmiş olan Şirketlerden —– başlıklı belgede ——– ibaresi ile yer alan alacak kalemi yönünden ise; davacı tarafça davanın başından beri ticari kayıtlara dayalı olarak alacaklarını ispat ettikleri ifade edilmiş, dava tarihi itibariyle davacı taraf ticari kayıtlarına göre davalının 466.030,97 TL alacaklı göründüğü alınan rapor ile tespit edilmiş, buna mukabil davacı vekilince alacak isteminin açıklaması olarak sunulan beyan ve eki listede 466.030,97 TL tutara, ——– başlığı altında yer verildiği, aynı listede yer alan enflasyon düzeltme tutarı açıklamasının ise 83.167,38 TL’ye ilişkin olduğu, dolayısıyla bu istemin, davacı taraf ticari kayıtlarında görünen 466.030,97 TL dışında bir tutara ilişkin olduğu sonucuna varılmaktadır.Bununla birlikte davacı tarafça 19/10/2020 tarihli açıklamasında; davacı —- davalı şirketlerin ortaklarının aynı olduğu, ———-şirket içerisinde yer alan iki şirket oldukları, davacı ——– ekonomik olarak daha güçlü olduğundan ———şirketler içerisinde yer alan diğer davalının da içerisinde olduğu 16 şirkete kendi kaynakları yetersiz kaldığında destek verdiği vs. ifade edilmişken; yargılamanın gelinen aşamasına kadar, neden davalı tarafın kendilerine enflasyon düzeltme açıklamalı tutarı ödemesi gerektiği açıklanmamış, destek olarak yapıldığı bildirilen ödemeler ifade edildikten sonra, bu tutarın iade edilmek üzere taraflarınca ödendiği, davalı tarafın bu tutarı neden ödeme borcu altında olduğu usulünce ortaya konulamamış olmakla bu istemin de sübut bulmadığından reddine karar vermek gerekmiştir.Davacı tarafça 19/10/2020 tarihli açıklama ekinde yer alan tabloda;—— verilmiş sermaye finansman (borç) tutarı” başlığı altında, davalı şirket ünvanı yanında 466.030,97 TL tutar yer aldığı belirlenmekle ve yukarıdaki açıklamalar ile birlikte değerlendirildiğinde, ortak şirketler arası borç para verildiği iddiası çerçevesinde zaman aşımı hükümlerinin değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varılmış, TBK’nın 146. maddesi uyarınca 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu, değerlendirilmiştir.Davacı taraf açıklaması sonrasında Mahkememizce 22/09/2021 tarihli kök rapor ve 23/02/2022 tarihli ek rapor alınmış, incelendiği bildirilen kayıtlara ilişikin bir açıklama yapılmamakla rapor denetime elverişli bulunmamış, hükme esas alınmamıştır.Mahkememizce yeni bir bilirkişiden rapor alınması kararlaştırılmış ve 02/11/2022 tarihli rapor alınmıştır.
Bu kapsamda davacı şirkete ait muavin kayıtları üzerinde yapılan incelemelerde, davacı şirketin 377.402,87 TL alaâcaklı olduğu görülmüş olmakla birlikte, bu alacağın 210 adet faturadankaynaklandığının görüldüğü, ayrıca bu faturalardan yalnızca 11.326,06 TL tutarındaki faturaya ilişkin somut belge sunulduğu ve sunulan faturaların yakıt alımına ilişkin olduğu, yapılan incelemelerde, davacı şirketin ticari defterlerinde davalı şirkete yapmış olduğu ödemelerin mevcut olduğunun görüldüğü, yapılan ödemelerden 1.164.032,31 TL tutarındaki ödemeye ilişkin dosya kapsamında dekont bulunduğu, ancak bu ödemelerin hukuki niteliğine/neye istinaden yapıldığına ilişkin dekontlarda bir açıklama bulunmaması sebebiyle somut bir tespit yapılamadığı, ödemelerin para ödüncü olup olmadığının tespit edilemediği, davalı şirketi cari hesap dökümlerinde davacının alacak talebine konu ödemelerden — hesabı dışında kalan, karşılıklı olarak —– hesaplarında takip edilen 377.402,87 TL bakiyenin cari hesap borcuna dayanak bütün ödeme dekontlarının kayıtlı olduğunun görüldüğü, buna göre davacı şirket alacak bakiyesine dayanak davalıya yaptığı 377.402,87 TL tutarındaki alacağın davalı şirkette kayıtlı olduğu ve bu hususta taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı bildirilmiş, davacı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olan alacak bakiyelerinin, davalı şirkete yapılan havalelerden kaynaklandığının görüldüğü, alacağa dayanak havale dekontlarından sadece —- diğer çeşitli alacaklar hesabında —numaralı cari hesabında takip edilen —– dekontun dosya kapsamında görülmediği, davacı şirketin alacak bakiyesine konu, dosya kapsamında görülen dekontlarla tespiti yapılmış toplam —— tutarındaki alacağın niteliğinin davacı tarafından davalı şirkete yapılan ödemeler olduğu, alacağa dayanak yapılan ödeme dekontlarında açıklamanın mevcut olmadığı ve bu dekontlarla tespit edilen ödemelerin cari hesap ilişkisi çerçevesinde fatura ödemesi dışında avans ödemesi niteliğinde fazla ödemeler yapılmak suretiyle davacının alacağını verilen sipariş avansları hesabında ——- takip ettiğinin görüldüğü, dosya kapsamında yapılan ödemelere konu dekontlarda finans desteği, borç ödeme, avans gibi ifadelerin yer almadığı alınan son rapor ile belirlenmiştir.Yapılan bu tespit kapsamında taraflar arasında ortak olmanın dışında, yakıt alımı gibi faturalaşma sonucu doğuran ilişkinin de bulunduğu, bununla beraber davacı alacak bakiyesinin temelde davacı tarafça gönderilen ödemelerden kaynaklı olduğu, bunlarda ise açıklama yer almamakla, havalenin mevcut bir borcun ödenmesine karine teşkil etmesi nedeniyle yapılan ödemelerin borç amaçlı olduğunun davacı tarafça ispatı gerekeceği, bu kapsamda davacı tarafça sunulan 19/10/2020 tarihli beyanda taraf şirketlerin ortaklarının aynı olduğu, ———şirket içerisinde yer alan iki şirket oldukları, —– şirketinin ekonomik olarak daha güçlü olduğundan ———-şirketler içerisinde yer alan diğer davalınında içerisinde olduğu 16 şirkete kendi kaynakları yetersiz kaldığında destek verdiği, ———- arasında cari hesap ilişkisi çerçevesinde yapılan alışverişlerin dışında ortaya çıkan nakit ihtiyacı nedeniyle cari hesap ilişkisi dışında da para alış verişleri olabildiği, finansman imkanlarını arttırabilmek ve en verimli biçimde kullanabilmek için de zaman zaman mali yönden güçlü ———-şirketinin, mali yönden zayıf ———–şirketine borç para vermesi veya bankadan aldığı krediyi zayıf şirkete aktarması v.b gibi finansman faaliyetleri uygulamada sık-sık görüldüğü, tarafların ilişkilerinin yıllara dayalı olup, ortaklıkların aile ortaklığı olduğu için sürekli bir işleyiş ve sürekli bir alıp verme hali olduğu ifade edilmiş, davalı vekilince sunulan 08/12/2021 tarihli beyan ile de; müvekkili şirket ile davacı şirketin, ———- içerisinde yer alan şirketlerden olduğu, birbirlerine ortak olan bu şirketlerin tamamının iki ailenin mensuplarının ortaklarından oluştuğu, bu şirketlerin, birbirlerinden ayrı şirketler olmak bir yana, ortakları aynı olan, aralarında tam bir organik bağ bulunan şirketler olduğu, —— yılında ortakların ayrılması ve hisselerin devrine kadar tüm şirketlerin muhasebeleri ve ticari defterler kayıtlarının aynı elden tutulduğu, dolayısıyla —yılına kadar davacı—-davalı şirketin ayrı birer şirket olarak kabulünün dahi zor olduğu, dava konusunun ise, bu iki şirketin tam birer organik bağ içerisinde olduğu döneme ilişkin olduğu, böyle bir dönemde, her iki şirketin tek bir elden muhasebesinin tutulduğu, ticari kayıtlarının birlikte oluşturulduğu, tek başına ticari defterlerin, şirketlerin birbirlerine karşı delil teşkil ettiğinin kabul edilmesi haklı ve hakkaniyete uygun olmadığının beyan edildiği görülmüştür.
Taraf şirketlerin ——– kadarki süreci ile ilgili olarak taraf vekillerinin birbirini teyit eden beyanları ve yukarıda izah edildiği üzere, davacı tarafça, —– olmaktan kaynaklı finans desteği sağlandığı ifade edilmiş iken, dava konusu edilen tutarın borç olarak verildiği iddiası davacı tarafça usulünce ispat edilememekle bu istemin de reddi gerekmiştir.

KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 7.958,65 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 7.778,75‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 800,00 TL bilirkişi ücreti ve 148,90 TL posta masrafı olmak üzere toplam: 948,9‬0 TL’nin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 68.244,34 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Bakiye gider avansın ve harcın karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde Temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 31/05/2023