Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/181 E. 2021/1210 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/181 Esas
KARAR NO : 2021/1210

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/06/2020
KARAR TARİHİ : 11/11/2021

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 9. maddesine göre Türk Milleti adına yargılama yetkisini kullanan bağımsız ——-, tarafça açılan dava üzerine yapılan yargılama nihayetinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
I.İDDİA:
Davacı vekili; müvekkili şirketin alacağının tahsili davalı aleyhine — Sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itirazı neticesinde takibin durmuş olduğunu, — görüşmelerinde de anlaşma sağlanamadığını, müvekkili şirketin alacağının davalı borçlu ile aralarındaki cari hesaptan kaynaklandığını, davalının itirazının takibi sürüncemede bırakmaktan başka bir amacı bulunmadığını, her iki tarafında ticari defter ve kayıtlarının incelenmesiyle müvekkilinin alacağının haklılığının ortaya çıkacağını, — dosyaya celbi sonrası—–yapılmasını talep ettiklerini, davalı borçlunun—– kişi tacir olduğunu iddia ederek, davanın kabulüne, davalı borçlunun vaki itirazının iptali ve takibin aynı şartlarda devamına, en az %20 icra inkâr tazminatına mahkümiyetine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
ll. SAVUNMA:
Davalı vekili; müvekkilinin davacı tarafa cari hesaptan kaynaklanan bir borcu bulunmamakta olduğunu, müvekkili ile davacı arasında dava konusu ilişkiden önce gerçekleşmiş ticari ilişkiden kaynaklanan alım satım ilişkisi olduğunu, bu ilişki üzerine müvekkil tarafından davacıya her zaman ödemede bulunulduğunu,—- bulunmamakta olup bu hususun— haksız ve mesnetsiz davanın reddi ile davacının %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatı ödemeye mahküm edilmesini, yargılama masrafları ve avukatlık ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
lll.İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, fatura alacağının ödenmemesi nedeniyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
—— sayılı dosyasının tetkikinde;
Davacı alacaklı —- alacağın tahsili için takip yapıldığı, borçlunun süresi içinde borca itiraz ettiği, akabinde takibin durduğu, borca itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmediği anlaşılmıştır.
İİK madde 67 gereğince, itirazın iptali davasının itirazın tebliğinden itibaren, 1 yıl içinde açılması gerekir. Hak düşürücü süreler, dava şartı olup taraflar ileri sürmese de mahkemece resen gözetilir. Somut olayda icra takibindeki, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmemesi nedeniyle İİK’nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü sürenin başlamadığı anlaşıldığından, davanın süresi içinde açıldığı kabul edilmiştir.
Uyuşmazlık, davacının davalıdan cari hesap alacağı bulunup bulunmadığı hususundadır.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen kök ve ek raporda, davalı tarafın inceleme gününe katılmadığı ile defter ve belgelerini ibraz etmediğini, davacı yanın —- tutulduğu, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğu, davacı lehine delil vasfı bulunduğu, davacı şirketin defterlerine göre davacının takip tarihi itibari ile davalı——- belirtilmiştir.
Tüm Dosya Münderecaatı Kapsamında Yapılan Değerlendirmede;
4721 sayılı TMK’nın “İspat yükü” başlıklı 6. maddesi “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını—olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü amirdir. 6100 sayılı HMK hükümlerine göre, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafın ispat yükü altındadır (HMK 190).
Davacının, davalıdan cari hesaptan kaynaklı alacaklı olduğunu ispatlaması gerektiği, bu cihette ticari defterlerin taraflar lehine delil olabileceği, zira uyuşmazlığın her iki tarafının da tacir olduğu yani iki tarafında defter tutma yükümlülüğü bulunduğu, uyuşmazlığın her iki tarafın da ticari defterlerine geçirilmesi gereken bir işten doğmuş olduğu, davacının defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış olduğu bilirkişi raporu içeriğinden anlaşılmıştır.
TTK 82.maddesi gereğince, kural olarak ticari defterler tacirler arasında çıkan uyuşmazlıklarda delil olarak kabul olunur. —–
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari —delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ——-ibraz etmemesi (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde)yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. (Değişik 28.07.2020 T. 7251 Sy. Kanun-23.madde). Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmü düzenlenmiştir.
Mahkememizce tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmak üzere inceleme günü verilmiş, bu karar davalı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edildiği halde, davalının ticari defterlerini sunmadığı, bilirkişi raporunun davacının ticari defterlerinin incelenmek suretiyle hazırlandığı, dava konusu cari hesap alacağının bulunduğu davacı şirketinin defterlerinde ise kayıtlı olduğu, bilirkişi raporu ile sabittir. HMK 222/3. maddesine göre davalının ticari defterlerini sunulmaması halinde davacının ticari defterleri lehine delil olarak sayılacağından, usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu hükme esas alınarak ve alacağın varlığına kanaat getirerek davanın asıl alacak yönünden, kabulü yolunda hüküm tesis edilmiştir.
İcra İnkar Tazminatı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması ve alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye—–
Bu kapsamda, alacağın likit olması ve diğer icra inkar tazminatına hükmedilebilme şartlarının olayda gerçekleşmesi nedeniyle, hükmolunan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV.HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE;
1-Davalının —Esas sayılı dosyasında vaki itirazının KISMEN İPTALİ ile,
2-Takibin 3.953,41 TL asıl alacak üzerinden devamına, alacağa ticari faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Kabul edilen alacağın %20 sine tekabül eden icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 270,06 TL karar ve ilam harcından 54,40 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 215,66 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan— ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan 108,80 TL harç ile 1.050,00 TL bilirkişi ücreti ve 81,75 TL posta masrafı olmak üzere toplam 1.131,75 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafça sarfedilen yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince talep halinde karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
9—-arabuluculuk ücretinin 6831 sayılı Kanuna göre davanın açılmasına sebebiyet veren davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,— yazılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde Yargıtaya temyiz yasa yolu açık olmak üzere verilen karar okunup usulen anlatıldı.