Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/92 E. 2021/582 K. 26.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/92 Esas
KARAR NO : 2021/582

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 15/03/2019
KARAR TARİHİ : 26/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin %20 pay sahibi ortağı olduğunu, ——– —- bilindiği halde kendisine herhangi bir şekilde yazılı veya sözlü ———— toplantısı yapıldığını,—– —-yazılı pay sahipleri ile önceden pay senedi tevdi edilerek adresini bildiren pay sahiplerine—toplantı gün ve gündeminin bildirilmesi suretiyle”—– müvekkiline — gönderilmediğini, TTK m.414 hükmünde ———- şirkete pay senedi veya pay sahipliğini ispatlayım belge vererek adreslerini bildiren pay sahiplerine, ———— çıkacağı——– mektupla bildirilir” düzenlemesinin yer aldığını, TTK m. 413/2 hükmünde ise “— bulunmayan ——- —– bağlanamaz” düzenlemesinin bulunduğunu, kanunun ———–hükmüne aykırı olarak gündemde yazılı olmadığı halde esas sözleşmenin “Yönetim Kurulu ve Süresi” başlıklı 7. Maddesinde değişiklik yapıldığını, TTK m. 446/1-b hükmü uyarınca anılan maddede yer alan aykırılıkların —- alınmasında etkili olduğunu ileri sürülen pay sahiplerinin iptal davası açabileceğini, TTK m. 407/2 hükmü uyarınca en — bulunmasının şart olduğunu ancak toplantı tutanağının incelenmesi —- aynı zamanda —– vekaleten temsil edildiğinin görüleceğini, —– bulunmadığı toplantıda alınan tüm genel kurul kararlarının yasanın tayin ettiği kurucu ve şekli noksanlıklar nedeniyle yok hükmünde sayılması gerektiğini beyan ederek, —- hükümlerine aykırı olarak —————– toplanan genel kurulda alınan kararların mutlak butlanla malul olup hükümsüz olduğundan—–yürütmesinin durdurulması yönünden tensiben İhtiyati Tedbir Kararı verilmesini, tedbir talebinin kabul edilememesi halinde davalı şirkete tebliğ edilecek tensip zaptına madde ilavesi sureti ile davaya cevap müddeti içinde TTK m.449 hükmüne göre —– yazılı olarak bildirmesi için süre verilerek, yazılı görüş alındıktan sonra dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasını, yargılama neticesinde oluşacak takdire göre tüm genel kurul kararlarının yoklukla malul ve hükümsüz olduğunun tespitine veya iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davalı şirket tarafından 16/05/2019 tarihinde dosyaya ibraz edilen dilekçe ile firmalarının—– dönemine ait olağan genel kurulunu —- bulunduğu adreste yapılmak üzere —– sayılı karar numarası ile yönetim kurulu kararı alındığı, toplatıya ait çağrının kanun ve esas sözleşmede öngörüldüğü gibi’gündemi de ihtiva edecek şekilde —– sayılı nüshasında ilan edilmesi sureti ile ve ayrıca ortaklara taahhütlü mektupla toplantı gün ve gündeminin bildirilmesi sureti ile süresi içinde yapıldığı, —- yoğunluklarını gerekçe göstererek katılmadıklardı, ilgili kişilerin yerine toplantıya noter tarafından düzenlenen ——katıldıkları, şirketin diğer ortağı davacı ..—– ise yapılan çağrıya rağmen toplantıya; katılmadığı, toplantıda görüşülen ve karar bağlanan maddelerin oy birliği ile kabul edildiği, genel kurul tamamlandıktan —- tarihinde tescil edildiği beyan edildiğini, davanın reddini talep etmiştir.
Dava, davalı şirketin 20.02.2019 tarihli genel kurul kararında alınan kararlarının yoklukla malul olduğunun tespiti veya iptaline karar verilmesi istemine ilişkindir.
Mahkememizce davalı şirketin —-dosya içine alınmış, davaya konu—tetkik edilmiş, davacının davalı şirkette %20 hisseye sahip olduğu, davacıdan başka davalı şirketin iki hissedarının daha olduğu ve davaya konu genel kurul kararı tarihine kadar her üç hissedarın aynı zamanda davalı—üyesi bulunduğu belirlenmiştir.
Davacı vekilince dava dilekçesinde ve aşamalarda —–iptal sebebi olarak;
-davaya konu genel kurul toplantısına ilişkin kendisine çağrı mektubu gönderilmediği, bu itibarla TTK’nun 414. maddesine aykırı davranıldığı, -gündemde bulunmadığı halde esas sözleşmenin 7. maddesinde değişiklik yapıldığı, bu yönden TTK’nun 413/2. maddesine aykırı davranıldığı,
-davaya——–üyesi olan diğer iki ortağın vekaleten temsil edildiği, en az bir yönetim kurulu üyesinin hazır bulunması şarttır şeklinde düzenleme içeren TTK’nun 407/2. maddesine aykırı davranıldığı ileri sürülmüştür.
Mahkememizce davacı vekilince sunulan sebeplerin yanı—– halleri yönünden de inceleme yapılmıştır.
TTK’nun 445. maddesinde ” 446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan—–kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.” düzenlemesi getirilmiştir.
TTK’nun 446/1 a) ve b) maddelerinde ise “a) Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten,
b) Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, —– edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, (..) iptal davası açabilir.” düzenlemesini haizdir.
Bu kapsamda öncelikle TTK’nun 445/1 ve 446/1-b maddeleri kapsamında, davanın 3 aylık hak düsürücü süre içinde açıldığı, davacının davaya konu genel kurul ——-itibariyle, muhalefetine ilişkin özel dava şartının aranmasına gerek bulunmadığı belirlenmiştir.
Davacı vekilince ileri sürülmemekle birlikte, Mahkememizce resen yapılan inceleme kapsamında, davaya konu genel kurul kararının 6. maddesi ile yönetim kurulu üyelerinin ibrasına karar verildiği belirlenmiştir—–sayılı ilamında da vurgulandığı üzere; davalı şirketin —- bulunduğu ve her bir ortağın aynı zamanda y—– üyesi olarak da görev yaptığı, TTK’nun 436/2. maddesinin, “Şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler,—ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz.” hükmünü haiz bulunduğu, davaya konu genel kurul kararında ise, yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin alınan—-kararda, anılan yasa hükmüne aykırı —- üyelerinin kendileri dışında kalan yönetim kurulu üyelerinin ibrası için oy kullandığı, karar nisabını sağlamaya yeterli başka da oy bulunmadığı, bu nedenle anılan kararların yoklukla malul olduğu belirlenmiş olmakla keyfiyetin tespitine dair karar vermek gerekmiştir.
Davaya konu genel kurul kararının 7. maddesi ile, gündemde bulunmadığı halde esas sözleşmenin 7. maddesinde değişiklik yapıldığı, bu yönden TTK’nun 413/2. maddesine aykırı davranıldığı iddiaları yönünden yapılan incelemede; gerek davacı—- gerekse davalı şirket adına dilekçe sunan ——- yönetim kurulu kararı suretinin tetkikinde, gündem maddeleri içinde esas sözleşme değişikliğine yer verilmediği belirlenmiştir.
TTK’nun 413/2. maddesinde “Gündemde bulunmayan konular genel kurulda müzakere edilemez ve karara bağlanamaz. Kanuni istisnalar saklıdır.” şeklinde getirilen düzenlemeye aykırı davranıldığı belirlenmiştir.
Bundan başka, gündeme aykırı olarak alınan genel kurul kararı, aynı zamanda esas sözleşme değişikliğine ilişkin olmakla TTK’nun 453.maddesi ile anılan hükmün atfıyla, TTK’nun 414 maddesine de riayet edilmediği, bu yönden de TTK’nun 445. maddesinde işaret edilen “kanuna aykırılık” unsurunun gerçekleştiği, davaya konu genel kurul kararının 7. maddesinin iptaline karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Davacı vekilince ayrıca, davaya konu genel kurul toplantısında, yönetim kurulu üyesi olan diğer iki ortağın vekaleten temsil edildiği, TTK’nun 407/2. maddesine aykırı davranıldığı ileri sürülmüştür.
TTK’nun 407/2. maddesinde “—— bir yönetim kurulu üyesinin genel kurul toplantısında hazır bulunmaları şarttır.(..)” düzenlemesi getirilmiştir.
Anılan düzenleme yönünden, —- görüşler ileri sürülmüş, özellikle hissedarların bilgi alma hakkının layıkıyla kullanılabilmesi için yönetim kurulu üyelerinin, en az birisinin genel kurul toplantısında—-olduğu savunanlar bulunduğu gibi, bunun ancak müdürün sorumluluğu sonucunu doğurup, yasanın gerekçesinden de yola çıkılarak, hükme aykırılığın genel kurul kararının sıhhatine etkisinin bulunmadığını ileri sürenler de olmuştur.
Mahkememizce ——- çalışmalarından istifade edilmiş, bu kapsamda anılan makaledeki; “Türk Ticaret Kanunu’nun 390’ıncı maddesinin 2’nci fıkrası hükmünde, yönetim kurulu toplantıları bakımından, yönetim kurulu üyelerinin birbirlerini temsilen oy veremeyecekleri ve toplantılara vekil aracılığıyla katılamayacakları açıkça düzenlenmiş olmasına rağmen TTK m. 407/2 hükmünde murahhas ——- toplantısına bizzat katılmakla yükümlü olduklarına veya temsilci aracılığıyla toplantıya katılmalarının yasak olduğuna dair açık bir ifadeye yer verilmemiştir. Ancak buna rağmen, TTK m. 407/2 hükmü pay sahiplerinin bilgi alma haklarını kuvvetlendirmek için öngörüldüğünden; bu hakkın layıkıyla kullanılabilmesi için bilginin bizzat muhatabından alınması gerekliliğinden ve anılan hükümde yer alan “…—– hareketle, ———— yapılan genel kurul toplantılarına, bir temsilci aracılığıyla katılmalarının veya birbirlerini bu toplantıda temsilen hareket edebilmelerinin söz konusu olamayacağı sonucuna varılacaktır. Zira —–üyelerle en az bir—- açısından bir yükümlülük şeklinde kaleme alınan TTK m. 407/2 hükmünün—- getirilebilmesi ve hükümde öngörülen amaca erişilebilmesi, bu yükümlülüğün ancak ilgililerce bizzat yerine getirilmesi koşulu ile sağlanabilecektir.” şeklinde açıklanan görüşlerine, özellikle yasanın emredici mahiyetteki — çıkılarak, Mahkememizce de iştirak olunmuştur.
Yine anılan düzenlemeye aykırılığın sonuçları yönünden — farklı farklı görüşler ileri sürülmüş ise ——–, anılan düzenlemenin genel kurul kararları yönünden —-olduğu yönündeki görüşlerine iştirak edilerek, aynı doğrultuda kanaate varılmıştır.
Bu kapsamda davaya konu genel kurul toplantısına TTK’nun 407/2 maddesine aykırı olarak, hazır bulunan ——–bulunduğu gözetilerek, yukarıda ayrıntısı ile açıklandığı üzere, TTK’nun 445. maddesinde işaret edilen “kanuna aykırılık” unsurunun gerçekleştiği, davaya konu genel kurulun diğer kararlarının da iptaline karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış, aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulü ile davalı —— toplantısında alınan;
———- kararın yoklukla malul olduğunun tespitine,
———- kararların ise iptaline ,
2-Alınması gerekli 59,30 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3——-tarifesine göre davalı için takdir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından dava açılırken harç olarak yatırılan 88,80 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarfedilen 179,60 TL posta gideri, 1.000,00 TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 1.179,60 TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.