Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/67 E. 2020/113 K. 11.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
-KARAR-
ESAS NO : 2019/67 Esas
KARAR NO : 2020/113

DAVA : Kayıt Kabul
DAVA TARİHİ : 05/07/2012
KARAR TARİHİ : 11/02/2020

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu esas ve birleşen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; davacının 2003 yılının ocak ayından ağustos ayına kadar sigortalılann hasar ihbarlarını değerlendirerek raporlar yazdığını, eksper ücret listelerini müflis sigorta şirketine bildirildiğini, müflisin ödeme güçlüğüne düşmesi ile Ankara —.İcra Müdürlüğü’nün —- Müdürlüğü’nün —. sayılı icra takip dosyaları üzerinden başlatılan icra takiplerine vaki itirazlann iptali ile açılan ve Ankara—-Asliye Ticaret Mahkemesinin —– sayılı dosyasında görülen itirazın iptali dosyasında aldırılan 06.10.2004 tarihli bilirkişi raporunda alacağın varlığı tespit edildiğini, bu tutarın 16.12.2003 dava tarihi itibariyle 15.391,21 TL olduğunu, fakat iflas idaresi tarafından alacak talebinin dayanağının mahkeme ilamı olmadığı ve alacağın şirket kayıtlarında da tespit edilemediğinden bahisle alacağın sıra cetveline alınması yönündeki taleplerinin reddedildiğini, bu nedenlerle davacı alacağının sıra cetveline alınması talebini inceleyen —- sayılı dosyası üzerinden yaptığı inceleme neticesinde tanzim ettiği 25.06.2012 tarihinde davacı şirkete —- numaralı ret kararının itirazen iptali ile reddedilen alacağın iflas masasından alınmasına, sıra cetvelinin düzeltilmesine ve davacı alacağının kendisine ödenmesine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini; talep etmiştir.
Davalı vekilince verilen davaya cevap dilekçesinde özetle; davacının iddia ve beyanlarının kabul edilmediğini, zamanaşımı itirazında bulunulduğunu, davanın süresinde açılmadığını, itirazdan itibaren bir yıllık dava açma süresinin geçtiğini, ayrıca sıra cetveline kayıt talebine ilişkin verilen ret kararından itibaren 15 gün içinde —- dava açılması gerektiğini, bu sürede dava açılmadığından davanın reddedilmesi gerektiğini, —- hakkında Kadıköy —.Asliye Ticaret Mahkemesinin —- sayılı ve — tarihinde iflas kararı verildiğini ve bu kararın 10.11.2005 tarihinde kesinleştiğini, davacı tarafından iflas idaresine sunulmuş bir mahkeme karan bulunmadığını, bu nedenlerle zamanaşımı itirazlarının kabulü ile davanın usul yönünden reddine, talebin kabul edilmemesi halinde davacının davalıya herhangi bir borcu bulunmadığından, davanın esas yönünden reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini; talep etmiştir.
Dava; davacının alacağının müflis şirketin sıra cetveline kayıt ve kabulü istemine ilişkindir.
Kadıköy —–.İcra Müdürlüğü’nün ——- iflas sayılı yazı cevabında; müflis ——-.Ticaret Mahkemesi’nin — esas ve —– karar sayılı ilamı ile karar verilmiş olduğunu; müflis şirketin ikinci alacaklılar toplantısının 17/03/2006 tarihinde yapıldığını; iflas tasfiye işlemlerinin—— alacak kayıt talebinde bulunulduğunu; ancak, alacak talebinin tamamının İflas İdaresi’nce reddine karar verildiğini; sıra cetvelinin 03/06/2012 tarihli ——ayrı ayrı ilan edildiğini; sıra cetvelinin ilamı ve masa red kararının davacıya 25/06/2012 tarihinde tebliğ edilmiş olduğunu; davacının kararın kendisine tebliği yönünde bir talebinin bulunduğunu ve bunun için İİK.nun 223.maddesi uyarınca dosyaya masraf yatırılmış olduğunun müflis şirketin iflas idare memurlarının—– olduğunu; iflas idaresinin masayı münferiden temsil yetkisi bulunduğunun bildirildiği; görülmüştür.
Başlangıçta; İstanbul Anadolu —. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin — esasına kayıtlı olarak yapılan yargılama sonucunda; 02/07/2015 tarihinde “…toplanan deliller ve bilirkişilerden alınan rapor içeriğine göre; işbu davanın, davacı tarafından yasal süresinde açılmış olduğu; tarafların, ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi sonucu davacı şirketin, müflis şirketten ödenmemiş bakiye ekspertiz hizmet bedeli alacağının bulunmadığı saptanmakla; davacı tarafından davalı aleyhine açılan işbu davanın sübut bulmadığından reddine” şeklinde karar verildiği; bu kararın, davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine; Yargıtay—. Hukuk Dairesi’nin —- sayılı Karar ise “… TTK 20. maddesi “Tacir olan veya olmayan bir kişiye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir, uygun bir ücret isteyebilir. ” Mahkemece yapılan inceleme sonucunda hizmetin ticari kayıtlarda bulunmadığı nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekilince davaya konu alacak için fatura düzenlenmediği, işleyişe göre de fatura düzenlenmesinin imkansız olduğu, bu nedenle de taraf defterlerine işlenmediği iddia edildiğine göre; mahkemece içinde sigortacılık konusunda uzman 3 kişilik bilirkişi heyeti oluşturularak, 2003 yılının ticari kayıtlarında faturalandırılan hizmetlerin dava konusu hizmetler olup olmadığı, bu hizmetlerin faturalandırılmamış olmasının ticari teammüllere uygun olup olmadığı, bu hizmetlerin yapılmış olması halinde TTK. 20. maddesine göre fatura kesilmemiş de olsa bu hizmetleri karşılayan davacı tarafından talep edileceği hususu da göz önünde bulundurularak tafsilatlı rapor tanzim edilerek oluşacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yazılı gerekçe ile hüküm kurulması doğru olmamıştır./Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına bozmayı gerektir [diği]…” gerekçesi ile bozulmuştur.
Bozmandan sonra; mahkememizin —-esasına kaydedilen davada yapılan usul ve yasaya uygun olan bozma ilamına uyulmasına karar verildi.
Hmk’nın 324. Maddesinde “(1) Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler.
(2) Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır.” denilmekle delil avansının belirlenen kesin süre içinde yatırılmamasının yaptırımı düzenlenmektedir.
Delil avansı tarafların dayandıkları delillerin giderlerini karşılamak üzere mahkemece belirlenen kesin süre içinde ödemekeri gereken meblağı ifade eder. Kesin süreye ilişkin ara kararın verilmesiyle karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak doğmaktadır. Bu ilkenin doğal sonucu, yargısal kesin süreyle sadece tarafların değil, hakimin de bağlı olduğu, dolayısıyla hakimin bu tür bir ara kararından dönmesinin hukuken geçersiz bulunduğudur.
Tarafların bazı usuli işlemleri belli bir süre içinde yapmaları için hakimin bir tarafa kesin mehil verebileceği HMK’nun 94 ve devamı maddelerinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Kesin mehil, davanın en az masrafla ve sürüncemede bırakılmadan bir an evvel sonuçlanmasını temin için hakime tanınan yasal takdir yetkisidir. Ancak, kesin mehil verilen işlemin yapılmaması, bir hakkın ortadan kalkması sonucunu doğurduğundan bu konudaki kararın yasaya uygun olması zorunludur. Bu nedenle HMK’da taraflara verilecek kesin süreye ilişkin ara kararlarda, yapılması gereken işlerin neler olduğunun açıklıkla belirtilmesi, tanınan sürenin yeterli ve elverişli olması, süreye uyulmamasının doğuracağı sonuçların açıklanması ve bu konuda tarafın uyarılması gereklidir. Aksi takdirde kesin mehle uymama, hukuki sonuç doğurmaz.
Bilirkişi raporu alınması gibi delil ikamesine yönelik giderlerin gider avansı içinde değerlendirilmesi olanağı Hukuk Muhakemeleri Kanu’nun 324. Maddesi düzenlmesi karşısında bulunmamaktadır. Ayrıca delil ikamesi avansının da ispat külfetine göre taraflara yükletilmesi gerekir.
İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmalarına göre; davacı vekiline 15/10/2019 tarihli celsenin (1) numaralı ara kararı ile Hmk’nın 324. maddesi uyarınca bilirkişi ücretini yatırması için iki haftalık kesin süre verildiği, verilen kesin sürenin sonuçlarının ihtar edildiği, delil avansının hangi delil için istenildiğinin açıkça belirtildiği, davacının ispat yükü altında bulunduğu, uyuşmazlığının çözümü için bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği, verilen kesin süre içerisinde davacı tarafından delil ikame avansının yatırılmadığı, bu itibarla dosya içerisindeki delil durumuna göre karar verilmesi gerektiği, Yargıtay—- Hukuk Dairesi’nin —-tarihli bozma ilamının gereğinin yerine getirilemediği, delil durumuna göre davacının iddiasını ispat edemediğinin kabulü gerektiği yönünde oluşan kanaat ile aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Sübut bulmayan davanın reddine,
2-Alınması gereken 54,40 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 21,15 TL harçtan mahsubu ile bakiye 33,25 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineyi irat kaydına,
3-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay Temyiz yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.