Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/552 E. 2021/543 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/552 Esas
KARAR NO : 2021/543

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/08/2019
KARAR TARİHİ : 20/05/2021

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 9. maddesine göre Türk Milleti adına yargılama yetkisini kullanan bağımsı——- tarafça açılan dava üzerine yapılan yargılama nihayetinde;
I.GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili; müvekkili davacı şirketin ——–konusunda faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, bu doğrultuda müvekkili şirketin dava dışı bir firmaya ait—- konusunda anlaşmaya varmış ve akabinde söz konusu malların taşınması için davalı şirkete ait araçların kullanımı konusunda müvekkili şirket ile davalı şirket arasında anlaşma sağlanmış olduğunu, söz konusu anlaşmaya istinaden davalı —– ve söz konusu fatura bedellerinin müvekkili şirket tarafından davalı şirkete ödenmiş ve müvekkili şirketin ödeme edimini yerine getirmiş olduğunu, fakat —— taşıması gereken malları müvekkili şirketin anlaşmış olduğu müşterisinden teslim alan davalı şirketin anlaşma şartlarına uymayarak malların—- sağlayamamış, malları —- dahi geçirememiş olduğunu, davalı şirketle bu konuda iletişime geçen müvekkili şirketin davalı şirkete ait araçların muayenelerinin eksik olması nedeniyle davalı şirketin edimini yerine getiremediği, muayene eksikliklerini tamamlamak için malları—– şirketine teslim edilmiş olduğunun öğrenildiğini, söz konusu depolama Şirketinin daha sonra müvekkili——- faturayı kestiğini ve bu bedelin müvekkili şirket tarafından ödenmek zorunda kalındığını, bu sırada ise müvekkili şirketin müşterisi dava dışı şirketin kendi yükümlülükleri nedeniyle malların—— konusunda başka bir firmayla anlaşarak mallarının —-teslimini sağlamış olduğunu, müvekkili şirketin hem elindeki işi kaybetmesine neden olan, hem de gereksiz yere ardiye ödemesine sebebiyet veren davalı şirkete ödenmiş olan—- navlun iade faturası düzenlenmiş ise de davalı şirketin haksız bir şekilde söz konusu bedelleri iade etmekten kaçınmış olduğunu, bunun üzerine Hukuki yollara başvurma zorunluluğu doğarak davalı şirket aleyhine,—- sayılı dosyasıyla icra takibine başlanıldığını, ancak davalı şirketin haksız ve kötü niyetli yapmış olduğu itiraz neticesinde takibin durduğunu, bilirkişi aracılığıyla yapılacak incelemede davalı şirketin müvekkili şirkete borçlu olduğunun anlaşılacağını, dava şartı olan arabulucuya başvurulduğunu ve başvurunun anlaşamama olarak tutanak altına alındığını iddia ederek, davalı şirketçe takibe yapılan vaki itirazın iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine en az %20 İcra İnkâr Tazminatı Mahkûmiyetine hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretlerinin davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmişlerdir.
ll. SAVUNMA:
Davalı tarafça davaya cevap dilekçesi sunulmadığı görülmüştür.
lll.İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, alacağın ödenmemesi nedeniyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
—– sayılı dosyasının tetkikinde, davacı (alacaklı) tarafından borçluya ( davalı) yönelik— alacağın tahsili için takip yapıldığı, borçlunun süresi içinde borca itiraz ettiği, akabinde takibin durduğu anlaşılmıştır.
İİK madde 67 gereğince, itirazın iptali davasının itirazın tebliğinden itibaren, 1 yıl içinde açılması gerekir. Hak düşürücü süreler, dava şartı olup taraflar ileri sürmese de mahkemece resen gözetilir. Somut olayda icra takibindeki, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmemesi nedeniyle İİK’nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü sürenin başlamadığı anlaşıldığından, davanın süresi içinde açıldığı kabul edilmiştir.
Mahkemimizce yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen 18.02.2021 tarihli raporda, davalı tarafın inceleme gününe katılmadığı ile defter ve belgelerini ibraz etmediğini, davacı yanın ticari defterlerin incelemeye tabi tutulduğu, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğu, davacı lehine —– alacaklı olduğu, belirtilmiştir.
Tüm Dosya Münderecaatı Kapsamında Yapılan Değerlendirmede;
4721 sayılı TMK’nın “İspat yükü” başlıklı 6. maddesi “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü amirdir. 6100 sayılı HMK hükümlerine göre, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafın ispat yükü altındadır (HMK 190). 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ticari defterlerin ibrazını ve delil olmasını düzenleyen 222. maddesine göre mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden karar verebilmektedir.
Davaya konu ihtilafın, davacı şirketin davanın dayandığı takibe ve işbu davaya konu yaptığı navlun bedelleri iade alacağının varlığı ve var ise miktarı hususlarında toplandığı, dosya münderecatı ve davacı şirketin ticari defter ve dayanak üzerinde bilirkişice yapılan inceleme neticesinde, davacı şirketin davalı şirketle ticari ilişkisi kapsamında, davalı şirketçe davacı ——- faturasını düzenlemek suretiyle, davacı şirketin dava dış———– üstlenmiş olduğu, buna mukabil olarak, davacı şirketin adına düzenlenen işbu navlun faturalarına ilişkin olarak davalı şirkete —–ödeme gerçekleştirmek suretiyle ödeme edimini ifa etmiş olduğu, davalı şirketin navlun faturalarını kesmek suretiyle davacı şirketten bedelini tahsil etmiş olduğu —-yerine getirdiğine ilişkin herhangi bir bilgi ve belgeyi dosyaya sunmamış olduğu, davacının davalı şirkete vermediği navlun hizmet bedellerinin iadesi amacıyla düzenlemiş ve davalı şirket adına ticari defterlerinde borç kaydetmiş olduğu, tespit edildiği anlaşılmıştır.
TTK 82.maddesi gereğince, kural olarak ticari defterler tacirler arasında çıkan uyuşmazlıklarda delil olarak kabul olunur.—–
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde)yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. (Değişik 28.07.2020 T. 7251 Sy. Kanun-23.madde). Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmü düzenlenmiştir.
Mahkememizce tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmak üzere inceleme günü verilmiş, bu karar davalı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edildiği halde, davalının ticari defterlerini sunmadığı, bilirkişi raporunun davacının ticari defterlerinin incelenmek suretiyle hazırlandığı, dava konusu fatura alacağının davacı şirketinin defterlerinde ise kayıtlı olduğu ise, bilirkişi raporu ile sabittir.
Davalı vekili tarafından bilirkişi raporuna işlemiş faiz dışında itiraz dahi edilmemesi, keza HMK 222/3. maddesine göre davalının ticari defterlerini sunulmaması halinde davacının ticari defterleri lehine delil olarak sayılacağından, usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu hükme esas alınarak ve alacağın varlığına kanaat getirerek davanın kabulü yolunda hüküm tesis edilmiştir.
İşlemiş Faiz Talebi Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Her ne kadar takip dosyasında işlemiş faiz talep edilmiş ise de ; Taraflar arasında herhangi bir yazılı sözleşme mevcut olmadığında ve borçlunun bir ihtar veya ihbarla temerrüde düşürülmediğinde işlemiş faiz talebi kabul edilemeyeceği, davacının düzenlemiş olduğu fatura tutarının ödeneceği vade belirtilse dahi bu durumu değiştirmeyeceği—– anlaşılmakla, anılan bu şartlar gerçekleşmediğinden davacının işlemiş faiz talebi yerinde görülmemiştir.
İcra İnkar Tazminatı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
İİK’nın 67/2. maddesine göre, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan, borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurların bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir.—–
Bu kapsamda somut olayda, itiraza konu alacağın likit olduğu anlaşılmakla, kabul edilen alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
IV.HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davanın KISMEN KABULÜNE;
1-Davalının —— Esas sayılı dosyasında vaki itirazının KISMEN İPTALİ ile,
2-Takibin 6.800 EURO asıl alacak üzerinden DEVAMINA, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
3-Aşan istemin reddine,
4-Asıl alacağın %20 oranına tekabül eden 8.666,32 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 2.959,98 TL harçtan peşin alınan 551,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.408,48 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —–uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 6.433,11 TL vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan—-uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 2.537,73 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yatırılan 595,90 TL harç ile 948,70 TL yargılama giderinden davanın red ve kabul oranına göre hesaplanan 896,21 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı tarafça sarfedilen yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
10-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
11-Arabuluculuk aşamasında yapılan— arabuluculuk ücretinin 6831 sayılı Kanuna göre davanın açılmasına sebebiyet veren davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
Dair; davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.