Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/517 E. 2021/1232 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/517 Esas
KARAR NO: 2021/1232
DAVA: İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 12/10/2016
KARAR TARİHİ: 16/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin davalı şirkete ait emtiaların —– taşınmasını çeşitli zamanlarda üstlendiğini, davacının davalıya verilen taşıma işlemi karşılığında —- alacağı bulunduğunu, bakiye —— sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takibin itiraz ile durdurulduğunu belirtmiş, itirazın iptali ile icra takibinin devamına, %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin —- faaliyet gösterdiğini, davanın ——mahkemelerinde açılması mümkün olmadığını, davalı ile davacı arasında
akdi ilişkisinin bulunmadığını, davacının fatura düzenlemiş olmasının akdi ilişkinin varlığını kabule elverişli ve yeterli olmadığını belirtmiş, davanın reddine, %20 den aşağı olmamak  üzere kötüniyet tazminatına, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, taşıma hizmetine dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacı ile davalı arasında taşıma sözleşmesi bulunup bulunmadığı, davalıya dava konusu hizmetin teslim edilip edilmediği, davacı tarafından yerine getirilen edimin tutarının ne olduğu, davacının davalıdan bakiye alacağı bulunup bulunmadığı, hangi miktarda alacak hakkı olduğu, bu itibarla —— sayılı takip dosyasına yapılan itirazın haklı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
—- tarihinde başlatılan takibin alacaklısının davacı—- borçlusunun davalı şirket olduğu, toplam — tutarındaki alacağın fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla icra takibi yapıldığı, örnek no:7 ödeme emrinin borçluya — tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından verilen —– havale tarihli itiraz dilekçesinde borca ve yetkiye itiraz edildiği, icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğu, hak düşürücü sürede davanın açıldığı görülmüştür.
İİK 67. maddesine göre itirazın iptali davasının açılması için öncelikle geçerli bir icra takibinin yapılmasının gerektiğinden, izah edilen nedenlerden ötürü davacı tarafından yapılan icra takibinin geçerli bir icra takibi olup olmadığının tespiti gerekir. Mahkemenin önce icra dairesinin yetkili olup olmadığını incelemesi, icra dairesinin yetkili olmadığını tespit etmesi halinde, borcun esasına ilişkin itirazın incelemesine geçilmeksizin takibin yetkili icra dairesinde yapılmadığı ve geçerli bir icra takibi bulunmadığı gözetilerek itirazın iptali davasının da HMK’nın 114/2. ve 115/2. maddeleri uyarınca usulden reddine karar vermesi gerekmektedir. 6100 sayılı HMK’nun 6. maddesine göre; “genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” Aynı Kanunun 10. maddesine göre; “sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir.”. 6098 sayılı TBK’nun 89/1 maddesinde, bir miktar para alacağına ilişkin davaların alacaklının yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği hükme bağlanmıştır. Yasal düzenlemeler karşısında somut olayın değerlendirilmesine gelince; davalının yerleşim yeri —–olup, davacının muamele —— olduğu, taraflar arasında sözleşmenin olup olmadığının tartışmalı olduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla dava şartlarının varlığı mahkememizce ciddi görülerek——- gereği ön sorun olarak incelenmesine karar verilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi —- tarafından düzenlenen —- tarihli bilirkişi raporu içeriğine göre; davacının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davacının davalıdan ticari defterlerinde —– cari hesap alacağı bulunduğu tespit edilmiştir.
Davacı, davalıya mal/hizmet teslim edildiğini, bu nedenle alacağının bulunduğunu belirtmekte olup, icra takibinde talep etmiş olduğu alacağının varlığını ispatlamakla yükümlüdür.
Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığının ve mal tesliminin kanıtı olamaz. Ayrıca faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olması da teslimini kanıtlamaya yeterli değildir.——-
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222’nci maddesinin —– fıkralarının birlikte değerlendirilmesinden ticari defterlerin ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için yasaya göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olmasının şart olduğu; bu şekilde tutulan defterlerin sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olmasının gerektiği ve fakat diğer tarafın usulüne uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı belirtilmiştir.
Usulüne uygun olarak tutulan defterlerin lehe delil teşkil etmesi, kural olarak sırf defterlerdeki kayıtlarla sınırlıdır. Bir diğer ifade ile aksine bir iddia bulunmadıkça usulüne uygun tutulmuş defterlerde bulunan kayıtların sıhhatinin anlaşılması için ayrıca bu kayıtlara dayanak kılınan belgelerin de sıhhatinin araştırılmasına gerek bulunmamaktadır. Böyle bir gerekliliğin kabulü halinde usulüne uygun tutulan defterle usulüne uygun tutulmamış defterler arasında fark kalmaz ve defterlerin delil niteliği tamamen ortadan kaldırılmış olur.
Somut olayda davacı yanın defterleri usulüne uygun tutulmuş olup, takip konusu ettiği faturalar ticari defterlerinde kayıtlıdır. Davalı yargılamaya katılmamış ve bu kayıtların hukuka ve mali mevzuata aykırı olduğunu da iddia ve ispat etmemiştir. Diğer yandan davalıya yapılan uyarılı bildirime rağmen davalı defterlerini ibrazdan kaçınmıştır. Artık taraflar arasında hizmetin verildiği, davalının faturaya itiraz etmediği gibi defterlerini ibraz etmemek suretiyle davacı defterlerinin içeriğinin mahkemece delil olarak değerlendirileceğine ilişkin yasa kuralının uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır.
İİK’nın 67/2. maddesi, “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu, takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne, göre red veya hükmolunan meblağın %20’sinden aşağı olmamak üzere uygun bir tazminatla mahkum edilir.” hükmünü içermektedir. Dava konusu faturaların davacı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, dava konusu edilen davacı alacağının miktarının davalı yönünden bilinebilir, hesap edilebilir, belirlenebilir yani likit alacak niteliğinde olduğu anlaşıldığından, davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulüne;
——-sayılı takip dosyasında davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda ticari avans faizi uygulanmasına,
Kabul edilen —– icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 221,69 TL karar ve ilam harcından 39,20 TL peşin harç ve 16,23 icra harcının mahsubuna, bakiye 166,26 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.245,32 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 29,30 TL başvuru harcı ve 39,20 TL peşin harç toplamı: 68,50 TL ile 1.385,10 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333. maddesi gereğince talep halinde karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 16/11/2021