Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/479 E. 2020/201 K. 10.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

-KARAR-
ESAS NO : 2019/479 Esas
KARAR NO : 2020/201

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/07/2019
KARAR TARİHİ : 10/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğü’nün — Esas sayılı icra takip dosyasında davacı aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, takibe konu 875,00 TL bedelli senedin altındaki imzanın davacıya ait olmadığını, dolayısıyla davacının davalıya herhangi bir borcu olmadığını, buna ilişkin olarak —– sayılı dosyasında soruşturmanın devam ettiğini belirtmiş, İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğü’nün — Esas sayılı icra takip dosyasına konu senet üzerindeki imzanın davacıya ait olmadığının tespitine, takibin haksız ve kötüniyetli olmasından kaynaklı davacının uğradığı zararın tazmini için alacağın %20’sinden az olmamak üzere hükmedilecek tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının icra takibine konu senetten kaynaklı borcunun bir kısmını ödememesi üzerine davacı borçlu hakkında İstanbul Anadolu ——. İcra Müdürlüğü’nün — Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davacı tarafından bir kısım ödeme yapıldığını, davacının iddialarının asılsız olduğunu belirtmiş, öncelikle arabuluculuk dava şartı yokluğundan davanın reddine, aksi halde ise esastan davanın reddine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Mahkememiz 01/08/2019 tarihli tensip tutanağının (8) numaralı ara kararı ile davacı vekiline Arabuluculuk Yönetmeliği 22/2 maddesi gereğince, arabuluculuk son tutanağının bir aslının veya arabulucu tarafından onaylı bir suretinin mahkemeye sunması için 1 haftalık kesin süre verilmiş, ara kararın gereğinin 10/03/2020 tarihli oturuma kadar yerine getirilmediği görülmüştür.
01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Kanun’un 5/A. maddesinde “dava şartı olarak arabuluculuk” başlığı ile; “Bu Kanun’un 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinde de, “İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır. Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmü bulunmaktadır.
Menfi tespit isteminin; 6102 sayılı TTK 5/A maddesi gereğince arabuluculuğa tabi olup olmadığı hususunda kanunun lafzından da anlaşılacağı üzere tereddütler vardır. Menfi tespit davalarında, bir miktar alacağın tahsili talebi olmadığı, ticari dava niteliğindeki menfi tespit davalarının açılabilmesi için arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmadığı gerekçesi ile Mahkememizce—– — Karar sayılı ilamları ile de görüleceği üzere menfi tespit davalarının arabuluculuğa tabi olup olmadığı hususunda tereddütlerin giderilemediği anlaşılmaktadır.
Bir davada esas hakkında incelemeye geçilebilmesi ve esas hakkında karar verilebilmesi için varlığı ya da yokluğu zorunlu olan şartlara dava şartları denir. Dava şartlarının olup olmadığını hakimin re’sen incelemesi gerekir. Bir dava türünün, özel dava şartına tabi bulunup bulunmadığı hususunda tereddütlerin bulunması ve yer esasına göre farklı uygulamaların mevcut olması hukuka güveni zedeleyeceği gibi davanın ilerleyen aşamalarında ulaşılacak farklı bir sonuç boşa emek ve masrafa yol açacaktır. Bu itibarla; anılan istinaf karar ilamları gereği açıklanan gerekçeler ile aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın özel dava şartı yokluğundan usulden reddine,
2-Alınması gereken 54,40 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 44,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 10,00 TL harcın davacıdan mahsubu ile hazineyi irat kaydına,
3-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki —– göre hesaplanan 849,47 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.