Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/470 E. 2021/1068 K. 12.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/470 Esas
KARAR NO : 2021/1068

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 19/07/2019
KARAR TARİHİ : 12/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı——- akdedilen kredi sözleşmesi gereği —- kullandırıldığını, davalıların söz konusu kredi sözleşmesine müteselsil—– muaccel olan borcun ödenmesinin ihtar edildiğini, davalılar aleyhine——icra takibi başlatıldığını, davalıların borca itiraz ettiğini belirtmiş, itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı banka ve davalı—– imzalanması sonucunda ticari kredi—— davacı —– önceden —— sunduğunu, imzalanan sözleşmede yer alan tüm hükümlerin genel —–davalı ——asıl borçlu olan davalı —–düşürülmeden müteselsil kefiller aleyhine takip başlatıldığını, … ve ..—— davalı şirketin yetkilisi ya da ortağı olmadığını, kefalet sözleşmelerinde davalıların eşlerinin rızasının bulunmadığını, faiz oranının kabul edilmediğini belirtmiş, davanın reddine, davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; ticari kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacı ile davalı ——- kapsamında davacı tarafından hangi tutarda kredi kullandırıldığı, kullandırılan kredinin hangi tutarının davalı tarafından ödendiği, davacının bakiye alacağının ne olduğu, kredi hesabının usulüne uygun kat edilip edilmediği, kefaletin geçerli olup olmadığı, davalıların kredi borcundan sorumlu olup olmadığı,—-yapılan itirazın haklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
—— takip dosyasının incelenmesinde; 14/03/2019 tarihinde başlatılan takibin alacaklısının davacı—— davalılar olduğu, takibin takip ——- birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu,—— havale tarihli itiraz dilekçesinde borca ve fer’ilerine itiraz edildiği,—— takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğu, işbu davanın hak düşürücü sürede açıldığı görülmüştür.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi —— göre; ———– kullandırıldığı, ——-yapmadığı, ——- olduğu, akdi faiz ve gecikme faizi ile toplam alacağın —— kredi kullandırıldığı, vadelerinde hiç ödeme yapılmadığı,— olduğu, akdi faiz ve gecikme faizi ile toplam alacağın 273.893,42 TL olduğu, takip tarihi itibariyle davacı bankanın—- tespit edilmiştir.
Davalı, sözleşme hükümlerinin tek taraflı düzenlendiğini ve — savunmuştur. Bir sözleşme hükmünün—— anlaşılması halinde, —– —– tabi tutulması gerekir. Söz konusu —– içerik denetimidir. Somut olayda; genel kredi sözleşmesinin —– —– davalı müşteri tarafından şartsız şekilde imzalandığı anlaşıldığından, bu yöndeki davalı savunmasına mahkememizce itibar edilmemiştir.
Davalı, genel kredi sözleşmesinde müteselsil kefil olan davalıların eş rızasının alınmadığını, kefaletin geçerli olmadığını savunmuştur. 6098 sayılı TBK’nın 584. maddesi gereğince eş rızası bulunmadan yapılan kefalet sözleşmelerinin—–değişiklikle—– —- ortak ya da —- ilgili olarak verilen ——yönünden——düzenlemesi yapılmıştır. Takibe konu genel kredi sözleşmesinde verilen—— bu kanun değişikliğinden sonra yapıldığı görülmektedir. Açıklanan nedenlerle, eş rızasının bulunmadığı yönündeki itiraza mahkememizce iştirak edilmemiştir.
Davalı, asıl borçlunun temerrüte düşürülmediğini, bu nedenle müteselsil kefillere karşı takip yapılamayacağını savunmuştur. TBK’nın 586. maddesi uyarınca alacaklının—–borçlunun ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme —- olması gerekir. Asıl borçlu şirketin açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olduğunun sabit olduğu, hesap kat ihtarnamesinin davalıların sözleşmedeki adreslerinde tebliğ edildiği, davalı asıl borçlunun sözleşmedeki—–adresininde bulunamadığı, tebliğin bu nedenle yapılamadığı, adres değişikliğinin bildirilmediği, verilen süre içerisinde borcun ödenmediği, bu itibarla davalı kefillere başvuru şartlarının oluştuğu anlaşılmaktadır.
Davalı, TBK’nın 88 ve 120. maddeleri gereği faiz oranının fahiş olduğunu savunmuştur. 6098 sayılı TBK’nın 88 ve 120. maddelerindeki faizle ilgili sınırlama tacirlerin ticari işleri hakkında uygulanmaz. Zira, 6102 sayılı TTK’nın 8/1. maddesi hükmüne göre —– Somut olayda; dayanak sözleşme “genel kredi sözleşmesi” olup, kullandırılan kredilerin ticari nitelikte olduğu, 6098 sayılı TBK’nın 88. ve 120. maddeleri hükümlerinin ticari işlerde uygulanamayacağı, sözleşmede belirtilen oranda akti ve temerrüt faizi talep edilebileceği anlaşıldığından, bilirkişi raporu ile belirlenen faiz oranı hükme esas alınmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişiden alınan rapor içeriğine göre; davalı şirket ile davacı —- genel kredi sözleşmesi akdedildiği, davalı şirket ortaklarının müteselsil kefil olarak sorumluluk altına girdiği, davacı banka tarafından kullandırılan kredilerin davalılar tarafından ödenmediği, davacı bankanın bakiye alacağının—-olarak tespit edildiği, alacağın likit ve belirlenebilir olduğu anlaşıldığından, açıklanan gerekçeler ile aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulüne;
—— Esas sayılı takibine davalı borçlular tarafından yapılan itirazın kısmen iptaline,
149.389,84 TL Asıl alacak yıllık%27 faiz oranı,
252.661,40 TL Asıl alacak yıllık %30 faiz oranı,
26.694,38 TL İşlemiş faiz
934,72 TL —–
olmak üzere toplam 429.680,34 TL yönünden tahsilde tekerrür olmamak ve mükerrer faiz uygulanmamak şartıyla yukarı belirtilen oranlarla takibin devamına,
Aşan istemin reddine,
Kabul edilen tutarın % 20’si olan 85.936,07 TL’nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 29.351,46 TL harçtan peşin alınan 5.213,54 TL harç ve 2.158,37 TL icra harcının mahsubuna, bakiye 21.979,55 TL karar harcının davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan—–davanın kabul edilen miktarı üzerinden 38.527,62 TL nisbi vekâlet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan—- davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 4.080,00 TL maktu vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 5.213,54 TL peşin harç ve 2.158,37 TL icra harcı toplamı: 7.416,31 TL ile davanın red (%3) ve kabul (%97) oranına göre hesaplanan 1.344,03 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333. maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
8-Dava şartı —— tarafından —- ücretinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.280,40 TL’sinin davalılardan, ——- davacıdan tahsili ile hazineyi irat kaydına, 6831 sayılı Kanuna göre yargılama gideri olarak tahsili için —— müzekkere yazılmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.