Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/469 E. 2021/69 K. 26.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/469 Esas
KARAR NO : 2021/69

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 18/07/2019
KARAR TARİHİ : 26/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket hakkında İstanbul —- esas sayılı dosyasıyla icra takibine başlanıldığını, borçlu tarafından borca ve yetkiye itiraz edildiğini, davalının İstanbul Anadolu —- esas sayılı dosyasında yapılan takibe de itiraz ettiğini, takibin durdurulduğunu, davalıya teslim edilen ürünler için tanzim edilen irsaliye ve faturaların davalı şirket tarafından teslim alındığını, davacı şirketin kayıtlarına göre davalı şirketin —— borçlu olduğunu, davalı şirketin arabuluculuk görüşmelerine katılmadığını belirtmiş, davanın kabulüne, borçlunun itirazının iptaline, borçlu aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Dava dilekçesi usulüne uygun olarak davalıya tebliğ edilmiş, davalı tarafından süresinde cevap dilekçesi verilmemiştir.
Dava, ——- ticari alım satım ilişkisinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacı ile davalı arasındaki ticari ilişki bulunup bulunmadığı, davacı tarafından davalıya faturalara konu mal ve hizmetin teslim edilip edilmediği, teslim edilen mal ve hizmetler karşılığı bedelin davalı tarafından ifa edilip edilmediği, ifa edilen tutarın ne olduğu, davacının bakiye alacağı bulunup bulunmadığı, bu itibarla İstanbul Anadolu —-. İcra Müdürlüğü’nün —— sayılı takip dosyasına yapılan itirazın haklı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
İstanbul Anadolu——– sayılı takip dosyasının incelenmesinde; 07/01/2019 tarihinde başlatılan takibin alacaklısının davacı——–tutarındaki alacağın, fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi —–, borçlu vekilince verilen 10/01/2019 havale tarihli itiraz dilekçesinde borca ve fer’ilerine itiraz edildiği; icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğu görülmüştür.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinin uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
—– tarihli yazı cevabına göre; dava konusu faturanın davalı —- indiriminde kullanılmış olduğu bildirilmiş, —– içerisine alınmıştır.
——- tarihli yazı cevabına göre; dava konusu faturaların davacı tarafından —- bildirildiği görülmüş, —— formu dosya içerisine alınmıştır.
Bilirkişi —– tarafından ———— ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, ticari defterlerin sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, davalı şirkete teslim edilen ürünler karşılığı 192.323,17 TL borç kaydedildiği, alınan ödemeler karşılığı 160.000,00 TL alacak kaydı girildiği, 12.10.2018 takip tarihi itibariyle, davacı şirketin kendi defterlerinde 32.323,17 TL alacaklı gözüktüğü tespit edilmiştir.
Davacı, davalıya mal teslim edildiğini, bu nedenle alacağının bulunduğunu belirtmekte olup, icra takibinde talep etmiş olduğu alacağının varlığını ispatlamakla yükümlüdür.
6100 sayılı HMK 200. maddeye göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya — gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz.
Yazılı sözleşme olmasa da sözleşmenin varlığını ortaya koyan davalının veya onun adına hareket eden kişinin imzasını taşıyan teslim belgesi, irsaliyeli fatura ile de sözleşme ilişkisinin ispatı mümkündür. Yazılı delil niteliğinde olmayan ancak kesin delil niteliğindeki ticari defterler ve yemin delilleri ile de sözleşme ilişkisi ispatlanabilir.
Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığının ve mal tesliminin kanıtı olamaz. Ayrıca faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olması da teslimini kanıtlamaya yeterli değildir. (Yargıta—— (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4). Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür.
Somut olayda, davacı ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle 32.323,17 TL alacaklı bulunmaktadır. Diğer taraftan, mahkemenin ticari defterlerin ibrazını emretmesine rağmen, davalı taraf geçerli bir mazeret göstermeksizin ticari defterlerini ibrazdan kaçınmıştır. Herkes borçlarını ifa ederken ve haklarını kullanırken dürüstlük kuralına uygun davranmakla yükümlüdür. Davacının ticari defterleri bilirkişi tarafından incelenmiştir. Dava konusu faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı defterlerinin HMK’nın 222. maddesi uyarınca sahibi lehine delil değerinin bulunduğu belirlenmiştir.
Taraflar —- çözümü amacıyla yapılan yargılama, yargılama sırasında bilirkişiden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine ——- alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında faturaya dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, taraflar arasındaki ihtilafın takip dayanağı belgeye konu mal ve/veya hizmetin teslim edilip edilmediği ve/veya sunulup sunulmadığı hususundan kaynaklandığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için defter incelemesine karar verildiği, davacının ticari defterlerine göre davalıdan 32.323,17 TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerini incelemeye sunmadığı, HMK. 221. maddesi gereğ—– formlarının resen dosyaya kazandırılması gerektiği (Yargıtay —-, davalının — bildirimlerine göre takibe konu faturaların davalı tarafından vergi dairesine bildirildiği, bu halde davalının ——– aksini ispatlaması gerektiği, borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği (Yargıtay———- aleyhine delil teşkil edeceği (Yargıtay ————- yazılı delille ispatlaması gerektiği, dosyada böyle bir ispat aracının bulunmadığı, davalının yemin deliline de dayanmadığı, bu itibarla davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 32.323,17 TL alacaklı olduğunun sabit olduğu anlaşılmıştır.
Fatura düzenlenmesi borçluyu temerrüde düşürücü nitelikte bir işlem olmadığından fatura tarihi faize başlangıç yapılamaz. Takip öncesi temerrüt faizi talep edilebilmesi için borçlunun alacak miktarını gösterir ve ödeme talebini içerir bir ihtarla temerrüde düşürülmesi (TBK. m. 117/1) ya da borcun ödeneceği günün tarafların anlaşmasıyla kesin olarak belirlenmesi (TBK. m. 117/2) gerekir (Yargıtay —-. Davalının icra takibi başlatılmadan temerrüde düşürüldüğü davacı tarafından ispatlanamadığı için talep edilen işlemiş faiz tutarı yönünden davacının korunmaya değer hukuki menfaati yoktur.
Taraflar arasında vade farkının ödeneceği konusunda bir anlaşma olmamasına rağmen gönderilen vade farkı faturasına TTK’nun 23/maddesi uyarınca 8 gün içinde itiraz edilmemesinin sözleşmenin unsurlarından olan bedelin tek taraflı irade beyanı ile değiştirilmesi anlamına geldiğinden vade farkının istenmesinin hukuken mümkün olmadığı, faturadaki gecikme halinde vade farkı alınacağına ilişkin kayda davalının itiraz etmemiş olmasının bunu kabul ettiği anlamına gelmeyeceği, vade farkı kaydının faturanın zorunlu unsuru olmayıp yasal sürede itiraz edilmemesi halinde fatura sözleşme olmadığı gibi itiraz edilmemiş olmasının faturaya sözleşme niteliği vermeyeceği gerekçesiyle davacının vade farkı alacağı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11. maddesinde “Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur.” düzenlemesi mevcuttur. Dosya içerisinde yer alan arabuluculuk son tutanağına göre davalı şirketin arabuluculuk görüşmelerinin ilk oturumuna geçerli bir mazeret göstermeksizin katılmadığı görülmüş, bu husus yargılama giderleri ve vekalet ücretinin takdirinde nazara alınmıştır.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulüne;
İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğü’nün— sayılı takip dosyasında davalı borçlu tarafından yapılan itirazın 32.323,17 TL asıl alacak yönünden iptaline, anılan tutar yönünden takibin aynı şartlarla devamına,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
Asıl alacak olan 32.323,17 TL’nin %20 sine tekabül eden 6.464,63 TL icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 2.207,99 TL harçtan peşin alınan 593,36 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.614,64 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan—– uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 4.848,48 TL nispi vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 593,36 TL peşin harç ve 6,40 TL vekalet harcı olmak üzere toplamı: 644,16 TL ile 1.025,85 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığının bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333. maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
7-Dava şartı —— kapsamında — ———- davalıdan 6831 sayılı Kanuna göre yargılama giderleri kapsamında tahsili için Hazineye müzekkere yazılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yoklğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 (iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak, istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.