Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/434 E. 2021/564 K. 25.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/434 Esas
KARAR NO : 2021/564

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 09/07/2019
KARAR TARİHİ : 25/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı şirket ile aralarında—– fatura teslim ve tesellüm yapılmak suretiyle verildiğini, fatura bedelinin ödenmemesi üzerine—–tebliğ edildiğini ve haksız olarak itiraz edildiğini, arabuluculuk başvurusuna rağmen uzlaşma yapılamadığını, bu nedenle davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına ve %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı, delil olarak itiraza uğrayan takip dışında, taraflar arasında imzalanmış sözleşmeleri, takibe konu faturaları ve diğerlerini delil olarak göstermiş olmasına rağmen, bu belgelerin dava dilekçesi ekinde sunulmadığını, taraflarına da tebliğ ettirilmediğinin dosya kapsamından anlaşıldığını, bu nedenle davacının dilekçesine eklediğini beyan ettiği belgelere ve delilerine karşı her türlü beyan ve itiraz hakları saklı kalmak üzere, davalı şirket aleyhine girişilen icra takibine sunmuş oldukları haklı itirazlarını tekrarla, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; faturadan kaynakl—— sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
—– esas sayılı dosya içeriğine göre; 19/03/2019 tarihinde başlatılan takibin alacaklısının—– tutarındaki alacağın, fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu, —- ödeme emrinin borçluya 21/03/2019 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından verilen 27/03/2019 tarihli itiraz dilekçesinde borca ve fer’ilerine itiraz edildiği; icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğu; görülmüştür.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Davacı şirketin—- olması nedeniyle yazılan talimat doğrultusunda aldırılan bilirkişi rapor içeriğine göre; “Davacı şirkete ait ticari defterlerin; 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 64 Maddesinin 3. Fıkrasında belirtilen sürelere uygun olarak açılış ve kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı ve sahibi lehine delil teşkil edebileceği görüldüğünü, davacı şirketin, dava konusu faturayı yasal süresinde muhasebe kayıtlarına intikal ettirdiği, yasal defterlerin kayıtlarının birbiri ile uyumlu olduğunu, davacı şirketin, dava konusu faturanın—- bildirimin yasal süresi içesinde yapıldığı görüldüğünü, davacı şirketin defter kayıtlarında dava konusu fatura sonrasında bu faturaya ilişkin herhangi bir ödeme kaydı yer almadığını, daha önceki işlemlerinde fatura bazında ödeme yerine cari hesaba mahsuben ödemeler yapıldığını, zaman zaman avanslı çalışıldığının görüldüğünü, defter kayıtlarındaki avans ve müşteri hesaplarının bakiyelerinin birbirinden mahsup edilmesi ile — yükseldiğinin tespit edildiği” yönünde görüş bildirilmiştir.
Davalı tarafın defterlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda özetle; Taraflar arasında düzenlenen faturanın, davalı şirketin muhasebe kayıtlarında olduğunu—–verildiğini, davacı,———- asıl alacağının mevcut olduğu, temerrüde düşürülmediği bu nedenle işlemiş faizin hesaplanmayacağı, takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizinin uygulanabileceği bildirilmiştir.
Davacı, davalıya mal teslim edildiğini, bu nedenle alacağının bulunduğunu belirtmekte olup, icra takibinde talep etmiş olduğu alacağının varlığını ispatlamakla yükümlüdür.
6100 sayılı HMK 200. maddeye göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri —- takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle —- senetsiz ispat olunamaz.
Yazılı sözleşme olmasa da sözleşmenin varlığını ortaya koyan davalının veya onun adına hareket eden kişinin imzasını taşıyan teslim belgesi, irsaliyeli fatura ile de sözleşme ilişkisinin ispatı mümkündür. Yazılı delil niteliğinde olmayan ancak kesin delil niteliğindeki ticari defterler ve yemin delilleri ile de sözleşme ilişkisi ispatlanabilir.
Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığının ve mal tesliminin kanıtı olamaz. Ayrıca faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olması da teslimini kanıtlamaya yeterli değildir—–
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4). Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür.
Fatura düzenlenmesi borçluyu temerrüde düşürücü nitelikte bir işlem olmadığından fatura tarihi faize başlangıç yapılamaz. Takip öncesi temerrüt faizi talep edilebilmesi için borçlunun alacak miktarını gösterir ve ödeme talebini içerir bir ihtarla temerrüde düşürülmesi (TBK. m. 117/1) ya da borcun ödeneceği günün tarafların anlaşmasıyla kesin olarak belirlenmesi (TBK. m. 117/2)—–
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında faturaya dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, taraflar arasındaki ihtilafın sözleşme ilişkisi bulunup bulunmadığı, var ise takip dayanağı belgeye konu mal ve/veya hizmetin teslim edilip edilmediği ve/veya sunulup sunulmadığı hususundan kaynaklandığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için defter incelemesine karar verildiği, davacının ticari defterlerinde davalıdan takip tarihi itibariyle 85.306,34 TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerini sunduğu, buna göre de davacıya 14.999,92 TL borcunun bulunduğu, HMK. 221. maddesi gereği —- formlarının resen dosyaya kazandırılması gerektiği—-, davalının —bildirimlerine göre takibe konu faturanın davalı tarafından — formlarının aksini ispatlaması gerektiği, borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği—– davalının kendi ticari defterlerindeki kayıtların aleyhine delil teşkil edeceği——- davalının kendi ticari defter kayıtlarının aksini yazılı delille ispatlaması gerektiği, dosyada böyle bir ispat aracının bulunmadığı, davalının yemin deliline de dayanmadığı, bu itibarla davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 14.999,92 TL alacaklı olduğunun sabit olduğu, işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı, alacağın ise likit olduğu yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE; ——- takip sayılı icra dosyasına davalının 14.999,92 TL yönünden yaptığı itirazın İPTALİNE; takibin 14.999,92 TL asıl alacak üzerinden aynı koşullarla aynen devamına, davacının fazlaya ilişkin isteminin REDDİNE,
2-Kabul edilen asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli karar harcı 1.024,64 TL’den peşin olarak yatırılan 273,15 TL’nin mahsubu ile 751,49 TL eksik harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 50,80 TL ilk dava masrafı, 717,70 TL tebligat-müzekkere-talimat gideri, 1.250,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2,018,50 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre(%94 kabul) 1,893,01 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan —— uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan —- hesaplanan 994,35 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7—– takip sayılı icra dosyasının karar kesinleştiğinde iadesine,
8-Dava şartı arabuluculuk kapsamında arabulucu —–ücretinin 1.240,80 TLsinin davalıdan, geri kalan 79,20 TL sinin davacıdan 6831 sayılı Kanuna göre yargılama gideri olarak tahsili için Hazineye müzekkere yazılmasına,
9-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.