Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/410 E. 2021/1096 K. 18.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/410 Esas
KARAR NO: 2021/1096
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Taşınmaz Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 01/07/2019
KARAR TARİHİ: 18/10/2021
— adına yargılama yetkisini kullanan bağımsız —- tarafça açılan dava üzerine yapılan yargılama nihayetinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
I.İDDİA:
Davacı vekili; davacı şirketin — firmasının kiracısı, Davalı —tarihli alt kira sözleşmesi ile müvekkil —firmasının kiracısı olduğunu, Davalı — davacı şirket tarafından haklı sebeple fesih edildiğini —– — feshi ile ilgili olarak—– görüldüğünü, dava neticesinde mahkeme “kiralananın sözleşmeye aykırı şekilde kullanılmasından doğan biçimde KİRA AKDİNİN FESİH EDİLDİĞİNİN TESPİTİNE” karar verildiğini —— tarihinde kesinleştiğini, taraflar arasındaki kira ilişkisinin mahkeme kararı ile ortadan kalkmış olması ve bu durumun —- tarafından onanmış olması dolayısıyla davalı — dava konusu—- olarak faaliyet gösterdiğini, —ayından itibaren davalı firma artık ——ödemelerini aksatmaya başladığını, bunun üzerine davacı firma —-icra takibini başlatıldığını, belirterek davalının—- sayılı icra takibine yaptığı itirazın iptaline karar verilmesi, icra takibinin devamına ve davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen,— sayılı dosyasıdan ise, yine aynı gerekçelerle —-dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptalini ve tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
ll. SAVUNMA:
Davalı vekili; kira ilişkisinden kaynaklanan davalarda yetki Sulh Hukuk fuzuli işgalde ise Asliye Hukuk Mahkemelerinde olup davanın görevsizlikle reddi gerektiği, davacının taşınmazın maliki olmadığını, taşınmaz maliki ile talep konusu dönemde de geçerli bir sözleşmesi olmadığını, fuzuli işgal bedeli talep edemeyeceğini, davalının taşınmazın tahliyesi öncesinde asıl malike olan tüm borçlarını ödediğini, taşınmaz malikinin talep/dava konusunda davacıya herhangi bir temliki – muvafakati vb. hiç bir iş veya işlemi olmadığını, taşınmaz malikinin , davacının kira akdini fesih ettiğini, fuzuli işgal nedeniyle taşınmazın tahliyesini veya fuzuli işgal tazminatını yalnızca malik talep edebileceğini, belirterek davanın reddini talep etmiştir.
lll.İNCELEME ve GEREKÇE:
Uyuşmazlık; Davacının davalıdan — bedeli talep edip edemeyeceği, davalının ödememiş olduğu fuzuli işgal bedeli olup olmadığı, davacıca yapılan takibe davalıca yapılan itirazın yerinde olup olmadığı noktasındadır.
Tüm Dosya Münderecatı Kapsamında;
Davacı şirketin —- adresinde,——– kiracısı olduğu,
Davalı —tarihli alt kira sözleşmesi davacı şirket tarafından——numaralı ihtarnamesi ile feshedildiği,
Kira sözleşmesinin feshi ile ilgili olarak —- sayılı dava görüldüğü, dava neticesinde mahkemece “kiralananın sözleşmeye aykırı şekilde kullanılmasından doğan biçimde KİRA AKDİNİN FESİH EDİLDİĞİNİN TESPİTİNE” karar verildiği,
—– sayılı ilamı ile—– akdinin fesih edildiğine ilişkin kararı, —- tarihinde onanarak kesinleştiği, anlaşılmıştır.
Davalı, kira ilişkisi sona erdikten sonrada davaya konu taşınmazı kullandığı hususunda ihtilaf yoktur.
Davaya konu taşınmaz, —tarafından alınmış, davalı ve davacıya —– tarihli ihtarname gönderilerek tüm kira sözleşmelerinin sona erdiğini, ihtar etmiştir.
Davacı ile dava dışı —— arasında, — tarihinde davaya konu taşınmaz üzerindeki kira sözleşmesinin sona erdiği hususunda, fesih protokolü imzalanmıştır.
Bu kapsamda davaya konu yerin, davacı şirket —- tarihleri arasında kiracısı olduğu anlaşıldığı,
Davacının iddiasının ise, davalı tarafından ödenmeyen —– ilişkin kira bedelleri ve yan giderler olduğu, davacı tarafından dava sebebi olarak fuzuli işgal gösterildiği,—— maddelerine göre, mülkiyet hakkına dayalı—— açılabileceği,
Taraflar arasındaki kira akdinin yukarıda anılan Sulh Hukuk Mahkemesi kararı ile, — tarihinde feshinin tespitine rağmen bu tarihten dava tarihine kadar yıllarca söz konusu taşınmazın fiili olarak davalı tarafından kullanıldığı, davacı tarafça herhangi bir el atmanın önlenmesi yahut da tahliyeye ilişkin bir talep ve iddia olmadığı, davacı tarafından sunulan — tarihli ödeme dekontlarından, davalı şirketin dava dışı—– adı altında ödemede bulunduğu, bedellerin ödenmemesi üzerine işbu davaya konu takiplerin yapıldığı anlaşılmakla,
Davacı her ne kadar davasını fuzuli işgal nedeniyle alacak —- olarak açmış ise de HMK 33. maddesinde belirtildiği üzere —- hukukunu res’en uygular.” ilkesi gereğince “olayların anlatımı taraflara, hukuki nitelendirme hakime aittir” bu nedenle hukuki nitelendirme doğru olarak yapılmalı ve uyuşmazlığın niteliğini belirlenmesi gerektiği, davacının iddialarının açıklamalar ışığında kiracı sıfatından kaynaklı olduğu, davacının davaya konu taşınmazın maliki olmadığı, kira sözleşmesinin feshinden sonra yıllarca kira bedeli adı altında yapılan ödemeler ve dava dilekçesinde de belirtildiği üzere —– ikinci ayından sonra bedellerin ödenmemesi üzerine takiplerinde yapılması nedeniyle, zımni — kapsamında kaldığı değerlendirilerek,
Asıl ve birleşen davalar yönünden, davada Sulh Hukuk Mahkemesi görevli olduğu anlaşılmakla, görevsizlik kararı verilmiştir.
IV.HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davaların ( Esas ve Birleşen), görev dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDLERİNE,
2-Davaya bakmakla görevli mahkemenin — SULH HUKUK MAHKEMESİ OLDUĞUNA,
3-Karar kesinleştiğinde ve süresinde başvuru olması halinde dosyanın görevli — SULH HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
4-Yargılama ve harç giderlerinin HMK 323 ve 331. maddeleri uyarınca görevli mahkemece değerlendirilmesine,
5-Dosyanın gönderilmesi için süresinde başvurulmazsa HMK 20/1 ve 331/2 maddeleri uyarınca dosya resen ele alınarak mahkememizce karar verilmesine,
6-Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle,—–Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair tarafların yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/10/2021