Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/40 E. 2021/842 K. 08.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/40 Esas
KARAR NO: 2021/842
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/01/2017
KARAR TARİHİ: 08/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı tarafça sunulan dava dilekçesinde özetle; davacının, dava dışı—–ortağı olduğunu; bu şirketin, davalılarca birlikte, kasten batırılması sonucu maddi ve manevi zarara uğradığını; davalılardan, maddi ve manevi zararların tazminine karar verilmesini; talep ve dava etmiştir.
Davalılar —– vekilince verilen davaya cevap dilekçesinde özetle; davacının, dava dilekçesinde yer alan————– nezdinde suç duyurusunda bulunulmasını talep ettiklerini; taraflar arasında— süredir devam eden davalarda bu eylemlerine ısrarla devam ettiğini; yargı sisteminin hantallığı ile kendisinin savcılık ve mahkeme ifadelerinden kaçması sebebiyle bu zamana kadar halihazırda basit yaralama, tehdit ve hakaret suçlarından herhangi bir ceza almadığını; davacının ceza almamasına—- eklendiğinde bu durumdan cesaret aldığını; suç oluşturan söz ve eylemlerine de devam ettiğini; davaya cevap dilekçesindeki ayrıntılı açıklamaları kapsamında haksız davanın reddine karar verilmesini; talep etmiştir.
Davalı—-verilen davaya cevap dilekçesinde özetle; usulü ilişkin olarakdava dilekçesinde bulunan ve taraflarına yöneltilen —– kasten batırılma iddialarının gerçeği yansıtmamakla birlikte, dilekçenin diğer bölümlerinde de görüleceği üzere davacı tarafından sayısız şekilde hukuki saygı çerçevesinin dışına çıkılarak hareket edildiğini; davacının, dilekçesinde davalı şirkete yönelttiği hakarete varan bu mesnetsiz iddialarının kabulünün mümkün olmadığını; bu nedenle, HMK 32. maddesi uyarınca işlem yapılarak dava dilekçesinin yeniden düzenlenmesi gerekçesi ile davacıya —- haftayı aşmayacak şekilde süre verilmesini; ayrıca, esasa ilişkin olarak da davalı şirketin tasfiye aşamasında bulunduğunu; hakkındaki davanın tasfiye süresinin uzaması nedeniyle zarara sebebiyet vereceğini; davalı şirketin, davacı ile değil, davacının hissedarı ve müdürü olduğu —- ticari ilişkisinin bulunduğunu; bu nedenle, davalı şirket ile —-arasında bu davaya konu olabilecek herhangi bir ilişki bulunmadığından, huzurdaki davanın, davalı şirket yönünden husumet yokluğu yönünden reddine karar verilmesini; esasa ilişkin olarak da haksız davanın reddine karar verilmesini; talep etmiştir.
Yargılama önce Mahkememizin —-esasında görülmüş, yapılan yargılama neticesinde,
“İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmalarına, göre; mahkemenin—tarihli ara kararı kapsamında; davacıya, dava dilekçesi ve cevap dilekçelerinin adli yazışma usul ve esaslarına aykırı uygunsuz ve ilgisiz ibare ve cümleleri taşıdığından; HMK 32-(2). maddesi kapsamında yeni dava ve cevap dilekçesi düzenleyerek mahkemeye sunması hususunda— aylık kesin süre verildiği; davacı tarafından verilen —- kayıtlı yeni dava ve cevaba cevap dilekçelerinde davaya konu vakıaları ve talebiyle ilgili açıklamalarında; davada iddia sınırlarının dışına çıkılarak; davalılara karşı uygunsuz ve ilgisiz ibare ve cümlelerin kullanılmaya devam edildiği görülmekle; davacı tarafından, davalılar aleyhine açılan işbu davada; davacı tarafından düzenlenen dilekçelerin/ lâhiyaların gene adli yazışma usul ve esasalarına uygun düzenlenmediği; bu hususta, davacıya tanınan sürede yeni verilen dilekçesinin de aynı nitelikte bulunduğu görülmekle; iş bu davanın—– kıyasen uygulanarak davanın usulden reddine, karar vermek gerekmiştir.” şeklindeki kanaat ile karar verilmiştir.
Mahkememizin anılan kararının istinaf edilmesi üzerine—–ilamı ile;
“6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 32.maddesinde “Yargılamayı, hâkim sevk ve idare eder; yargılama düzeninin bozulmaması için gerekli her türlü tedbiri alır. Okunamayan veya uygunsuz yahut ilgisiz olan dilekçenin yeniden düzenlenmesi için uygun bir süre verilir ve bu dilekçe dosyada kalır. Verilen süre içinde yeni bir dilekçe düzenlenmezse, tekrar süre verilemez.” düzenlemesi yer almaktadır. Davalının imzalı dava dilekçesinde yer verilen ibarelerin, adli yazışmalarda ve özellikle mahkemelere verilen dilekçelerde yazılması alışılmış (mutad) olmayan, itiraz sınırlarını aşan, davanın aydınlığa kavuşması, hakkın ortaya çıkarılması yönünden etkisi ve yazılmasında zorunluluk bulunmayan gereksiz (icapsız) sözler olduğu görülmekle, mahkemece 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 32. maddesinde anlamını bulan “uygunsuz” evrak niteliğinde bulunduğu, sadece hukuki nedenlerin açıklanıp belirtilmek suretiyle yeniden düzenlenmesi halinde inceleneceği sonucuna varılarak, HMK 32/2. maddesi uyarınca tamamen davanın konusu içinde kalınarak hukuki itirazlarını içeren yeni bir dava dilekçesi yazması için kendisine uygun bir süre verildiği ve bu süre içinde davacı tarafça yeni bir dilekçe verildiği halde, yeni dilekçenin de önceki dilekçesinden farklı olmadığı , HMK 32 . Maddesinde anlamını bulan “uygunsuz” evrak niteliğinde kabul edilmesinde isabetsizlik yoktur.
HMK 32. Maddesine verilen kesin süre içinde usulüne uygun dava dilekçesinin hazırlanmamasının yaptırımı ile ilgili Hukuk Muhakemeleri Kanunu’da bir düzenleme getirilmemiştir. Düzenleme yapılmamış olması her zaman kanun boşluğu anlamına gelmeyebilir. HMK 32. Maddesinin ikinci fıkrasına göre yapılan işlem, aslında hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında yaptığı işlemdir. Davacı dava dilekçesini kendisine verilen süre içinde hazırlamadığına göre, dosya kapsamındaki deliller değerlendirilerek oluşacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekmektedir. Aksine 6100 sayılı HMK’nın 119.maddesinin kıyas yolu ile uygulanmak suretiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi ve sorunun bu şekilde çözümlenmesinin yasanın amacına uygun düşmediği anlaşılmaktadır.
Sonuç olarak, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK 353/1-a-5. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, dosyadaki mevcut deliller kapsamında yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği” kanaatiyle Mahkememizin —-sayılı kararının kaldırılmasına dair karar verilmiş, yargılamaya Mahkememizin — işbu esası üzerinden devam olunmuştur.
Anılan kaldırma kararı sonrasında yapılan yargılama kapsamında Mahkememizin—- tarihli celsesinde davacı vekiline HMK’nun119/1-ğ maddesi uyarınca talep sonucunu her bir davalıya ilişkin talebi yönünden, ayrı ayrı açıklamak, hangi davalıdan hangi tutarda ve hangi sebebe dayalı olarak talebinin ne olduğunu belirterek talep sonucunu açıklaması için kesin süre verilmiştir.
Davacı asil tarafından Mahkememizin— tarihli anılan ara kararına istinaden talep sonucunu açıklamaya yönelik olarak —- tarihli beyan dilekçesi sunulmuş, dava dilekçesine benzer mahiyette beyanlar ileri sürülmüştür.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE;
Davacı, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı tarafça sunulan, karmaşık, anlam bütünlüğü olmayan, tamamlanmamış cümlelerden oluşan, ağırlıklı olarak itham, suçlama ve hakaret içeren dilekçelerden, maddi tazminat isteminin, hissedarı olduğu —— davalılarca kasten, sahte senetlerle ve dolandırıcılık yoluyla batırıldığı, içinin boşaltıldığı iddiasına dayandırıldığı belirlenmiştir. Anılan dilekçelerin tetkikinden, davacı tarafça dava edilen zararın, dava dışı — uğradığını iddia ettiği zarara ilişkin olduğu, buna karşın davacının taleplerinin şirket müdürü olarak şirket adına değil, şahsı adına olduğu, davacı taraf iddiasına göre tazmini talep edilen tüm zararların dava dışı —– ait olduğu belirlenmekle davanın maddi tazminat istemi yönünden aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine dair karar vermek gerekmiştir.
Manevi tazminat istemi yönünden ise, davacının şahıs varlığının, her bir davalı tarafından ne suretle ihlal edildiği, ne suretle saldırı gerçekleştirildiği, esasen somut hangi eylemin ihlal teşkil ettiği ispat yükü üzerinde bulunan davacı tarafından usulünce ispat edilememiş olmakla sübut bulmayan manevi tazminat isteminin reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Maddi tazminat davasının aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine,
2-Manevi tazminat davasının sübut bulmadığından reddine,
3-Alınması gerekli 59,30 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Maddi tazminat istemi yönünden Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalılar için takdir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Manevi tazminat istemi yönünden Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalılar için takdir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Dava adli yardımlı olduğundan suçüstü ödeneğinden karşılanan 620,05 TL posta giderinin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
7-Davalılar tarafından herhangi bir masraf yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Davacı, Davalı —— diğer davalılar vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.8/09/2021